Dolar 32,4442
%-0.13
Euro 34,7787
%-0.55
Altın 2.441,250
%0.21
Bist-100 9.946,00
%2.36

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Akşener ve İmamoğlu Hatay'da depremzedelerle buluştu!

Akşener ve İmamoğlu Hatay'da depremzedelerle buluştu!

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu; bugün deprem bölgesi Hatay’ı ziyaret etti. Akşener ve İmamoğlu’na, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da eşlik etti. Akşener ve İmamoğlu, İBB Afet Koordinasyon Merkezi’nde yürütülen çalışmalar ile ilgili yetkililerden bilgi aldı.

  • Ege Postası
  • 11.03.2023 - 15:25
  • Güncelleme: 11.03.2023 - 23:11

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, deprem bölgesi Hatay'da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İstanbul'da olası bir depremin yaratacağı yıkıma dikkat çeken Ekrem İmamoğlu, şöyle konuştu:

“İSTANBUL’DAKİ AFETİN YARATABİLECEĞİ TAHRİBAT MİLLETÇE BİZE DİZ ÇÖKTÜREBİLİR”

“Büyük bir afet yaşadık. Ne yazık ki on binlerce insanımızı kaybettik. Depremin çok ağır bir faturası, depremi kapıda bekleyen bir düşman gibi tarifleyebiliriz. Ama depremin düşmanlığını aslında büyüten mesele, o konuda ne kadar tedbirli olup olmadığımızla ilgili. Deprem coğrafyasındayız. Malumunuz İstanbul belki en çok konuşulan noktalardan bir tanesi, hatta birincisi. Sizinle yaptığımız bir telefon konuşmasında, ‘Aman Başkanım, İstanbul deprem meselesi bizim milli egemenlik sorunumuz’ demiştiniz. Gerçekten öyle. Biz sağlıklı bir biçimde süreci hazırlayamazsak, İstanbul’daki afetin yaratabileceği tahribat milletçe bize diz çöktürebilir. Bu kadar acı bir tarif yapabiliyoruz. O bakımdan göreve geldiğimiz ilk andan itibaren depremle ilgili süreci konuşmaya, bu konuda hassasiyet göstererek hazırlık yapmaya gayret ettik, etmeye de devam ediyoruz. Örneğin sadece yaşadığımız bu bölgedeki depremlerin hemen öncesinde aralık-ocak ayında dahi İBB’ye kentsel dönüşümü hızlandırmak adına sunduğumuz çok önemli önerilerimiz vardı. Hatta bir tanesi de o zaman reddedilmişti. Şimdi bir kez daha görüşülmek üzere süreci yoğun bir biçimde takip ediyoruz. Bir seferberlik planı açıkladık. Bu plan dahilinde eylem planımızı sürdürüyoruz.

Bugün konumuz Hatay ve diğer şehirlerimiz. Hatay’da, AFAD’ın ilk gün itibarıyla İstanbul’u Hatay ile eşleştirmesinden ötürü biz bütün lojistik gücümüzle diğer bölgelere de katkı sunmaya gayret ettik ama esas olarak Hatay’da konumlanmayı doğru bulduk. Çünkü AFAD’ın çatı kurum olarak tariflediği şablona uygun hareket etme gayreti içerisinde olduk. Aynı durum, örneğin Kahramanmaraş’ta da Ankara Büyükşehir Belediyemiz var. Osmaniye’de İzmir Büyükşehir Belediyemiz var gibi görevlendirmeler yapıldı.

Burada geniş bir koordinasyonumuz var. Koordinasyon kurulumuz aslında İstanbul’da merkezi bir noktada kurduk ama burada bir koordinasyon başkanlığımız var. İstanbul’dan buraya aktarımlarımız yapıyoruz. Hem sahayla ilgili sivil toplum ve siyasi kurumlarla ilgili koordinasyon sorumlumuz var hem kurumumuzun koordinasyon sorumlusu var.

“ŞU ANA KADAR 6 BİN 173 ÇADIR DAĞITIMI YAPTIK”

Türkiye’nin her yerinden belediyelerimizin burada katkısı var. Kocaeli Belediyesi’nden tutun İstanbul’da Şişli Belediyesi ve diğer ilçe belediyelerine, Türkiye’nin Antalya’sından Aydın’ına varıncaya kadar.

