Dolar 32,5610
%0.15
Euro 34,9009
%0.68
Altın 2.432,800
%0
Bist-100 9.645,00
%-0.5

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Akşener'den Erdoğan'a: Bu kanunu geriye doğru işletsen...

Akşener'den Erdoğan'a: Bu kanunu geriye doğru işletsen...

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, basına ve sosyal medyaya yönelik yeni yaptırımlar içeren kanun teklifini eleştirdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben, “Mesela ‘Camide içki içtiler’ diye yalan söyleyip milleti kışkırtan kimdi Sayın Erdoğan. O zaman bu yasaya göre önce kendini tutuklaman gerekiyor… Bak Sayın Erdoğan, bu aziz millet, senin demokrasiye ayar verme sevdandan da özgürlükleri her fırsatta çiğnemenden de bıktı, usandı. Sen, önce kendi diline hakim ol. Sen, önce kendi nefretini, kendi öfkeni dizginle. Sen, önce kendi kapının önünü temizle. İllaki bir ayar vermek istiyorsan önce kendi çevreni hizaya getir. Yıllardır milletimizi birbirine düşürerek, ‘sen ocusun, sen bucusun’ diyerek kutuplaşmadan beslenen sen değil misin? Bu kanunu geriye doğru işletsen senin müebbet alman gerekiyor” dedi.

  • Ege Postası
  • 01.06.2022 - 11:29

Meral Akşener, bugün partisinin TBMM’de grup toplantısında konuştu. Akşener, özetle şunları söyledi:

"SARAYDA OTURAN MİLLETİN HALİNDEN ANLAMIYOR"

Ülkemizin uzun zamandır içinde bulunduğu kara komedi, başroldeki Bay Kriz’in adeta Oskarlık performansıyla geçtiğimiz hafta da tam gaz devam etti. Saraydan çıkamayan; çarşıyı, pazarı, marketi artık tamamen unutan, vatandaşla iki kelam bile edemeyen Sayın Erdoğan, çıktı ve dedi ki ‘Birileri aç kaldık diyor. Ya vicdansızlık yapma, ne aç kalması. Aç kalan falan yok’. Yanlış duymadınız. Bu sözler, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na ait. En son, geçinemeyen insanlarımıza ‘şükürsüz’ demişti, şimdi de ‘vicdansız’ olunmuş. Geçekten ibretlik. Yahu Allah aşkına, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz? Semt pazarlarında ucuza sebze, meyve alabilmek için akşamı bekleyen halk, ekmek büfelerinin önünde ekmek kuyruklarına giren, çöpten yiyecek toplayan insanlarımız başka bir ülkede mi yaşıyorlar? Annelere tencere kaynattırmayan yokluk, babaları çocuklarına mahcup eden yoksulluk, pırıl pırıl gençlerimizi perişan eden işsizlik, bunlar Türkiye’de yaşanmıyor mu? Nasıl tok açın halinden anlamıyorsa belli ki sarayda oturan da milletin halinden anlamıyor. Milletiyle bağını tamamen koparmış bu arkadaşımız, artık ülkesinde yaşananları bile bilmiyor.

"KRİZLERİYLE MEŞHUR GÜNEY AMERİKA EKONOMİLERİNİ BİLE GERİDE BIRAKMIŞIZ"

Sayın Erdoğan, ayıptır, günahtır. Böyle bir kibir olabilir mi? Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi yüzün kızarmıyor? Hiç mi vicdanın sızlamıyor? Bu neyin hırsı? Bu neyin öfkesi? Bu neyin inadı? Yazıklar olsun. Senin varlığını reddettiğin açlığı gel ben sana anlatayım. TÜİK’in verilerine göre bile nisan ayında gıda fiyatları, bir önceki yıla göre yüzde 89 arttı. Biliyorum, şimdi sen ve maaş manyağı yaptığın tapınak şövalyelerin, hep bir ağızdan ‘Bütün dünyada enflasyon var’ diyeceksiniz. Ona da cevap vereyim: Mesela OECD’nin gıda enflasyonundaki sıralamasına bakalım. Yüzde 90’lık gıda enflasyonuyla birincilik bizde. Peki bizi kim takip ediyor? Yüzde 62 ile iflası çekmiş Arjantin ve yüzde 26 ile Kolombiya. Yani krizleriyle, enflasyonlarıyla ve ekonomi yönetimindeki istikrarsızlıklarıyla meşhur Güney Amerika ekonomilerini bile geride bırakmışız, hatta fark atmışız.

