Dolar 32,5004
%0.08
Euro 34,6901
%-0.12
Altın 2.496,860
%0.5
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Rızabey park mı olacak bina mı? Yücel’den Cumhurbaşkanı’na çağrı

Rızabey park mı olacak bina mı? Yücel’den Cumhurbaşkanı’na çağrı

30 Ekim’de meydana gelen depremin sembolü haline gelen Rızabey apartmanı’nın olduğu alanın park olması talebiyle gündeme gelen ve depremde 2 kızını, 2 yeğenini ve kayınvalidesini kaybeden Emine Yücel, alanda park yapılması sözünün tutulması için verilen sözün tutulması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi. Yücel, “Buraya bina yapmayın. İnsanlarımızın hayatını kaybettiği bu alana beton dökmeyelim. Eserimizi bırakalım” dedi.

  • Ege Postası
  • 16.04.2021 - 15:23

EGEPOSTASI- İzmir 30 Ekim tarihinde 6.9 şiddetinde bir depremle sarsıldı. Depremde en büyük yıkım ise Bayraklı ilçesinde meydana geldi. İlçede 5 bina tamamen yıkılırken onlarca bina da ağır hasar aldı.

117 kişinin hayatını kaybettiği depremde, depremin sembolü haline gelen Rızabey Apartmanı’nda ise  9’u çocuk olmak üzere 37 kişi hayatını kaybetmişti.

Depremin ardından Rızabey Apartmanı’nın olduğu alanın park yapılması talebi gündeme oturmuş ve yeni bir tartışmanının kapısı açılmıştı.

2 kızını, 2 yeğenini, kayınvalidesini kaybeden ve alanında deprem farkındalığı için boş bırakılmasını ilk olarak dile getiren Emine Yücel, TV35 ekranlarında yayınlanan Beyaz Masa programında Gazeteci Ertuğrul Turan’ın sorularını yanıtladı. Yücel, sürece dair detayları paylaşırken konuya ilişkin kamuoyunda beliren soruları da yanıtladı.

“ACILARI KUCAKLADIĞIMIZ BİR YER HALİNE GELDİ”

Rızabey’in sadece apartman sakinlerine değil, o gün orada olan birçok kişiye mezar olduğunu hatırlayan Yücel  “Bizim bir talebimiz vardı bu konuda. O gün Rızabey apartmanı’nda tesadüfen bulunan insanlar da vardı. O gün bizim evimizde olsun biri 5 diğeri de 3 yaşında olan iki yeğenim de onlardan biriydi. Avukatlık bürosuna gelen, diş hekimine gelen insanlar da vardı o gün orada. Biz günlerce oradaki insanların enkazdan canlı çıkmasını bekledik ama bir süre sonra oradan ölüm kokusu çıkmaya başladı. Orası asla unutulacak bir yer değil. Daha sonra oraya binaların yapılacağını öğrendik. Nasıl olur diye düşündüm. Orası bir insanlık dramının yaşandığı yer. Can kaybının bu kadar çok olduğu bir yerin üzerine  bu kadar basitçe beton atılıp binalar yapılamaz diye düşündüm. Herkesin gözünün önünde bir yer Rızabey. Ayda’nın çıkarılmasıyla umudun, bizim çocuklarımızın çıkarılmasıyla acıları kucakladığımız bir yer haline geldi. Orası mutlaka boş bırakılmalı ve oraya beton dökülmemeli diye düşündük diğer aşlelerle. Orada bina yapılmaması gerekiyordu. Bu konuda belediyelere, Çevre ve Şehircilik Baknalığı’na ve valiliğe dilekçelerimizi verdik. Bu alanın bir deprem farkındalık alanı olarak bırakılmasını istedi. Park yapılabilir, sismik tır olabilir, açık müze haline getirilebilir... Çok şeyler yapılabilir orada ama oranın muhakkak boş kalması ve gelecek nesillere aktarılması gerekiyor. Çünkü biz İzmir depremini daha yaşamadık. Biz daha kentsel dönüşümün başındayız. Manavkuyu bölgesinde yüzlerce bina yıkılıp yeniden yapılacak. Orada yeniden bir yapılaşma olacak. Biz bu yapılaşmayı gözümüzün önünde yaşadığımız bu acıları unutturmadan yapmalıyız. Biz bu çocuklara bu farkındalığı göstermeliyiz. Biz İzmir depreminde hayatını kaybedenlerin anısının da yaşatılması için alanın boş bırakılmasını talep ettik” dedi.

