Dolar 32,5382
%-0.03
Euro 34,8687
%0.01
Altın 2.426,340
%-0.16
Bist-100 9.722,00
%0.8

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Bahçeli TTB'yi hedef aldı: Gidişleri olsun da...

Bahçeli TTB'yi hedef aldı: Gidişleri olsun da...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipleri Birliği’nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın” dedi.

  • Ege Postası
  • 15.03.2022 - 11:03

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Bahçeli, şunları söyledi:

“GİDİŞLERİ OLSUN DÖNÜŞLERİ OLMASIN: MHP ve Cumhur İttifakı sağlığımızı emanet ettiğimiz hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her zaman destekçisidir, dert ortağıdır. Ancak; Covid-19 hastalığının şiddetlendiği dönemlerde vatandaşlarımızı korkuya sevk eden, endişeleri körükleyen, Türkiye’nin sağlık kurumlarını, sağlıktaki göz kamaştırıcı politikaları tartışmaya açan küçük bir azınlığın kara propagandalarını da unutmuş değiliz. Türk Tabipleri Birliği’nin, bu kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı nifak yuvası olarak her tertibe, her yalana, her iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır. Bunlar mesleğe başlarken ettikleri hipokrat yeminlerini çiğneyen, hekimliğin itibarına menfur ideolojik saplantılarla zarar veren yüz karalarıdır. Şimdi de diyorlar ki, hekimlerimiz Türkiye’yi terk ediyorlarmış. Bilmiyorlar ki, kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan hekimlerimizin hiçbir yere gittiği veya gitmeyi düşündüğü yoktur. TTB’ye bakarsak, Türkiye sağlıkta çoktan iflas bayrağını çekmiştir. İstediler ki, dünya çapında isminden gururla bahsettiren, onlarca ülkenin yardımına koşan, mazlumlara elini uzatan Türkiye; Covid’e teslim olsun, boyun eğsin, ortaya çıkacak kaos şartları yeni bir siyasi denklemi tetiklesin. Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipleri Birliği’nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın.

KENDİ TARİHİYLE YÜZLEŞEBİLİR: CHP Genel Başkanı, iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında, Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü tescilleyerek, ‘tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir’ diye konuşmuş. Müstevlileri aratmayan bir zihniyetin figüranı olmuş. Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Kılıçdaroğlu’nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz, kaldı ki kirli tarihinden müşteki olmasının bizce bir mahsuru yoktur. Şayet kastettiği Türkiye ve Türk milletinin tarihi ise, önce Çanakkale’ye bakmasını, önce Milli Mücadele yıllarından ibret almasını, sonra da zillet emellerini tekrar gözden geçirerek aklını başına devşirmesini bilhassa tavsiye ederim. Türk milletinin utanç duyacağı, yüzünü kızartacağı bir tarihi yoktur. Var diyenler, bunu iddia ve ima edenler Çanakkale’de tepelediğimiz düşmanların bu dönemki muhipleridir.  Çanakkale ruhundan ilham ve feyz alamamış gafillerin ve milli duyguları körelmiş mihrakların Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olması aklın israfı, kalbin inkarı, milli hakların itlafıdır. Ezineli Yahya Çavuşu, Müstecip Onbaşı’yı, Seyit Ali Onbaşı’yı, Anzak’lı Ömer’i, Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’yı, Cevat Paşa’yı, Mustafa Kemal Paşa’yı, şehadet anıtı olan 57’inci Alayı tanımayanlar Türk tarihini tanımazlar, tanısalar bile anlatamazlar. Kılıçdaroğlu ve zillet ortakları unutmasın ki, kaynağımız Orta Asya, kökümüz Söğüt, kollarımız Çanakkale, gövdemiz Türkiye’dir. Türk milleti geniş bir coğrafyanın kınına sığmayan kılıcıdır. Tarihin bağrına saplanan okun keskin ucudur. Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır. Kılıçdaroğlu, kendisiyle kendi tarihiyle yüzleşebilir. Bizce bir sakıncası yoktur. Hatta beklenen de budur. Ancak Türk tarihiyle yüzleşme niyeti varsa, söylemek istediği buysa, uyarıyorum ki bu tarih Kılıçdaroğlu’nun tarihi değildir, buna hiç hakkı yoktur. Yozgat’ta başka, Diyarbakır’da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz. Sabah başka, akşam başka; orada başka, burada bambaşka mesajlar veren bir siyasetçinin Türkiye’ye hayrı dokunamaz.