"GÖRDÜĞÜN RÜYADAN ARTIK UYAN, O SARAYDAN ARTIK ÇIK SAYIN ERDOĞAN"

Her fırsatta batmayı adeta marifet sayan Yunanistan’da gıda enflasyonu yüzde 10. Avrupa Birliği’nin ortalaması yüzde 8 buçuk. Hani bizi kıskanan Almanya var ya onda ise yüzde 8. Matematik, aynı tarih ve ekonomi gibi senin pek kuvvetli olduğun bir alan değil. O nedenle bu sayıları daha rahat anlaman için başka şekilde anlatayım. Geçen sene nisan ayında bin liraya aldığımız gıda ürünlerini bu yıl nisan ayında alabilmemiz için bin 890 lira gerekiyor. Enflasyon canavarına esir düşen Almanya’da ise bin avro olan alışveriş, bin 80 avroya çıkmış. ‘Aç kaldık’ diyene ‘vicdansız’ diyorsun ya TÜRK-İŞ’e göre 4 kişilik bir hanenin sağlıklı beslenmesi için yapması gereken gıda harcaması, geçen seneye göre yüzde 108 artmış. Yani geçen sene 2 bin 897 lira olan açlık sınırı, bu sene 6 bin 18 lira olmuş. Yani açlık sınırı, toplamda 3 bin 121 lira yükselmiş. Peki övünmeye doyamadığın asgari ücret artışı ne kadar? Bin 427 lira. Yani açlık sınırındaki artışın yarısı bile değil. Şimdi söyle bakalım, bu durumda kim vicdansızmış Sayın Erdoğan? Söyle bakalım Bay Kriz, vicdansız kimmiş görüyor musun? Eserinle gurur duyuyor musun? Memleketi sürüklediğin uçuruma bakıp övünüyor musun? Milletimizi düşürdüğün hâle bakıp hala eğleniyor musun? Gördüğün rüyadan artık uyan. Gerçeklerle artık yüzleş. O saraydan artık çık Sayın Erdoğan. Böyle devlet yönetilmez.

"SOSYAL MEDYANIN ÖLÜM FERMANI SAYILABİLECEK BİR KANUN TEKLİFİ"

AK Parti iktidarının beceriksiz ellerinde Türkiye, artık bir sorunlar yumağı hâline geldi. Hayat, pahalılığı sorun. Barınma, sorun. Sığınmacı, sorun. Adalet, sorun. Yolsuzluk, sorun. Bunların dışında çözüm bekleyen onlarca farklı sorunumuz daha var. Ama nedense bu sorunların hiçbiri iktidarın gündemine giremiyor. Nitekim iktidara göre en önemli sorunumuz neymiş biliyor musunuz? İnternette yayın yapan haber siteleri. Yanlış duymadınız. Arkadaşların öncelik sıralamasına bir bakar mısınız? Çözüm bekleyen onlarca sorunumuz varken hiç utanmadan, zerre sıkılmadan, Meclis’e Sosyal Medya Kanun Teklifi getirdiler. Beğenmedikleri her şeyi suç haline getirmeye, yasaklamaya ve ortadan kaldırmaya bayılan AK Parti iktidarı, şimdi de sosyal medyanın ölüm fermanı sayılabilecek yeni bir kanun teklifiyle karşımıza çıktılar.

"BU YASAYA GÖRE ÖNCE KENDİNİ TUTUKLAMAN GEREKİYOR" 

