Dolar 32,5083
%-0.1
Euro 34,9353
%0.31
Altın 2.431,970
%0.36
Bist-100 9.808,00
%0.88

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
6 muhalefet partisinin uzlaştığı taslak metinde neler var?

6 muhalefet partisinin uzlaştığı taslak metinde neler var?

Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisini netleştiren CHP, İYİ Parti ve DEVA temsilcileri üzerinde uzlaştıkları taslağı ilk kez Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın TekeTek programında anlattı. Bu uzlaşmanın Millet İttifakının genişlemesi anlamı taşıyıp taşımadığını yanıtlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem ve DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, ortak hazırlanan metnin anayasa taslağı değil güçlendirilmiş parlamenter sistemin ilkeleri olduğunun altını çizdi

  • Ege Postası
  • 05.01.2022 - 09:15

6 muhalefet partisinin uzun zamandır üzerinde çalıştığı güçlendirilmiş parlamenter sisteminin ilkelerinin ayrıntıları netleşmeye başladı. Üç siyasi parti temsilcisi uzlaştıkları taslağı ilk kez Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın TekeTek programında anlattı.

Programa CHP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bahadır Erdem ve DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Mustafa Yeneroğlu katıldı. Hazırlanan metnin anayasa taslağı değil parlamenter sistemin ilkeleri olduğunun altı çizildiği programda çıkarılacak olan Siyasi Etik Yasası'nın parti ilçe, il yönetim, belediye başkanları ve milletvekillerini kapsayacağını belirtildi. Denetime halkın katılımının sağlanacağının vurgulandığı açıklamalarda YÖK'ün tasfiye edileceği, Yurtdışı Türkler milletvekilliği kurulacağı, Merkez Bankası'nın bağımsız yapısına kavuşturulacağı kaydedildi.

Taslak metinde ayrıca Cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlandırılmasından, yapıcı kurucu güvensizlik oyunun getirilmesine, Kesin Hesap Komisyonu Başkanlığına ana muhalefetten bir üyenin başkan olarak atanmasından Sayıştay yeniden etkin mekanizma haline dönüştürülmesine, seçim barajının yüzde 3'e indirilmesine, siyasi etik yasasından diğer ilkelere kadar birçok konuda detaylara yer verildi. Kamu İhale Yasası'ndan HSK'nın yapısının ikiye ayrılması gibi başlıkların da gündeme geldiği programda üç siyasi parti temsilcisinin konuşmalarından öne çıkan ana başlıklar şöyle:

AV. MUHARREM ERKEK (CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI):

Sayın genel başkanlarımızın yönlendirmesiyle başladık sürece. 6 parti yaklaşık 3 ay içerisinde uyum içerisinde. Büyük bir nezaket ve olgunlukla çalıştık. Gelecek Partisi'nden sayın Ayhan Sefer Üstün, Saadet Partisi'nden sayın Bülent Kaya ve Demokrat Parti'yi temsilen sayın Bülent Şahinalp, birlikte ortak mutabakat metni hazırladık. Türkiye, demokrasi için ittifak yapıyoruz. Neden güçlendirilmiş parlamenter sistemi diyoruz? 12 Eylül darbe hukuku ve darbe anayasasının yarattığı zayıflatılmış parlamenter sistemden bahsetmiyoruz. Parlamenter sistemin ruhuna aykırı bir Cumhurbaşkanı yaratmıştı. Bundan önceki Cumhurbaşkanından bahsediyorum. Zayıf bir sistemdi. Bugün dünyaya bakın, kişi başına düşen milli geliri en yüksek, hukukun üstünlüğünde ilk sıra olan ülkelere bakın, güçlendirilmiş parlamenter sistemiyle yönetiliyorlar. Neden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yanlış. OHAL döneminde referandumda evet denilerek çıkıldı. Bu sistem parti genel başkanlığıyla yönetim aslında. Çok kötü yönetim. Bu sistemde millet, seçmen yürütmeyi seçiyor. Cumhurbaşkanı geldi partisinin genel başkanı oldu. Yargı da dolaylı olarak ele geçirildi. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı. Bu sistemde şahıs devleti var. Parti genel başkanlığıyla devlet yönetimi var. Cumhurbaşkanlığı Danıştay'a, Anayasa Mahkemesi'ne üye atıyor. Benim parti genel başkanım da olsa mahkemeye yargıç atamamalı. Türkiye'nin temel sorunları ekonomi, eğitim, adalet, dış politika, toplumsal barış. Tek adam sistemi Türkiye'nin temel sistemini ağırlaştırıyor.

"MECLİS'TE DENETİM YOLLARINI ETKİNLEŞTİRİYORUZ"

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir sistem literatürde yok. Bu bir demokratik başkanlık sistemi de değil. Bu bir patronlu başkanlık sistemi. Tam bir tek adamlık sistemi, revize de edilemez. Revize de etseniz otoriterleşmeye, keyfiliğe kayar. Güçlü kurallar, kurumlar, kadrolar yaratmak, kollektif çalışmak. Bu sistem gücü bir kişide topluyor. Onun için kuvvetler ayrılığı, güçlü kural, kadro, güçlü kurumlar olacak. Bu da sağlıklı parlamenter sistemiyle mümkün olabilir. Bu tür sistemlerle Türkiye devam edemez. 1876'yı temel alırsak Türkiye'nin yaklaşık 150 yıllık çok ciddi anayasal birikimi var bu da parlamenter rejime dayanır. Her türlü eksikliğe rağmen. Biz mutlakiyete doğru bir adım attık. Biz güçlü Başbakan öneriyoruz. Denetlenebilen bir yürütme, şeffaf yönetim öneriyoruz. 12 Eylül'ün yarattığı parlamenter sisteminde maalesef denetim sağlıklı değildir. Bunların hepsini değiştiriyoruz. Meclis'in denetim yollarını etkinleştiriyoruz. Kollektif çalışmayı, ortak aklı getiriyoruz. Güçlü başbakan olacak ama denetlenebilen bir başbakan olacak bizim önerdiğimiz sistemde.