İlk başta 4 bine yakın personel sayısına ulaşmıştık. Şu anda burada arama kurtarma ekiplerimizi çektik, bin 103 personelimiz burada koordinasyonda görevli. 401 iş makinesi ve hizmet aracımız burada. İstanbul’da gönüllü bir süreç yönettik. 30 bine yakın gönüllü bizim merkezlerimizde İstanbul’da bize hizmet ettiler. Çok önemli. Şu ana kadar 6 bin 173 çadır dağıtımı yaptık. Burada en önemli ihtiyaçlardan birisiydi. Ama bu sayıyı yakın zamanda 10 bini aşacak seviyede siparişlerimizi oluşturduk. Antakya’da merkezimiz var, ana merkezimiz. Aynı şekilde Samandağ ve İskenderun’da da hizmet sunan merkezlerimiz var.

Sudan ekmeğe, Hamidiye kurumumuzdan 100 tıra yakın su gönderdik şu ana kadar. 45 tır halk ekmeği ürünlerinden bölgeye yolladık. 223 kabin tuvalet kurduk. 94 adet mobil duş gibi birçok hizmeti sıralayabilirim. İBB ve İstanbul’daki 14 belediyemiz tarafından 24 aşevimiz burada hizmet sunuyor. 10 milyon 861 bin 173 adet ürünü İstanbullu hemşerilerimizden bağış aldık ve buraya sevk ettik. 509 insani yardım tırını sadece Hatay’a yolladık. 477 bin 526 koliyi de İstanbullu gönüllü dostlarımız hazırladı.

Şu ana 3 bin 840 depremzedenin konaklamasına katkı sunduk.

“BUNDAN SONRA EN ÖNEMLİ HUSUSLARDAN BİRİ GEÇİCİ BARINMAYI DAHA GÜÇLÜ HLE GETİRMEK”

Bundan sonraki en önemli hususlardan birisi geçici barınmayı daha güçlü hâle getirmek. Çadırın, konteynırın hizmet edemeyeceğini düşünüyoruz. Aynı zamanda biz Hatay Büyükşehir Belediyemiz ile Hatay’ın kentleşmesine dönük yeni kentleşme sürecine hizmet sunmayı planladık. Bu süreci yakalayana kadar geçici barınma ile ilgili de güçlü konaklama alanlarının üretmek istiyoruz. Mahalle kimliği biçiminde. Bunları bir miktar da ticari alanlarla destekleyici hem AFAD’ın koordinasyonunda hem Hatay Büyükşehir Belediyemizin öncülüğünde bu tür alanları bölgeye hediye etme sürecine çaba gösteriyoruz.

İlk etapta yaklaşık 2 bin kişinin konaklayacağı mahalleleri kuracağız. Bunun örnek olmasını istiyoruz. Son sözüm şu olsun; deprem bölgesinde imar sürecini iyi planlamazsak, şehirlerin ruhunu, şehirlerin insanlarımızın sosyolojik yapısını, beklentilerini, sadece işi bir blok ya da demir, beton üzerinden yorumlarsak gerçekten yıkılan kentlerimizin yerine ne Hataylıyı mutlu edecek ne de Maraşlıyı ne de Adıyamanlıyı mutlu edecek kentler kurabilmemiz mümkün değil. O bakımdan tüm bu duyguları taşıyan, hissettiren, ortak akıl, katılımcılık ile süreci çok telaşa düşmeden, ağır acılar verdik hepimizin başı sağ olsun, mekanları cennet olsun, ancak bundan sonraki sürecin tasarlanması bence en önemli husus olmuştur şu an itibarıyla. Bu noktada da sabırlı bir biçimde geçici konutlarımızı yoğun bir biçimde üretip, kalıcı konutlarımızı ve kalıcı yaşam alanlarımızı gerçekten bu coğrafyanın belki yüzlerce yıl varlığını en güçlü şekilde koruyacak bir mekanizmaya dönüştürmemiz şart. Şu an en yoğunlaştığımız mesele budur.