Bu durumdan anlaşılıyor ki bu arkadaşlara artık yandaş medya kanalları yetmiyor. Televizyonlara sipariş yayın yaptırdıkları gibi, gazetelere sipariş manşet attırdıkları gibi internet sitelerine de sipariş haber yaptırmak istiyorlar. İktidarın Meclis’imize getirdiği bu teklife göre; endişe, korku veya panik yaratacak haber yapanlar 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Bakın, burası çok önemli. ‘Endişe, korku veya panik yaratanlar.’ Gelin bir düşünelim. Memlekette endişeyi, korkuyu ve paniği sizce en çok kim tetikliyor? Mesela ‘Camide içki içtiler’ diye yalan söyleyip milleti kışkırtan kimdi Sayın Erdoğan. O zaman bu yasaya göre önce kendini tutuklaman gerekiyor. Mesela Kabataş yalancılarını besleyip büyüten, onlara kol kanat geren kimdi? Yine kendisi. Bu durumda, en azından Kabataş yalancılarını da tutuklaması gerekiyor. Hatta hazır eli değmişken mesela terörist başının mektubunu çarşaf çarşaf yayınlayanları, terörist başının kendisi gibi terörist olan kardeşiyle Kandil’de röportaj yaptıran TRT yöneticilerini de tutuklaması gerekiyor. Mesela ‘İstanbul seçimlerinde hile var’ diye yalan haber yapanları da tutuklaması gerekiyor. Şayet konumuz endişe, korku ve panik yaratmak ise mesela dizinin dibinde örgütçülük oynayan SADAT’çıları da tutuklaması gerekiyor. Mesela ‘Cumhurbaşkanına söz söyleyeni keserim’ diyen ruh hastalarını da tutuklaması gerekiyor. Mesela ‘15 Temmuz’un tadı damağımızda kaldı, apartmandaki götüreceklerimizin listesi hazır’ diyen provokatörleri de tutuklaması gerekiyor.

"ÖNCE SABAHTAN AKŞAMA YALAN SÖYLEYEN YANDAŞ KANALLARINI KAPATACAKSIN"

Neymiş, internetteki yalan haberleri durduracaklarmış. Peki sarayın yandaş medyasında bir tane doğru haber var mı? Yok. Sayın Erdoğan, eğer yalan haber yasaksa önce sabahtan akşama iftira atan, yalan söyleyen yandaş kanallarını kapatacaksın. Bakıp beslediğin trol çiftliklerini dağıtacaksın. Eğer yalan haber yasaksa enflasyon tahminlerinin tamamı yanlış çıkan, emir erin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alacaksın. Açıkladığı yalan yanlış enflasyon rakamlarıyla milleti kandıran TÜİK Başkanı’nı hemen kapının önüne koyacaksın. Eğer yalan haber yasaksa emeklilere ve asgari ücretlilere 1 Mayıs’ı işaret ederek zam umudu dağıtan Çalışma Bakanı’nın affını isteyeceksin.

"BU KANUNU GERİYE DOĞRU İŞLETSEN SENİN MÜEBBET ALMAN GEREKİYOR"

Bak Sayın Erdoğan, bu aziz millet, senin demokrasiye ayar verme sevdandan da özgürlükleri her fırsatta çiğnemenden de bıktı, usandı. Sen, önce kendi diline hakim ol. Sen, önce kendi nefretini, kendi öfkeni dizginle. Sen, önce kendi kapının önünü temizle. İllaki bir ayar vermek istiyorsan önce kendi çevreni hizaya getir. Yıllardır milletimizi birbirine düşürerek, ‘sen ocusun, sen bucusun’ diyerek kutuplaşmadan beslenen sen değil misin? Bu kanunu geriye doğru işletsen senin müebbet alman gerekiyor. Çünkü bu ülkede vatandaşı birbirine düşürme konusunda, Allah var kimse senin eline su dökemez Sayın Erdoğan. Sen, bu işin erbabısın, üstadısın, ustasısın. Yani neredeyse gözlerimizin renginden bile problem haline döndük. Yani kaşının altında göz var, problem. Allah yaratmış ama yine de problem.

"YANDAŞLARININ YOLSUZLUK YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KORUMAK İSTİYORLAR"

Ancak tabii ki buradaki amaç çok başka. Bu kanunla ülkemizde yaşanan sorunları dile getirenleri, ekonominin kötü gidişatına dikkat çekenleri, milletimizin gerçeklerini konuşanları, sığınmacıdan seçmen devşirme projesine karşı duranları susturmak istiyorlar. Milletin haber alma özgürlüğü yerine yandaşlarının yolsuzluk yapma özgürlüğünü korumak istiyorlar. Ama işte orada duracaksınız. Çok şükür, biz daha buradayız, dimdik ayaktayız. Siz yalana sığındıkça biz de sizi gerçeklerle yüzleştirmeye devam edeceğiz. Siz milletin sesini kıstıkça biz, aziz milletimizin sesini duyurmaya devam edeceğiz. Siz George Orwell romanlarına öykündükçe, özendikçe biz, demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Siz hürriyetin karşısında durdukça biz de inatla ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ demeye devam edeceğiz. Sandığın gelmesine, milletin şanlı tokadının tepenize inmesine şunun şurasında az kaldı. Hadi bakalım, hodri meydan.