"BAĞIMSIZ YARGI, SİYASİ ETİK, TEMEL HAKLARI ÇALIŞTIK"

AV. MUSTAFA YENEROĞLU (DEVA Partisi İstanbul Milletvekili): İstanbul seçimlerinin ne öncesi ne sonrasını bir cümle bile MKYK'da konuşturmadı Tayyip Bey. Eskiden öyle değildi. Eskiden çok tartışılırmış, gerekirse kavga edilir ortak akıla başvurulurmuş. Şimdi Tayyip Bey, değerlerine, ilkelerine sahip çıkan insanların tamamını tasfiye etti. Şimdi kendisini kutsayan, alkışlayan, kendisinin huzurunda görüş beyan etmeyen bir ortama dönüştü. Arkadaşların büyük çoğunlu Türkiye'nin geldiği ortamla ilgili endişeli. Böyle tek adam iradesinin herşeyi şekillendirdiği bir durum. Gezi olaylarıyla ilgili Abdullah Bey'in Cumhurbaşkanını engelleme çalışması 'git orada ağabeylik' yap demesine rağmen tam tersini yaptı. Sisteme bu şekilde gidildi. Türkiye farklılıkların bir arada yaşadığı, hassas olan güçlü demokrat bireylerin yaşadığı bir toplum. Bu toplumda kendisi gibi düşünmeyen, inanmayan, yaşamak istemeyen insanlara dayatma gibi bir duruma gittiğiniz takdirde, bir sistem sorunu ile değil aynı zamanda zihniyet sorunu ile karşı karşıyasınız. Şu anda Başbakanlık sistemi de olsa Tayyip Bey'in üç aşağı beş aşağı benzer olurdu. Bu kadar kötülük yapamazdı, biraz daha kısıtlı, frenli olabilirdi. Telefonla, talimatla insanları cezaevine attırabiliyorsanız, dosyalarını incelediğim için söylüyorum. Başta Osman Kavala olmak üzere birçok insan masum olmasına rağmen bir kişinin isteği üzerine hapiste tutuluyorsa. Bunlar hata değil büyük kötülükler. Hiç kimsenin başka insanın temel haklarını kendi tasarrufunda görme gibi bir durum sözkonusu olamaz. Türkiye'nin çok daha temel sorunları var. AK Parti'nin 2000'li yıllarda demokratik kazanımları bu ülkede elde ettiklerini de söylüyorum. O zaman çok ciddi işler de yapıldı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem markalaşmış mesele. Yeni bir siyasal sistemden bahsediyoruz. Bağımsız yargı, siyasi etik, siyasi partiler kanunu ve temel hakları çalıştık.

MUHARREM ERKEK: Bazıları diyor ki, 'Başbakan da partili olmayacak mı'. Partili olacak tabii ki. Cumhurbaşkanı partisiz olacak. Arada çok önemli fark var.

"ARKADAŞLARIMIZLA BÜYÜK BİR ANLAYIŞLA ÇALIŞTIK"

PROF. DR. BAHADIR ERDEM (İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı):

Tayyip Bey başbakan iken de aynı durum vardı. Başbakanken de, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtiğimizde devleti hükümet etme anlayışıyla bu ülkede siyaset yaptı. Bu anlayışın en temel özelliği; hesap vermemek. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakanken de hesap vermek istemiyordu. Hesap vermeyen sistemde demokrasi olmaz. Yasama, yürütme, yargı birbirinden bağımsız şekilde işleyecek. Bağımsız yargı devletin üzerinde kimseyi ayırmaksızın adaleti sağlayacak. Milletin temsilcisi olan parlamento yürütmeyi denetleyecek. Kurallar ve yöntemlerle denetleyecek. Bunlar yoksa demokrasi kendini koruyamıyor. Yürütmeyi ele alan iktidar zaten yasamada da ya tek başına iktidar olmak üzere milletvekilliği yeterliliğini sağlamış olan partidir. Bütün mesele yine bu denetlenmede. Biz yasama, yürütme, yargı üzerinde aynı anayasadaki gibi çalışmaya başladık. 6 parti büyük bir anlayışla çalıştık. Arkadaşlarımıza ve liderlerimize çok teşekkür ediyorum. Tabii ki onların talimatıyla bu işi yaptık. Tabii ki farklarımız var ama önemli olan biz kendi farklılıklarımızı bir yana koyarak Türkiye'nin geleceği için en temel olan ortak hedefimizi koyduk. Ekonomik sıkıntı tek adam rejimi diye adlandırdığımız, bütün yetkilerin Cumhurbaşkanlığı makamında toplandığının sonucudur.

"SİSTEMİMİZDE CUMHURBAŞKANI TARAFSIZ OLACAK"

Bizim ittifak rejimine soktu şu anki sistem. Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı. Cumhur İttifakı doğru bildiklerini, kendi söylediklerinin dışında farklı fikir, farklı düşünceyi taşıyan hiçbir muhalifle, siyasi partiyle biraraya gelmeyen sistem ve anlayışı götürmüyor. Biz burada bir araya gelebilmeyi millete gösteriyoruz. Bu ülkeyi o kadar büyük sıkıntı içine soktular ki. Biz ortak paydanın üzerinden gidiyoruz. Şu anki sistemle kıyasladığımızda, şu anda sayın Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Millet Meclisi'ne karşı sorumlu değil. Normalde yürütmede kim olursa olsun, Başkanlık ya da parlamentoda sizin milletin temsilcilerine hesap vermeniz lazım. Cumhurbaşkanı bizim sistemimizde kesinlikle tarafsız olacak. Cumhurbaşkanı kendisinin sorumluluğu olmadığı için, hangi anlamda, yürütme sorumluluğu olmadığı için devletle alakalı birtakım yetkilere sahip olacak. Anayasa Mahkemesi'ne demokratik devletlerde olduğu gibi üç üye seçecek. Valileri, büyükelçileri, devleti temsil eden devlet görevlilerini, Diyanet İşleri Başkanı gibi siyaset üstünde olması gereken, bu gibi bazı görevlileri seçiminde üçlü kararname ile rol oynayacak. Sayın Cumhurbaşkanı devleti temsil edecek. Tarafsız ve bütün vatandaşları temsil eden bir Cumhurbaşkanı.

"7 YILLIK GÖREVDEN SONR AKTİF SİYASETE DÖNEMEYECEK"

AK Parti demokrasi demek seçim demek, bir sonraki seçimlere kadar at koştururuz, denetlenmeyi sevmiyoruz, nasıl olsa sayın Cumhurbaşkanına millet yetkiyi verdi. Böyle bir demokrasi olmaz. İşlerine gelmediği zaman İstanbul seçimlerinde olduğu gibi millet iradesini bir kenara bırakıp, ikinci seçimlerde fark yiyip, ikinci kez İBB Başkanı'nı yeniden seçtirebiliyor. Seçilen hükümetin bir sonraki döneme kadar milletin temsilcileri tarafından denetlenmesi gerekiyor. Eğer siz denetleyemiyorsanız, parlamento bir şekilde yürütmeyi denetleyemiyorsa orada demokrasi işlemiyor. Yargıyı da tekelinize almışsanız adalet de sağlanmıyor. Biz de cumhurbaşkanı tarafsız olacak, tek bir defa ve 7 yıllığına görev yapacak. Bir daha aktif siyasete dönemeyecek.