ÇARPIK SÖZLERİNDEN DOLAYI PİŞMAN OLDUĞUNU BELİRTMELİDİR: Kılıçdaroğlu, Amerika’nın Kızılderililerden özür dilediğini açıklamış. Katliam varsa özür olmalıdır. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur. Kızılderililer soykırıma uğramışlardır. Kılıçdaroğlu mertse, kendine güveniyorsa, gözü kesiyorsa, ağzında ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim. Nereye varmak istediğini açıklasın da duyalım. Kimlerin hesabına çalıştığını söylesin de gerçek yüzünü tanıyalım. Sayın Kılıçdaroğlu, söyler misin bize, Türk milleti kimden özür dileyecek? Neden özür dileyecek? Suçu nedir ki özür dilemesi gerekecek? Nedir senin meselen? Kimlerdir seni böyle seferber eden? Türkiye kimlere özür borçlu? Söyle de bilelim. Açıkla da öğrenelim.  Anlaşılan Kılıçdaroğlu’nun muhasım çevrelere diyet borcu vardır.  Önüne koyulan zillet faturasını taksit taksit ödemesi için tehdit edilmektedir. Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli, çarpık sözlerinden, çürük siyasi eylemlerinden dolayı pişman olduğunu belirtmelidir. Aksi halde tarihimize kirli demesinin ağır sonuçlarına katlanmak durumunda kalacak ve mankurt olarak anılacaktır.

BU MASA YUVARLAK FALAN DEĞİLDİR: 10 Mart 2022 tarihinde üçlü format halinde Antalya’da yapılan tarihi buluşma, ilk kez Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın bir araya gelmesine zemin teşkil etmiştir. Türkiye’nin hakemliği barış adımlarını güçlendirmiştir. Antalya’da kurulan masa umudun masasıdır. Sözüne güven duyulan ülke olmanın mükâfat masasıdır. Barış, huzur ve istikrar özlemlerinin sivrilen masasıdır. Bu masa yuvarlak falan değildir, bu masada zillet değil, iki ülkenin barışı ele alınmıştır. İnanıyorum ki, Antalya zirvesi beklediğimiz barış sürecinin ilk basamağı olacaktır. Bazı köşe yazarlarının, üç beş kiralık kalem sahibiyle sözde uzman ve yorumcuların, ‘Antalya’dan bir şey çıkmadı, barış olmadı, sonuç alınmadı’ değerlendirmeleri ağrıyan karınlarının hazım sorunu yaşadığını tekraren göstermiştir. Bunlara sesleniyorum, bir kez olsun ülkenizle gurur duyun. Bir kez olsun yapılanlarla övünmeyi deneyin. Korkmayın, ne AK Partili olursunuz, ne de MHP’li olabilirsiniz. Yalnızca insan olursunuz, yalnızca ahlak sahibi olursunuz, yalnızca Türk milletinin bir ferdi olduğunuzu ispat edersiniz.