“RIZBEY’DEKİ HAK SAHİPLERİ HİÇBİR ŞEKİLDE EVSİZ KALMAYACAKLAR”

Alana dair taleplerini iletmelerinden itibaren işleyen sürece ilişkin bilgilendirmeler yapan Yücel, alanın şu an kamulaştırılmış olduğunu hatırlattı ve “Biz, topladığımız imzalarla birlikte park talebimizi Bakan Kurum’a ilettik. Ayrıca 3 bin kişini de bu talebin altında imzası vardı. Bakan Bey onları da aldı ve ‘Biz toplantıda görüşelim. Ne yapabileceğimize bakalım. Doğru söylüyorsunuz. Gelecek nesillere deprem farkındalığını oluşturacak bir yer bırakabilir miyiz diye bakalım’ dedi. Toplantıya girdiler. Vali Bey ve milletvekillerimiz de yanındaydı. Toplantı sonrasında bize ‘Rızebey alanını depremde hayatını kaybedenlerin anısına boş bırakıyoruz’ dediler. Ertesi gün Cumhurbaşkanımız buraya bir açılış için geldi. Rızabey’in olduğu yerdeydi. Cumhurbaşkanımız, ‘Bu acıların, umutların yaşandığı, Ayda bebeğin çıkarıldığı Rızabey apartmanında farklı bir projeye imza atıyoruz. Burayı gelecek nesillere aktarılmak üzere deprem farkındalık alanı olarak düzenleyeceğiz. Burada hakkı olan hak sahiplerine isterlerse buradan, istemedikleri takdirde rezerv alandan evlerini yapıp vereceğiz’ dedi. Yani Rızbey’deki hak sahipleri hiçbir şekilde evsiz kalmayacaklar. Zaten şu anda orası 7269 ve 6306 sayılı yasalarla yanındaki binalarla  birlikte kamulaştırıldı ve Hazineye ait bir parsel haline geldi. Dolayısıyla zaten orası hepimizin hakkı olan bir yer” diye konuştu.

“BURADA İHMALLER BİRBİRİNİ KOVALAMIŞ”

Yaşanan can kayıplarının ihmaller zincirinin bir sonucu olduğunu belirten Yücel, “Burada hayatını kaybedenlerin ihmaller sonucunda hayatını kaybettiklerini öğrendik. 1999 Düzce depreminden sonra Rızabey’de bir hasar meydana gelmiş. Bu binaya 2005 yılıda güçlendirme maksadıyla epoksi işlemi yapılmış. Bu işlem için belediyeden herhangi bir ruhsat alınmamış ama bu işlemlerde ruhsat alınması gerekir. Bunun üzerine 2011 yılında gerçekleşen başka bir depremde bu binada o zaman oturan kat malikleri belediyeye apartmanın durumunun kontrolü için başvuruda bulunuyorlar. Belediye görevlileri gelerek bir rapor çıkarıyorlar ve rapora göre bina 3. grup risk kategorisinde çıkıyor. Bu en yüksek risk demek oluyor. Görevliler kolon ve kirişlerin bağlantısı olmadığını ve beton kalitesinin çok düşük olduğunu söylüyor. Biz bu raporu çocuklarımızı kaybettikten sonra gördük maalesef. Belediye binaya güçlendirme yapılmasını tavsiye ediyor. Evet belediyede yetki olmayabilir ama kat malikleri müdahale edebilirlerdi. Ancak kat malikleri rapordan sonra işlem yapmıyorlar. Bazıları evlerini satıyor, bunlardan biri de 2013 yılında evi bize satıyor. Evin ekspertiz raporunda da ‘Deprem hasarı yoktur’ deniyordu. Bizim gibi bu apartmana daha sonra gelen insanların bu raporlardan haberi olmadı. Yani burada ihmaller birbirini kovalamış. Biz bu ihmallerin görülmesini ve bir daha yapmamayı istiyoruz. O yüzden burası boş kalsın diyoruz. Ev,para, mal, mülk her şey geri geliyor ama çocuklarımız geri gelmiyor. Burada bir sürü çocuğumuzu var ve bunları unutturmamamız gerekiyor. Ben bir anne olarak şu anda ayakta durabiliyorsam bunun için ayakta durabiliyorum. Beni bu andan sonra mutlu edebilecek tek şey bir çocuğun daha enkazda kalmamasını sağlayabilmek” dedi.

“‘PARK İSTEMİYORUM’ CÜMLESİNİ ANLAYAMIYORUM”

Alanın park olarak değerlendirileceğinin duyurulmaısnın ardından apartmandaki diğer kat malikleri evlerini yerinde istediklerini belirtmişler ve bu konuda yetkililere çağrıda bulunmuşlardı. Kat maliklerinin hak kaybına uğramayacağını tekrar eden Yücel, şunları söyledi; “Evlerini yerinde istemeleri gayet normal. Yetkililer, kimsenin evsiz kalmayacağını söylediler. Cumhurbaşkanımızın yerinde ev isteyenlere yerinde vereceğini söylediği açıklaması var. Ama dediğim gibi burası kamulaştırıldı. Buradaki kabil parseline bir bina yapılacak. Biz diyoruz ki burada her şekilde bir yeşil alan bırakılacak ve biz de diyoruz ki bu yeşil alanı Rızabey’in olduğu alan olsun. Rızabey’in olduğu alan kadar arkasında açık otopark vardı. Bu alan bina alanı olarak değerlendirilebilir. Orada yapılabilecek birçok şey var. Devletimizin elinde bu güç var. ‘Biz burada evimizi istiyoruz, burada park yapılmasın’ talepleri var. Buradaki hak sahipleri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne giderek bu konuda dilekçe vermişler. Evini yerinde istemelerini anlayabiliyorum. Belki çok büyük acılar yaşamamıştır orada. Anlayabiliyorum. Ama ‘Park istemiyorum’ cümlesini anlayamıyorum.”

