Dolar 32,3355
%0.17
Euro 35,1730
%-0.03
Altın 2.244,750
%0.05
Bist-100 8,72
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Odalardan yetkililere asbest bertarafında ‘sorumluluk alma’ çağrısı

Odalardan yetkililere asbest bertarafında ‘sorumluluk alma’ çağrısı

İzmir’de Brezilya’dan Aliağa’ya söküm için getirilen eski savaş gemisi NAe Sao Poula’yla başlayıp 30 Ekim’de meydana gelen depremde hasar gören binaların yıkımıyla birlikte daha da hararetlenen ‘asbest’ tartışamaları hız kesmeden devam ediyor. Tüm sağlıkçılar asbestin kanserojen etkisine dikkat çekerken TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası ve Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) tarafından gerçekleştirilen bası toplantısıyla yıkım çalışmalarında ‘asbest’ tespiti ve bertarafı konusunda yapılan eksiklik ve yanlışlıklar gündeme getirildi. Oda başkanları, asbest bertarafında mevzuatlara aykırı hareket edildiğini söylerken merkezi ve yerel yetkililere konuyla ilgili sorumluluk alma konusunda çağrıda bulundular. 

  • Ege Postası
  • 14.05.2021 - 13:27

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir’de Brezilya’dan Aliağa’ya söküm için getirilen eski savaş gemisi NAe Sao Poula’yla başlayan asbest tartışmaları, 30 Ekim tarihinde meydana gelen depremde hasar gören evlerin yıkılmasıyla devam ediyor.

Deprem sonrasında hasarlı binaların yıkımıyla birlikte, 'katil toz' olarak bilinen 'asbest' tehlikesi bir kez daha gündeme geldi. Binaların boyasından çatısına, parkelerinden izolasyonuna kadar birçok bölgesinde bulunan asbest mineralinin yıkım esnasında toz halinde açığa çıkarak solunum yoluyla insan vücuduna girdiğini belirten uzmanlar kanser uyarısı yaparken TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası ve Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD), online bir basın toplantısı düzenledi. 

Toplantıya TMMOB İl Dönem Sekreteri Aykut Akdemir, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil Kınay, İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lütfi Çamlı ve Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Mehlika Koç katıldı.

Toplantıda, yıkımı gerçekleştirilen binalarda asbest tespitinin yapılmadığı, yapılanların ise mevzuatlara uygun bir şekilde uzmanlar tarafından yapılmadığının altı çizilirken tüm kamu mercileri asbestin tespiti ve kontrollü bertarafı için göreve çağrıldı.

Toplantıda konuşan TMMOB İl Dönem Sekreteri Aykut Akdemir “Yönetilemeyen bir ülkede asbestin yönetilmesini talep ediyoruz. Bu konuda bakanlığı ve yerel yetkilileri bu konuda daha dikkatli davranmaya davet etmekten başka çaremiz yok. Bayraklı’da her nefes alışımızda kanser riskiyle karşı karşıya kalıyoruz” dedi.

KOÇ, YÖNETMELİĞE DİKKAT ÇEKTİ

Yıkım çalışmalarının insan ve çevre sağlığı açısından ortaya çıkardığı sorunlardan birinin inşaat ve yıkıntı atıkları içinde bulunan asbest, boya ve florasan gibi atıklar olduğunun altını çizen Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Mehlika Koç, “Söz konusu atıklar 2004’te yayımlanan yönetmelikte tanımlanmıştı. Bu tehlikeli atıklardan asbest, DSÖ tarafından kanserojen olarak kabul edilmiş tehlikeli bir maddedir ve eski binalarda kullanılan yapı malzemesi olarak ortaya çıkmaktadır. Asbestin kullanımı ülkemizde 2010 yılında yasaklanmış olup 2010 yılından önce kullanılan asbestin ayrıştırılması gerekmektedir” diye konuştu.
“asbest yoktur’ belgelerinin sorgulanması gerekmektedir”

"'ASBEST YOKTUR BELGELERİNİN SORGULANMASI GEREKMETEDİR"