EMOJİYİ BIRAK, ERGENLER GİBİ DAVRANMAKTAN VAZGEÇ: Kılıçdaroğlu’na geçtiğimiz hafta üç soru sordum. Dedim ki, dört parçalı Kürdistan’dan yana mısın, değil misin? Terörist Demirtaş’ın ailesiyle görüştükten sonra, İmralı canisinin ailesiyle de buluşacak mısın? Zillet ortaklarına, büyük Kürdistan’a taraftar olup olmadıklarını sormayı aklından geçiriyor musun? Bizim bir twitter mesajımızı alıntılayarak emojiyle cevap vermiş. Sayın Kılıçdaroğlu, emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç, emelin nedir, hedefin nedir, kafanın içindeki asıl gündem nedir onu söyle, ondan bahset. Yanına alıp konuşturduğun bölücüler devlete ve millete meydan okurken çıtını çıkarmadın, sessizliğe çakıldın, zımnen de onayladın. Sözde Kürt sorununu tanıdığını, zilletin diğer partilerinin de aynı görüşte olduğunu açıkladın. Bir soru daha soruyorum, Diyarbakır’da PKK’lı teröristlerle görüştün mü? Eğer bu görüşme olduysa, teröristlere ümit verdin mi? Diyarbakır cezaevinde sözde işkence görenleri hatırladın da şehitlerimize bir Fatiha okumayı hiç düşündün mü? Sayın Kılıçdaroğlu, sorularım açıktır. Anlamadığın bir yer varsa elbette sorabilir, detaylı bilgi isteyebilirsin. Süren kısıtlıdır, ek süre talebin olursa bunu da değerlendirmeye hazır olduğumu, cevap vermeme hakkının saklı bulunduğunu özellikle bilmende yarar vardır. Fakat şunu da bil ki, sükût ikrardan gelir, sorularıma cevap vermediğin zaman hepsine evet dediğin kabul edilecektir. Emoji de seni kurtaramaz, kimlerin empozesi, kimlerin tekeli altında olduğunu artık gizleme şansın kalmamıştır. Kılıçdaroğlu Diyarbakır annelerinin yanına gitmeye cesaret edemedi. Çünkü Diyarbakır anneleri Kılıçdaroğlu’nun ortağı HDP’nin il binası önündeydi. Korku dağları sarmış, Kılıçdaroğlu analardan kaçmıştır. Utan utan, bu anaların yavrularını HDP kaçırdı, PKK’ya taşıdı. Tek kelime edebildin mi? En küçük tepki gösterebildin mi? Yapamazsın, çünkü bugünkü CHP, HDP’nin kostüm giymiş halidir. Bugünkü CHP, PKK’nın yedek kulübesidir. Ve bugünkü CHP, Aziz Atatürk’e ihanet etmiş, geçmişine sünger çekmiştir. Kılıçdaroğlu, ‘bu ülkeyi barıştıracağız, huzuru ve kardeşliği getireceğiz’ demiş.  Nerede söylemiş? Diyarbakır’da. Ne zaman söylemiş? Antalya Diplomasi Forumu’nun toplandığı, Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın bir araya geldiği günde. Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye barış yanlısı bir ülke olarak dünyada parmakla gösterilirken, senin Diyarbakır’daki sözlerine ne diyelim?  Antalya’da kurulan barış masasını kundaklama, kurcalama, kuyusunu kazma görevini aldığın Türkiye düşmanı dostlarına söyle, başaramayacaklar, önümüzü kesemeyecekler, yalanlarınıza aldanacak hiç kimse de bulunamayacaktır.

KAYIŞI KOPARMIŞ, TANINMAZ HALE GELMİŞTİR: Ülkemizde zaten barış vardır. Bunu herkes görürken, sadece Türkiye muhalifleri görmekten uzaktır. ‘Barıştıracağım’ demek, Türkiye’de savaş olduğunun itirafıdır. Bu kem bir sözdür, hayasız bir uydurmadır. Sayın Kılıçdaroğlu, yine çaktın, yine yan yattın, yine ters köşedesin. Kürt sorununu çözecekmiş, şu işe bakar mısınız? Türkiye’de var olan terör sorunudur, Allah’ın izniyle bu sorunun da kökü kazınacaktır. Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında, terörist Demirtaş’ı, Soroscu Osman Kavala’yı serbest bırakacaklarını ifade etmiş. Sorarım sana, Öcalan canisini de serbest bırakacak mısın? FETÖ’cüleri de salacak mısın? Teröristleri topluca cezaevinden çıkaracak mısın? Peki bunları nasıl yapacaksın? Hakim değilsin, savcı değilsin, mahkeme değilsin. Bağımsız ve tarafsız Türk yargısının yerine geçip nasıl hüküm vermeyi planlıyorsun? Senin hukuk anlayışın bu mudur? Senin adalete bakışın böyle midir? Gerçi iktidara gelmeniz masal konusudur, ancak teröristleri serbest bırakma vaadi anayasa suçudur, hukuk tanımazlığın itirafnamesidir. Kılıçdaroğlu dengeyi kaybetmiş, kayışı koparmış, tanınmaz hale gelmiştir. HDP, CHP’ye kolon atmış, enjekte ettiği bölücülük narkozu etkisini çok ciddi şekilde göstermeye başlamıştır. Bu zillet ittifakının dümeni kırıktır, pusulası bozuktur, gemisi deliktir, seyir defteri yırtıktır, rotası karanlıktır. Türkiye zillete teslim edilemez. Türk milleti bu zillete reva görülemez. Allah muhafaza, Kılıçdaroğlu ve diğer zillet partilerinin eline fırsat geçerse devletimiz, milletimiz, istiklalimiz, milli birlik ve dirliğimiz heba olup gidecektir. Diyorum ki, güçlü devlet, büyük millet, güvenli gelecek, çare tektir. O çarenin adı da Cumhur İttifakı’dır. Yeni sistem, güçlü siyaset, milli destek, kutlu emanet, Türkiye’nin istiklali hamdolsun pektir. Devlet ehil ellerdedir, millet emin yüreklerle istikbalini perçinleyecek ve güvenceye kavuşturacaktır.” (ANKA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.