"MİLETÇE HEP BERABER ANAYASAYI DEĞİŞTİRECEĞİZ"

Cumhurbaşkanının yetkilerin tam olarak biz ne zaman karar vreceğiz? Seçimlerden sonra millet bize yetkiyi verdiğinde TBMM'de bu anayasayı çıkarırken bütün partiler biraraya gelerek tek tek sayacağız. Biz burada ilkeleri ortaya koyuyoruz. Devleti temsille sınırlı bir yetkiden bahsediyoruz. Demirel ve Özal, Cumhurbaşkanlığı süresi bitmeden kamuoyu çalkalanmaya başlardı. 'Acaba Özal parti mi kuracak' vs. diye. Biz bunun önüne geçmek ve insan tabiatının gereği bir dönem daha görev yapacak olursa, bir takım pazarlıklara girmesin diye tek dönem, 7 yıl, milleti temsil gibi önemli devletin makamı olarak Cumhurbaşkanını tasarlıyoruz. Önümüzdeki ilk seçimde 6 parti hazırlığını yaptığımız, ama bu hazırlık, daha genel başkanlarımıza bile sunmadık. Bu hafta inşallah bitireceğiz. Genel başkanlarımıza anlatmadan hiçbir şey yapmıyoruz. Bu çalışmanın sonucunda seçimlerde millete gideceğiz, bu bizim Türkiye'nin geleceği için hukuk projemiz diyeceğiz. Gücü elimize aldığımız zaman bu aşkın yetkilerle, bu ülkeyi yönetmeyeceğiz. Hep beraber milletçe anayasayı değiştireceğiz diyoruz. En son kuralları hep birlikte, el birliği ile koyacağız. Cumhurbakaşkanını kimin seçeceği kararını vermedik. Çünkü biz referandumla bu yetkiyi vatandaşa vermişiz. Önemli olan Cumhurbaşkanının tarafsızlığını sağlamak, bunun kurallarını koyuyoruz. Millet mi seçsin, parlamento mu seçsin diye bunu seçimlerden sonra netleştireceğiz.

"CUMHURBAŞKANI GÖREVİ BİRİNCİ PARTİYE VERECEK"

YENEROĞLU: Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, makamıyla ilgili net çizgi çektik. Günlük siyasete karışmayacak, icrai yetkileri olmayacak. Cumhurbaşkanının veto yetkisi olmayacak. İki yetkisi olacak. Önüne gelen kanunu anayasaya aykırı bulması durumda geri gönderecek. İlk karar hangi çoğunlukla alınmışsa aynı çoğunlukla meclisten geçecek. Anayasaya aykırı durum varsa Anayasa Mahkemesi'ne gönderecek. Başbakanı Meclis'te en fazla sandalyesi olan siyasi parti kimse onun genel başkanına mecburi olarak verecek. İlk görevi birinci partiye vermek olacak. Burada temel mesele Cumhurbaşkanı siyaseti dizayn etme yetkisine hiçbir şekilde sahip olmayacak. Devleti ve milletin birliğini temsil edecek. Olağanüstü şartlarda hakem olmak ve tarafsız olmak durumda. Seçildiği gün itibariyle herhangi bir siyasi parti ile ilişkisi varsa kesilecek. Avusturya örneğinde halkın seçtiği Cumhurbaşkanı var ama yetkileri parlamenter sisteme uygun şekilde. Bizim sistemde Cumhurbaşkanını halk ya da parlamento tarafından seçilmesi öncelikli değil ancak yetkilerinin net olması önemlidir.

"EN DETAYLI ÇALIŞMALARIMIZDAN BİRİ SİYASİ ETİK KANUNU"

Cumhurbaşkanı belli süre içinde görev verdiği Başbakan adayı hükümeti kurup da parlamentoda güven oyu alamayınca ikinci parti genel başkanına, o da olmadı üçüncü parti genel başkanına görevi verecek. Hükümet nasıl kurulur, bu da çok önemli. Hükümet mecliste salt çoğunlukla kurulabilecek. Hükümetin kurulması kolaylaştırılacak, düşürülmesi zorlaştırılacak. Parlamentonun salt çoğunluğu sağladığı takdirde demokratik bir durum ortaya çıkacak. Meclis'te bir parti destek vermek istemeyip, oylamaya katılmazsa 251 kişiyle oradan hükümet çıkartılabilecek. Biz çoğunlukçu sistemi reddediyoruz, herkesin huzurunu sağlayacak özgürlükçü demokrasiyi esas alan bir sistem. Çoğulcu sistem müzakereci, uzlaşmacı sistemdir çoğunlukçu sisteme göre. Türkiye çoğunlukçu anlayışla idare edilemediğini gördük. Danimarka 100 küsur yıldan beri üçlü dörtlü koalisyonla idare ediliyor. İlk önce Meclis'e giden yolların demokratikleşmesi gerekir diyoruz. Barajı yüzde 3'e çekeceğiz, temsilde adaleti sağlayacağız. Yüzde 3, 1,5 milyon oy demektir. Bu oyu alan partiler TBMM'ye girebilecek. Siyasetin şeffaflaştırılması, finansmanının şeffaflaştırılması gerekiyor. Siyasi partilerin finansmanının üzerinde durulması lazım. Temsilde adaleti dikkate alan bir finansman mekanizması getirilmesi lazım. Bugün iktidar partisinin yüzde 90 itibariyle siyaseti finansman ettiğini herkes biliyor. En detaylı çalıştığımız konulardan birisi siyasi etik kanunu.