“HATAY VE 10 ŞEHRİN YAPIMI VE İMARI NOKTASINDA ETKİN BİR SÜRECİ 14 MAYIS’TAN SONRA MEMLEKETİMİZE HEDİYE ETMEYİ SİZLERLE BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ”

Hem İstanbul’daki deprem tehdidini bertaraf edecek katılımcı modellerle, devletimizin her kurumunu aynı çatı altında toplayan önerilerimizle, ayrıştıran değil birleştiren mantıkla bertaraf edecek bir süreci Türkiye’ye göstereceğiz. Hem de bu coğrafyada, sadece Hatay değil 10 şehrin yapımı ve imarı noktasında da etkin bir süreci 14 Mayıs’tan sonra memleketimize hediye etmeyi, kazandırmayı bilimle, teknikle, akılla yürütmeyi sizlerle birlikte başaracağız. Bu yönde çalışmalarımız yoğun bir biçimde devam ediyor.”

LÜTFÜ SAVAŞ: “TOPLAM, 209 MAHALLEMİZİN SADECE 35’İNDE SU VEREMİYORUZ”

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ise şunları söyledi:

“Bugün bir ayı geçti, depremle yatıp depremle kalkıyoruz. İlk dört gün, bizim için çok yoğun, aynı zamanda çok yorucu ve üzücü geçti. Dördüncü günden itibaren biz yaralarımızı daha sağlıklı bir şekilde sarmaya başladık ve bugüne kadar geldik… Bize insanlık öğreten gençlerimize teşekkür ediyorum… İlk sekiz gün, maalesef birbirimizle dahi telefonla, internetle, whatsappla ne görüşebiliyorduk ne mesaj gönderebiliyorduk. Mesajlarımız bir gün sonra varabiliyordu. En yakınlarımızla bile çalışırken onun yanına gitmek zorundaydık. Giderken de çok problem yaşıyorduk. Çünkü her taraf yıkılmıştı.

Tüm bunları yaparken bir yandan enkaz altında kalan canlı insanlarımızı çıkartmaya çalışıyorduk, bir yandan bunları hastanelere ulaştırmaya çalışıyorduk, bir yandan hayatını kaybetmiş insanları ebediyete intikal ederken sağlıklı bir şekilde götürmeye çalışıyorduk. Bi Bir tarafta soğuk, yağmur, bir tarafta insanları kış şartlarından korumaya çalışıyorduk. Bu şartlardan bugüne kadar geldik. Gerçekten de çok insanımızı kaybettik. Türk halkı ve dışarıdan bize yardım eden insanlar bize insanlığı öğretti. Çünkü şunu öğrendik ki, çok insanımızı kaybettik. Ama ülkemizde hala insanlık yaşıyor…

Biz şu anda yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Özellikle konteyner ve çadır konusunda bütün desteklere teşekkür ediyoruz. Gerçekten ihtiyacımız var. Yaz mevsimi geliyor, oteller yaza hazırlanıyor diye geri dönmek zorunda kalıyor. Tekrar şehrine gelip hayata tutunmaya çalışıyorlar.

İlk aşamada çok gelen yardım kuruluşları, gittikçe tükenmişlik nedeniyle gitmek zorunda kaldı. Bunları ikame edecek gıda ve yemek yapacak mutfaklara da ihtiyacımız var.

Şu anda Hatay’da, çok yıkılmış ilçe merkezleri dışında su ile ilgili bir sorunumuz yok. Antakya merkezde 29 mahallemizde su veremiyoruz, çünkü yıkım çok fazla. Buralarda biz çeşmeler yaparak sokaklara, ihtiyaçları gidermeye çalışıyoruz. Toplam, 209 mahallemizin sadece 35’inde su veremiyoruz. Kırsalda 383 mahallemiz var, sadece altısında su veremiyoruz. Bunun dışında her tarafa su veriyoruz. Ama yaz geliyor, su ihtiyacımız daha fazla…”

MERAL AKŞENER'İN AÇIKLAMALARI

Akşener  ise  yaptığı konuşmasında; basın emekçilerine teşekkür eti, depremlerde vefat edenlere rahmet ve yakınlarına başsağlığı diledi. Akşener, şunları dile getirdi:

“ÇOK BÜYÜK BİR AFET AMA İKTİDAR ELİYLE, BU UCUBE SİSTEMİN GETİRDİĞİ BİR SONUÇ OLARAK DA ASRIN FELAKETİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”