"SEÇİM TARİHİNİ AÇIKLAYIN DA MİLLET SİZİ UZAYA MI GÖNDERİYOR BİR GÖRÜN"

Bir de başımıza uzay macerası çıktı. Yeryüzündeki her şeyi hallettiler, bir de uzaya gideceklermiş. Eyvah, uzayda maden ararlar mı? Uzayda gidilen gezegenlerde acaba orman var mı? Ormanı yakarlar mı? Beşli çeteye arsa yaparlar mı? Orada da imar değişiklikleri yaparlar mı? Orada da inşaat yaparlar mı? Eyvah eyvah, uzay yandı. Aslında bu, ülkemiz için hayırlı bir gelişme. Ama AK Parti iktidarı gibi beceriksizliği adeta kurumsallaştırmış bir kadronun elinde uzay yolculuğunun nasıl olacağını varın siz düşünün. Mesela ‘Mars’a gidelim’ derken Jüpiter’e inerlermiş. Aya gitmek yerine karadeliğe girerlermiş. Buradan iktidara sesleniyorum: Siz hiç yorulmayın. Uzaya giden gitti zaten. Mesela döviz kuru uzaya çıktı. Mesela enflasyon uzaya çıktı. Mesela gıda fiyatları uzaya çıktı. Hatta Mars’ı geçti, Jüpiter’e varmak üzere. Siz, onların peşinden astronot göndereceğinize seçim tarihini açıklayın da millet sizi uzaya mı gönderiyor, evinize mi gönderiyor, nereye gönderiyor tüm gerçekliğiyle bir görün.

"TÜRKİYE ELBETTE UZAYA GİDECEKTİR, AMA BUGÜN MİLLETİMİZİN İHTİYACI SEÇİMDİR"

Artık lamı cimi yok. Lafı fazla uzatmanın, yalanlarla vakit öldürmenin manası yok. Kürsülerden abuk sabuk konuşmanın da kimseye bir faydası yok. Türkiye elbette uzaya gidecektir. Ama bugün, milletimizin ihtiyacı seçimdir. Türkiye’nin ihtiyacı seçimdir. İYİ Parti’nin de yetkiyi alıp memleketi düze çıkarmak için beklediği şey seçimdir. Getirin sandığı, bu çile bitsin. Getirin sandığı, bu zulüm bitsin. Getirin sandığı, bu ucube sistem gitsin. Getirin sandığı, iyilerin şafağı artık söksün. Getirin sandığı, milletimizin yüzü gülsün. Getirin sandığı, milletimiz hak ettiği Türkiye’ye artık kavuşsun.

"BİZİM MESELEMİZ ŞAHISLARLA DEĞİL ZİHNİYETLERLEDİR"

Şimdi ben böyle söyleyince Bay Kriz yine alınacak. Kızacak, köpürecek, kürsülerden bağıracak. Varsın olsun. Elinden geleni ardına koymasın. Daha önce de defalarca söyledim, şimdi tekrar söylüyorum.  Bizim öznemiz, kişiler değil sistemlerdir. Bizim meselemiz, şahıslarla değil zihniyetlerledir. Bizim derdimiz, kavga çıkartmak değil milletimizin ve memleketimizin çıkarları için makulde buluşmaktır. Bu yüzden ilk günden beri arkadaşlarımızla birlikte bu ucube sistemin karşısında duruyoruz.