"SİYASİ PARTİLERİN FİNANSMANI ŞEFFAF OLACAK"

Siyasi etik kanununda siyasetin tam manasıyla şeffaflaştırılması, yolsuzlukla mücadele noktasında uluslararası standartların benimsenmesi ve TBMM'de bu süreci takip ve denetleyecek, gerekirse yaptırımlar koyacak Siyasi Etik Komisyonu kuracağız. Hazine yardımının dörtte birini en az yüzde 1 oy alan tüm siyasi partilere eşit olanlara dağıtacağız. Bu demokratik sistemini gündeme getirecek. Siyasi partilerin kayıt dışı finansmanının önünü kesecek. Yapılan bağışlar şeffaf olacak. Şu anda kamuoyuna beyan etme gibi bir şey sözkonusu değil. Açık ve net olarak seçim zamanında yapılan harcamalar kamuoyuna beyan etmeleri gerekiyor. Milletvekilleri yaptıkları yan işlerini beyan edecek. Bu konuyla ilgili yükümlülüklerine aykırı davrandığı takdirde Siyasi Etik Komisyonu bunun takibini yapacak, bütün vatandaşlar o konmisyona şikayet edebilecek ve gereğini yerine getirme konusunda yaptırım uygulayacak. Siyasi Etik Komisyonu'nda bütün partiler temsil edilecek. Türkiye'deki yolsuzlukların önemli bölümü maalesef yolsuzluk kabul edilmiyor. Mesela hediye almalar. Yolsuzlukla mücadelede Avrupa'da kriterler neyse bizde de olacak.

ERDEM: Vatandaşların üzerinde durduğu siyasi etik meselesi detayları ile hazırlanmış durumda.

"ÖNCE UZLAŞACAK ARDINDAN HÜKÜMETİ DÜŞÜRECEK"

ERKEK: Siyasetin etik kodları çok net belirleniyor. Belli hediyelerin beyan zorunluluğu olacak. Siyaset zenginleşme amacı olmuş. 2 yılda bir mal beyanında bulunacağız. Süreleri kısaltıyor, açıklık getiriyoruz. Yapıcı kurucu güvensizlik oyu dediğimiz, Meclis üstün iradedir. Siyasi güç merkezi Meclis'tir. Üye tam sayısının salt çoğunluğu ile biraraya gelip, hükümeti düşürebilir. Bozmak için önce yapmak gerekir ilkesi var ya. Yeni hükümetin kurulması güvence altına alınmadan, mevcut hükümeti düşüremiyorsunuz bizim sistemimizde. Yeni Başbakanla uzlaşmak zorunda. Önce Başbakanını sunacak. Böyle bir şey sunamıyorsa gensoru veremiyor. Bu Almanya, İspanya, Belçika'da uygulanıyor. Burada amaç mevcut hükümeti uzlaşamazsan, anlaşamazsan düşüremeyeceksin.

YENEROĞLU: Sonuçta işleyen sistem. Hükümetsizliği ortadan kaldıran bir sistem bu.

"SEÇİM BARAJININ TARTIŞILMASI DEMOKRASİ AYIBI"

ERKEK: Bizde yoğun bir bilgi kirliliği var. Hükümet istikrarı farklı siyasi istikrar farklı şeydir. Sayın Erdoğan, sayın Bahçeli 'Belçika'da örnek verdiğiniz parlamenter sistemde 1,5 yıldır hükümet kurulamadı' diyor. Ama siyaset güçlü orada. TBMM'ye giden yolları demokratikleştirmemiz lazım. Bu sistemde baraj sıfır olmalı. Barajın tartışılması bile demokrasi ayıbı. Parlamenter sistemde makul olan yüzde 3'ü öneriyoruz. Tabii ki takdir yeni kurulacak Meclis'te olacak. Milyonlarca seçmen var, yurt dışı seçim çevresi olsun diyoruz. Siyasi, hukuki bağları Türkiye ile o kadar kuvvetli ki, onlar bizim vatandaşımız.

"YURT DIŞI TÜRKLER MİLLETVEKİLLİĞİ SEÇİLEBİLECEK"

ERDEM: Şu anki sistemde yurtdışında oy atan vatandaşlarımız referandumu değiştirdi, Cumhurbaşkanını seçti ama şimdi o vatandaşlar kendi seçim bölgeleriyle alakalı seçim yapacaklar. O yurt dışında seçim bölgelerine has milletvekilleri sayısı belli olacak.

YENEROĞLU: Yurt dışında 3 milyon seçmen var. Dünyada en fazla açık ara oy kullanan seçmen sayısı. Fransa, İtalya, Kosova, Portekiz, Hırvatistan'da bu sistem var. Yurt dışında diasporası güçlü olan ülkeler, kendi ülkelerine insan, finans kaynaklarını çekmek için güçlü köprüler oluşturmak için bu sistemi uyguluyorlar. Sonuçta Amerika'da İsrail, Hindistan lobisinin ne kadar güçlü olduğunu biliyoruz. Almanya'da Türk karşıtlığı gün geçtikçe geriliyor, ırkçılığın karşısında ciddi toplumsal bilinç var. Dün Hollanda'da yeni hükümet ilan edildi. İki Türkiye uyruklu vatandaş hükümette görev aldı. Bu insanlar yasamayı temsilci seçiyor. Sonuçta milletvekili yasama organı üyesidir, yasa yapar.

"HSK HAKİMLER KURULU VE SAVCILAR KURULU OLARAK AYRILACAK"

ERKEK: Yürütmenin yargı üzerindeki etkisini, vesayetini kaldırıyoruz. HSK, Anayasa Mahkemesi'nde buralara üye seçimini yargı kendi içerisinden ve Meclis yapacak. Yüksek yargı organları mensuplarını yüksek yargı seçecek. Belli oranda Meclis seçecek. Örneğin HSK çok önemli. Hakimler Kurulu'nu, Savcılar Kurulu'nu ayırıyoruz. İddia makamı, karar makamı. Yargı sistem ne olursa olsun, bağımsız ve tarafsız olmalı. Önceliğimiz adalet ve liyakat olacak. Kayırmacılığa kesinlikle son vereceğiz. Kişiler görev, yetki ve ünvanlarını kullanarak hiçbir etik dışı aracılıkta bulunamayacak. Avrupa Konseyi'nin standartları var, Greko'nun standartlarını alıyoruz. Bazı yeni önerilerimiz de olacak.

YENEROĞLU: Partilerin il, ilçe yöneticileri, belediye başkanları da buna dahil olacak. Siyasi etiğe aykırı siyaseti para kazanma amacı olarak gören insanların siyasetten men edilmesi lazım.

ERKEK: Siyaset meslek değil. Ben avukatım. Siyaset profesyonelce icra edilecek bir şey değil. Onun için etik kodları getiriyoruz.

ERDEM: Mesele işin temel ahlakı, yoksa zaman değil.