“İki belediye başkanımızdan dinlediklerimiz epeyce bir mesafe alındığını gösteriyor, içimize su serpti. Bu işin iyi yanı ama Sayın İmamoğlu, İstanbul depreminden bahsetti. Türkiye, beka kelimesi üzerinden seçim yaptı, birbirini suçladı. Sanki bu ülkeyi bir taraf satacakmış bir taraf sattırmıyormuş gibi, yani bir taraf hain bir taraf da o hainliğe karşı çıkarmış gibi lanse edildi, propagandası yapıldı, birbirimize düşürüldük. Bu deprem bize gösterdi ki asıl yaşadığımız Türkiye’nin bekası ile ilgili sorunlarımız iş bilmemezlikten kaynaklanan hatalar, kusurlar sonucunda ortaya çıkan acılar. Hakikaten çok büyük bir afet ama iktidar eliyle, bu ucube sistemin getirdiği bir sonuç olarak da asrın felaketine dönüşmüştür. Devletin memuru, bürokratı olması gerekenler iktidarın il, ilçe başkanı gibi çalışmaya zorlanmaları sonucunda, devlet dediğimiz kavramın içindeki ciddiyetin ortadan kalkması, liyakatsizliğin gündemde olması neticesinde bu deprem sonrasında yaşananların tamamen bir beceriksizlik sonucu olarak ortaya çıktı.

“DEPREM ESNASINDA BİZ RAKİP DEĞİLİZ. DEPREM BÖLGESİNE İKİNCİ GELİŞİMDE ROZET TAKTIM, ROZETSİZ GELDİM BURAYA”

Bu ülkenin İstanbul Depremini aynı şaşkınlıkla, beceriksizlikle karşılar ve yönetirsek, tedbirini almazsak eğer bu bölgedeki gibi bir deprem olduğu takdirde gerçekten Türkiye’nin beka sorunu tavan yapar. Tedbir alınması lazım. Sayın Erdoğan’ın bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak o sabah en geç 08.00’da bütün partilerin genel başkanlarını toplayıp, fikirlerimizden faydalanıp bir araya gelseydik, fikirlerimizi söyleseydik büyün imkanlarımızı bir araya getirseydik bu deprem nasıl yönetilirdi? Dertlerin çözümü çok daha hızlı nasıl sağlanabilirdi? Bu sistemin bir sonucu olarak dediğim dedik çaldığım düdük sonucu yaşadık. Deprem esnasında biz rakip değiliz. Deprem bölgesine ikinci gelişimde rozet taktım, rozetsiz geldim buraya. Çünkü orada ‘kim kimdir’in önemi yok. Bu aziz millet, büyün bu kutuplaştırma çabalarının bir işe yaramadığını, darda kalındığı zaman gücünü imkanlarını bir araya getirdi ve buradaki acıyı dindirmeye çalıştı. Bundan ders çıkardığımız takdirde bu ülke her türlü problemini çözer.

“SİVİL SAVUNMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN İYİLEŞTİRİLMESİNİ SAĞLAYIP AFAD’I KURABİLİRDİNİZ”

AFAD önemli bir kurum ama bir de Sivil Savunma Genel Müdürlüğü vardı. 2009’da değiştirildi. 7 bin civarında memur vardı ama onun her birinin eğittiği sivil insanlardan da oluşan 35 bin kişi vardı. Bütün afetler üzerinde eğitilmiş sivillerden oluşan, maaş ödemediğiniz vatandaşlık görevini yerine getirdiği bir sistemdi. Onun iyileştirilmesini sağlayıp AFAD’ı kurabilirdiniz. Buna karşılık bambaşka bir sistem içerisinde kurdunuz, hayata geçiremediniz ve her ilde bulunan AFAD memurlarının sonuç itibariyle sayıları az. Bütün bunların bir araya gelip afetlerde milletimize yardım ettiği o koordinasyon ortadan kalktı.