"KOLTUK KAVGASI UĞRUNA BİLEREK VE İSTEYEREK TÜRKİYE’Yİ UÇURUMUN KENARINA GETİRDİLER" 

Parlamenter sistemin eksikleri, hataları, engelleri yok muydu? Elbette vardı. Ama çözüm, 150 yıllık bir birikimi hiçe saymak, çöpe atmak değildi. Çözüm, parlamenter sistemi günümüz şartlarına göre ıslah etmekti. 21’inci yüzyılın yönetim anlayışlarına ayak uydurarak güncellemekti. Darbelerin, vesayetlerin, muhtıraların olmadığı bir parlamenter sistem inşa etmekti. Ancak onlar, kurumsal hafızamızı yok etmeyi, Cumhuriyet değerlerimizi hiçe saymayı, devlet geleneğimizi yıpratmayı seçtiler. Hürriyeti değil istibdadı seçtiler. Koltuk kavgası uğruna, bilerek ve isteyerek Türkiye’yi uçurumun kenarına getirdiler.

"GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM TÜRKİYE’YE YAKIŞACAK"

İşte tam olarak bu sebeple biz de 6 siyasi parti olarak, önce partilerimiz bünyesinde, sonrasında da genel başkan yardımcılarımız aracılığıyla birlikte çalıştık. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, tek adam sistemini ortadan kaldırıp, zamanın ruhuna uygun bir bakış açısıyla Cumhurbaşkanı’nı fark gözetmeksizin tüm insanlarımızı temsil edecek şekilde herkesin garantörü bir Cumhurbaşkanı olarak konumlandıran bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Cumhuriyet değerlerimizin üzerine inşa edilen, demokrasiyi içselleştiren, hukukun üstün, yargının adil, Meclis’in de hem yetkili hem de etkili olduğu bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, bugüne kadar içi boşaltılan her kurumu onaracak, kurumsal devlet hafızasını yeniden canlandıracak, her alanda liyakati esas alacak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, yandaş üretmeyen, kaynak tüketmeyen, Merkez Bankası’na karışmayan, işinin ehli kişiler tarafından yönetilen, ekonomimize ihtiyacı olan güveni veren bir sistemdir. Ez cümle; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Türkiye’ye yakışacak, Büyük Türk Milleti’ne yaraşacak, Milletçe hak ettiğimiz güçlü, zengin ve mutlu Türkiye’nin kapısını açacak yegâne sistemdir. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı.

"AK PARTİ VE LİYAKATSİZ KADROLARI YAPILACAK İLK SEÇİMLE BİRLİKTE GİDİYOR"

Tarih, özgürleşme yönünde akar. Tarihin akışına ters gidenler, akıntıda boğulmaya mahkumdur. Nitekim AK Parti ve liyakatsiz kadroları, yapılacak ilk seçimle birlikte gidiyor. Bu, artık bir tarih meselesi. Cümle alem biliyor ki İYİ Parti, her gün güçlü adımlarla iktidara yürüyor. Allah’ın izni, milletimizin de teveccühüyle bayrağı biz devralacağız. Ama rehavete kapılmak yok. Alacağımız büyük sorumluluğun bilinciyle durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Ve evelallah ülkemizi, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen bu ucube sistemden, bu istibdat rejiminden çekip kurtaracağız. Artık, İYİ Parti iktidarından önceki son düzlükteyiz. Her zamankinden daha çok çalışacağız. Çalmadık kapı, sıkılmadık el, dinlemedik dert bırakmayacağız. Giderayak önümüze duvarlar örecekler. Yıkıp geçeceğiz. Karşımıza engeller dikecekler. Aşıp geçeceğiz. Yolumuza tuzaklar dizecekler. Bozup geçeceğiz. Asla unutmayın. Biz, İYİ Partiyiz. Biz, onlara benzemeyiz. Biz, bu yola şahsi çıkarlarımız için çıkmadık. Makam için, mevki için, koltuklarımız için de çıkmadık. Şan için, şöhret için, para için, pul için de çıkmadık. Biz, bu yola, aynı bizden önce nicelerinin çıktığı gibi millet için, memleket için çıktık. Aynı 1908’deki gibi, aynı 1919’daki gibi, aynı 1946’daki gibi adalet için, hürriyet için, müsavat (eşitlik) için, uhuvvet (kardeşlik) için çıktık. Bize durmak yok. Bize dinlenmek yok. Bize yorulmak yok. Parolamız vatan, işareti namus. İşte bizim için bu kutlu yoldan dönmek yok.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.