"UZMAN YARGIÇLARIN GÖREV YAPACAĞI ÇEVRE MAHKEMELERİ"

ERKEK: Milyonlarca genç işsiz, sarayda 4-5 maaş alan var. Bunların hepsine son vereceğiz. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde mülakat olmayacak. En yüksek puandan başlayarak kamuda alımlar yapılacak. Bazı konular var ki, mülakat zorunluluk arz edebilir. Dışişleri Bakanlığı mesela. Zabıta alıyorsunuz mesela, burada sözlü mülakatlarda adaylara sorulacak sorular dahi kura ile belirlenecek. Aday itiraz mı etti idari yargıya? İdare mahkeme o kaydı inceleyecek. Kamu yönetimde şeffaflık, adalet, liyakatı sağlamamız gerekiyor. Bütün bunların güvencesi yargı. Çevre mahkemeleri öneriyoruz. Dünya şu anda iklim kriziyle karşı karşıya. Çevre konusunda uzmanlaşmış yargıçların görev yapacağı çevre mahkemeleri oluşturacağız.

"YARGIÇLARIMIZA COĞRAFİ TEMİNAT VERİLECEK"

ERDEM: Biz bu ilkeleri ortaya koyup belirlerken bize Türkiye'nin siyasi geçmişinde, mevzuatlarındaki eksiklikler, siyasi uygulamaların getirdiği acılar, olumsuzluklar, yanlışlıklardan ders çıkararak ilkeler bütünlüğü hazırladık. Onun için bunun adı güçlendirilmiş parlamenter sistemi. Yargıya baktığımızda yargı maalesef hakimlerimizin liyakatına rağmen, tam anlamıyla yargının üzerinde baskı olmadan hareket ettiğini söylemek maalesef mümkün değil. Yargının tam anlamıyla bağımsız olması lazım. Yürütmenin hiçbir surette yargı üzerinde en ufak şekilde güç, vesayet kurmaya kalkışamaması lazım. Böyle bir çaba içine girememesilazım. Özellikle yargıçlarımıza coğrafi teminat veriyoruz. İktidarın hoşuna gitmeyen hakim 24 saat içinde Fizan'a sürülüyor. O da şanslıysa. Şanssızsa FETÖ'den, PKK'dan hakkında soruşturma açılıyor. Yargıya güveni kamuoyuna sorduklarında vatandaşlar 'Biz yargıya güvenmiyoruz' diyorlar. Güven yüzde 2 çıkıyor. Böyle bir ülkenin yargısının olduğu ülkenin ileri gitmesi, güçlenmesi mümkün değil. Cumhuriyet savcılığına bağlı olarak adli kolluk istiyoruz. Soruşturmaların tamamlanarak soruşturma esnasında kimsenin zan altında kalınmasın diye.

"AİHM KARARINA UYMAYAN YARGIÇ TAZMİNAT ÖDEYEBİLECEK"

İntikam, devri sabık hissiyle bizden önceki yargıçları cezalandıralım amacıyla vatandaşımızın önüne çıkmıyoruz. Bizim kavgaya ayıracak zamanımız yok. Biz yargıçlarımıza güvenmek zorundayız. Ama herhangi yargıcın hukuksuzluğu ortaya çıkmışsa başka. Görevini kötüye kullanıyorsa. AYM, AİHM kararlarını uygulamak esas olacak. İktidarın baskısıyla, ortağı olan partinin baskısıyla bu hakimlerimize yaptırtılmıyor. Planladığımız sistemde Türkiye'nin bağımsız yargısında hakimlerimizin AYM ve AİHM kararlarına uymaları onların terfilerinin almalarında derece, standart olarak, lehte olarak karşımıza çıkacak. Sayın Bahçeli 'Anayasa Mahkemesi'ni kaldırmak lazım' dedi. Biz hukuktan korkmak değil, hukuka uymanın, bozmak değil hukuka riayet ederek Türkiye'nin düzelmesinin peşindeyiz. HSK'yı iki kurul olarak düzenliyoruz.

YENEROĞLU: Türkiye'yi tazminat ettiren hakimlerden o tazminat rücu ettirilecektir. İlgili hukukçu AYM'ye seçilemeyecektir.

"ADALET BAKANI HAKİMLER KURULU'NUN BAŞINDA OLMAYACAK"

ERDEM: Bu hakimlerin kararlarını verirken tarafsız kalabilmelerine, üzerine o dönem itibariyle hükümet ya da bir kişi, bir erk baskı yapacak olursa ona karşı durabilmek için hakime ciddi argüman verecek. Aynı zamanda hakimin kaçınmasını sağlayan bir yaptırım olarak karşımıza çıkacak. Biz yeter ki hakimlerimizi bağımsız bırakalım. Siyasi iktidar kendisinin istediği gibi kararlar gibi mahkemeler isterse, istediği davaları açan savcılar isterse ülkeyi bugünkü kötü duruma sokar. HSK'yı ikiye ayıracağız. Hakim ve savcılarımızın yaptıkları görevlerinin nitelik itibarıyla farklılığından yapıyoruz. HSK'da baskı unsuru var. Seçilecek üyelerin sayısına baktığımızda HSK iktidarın maalesef iktidarın güdümü altına girmek durumunda kalıyor. Hakimler Kurulu'nun başkanlığından Adalet Bakanı'nı alıyoruz. Savcılar Kurulu'nda ise hakimlerden farklı olarak Adalet Bakanlığı'na bağlılığı olduğu için onlara Bakanın başkanlık etmesine izin veriyoruz ama Hakimler Kurulu'na izin vermiyoruz. Bu iki kurulun yarısını Meclis seçecek. Yargıtay, Danıştay, Barolar Birliği kurumların önerndiği kişilerin üç katı aday önerilecek. Partiler uzlaşmak zorunda kalacak. Yargıtay, Danıştay kendi arasından seçecek.