“İMKANLARIN BİRLEŞTİĞİ BİR SİSTEMDE ÇOK DAHA ÇABUK BU İŞİN İÇİNDEN ÇIKABİLİRDİK”

Siz bu dediğim konuda uzman askeri kışlada tutarsanız, sarayın dışına çıkmadığınız sokağı bilmediğiniz için ne söylenirse ona inanırsanız sonuç itibariyle böyle bir becerisizlikle karşı karşıya kalır insanımız acı çeker. Cumhurbaşkanı bizden sonra büyükşehir belediye başkanlarının tümünü toplasaydı AK Partili bir belediyenin bulunduğu şehre CHP’li, CHP’li belediyenin bulunduğu şehre de bir AK Partili bir belediyenin yardımcı olmasını sağlasaydı, bu koordinasyonu bizzat kendi yapsaydı hem imkanlar çoğalırdı, hem de insanlar ile imkanların birleştiği bir sistemde çok daha çabuk bu işin içinden çıkabilirdik. Onun yerine düşmanlaştırma tercih edildi.

“BELEDİYELERİN YAPTIĞI YARDIMLARIN ÖNÜNE GEÇİP DE ONA AK PARTİLİ BİR SİSTEM HALİNE GETİRECEK BİR YOL BULUNUYORSA AYIPTIR, GÜNAHTIR”

Biz İYİ Parti olarak bir küçük STK gibi çalıştık, 17 belediyemiz var belediye başkanlarımız da çok gayret ettiler ve bireysel olarak hem kendimizin hem de dostlarımızın imkanlarını harekete geçirdik. 654 tır doldurulup deprem bölgelerine iletildi. O bir dayanışmaydı, vatandaşın imkanıydı. Bugün belediyelerin yaptığı yardımların önüne geçip de ona AK Partili bir sistem haline getirecek bir yol bulunuyorsa ayıptır, günahtır. Bari burada bu kurnazlığı bırakın be kardeşim. İktidarın da sizlerin elini tutup onların da bu işe girmesi ve bazı hızlı hareket etme kabiliyetlerini ortaya koyması lazım. Belediyelerin imkanları artık yetmez merkezi bütçenin devreye girmesi lazım.

“14 MAYIS’TAN SONRA BU YIKIMIN AYAĞA KALDIRILMASI İÇİN GEREKEN HER ŞEY LİYAKAT VE HESAP VERİLEBİLİRLİK ÜZERİNDEN YERİNE GETİRİLECEK”

Milletimiz üstüne düşeni yaptı ama onların da artık imkanı kalmadı. Türkiye zaten ekonomik olarak çok berbat bir süreçten geçiyor. Ankara’daki depremzedelerin sert talep ettiği bir şey var; şehirlerine dönmek istiyorlar. Onun için de mutlaka bir barınma alanına ihtiyaçları var hiç değilse prefabrik eve ihtiyaçları var bunun planlanası lazım. Bunu yapma için yanımda oturan arkadaşlarımla iktidarın oturup konuşması lazım. 14’ünde seçim var bu seçime yönelik aynı aymazlıklar, aynı kutuplaştırmalar aynı kurnazlıklar yapıldığı takdirde yazık olur buralara. Esnaf olanların durumu ne olacak, bitmiş. Esnaflarla ilgili işini devam ettirecekse gereğinin yapılması gerekiyor. Dükkanından mağazasından tutun ondan sonra satacağı mal la ilgili faizsiz kredi başta olmak üzere yatırım yapılması o insanların ayağa kaldırılması lazım, göçün engellenmesi lazım. Kayıp çocuklar oluyor deprem zamanı o çocuklara mutlaka sahip çıkılması gerekiyor. Bağıra bağıra iktidar şunları yapın diyorum ama anlaşıldı ki yapılmayacak, 14 Mayıs seçiminden sonra Allah bizlere nasip edecek ve bu yıkımın tez elden ayağa kaldırılması için gereken her şey bilim, inanç ve liyakat, ciddiyet, şeffaflık, hesap verilebilirlik üzerinden yerine getirilecek.”

AKŞENER, DEPREM BÖLGESİ ANTAKYA'DA “İYİ KENT” KONTEYNER KENTİNİ ZİYARET ETTİ

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ilk olarak Hatay’daki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) afet koordinasyon merkezine gitti. Akşener sonra HBB’nin kurduğu afet koordinasyon merkezini ziyaret etti.

Akşener daha sonra, Antakya’da kurulan ve “İYİ Kent” adı verilen konteyner kenti ziyaret etti. Burada, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Burak Akburak’tan bilgi aldı. Akburak, Akşener’e; “Yaklaşık iki sene boyunca burada hiçbir sıkıntı yaşamadan vatandaşlarımız oturabilecekler” dedi. (ANKA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.