O İDDİALARA YANIT

Yücel’in bina yönetiminde yer aldığı ve binanın mevcut durumu hakkında bilgisi olduğu iddialarına da yanıt verne Yücel, “Ben yönetici olarak görev almadım. Benim oraya taşınmam 2014 yılında oldu. Taşındıktan sonra denetçilik yaptım. Ama evin durumuyla ilgil hiçbir bilgi edinmedim. Dönemin yöneticisi Süheyla Erdönmez'di. O sadece hesap dökümlerini gösteriyordu ve ben bütün defterlere bakmak istediğimde izin vermiyordu. Kendisiyle bu konuda birkaç tartışmamız da olmuştu. Ayrıca kendisine mesajla soruyorum. ‘Binanın durumu nedir, deprem dayanıklı mı’ diye. O da ‘Son depremlerde binamızda herhangi bir olumsuz durum oluşmamıştır’ diye yanıt veriyor”

“KİMSENİN BÖYLE KÖTÜ BİR DURUMLA EMPATİ YAPMASINI İSTEMEM”

Alanın park olarak değerlendirilmesinin gelecek nesiller için olduğunu ve tüm uğraşının bir çocuğun daha hayatını kaybetmemesi olduğunun altını çizen Yücel, “Ben kimsenin benimle empati yapmasını beklemiyorum çünkü empati yapılacak bir konumda değilim. Ben evlatlaırnı kaybetmiş bir anneyle empati yapmaya çalıştığımda beynim reddediyordu. Ben çocuklarımı kaybettikten sonra dururmu fark ettim. O yüzden kimsenin böyle kötü bir durumla empati yapmasını istemem. Kimsenin bunu yaşamasını istemem. 5-6 gün taşların altında çocuklarının ne durumda çıkacağını bilemeden beklemelerini istemem. Dört tane evladım vardı orada. Bir anne şu duayı edebilir mi soruyorum: Allahım bir tanesini bana bağışla. Yani üç tanesinden vazgeçiyorsun sadece bir tanesinin bile olsa bağışlanmasını istiyorsun. Ben bunu söyledim ve kimsenin söylemesini istemiyorum. Bu yüzden hiçbir anne ve babanın bu cümleleri kurmaması için bu alanın boş bırakılmasını istiyoruz. Bu artık sadece bizim değil İzmir’in talebi. Bakanımızın açıklamasının ardından burası İzmir’in, acıların alanıdır. Sokakta denk geldiğim insanlar bana talebimizin çok güzel olduğunu ve arkasında durmamız gerektiğini söylüyorlar. İnsan gider eseri kalır demişler. Ben çocuklarımı kaybetmişim kaybedecek başka şeyim yok artık. Başka çocuklar kayıp olmasın diye uğraşıyorum. Gelin bu eseri gelecek nesillere bırakalım. Çok fazla gündem var ama bizim önceliğimizin deprem olması gerekiyor. Deprem geliyorum demiyor, deprem geliyor. Biz yeter ki çürük binalarda oturmayalım” ifadelerini kullandı.

“İZMİRLİ’NİN TALEBİ ENKAZ ALANININ BOŞ KALMASI”

Son olarak alanda park yapılmasına ilişkin verilen karardan geri dönülmesini eleştiren yücel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi ve şunları söyledi; “Biz yaklaşık 2 hafta önce bakanlığa gittik ve park açıklaması olduğunu söyleyip projeyi görmek istedik. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Fatma Varank bize projeyi gösterdi ve ‘Biz buraya bina yapıyoruz. Bu binanın ön tarafındaki küçük alana anıt koyacağız’ dedi. Ben şaşırdım. ‘Bizim taleplerimiz var. Bakan Bey’in ve cumhurbaşkanımızın açıklaması var. Nasıl böyle bir değişiklik olabilir’ diye sordum. O da ‘Orada park olmasını istemiyorlar, ev olmasını istiyorlar. Orada park isteyen tek hak sahibi sizsiniz’ dedi.  Ben de tek hak sahibi olan olabilirim ama orada park isteyen pek çok söz sahibi olduğunu söyledim. Bakan Hanım da ‘Ben o çevrede oturan birisi olsam o çevrede bana depremi hatırlatacak bir parkı asla görmek istemem’ dedi. Böyle bir açıklaması oldu. Kararları oraya bina yapıp önüne de anıt yapılması yönünde değiştiğini gördük. Bundan bakanımızın ve cumhurbaşkanımızın bilgisi olup olmadığını bilmiyorum ama İzmirli’nin talebi enkaz alanının boş kalması. O alana bina yapıldıktan sonra bir anlamı yok. Oraya dikilecek bir apartman yaşanılacak olan can kayıpları için ibretlik alan olmayacaktır.

Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum. Burada açıkladığınız üzere; Rızabey alanının deprem farkındalık alanı olarak boş bırakılıp düzenlenmesini istiyoruz. Buraya bina yapmayın. İnsanlarımızın hayatını kaybettiği bu alana beton dökmeyelim. Eserimizi bırakalım.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.