"CUMHURBAŞKANI ÜÇ ÜYEYİ KENDİSİ SEÇEBİLECEK"

AYM'de deveti temsil eden tarafsız Cumhurbaşkanı arzuladığımız için bu Cumhurbaşkanı üç üyeyi kendisi seçecek. Diğerleri Danıştay, Yargıtay, barolar, üniversiteler seçecek. Meclis yine uzlaşarak 2/3 çoğunlukla seçecek. Referandum sürecinde eskiden HSYK idi. Hakim ve savcıların yükseğine bile tahammül edemedi iktidar partisini. Onu HSK yaptı. O zaman sayın Cumhurbaşkanına vekalet edecek kişi hiç olmazsa seçilmiş olsun dendi. Kesinlikle AK Parti istemedi. Bugün Allah korusun, Allah ömüar versin sayın Cumhurbaşkanına bir aksilik olsa kim temsil edecek? Bu aşkın yetkilerle sayın Fuat Oktay temsil edecek. Şahsını, liyakatını tartışmadan söylüyorum, atanmış bir kişi, seçilmiş değil. Bir sonraki seçimlere göre milletin seçmediği bir kişinin yönetmesini sağlayan sistemden bahsediyoruz.

"SİSTEM DEĞİŞMEDİKÇE FERAHA ÇIKMA İMKANI YOK"

Dikte etmiyoruz, 'benim dediğim doğrudur, bizim dediğimiz doğrudur' demiyoruz. Biraraya gelerek iyi niyetle ortak paydaları çıkarıyoruz, kimseye dikte etmiyoruz. Anayasa'yı hazırlayacak olan milletin kendisi, sivil toplum, üniversite, yargının katkısıyla hazırlanacaktır diyoruz. Seçimde sayın vatandaşlarımızdan yetki istiyoruz. 'Bu ülkenin bu sistemi değişmediği müddetçe, feraha çıkmamıza imkan yok' diyoruz. Vatandaşlarımız gerçekten çok sıkıldı, mutfaklarda yangın var. TÜİK'in inandırıcı olmayan yüzde 36 enflasyonuna göre verilen zam zaten vatandaşlardan alınmış durumda. İnsanlar parlamenter mi, başkanlık mı diye gına getirmiş durumda. Biz adalet bozuldukça ekonomi bozuldu, hukuk bozuldukça ekonomi bozuldu diyoruz. Biz biraraya geldik ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi iyi bir sistem değil dedik. Burada paylaşma yok. 4 yıla yakın süre geçmiş. Parlamento ne yapar? Vatandaşı temsil eder. Yeni sistemte parlamento çalışmıyor. Parlamentonun çıkardığı yasalardan çok daha fazlasını sayın Cumhurbaşkanı çıkarıyor. Yeni sistem en büyük yanlışını ekonomiyle ortaya koyuyor. Bugünün gerçeğinden ders alarak bunu yaptık. Tencereyi düzeltmek için yapıp, biraraya geliyoruz. Tencere bu kadar kötüyse bunun sebebi hukuk, adalettir. Yoksa niye bu kadar emek verelim?

"MECLİS'E GİDEN YOLLAR DEMOKRATİKLEŞTİRİLECEK"

YENEROĞLU: Meclis şu anda etkisiz durumda. Yasama adeta sıfırlandırılmış, çünkü sarayda hazırlanıyor yasalar. Meclisin tüzüğü yapılmıştı, üzerinde değişiklikler oldu, netice olarak tamamıyle yenilenmesi gerekiyor. Etkili, katılımcı Meclis yapısını esas alan iç tüzük hazırlayacağız Muhalefetin söz ve denetim hakkını düzenleyecek, ileri, parlamenter sistemde ne gibi imkanlar varsa bizde olacak. Kesin Hesap Komisyonu kurulacak. Başkanı ana muhalefet partisine ait bir milletvekili olacak. Bir milletvekili soru sorduğu zaman cevap verilmezse cezası olacak ve nitelikli cevap verilecek. Şu anda soruşturma, araştırma komisyonu kurulması adeta imkansız. Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirip, Meclis'e girişi demokratikleştirmek lazım dedik. Önseçim konusu Türkiye'de tartışılıyor. Merkez yoklaması uygulamaları var. İlkesel olarak Meclis'e giden yolların demokratikleştirilmesi çabaları var.

"PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İLKELERİNİ ORTAYA KOYDUK"

ERKEK: 6 partinin anayasa yazması gibi yetkisi yok.Bizim ilkeleri belirleme durumumuz var. Parti içi demokrasinin güçlendirilmesiyle ilgili ilkeleri koyduk. Kamu yönetiminde kadın sayısının arttırılmasına kadar girdik. 6 partinin genel başkan yardımcısı olarak çalışıyoruz. İlkeleri ortaya koymalıyız. Ayrıntılar ilk seçimde Meclis'te komisyon kurulacak, toplumsal uzlaşmayla olacak.

YENEROĞLU: Biz çerçeveyi ortaya koyduk. Venedik Komisyonu, AİHM içtihatlarıyla siyasi partiler kanununu yenileyeceğiz dedik. Biz ilkeleri belirliyoruz.

"YENİ SİSTEMDE YÖK'Ü ORTADAN KALDIRIYORUZ"

YENEROĞLU: Çok net YÖK'ü kaldırıyoruz. Bu konularda çok net önerilerimiz var. Üniversiteler, yerel konusunda. RTÜK'ü kaldırıyoruz. Üniversiteler idari ve mali özerkliğe kavuşuyor. Basın İlan Kurumu, RTÜK basın özgürlüğünü yok etti. Üniversiteler kendi rektörünü kendi seçecek. Üniversiteler bilgi üretmek zorunda. Boğaziçi Üniversitesi rektörü niye kendi belirlemiyor? Belirlesin Cumhurbaşkanı atasın. Bugün Türkiye'nin en önemli ekonomistlerine sorun önce hukuk devleti, demokrasi, özgürlükler diyor. YÖK'ü kaldırıyoruz.

"KADIN HAKLARI, CİNSİYEAT EŞİTLİĞİ, SİYASİ ETİK"

ERDEM: Dekanları yine fakültelerin öğretim üyeleri seçiyor. Seçilen dekanı rektör atıyor. Bir üniversite kuruluyorsa kurucu rektör kurul tarafından görevi çerçevesinde atanıyor. Anayasa ilkelerini ortaya koyarken ülkeyi tasarladık. Demokratik ve vatandaş lehinde, nasıl yönetilir diye baktığımızda kadın hakları, cinsiyet eşitliği, siyasi etik, siyasi partiler kanunundan bir ülkeyi demokratik kılacak, vatandaşı ilgilendiren ne varsa ortak ilkeler belirledik. Bunu belirledikten sonra vatandaşın anlayabileceği şekilde kaleme aldık. Bakın kaç haftadır redaksiyonla uğraşıyoruz. Niye? Daha iyi anlaşılması için.

