Dolar 32,5217
%0.23
Euro 34,8746
%0.44
Altın 2.487,850
%1.04
Bist-100 9.565,00
%0.36

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Şehir Plancıları Odası sorumluluk devlette aittir

Şehir Plancıları Odası sorumluluk devlette aittir

Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, geçen yıl 30 Ekim’de meydana gelen depremde zarar gören vatandaşların kayıplarının devlette ait olduğunu belirten bir açıklama yaptı. Odadan yapılan açıklamada, ayrıca deprem sonrası oluşan tablo sonucu İzmir’de toplanma alanlarının eksik olduğu vurgulandı.

  • Ege Postası
  • 18.05.2021 - 15:18

EGEPOSTASI- 30 Ekim 2020’de merkez üssü Seferihisar açıkları olan 6,9 büyüklüğündeki depremde 28’i çocuk 118 kişi hayatını kaybetti.

Şehir Plancıları Odası, İzmir depreminden sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan uygulamalara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Odadan yapılan açıklamada, devletin kamu kaynaklarını yine kamu için kullanması gerektiği vurgulanırken, “Deprem sonrasında şehircilik ilkeleri, kamu yararı esas alınarak başta Bayraklı ilçesi olmak üzere İzmir kentine müdahale edilmesi gerekildiğini fakat kapsamlı bir bilimsel çalışma yapılmadan 30 ilçenin de aynı özelliklere sahip olduğu kabulüyle, imar mevzuatına aykırı olacak şekilde hazırlanan ‘usul ve esaslar’, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisinin 01.03.2021 tarihli ve 05.196 sayılı kararıyla onaylanarak yürürlüğe girdi. Yaşanan mağduriyetlerin giderilmesinde birinci derece sorumluluk devlete aittir” denildi.

“SORUMLULUK DEVLETE AİTTİR”

Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, depremden zarar gören vatandaşların kayıplarının devletin sorumluluğunda olduğunu ve gerçekçi bir şekilde giderilmesi gerekildiğini ifade etti. Devletin kamun kaynaklarını, yine kamu için kullanması gerektiğini belirten açılamada depremden etkilenen yurttaşların ve şehrin sorunlarını gidermesi gerektiği vurgulandı. Şehir Plancıları Odası, güncel durumda depremden zarar gören yapılar özelinde değil, il genelinde yoğunluk artışı yaratan, bu yoğunluğun sosyal ve teknik donatı ihtiyaçlarına cevap vermeyen, yine de vatandaşın değil sermayenin yararına olacak uygulamaların tercih edilmemesi gerektiğini açıkladı.

Vatandaşlar, ilgili kurumlar tarafından ruhsatlandırılan binalarda, devlet mekanizmalarına güvenerek barınmakta iken afet nedeniyle zarar gördüklerini belirten Şehir Plancıları Odası “Vatandaşların, sorumlusu olmadıkları bir durumdan yaşadıkları mağduriyet nedeniyle borçlandırılmaları hakkaniyete aykırıdır. Vatandaş, yaşadığı zarar ile başbaşa bırakılmaktadır. Vatandaşları fırsatçı sermaye ile baş başa bırakan bu anlayışı savunmak yerine mağdur olan vatandaşların her türlü zarar tazmininin ilgili sorumlular tarafından karşılanması gerektiği yönünde mücadele edilmelidir” denildi.

“TOPLUMCU VE KAMUCU ÇÖZÜMLER YARATILMALI”

Deprem sonrası İzmir’de toplanma alanlarının yetersiz olduğunu, yaşanacak başka bir depremde ‘imar barışı’ nedeniyle çok daha vahim bir tablonun oluşabileceğini belirten Şehir Plancıları Odası, “Özellikle kent merkezlerinde belirli nüfus ve yapı yoğunluk değerlerinin aşılmaması, ulaşım altyapısının yeniden ele alınması gerektiği anlaşılmıştır. Basın açıklamasına konu işlem ise tam tersi yöndedir. Bu uygulamalar gerçek bir “çözüm” olmadığı gibi, mağduriyetin giderilmesine değil, devletin esas sorumluluklarını yerine getirmemesine hizmet etmektedir. Toplumun her kesiminden mülkiyet sahiplerince, taşınmazlarına yönelik imar hakkı veya kat artışı talep edilmektedir. Bu yaklaşım, fırsatçı sermaye için kentlere saldırma olanağı tanımaktadır. Toplumcu ve kamucu çözümler yaratılmadığı sürece vatandaşın müteahhitle baş başa bırakıldığı hiçbir “çözüm”, afetler karşısında dirençli kentler oluşturamaz. Bu nedenle kat artışı talebi toplumun yararına değil sermayenin yararına olacaktır. Deprem sonrasında İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe Belediyelerince düzenlenen toplantılarda konunun çözümü için önerilerimiz hem sözlü hem de yazılı olarak iletilmiştir. Ancak tüm uyarılarımıza rağmen, “çözüm” diye sunulan “usul ve esaslar” ve parçacı plan değişiklikleri var olan sorunları derinleştirmekten ibarettir. Kentlerimizin toplum ve doğa yararı dikkate alınarak planlanması mümkündür! Sermayeye sunulan Şehir Hastaneleri, Yeni Otoyol Projesi, Çeşme Projesi, büyük ölçekli kentsel projelere ayrılan kamu kaynakları ile kentlerimizde var olan sorunların önemli bir kısmının çözülebileceği tartışmasız bir gerçektir” ifadeleri kullanıldı.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.