"MUHALEFETİN BAŞKANLIĞINI YAPACAĞI KESAP HESAP KOMİSYONU"

ERKEK: Bizde Plan Bütçe Komisyonu var. Artı Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Başkanı muhalefetten biri olacak. İstisnasız tüm Sayıştay raporları gelecek. Meclis denetleme yapamazsa yolsuzluklar büyür. Hiç olmadık bir şey öneriyoruz, Anayasa'da yazar; genel görüşme. Yapabilmek mümkün değil. Biz dedik ki bir yasama yılında en az 20 gün, gündemini muhalefetin belirleyeceği genel görüşme açılacak. İngiltere Parlamentosu uygluyor bunu, biz niye uygulamayalım?

YENEROĞLU: RTÜK'ün kuruluna uzman kişiler seçilecek. TBMM'de nitelikli çoğunlukla seçilecek, uzlaşma esas olacak. İdari ve mali bağımsızlığı olacak. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü çok temel mesele. Şu anda Türkiye en fazla gazetecinin cezaevinde bulunduğu Avrupa ülkesi. Basın özgürlüğü mevzuatı elden geçirilecek. AİHM içtihatları ve demokratik ilkelerle. TRT ve Anadolu Ajansı elden geçirilecek, siyasi tarafsızlıklar sağlanacak. Keyfi akreditasyon kaldırılacak. Meslek kuruluşların yetkisi dahili halinde olacak. Medya sahipliği ve finansmanının şeffaf haline getirilmesi gerekiyor. Rekabet Kurulu'na görev veriyoruz bunun için.

"KAYYUM UYGULAMASINA SON VERİLECEK"

YENEROĞLU: Yerel yönetimlerle mevzuat elden geçirilmesi, yerel demokrasinin arttırılması. Kayyum uygulamasına son verilmesi, yürütmenin yetkisinden kayyum atamasının alınması, mahkemelere verilmesi ve belediye meclisinin yeniden başkan seçmesi.

ERKEK: Kamu İhale Kanunu'nu bile ele aldık biz. Öyle bir hal almış ki, 3. maddesi istisnaları belirliyor. Z bitmiş, aa başlamış, bunların hepsi kanun kapsamı dışında. Şimdi davet usulü ile adrese teslim ihale. En yüksek mahiyetli yap işlet devret davet usülüyle yapılıyor. Bunların açık şekilde şeffaf yapılması lazım.

"BÜTÜN BUNLAR ÖNERİ, İLKELER ÇERÇEVESİNDE KONUŞUYORUZ"

ERDEM: Sistemi düzgün şekilde dizayn ettiğinzide bunca bozulmuş olan, üniversite, basın, milletvekili, yargısı böyle diyoruz. İyi niyetle, milletçe çalışırsanız, sabırla, inançla ilkelerinizi, kurallarınızı, kanunlarınızı koyarsanız buna milletçe inanmak zorundayız. Çok kötü örnekler var. Varolan kötü durumların iyiyi oluşturmak konusunda bizlerin korkmaması lazım. Bugün sayın Cumhurbaşkanı 'Türkiye'yi ilk 10'a sokacağız' diyor. Türkiye G-20'den düşmüş. Biz YSK'yı dahi bu sistemle düzenliyoruz. Seçimlerden sonra bir itirazda bulunuyor, ama o kararı alan YSK yaptığınız itiraza mahkeme olarak karar veriyor. Kendi kararı hakkında yargı kararı veriyor. YSK'nın iki görevi var; seçimin idaresi, yapılan itirazlara karar vermek. Yönetsel görevi ayrı, yargısal görevi ayrı olacak.

ERKEK: Benim genel başkanım dahi olsa mahkemeye yargıç atamamalı dedim. Şimdi Cumhurbaşkanı yargıyı dizayn ediyor. Demokrasinin sacayağı yasama, yürütme, yargı. Yargının sacayağıa savunma, avukat, savcı, hakim. Yargıda savunma yok. Çoklu baroyu kaldırıyoruz.

ERDEM: Bütün bunların hepsi öneri. Bu ilkeler çerçevesinde konuşuyoruz.

"DEVLET HERKESİN YAŞAM BİÇİMİNE SAYGI DUYACAK"

YENEROĞLU: 6 siyasi partinin genel başkanı bir taahhütte bulunacak. Bu metnin gerisine düşülmemesiyle ilgili. Bunu kamuoyu önünde taahhüt edince gereğini toplum takip edecektir. Kadın erkek eşitliği konusu. Toplumsal yaşamın tüm alanlarında bu eşitliğin sağlanmasının devletin öncelikli görevi olarak tarif ettik. Çalışma hayatında eşit iş. Kadına şiddetle mücadelenin daha etkili hale getirilmesini özellikle ele aldık. Özgürlükçü, çoğulcu devlet diyoruz. Devlet dini, dünyevi görüşü benimseyerek vatandaşına dayatmayacak. Devlet demokratik, özgürlükçü olaması için kendisi herhangi bir din veya dünyevi görüşe sahip olmaması gerekiyor. Şimdi Tayyip Bey, çatışma zemini oluşturmaya çalışıyor. İnançlılar ve inançlılar üzerine. Kamu gücünün görevi insanların yaşam biçimlerine, inançlarına karışmamak olmalı. Herhangi inanç grubuna dayatma yapmamak veya inançsızlara dayatma yapmamak olmalı. İlkesel olarak devlet herkesin yaşam biçimine saygı duyacak, siyasetin müdahale alanından, siyasetin bu alanla ilgili kendisinin belirleme yetkisini görmesinden vazgeçmesi, siyasi müşterekin asgari müşterek olması gerekiyor.

"İLK SEÇİMLER REFERANDUM NİTELİĞİNDE OLACAK"

ERDEM: İlkokullara cinsiyet eşitlik ve insan hakları dersleri konulacak. Aynı zamanda kız çocuklarının eğitim ülkenin en önemli konuları arasında. Eşit vatandaş olarak bu ülkeyi katkı sağlayan vatandaşlar haline gelecek.

ERKEK: HDP en üst düzeyde genel başkan düzeyinde sayın Mithat Sancar açıklama yaptı, 'seçimlerde ittifaklarda yer almayacak, seçimlere bağımsız gireceğiz' dedi. Cumhur İttifakı dışında tüm siyasi partilerin güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda uzlaşması çok önemli. İlk seçim referandum niteliğinde olacak. Bu sistem devam mı etsin, devam etmesin mi?

ERDEM: Biz demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını, yargıyı bağımsız yapıyorsak, halkımız hangi partiye teveccüh ederse, AK Parti veya başka bir parti herkesin başımızın üstünde yeri var.

"TEMEL İLKELERDE UZLAŞTIK, BU ÇOK DEĞERLİDİR"

ERKEK: AK Parti'nin en başarılı olduğu yıllar parlamenter sistemdi. Salt bir kişiye, partiye karşıtlık değil. İlkeler ve sistem. Sistemi, kurallarınızı doğru şekilde yapılandırırsanız vatandaşın sorunları bu kadar ağırlaştırılmaz. Tek adam sistemleri, kuvvetler ayrılığın olmadığı, egemenliğin şahsi olduğu sistem güven vermez. Kalkınma gerçekleştirilmez. Adaletin olmadığı yerde aş, iş olmaz. Biz Türkiye için, demokrasi için ittifak yapıyoruz. Temel ilkelerde uzlaştık, bu çok değerli.

ERDEM: 6 partinin bugünden ittifak yapacak diye bir şey söyleyemeyiz. Önemli olan vatandaşın ekonomik, devletin hukuki durumudur.

"6 GENEL BAŞKAN OCAK AYI İÇİNDE DEKLARE EDECEK"

YENEROĞLU: Şu anda temel esaslar çalıştık, uzun müzakereler ettik. Yarın TBMM'de 6 parti birararaya gelecek, değerlendirmeler yapılacak. Kabul edildikten sonra Ocak ayı içinde 6 siyasi partinin genel başkanı kamuoyuna deklare edecek. Sonra yol haritası belirlenecek. Her partinin eylem planı var. Bu çerçevede yine farklı partilerin temsilcileri biraraya gelerek yol haritasının detaylı olarak çalışması gerekiyor. Biz koalisyon şeklinde bir çalışma yapmadık. Ekonomi, dış poitika ve farklı alanlar var. Bundan sonra eğer seçimler doğrultusunda ittifak olabilmesi için DEVA Partisi adına söylüyorum, detaylı yol haritası konuşulmalı.

ERDEM: Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, Merkez Bankası Başkanı'nın Bakanlar Kurulu tarafından atanması, belli sürede görevden alınamaması da var.

ERKEK: Paralel tüm kurum ve kurulların faaliyetlerine son verilecek. MB'nin görevi fiyat istikrarını sağlamak, sarayda fiyat istikrar komitesi, kurulları var. Planlama teşkilatı yok memleketin. Şu anda kimin ne yaptığı belli değil. Tam bir kargaşa var.

"MÜSTEŞARLAR DEVLETİN HAFIZASIYDI"

ERDEM: Saraydaki paralel kurumlar eski milletvekillerinden oluşuyor. Her birinin aldığı paralar var.

ERKEK: Şu anda Bakan yardımcıları parti komiseri. Müsteşar devletin hafızasıdır.

YENEROĞLU: Geçiş süreciyle ilgili detaylı çalışma yapılması gerekiyor. Biz 6 ay içinde yeni sisteme geçilmesine mümkün olduğunu düşünüyoruz DEVA Partisi olarak. Seçimlere yönelik ittifak sözkonusu olacaksa şartlarından birisi geçiş döneminin asgari şartlarının belirlenmesi lazım. Şu anda Türkiye anayasal devlet şeklinde yönetilmiyor. Biz bu otoriter, despotizme varan uygulamaları sonlandırma noktasında çalışma noktasına girdik. Dünyada geçiş süreçleriyle ilgili farklı farklı yöntemleri var. Türkiye'nin demokratik rotadan daha fazla çıkmaması için çabası sözkonusu. Asgari mutabakatların özgürlükçü, demokratik çerçevede yol alacağız. DEVA Partisi'ne göre ortak bir cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinde çalışılması gearekiyor. Bu kişi açık ara seçimleri kazanacak duruma gelmesi gerekiyor. Seçimlerin güvenliği ile ilgili ciddi endişelerimiz var, İstanbul seçimlerinde bunu gördük. Bir taahhütname, eylem planı hazırlanması gerekiyor. Seçim arefesinde ittifak sürecine girilip girilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekiyor.

"BÖYLE BİRİSİNİ ADAY OLARAK BELİRLEMEYİZ"

ERDEM: Sayın Yeneroğlu'nun söylediği gibi Anayasa çalışması, demokratik sistem çalışmasının yanıda seçim ittifakının yapılıp, yapılmayacağı bunlar seçim yaklaşırken partilerin genel başkan ve kurulları tarafından karar verilecek başka çalışma. Sayın genel başkanımız 'Biz ikinci bir Tayyip Erdoğan seçmeyeceğiz' demiştir. Ortak aday karakter ve profil olarak bu parlamenter sistem ilkelerindeki bizi biraraya getiren ilkeler çerçevesinde hareket edecek bir Cumhurbaşkanı adayı olacak. Halkımıza söz verdik, anayasa çalışmasının yapılabileceği süre neyse en verimli şekilde yapılarak, oyalanmadan parlamenter sisteme geçeceğiz. Hep şunu soruyorlar 360'ı geçmezseniz. Bu sistem sadece sayın Cumhurbaşkanını düşünülerek yapılmış sistem. Millet İttifakı'nın adayı Cumhurbaşkanı seçildiğinde 'Ne güzel ben böyle de yönetirim' şeklinde olsa AK Parti buna tahammül edebilir mi? Böyle birisini zaten aday olarak belirlemeyiz.

ERKEK: İsveç'te, İtalya'da var. Halkın belli imzayla kanun teklifi ve veto da var. Ama bu konulara girmedik. Biz anayasa hazırlamıyoruz, ilkeleri ortaya koyuyoruz. Ana omurga tarafsız yargı, güçlendirilmiş parlamenter sistem. Tünm siyasi partiler, üniversiteler, meslek odaları, barolar toplumsal uzlaşmayla anayasa değişikliği hazırlayacağız.

YENEROĞLU: Biz şu anda asgari mutabakat zemini oluşturuyoruz. Bu seçim ittifakı değil. Bundan sonraki süreçte seçim ortamına girildiğinde elbette siyasi partilerin temsilcileri bu meseleleri değerlendirir, ortak çalışma doğrultusuna gidebilir. Asgari mutabakat önemli.

ERDEM: Biz 6 parti adına birlikte yaptığımız çalışmaları anlattık. Diğer üç partinin mevkidaşlarına teşekkür ediyoruz.

ERKEK: Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Kararlılığımız bu.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.