Bayraklı ve Bornova’da yıkımı yapılan binalardaki birçok yapı malzemesinde asbest kullanıldığına dikkat çeken Koç, “Binaların yıkımından önce binada asbestli malzeme kullanılıp kullanılmadığı uzman kişilerce tespit edilmelidir. ’Asbest yoktur’ raporu aldıktan sonra yıkıma başlanmalıdır. Eğer asbest bulunursa yine uzman kişiler tarafından binadan ayrıştırılmalıdır. Asbest bulunan binaların yıkımı müteahhitlerin maliyetlerini yükseltmektedir. Bu nedenle alınan ‘asbest yoktur’ belgelerinin sorgulanması gerekmektedir. Bu konuda en büyük göre belediyelere düşmektedir. Bina yıkım ruhsatı verilerken, binadan asbest ve diğer tehlikeli maddelerin varlığı kontrol edilmelidir. Sonuçta, asbest kanserojendir. Çok sinsi bir kimyasaldır. Maruz kalındığında etkisi 20-30 yıl sonra ortaya çıkabilir. Biz Kimya Mühendisleri Odası olarak; bu konuda uzman üyelerimiz ile birlikte konunun takipçisiyiz. Biz meslek odası olarak her zaman olduğu gibi insan ve çevre sağlığına zarar verecek her konu için gerekli uyarı ve bilgilendirmeleri yapmak görevimizdir” ifadelerini kullandı.

 “ASBESTLE İÇ İÇE YAŞANILIYOR”

Asbestin son günlerde gündeme geldiğini ancak tehlikenin çok uzun yıllardır var olduğunu söyleyen Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil Kınay, 30 Ekim depremiyle birlikte bu sorunun daha da hissedilir hale geldiğini söyledi ve “Yasaklanmış olsa da asbestle yaşıyoruz. Bu noktadan sonra yaşadığımız İzmir depremiyle beraber biz anlık yıkım noktasında çevre ve halk salığı açsından büyük olumsuzluklarla karşılaştık. Sonrasında binaların yıkımında da 150 binin üzerinde hasarlı binanın yıkılması çalışmaları ve bunların Bayraklı ve Bornova’da yoğunlaşması nedeniyle orada bir şantiye görüntüsü var. Oradaki vatandaşlar toz, gürültü ve asbestle iç içe yaşanılıyor. Asbest özel koşullarda çalışılması gereken ve bertarafı da özel koşularda yapılması gereken bir malzeme” dedi.

“GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN SAĞLIK SORUNLARIYLA BOĞUŞMAK ZORUNDA KALACAĞIZ”

Asbest bertarafı konusunda mevcut birtakım yönetmelikler olduğunu hatırlatan Başkan Kınay, mevzuata uygun davranılmadığının altını çizdi ve “Baktığımız zaman yıkımların konunun uzmanı olmayan kişiler tarafından yapıldığını ve bazı şeylerin kağıt üzerinde kaldığını ve geri dönüşü olmayan sorunlarla karşılaşıldığını görüyoruz. Yıkılan her binada, yönetemediğiniz atık yönetim sürecinde halk ve çevre sağlığını risk altına alıyoruz. Biz, bu aşamaların uzmanlar denetiminde kontrollü yönetilmesi gerektiği, yıkımdan önce asbest envanterinin ortaya konulması gerektiği ve bu kapsamda izinlerin verilip bunların uzman personeller tarafından yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Eğer bunu yapmazsak geri dönüşü olmayan sağlık sorunlarıyla boğuşmak zorunda kalacağız” diye konuştu.

“ŞU ANDA KRİZ DAHA DA ARTMIŞ DURUMDA”

Tabip Odası Çevre Komisyonu üyesi Ahmet Soysal ise, asbestin kanserojen etkisine dikkat çekerek şunları söyledi; “Burada belediyeler ‘asbest yoktur’ gibi bir yazı ve yarım saatlik kontrolle bu binalar yıkılıyor. Ben bölgeye gittim ve orada korkunç derecede asbest karışıyor havaya. Asbest, gizli bir katildir. Asbest liflerini atmosferden solunum yoluyla aldığınızda akciğer kanseri gibi ciddi rahatsızlıklara neden oluyor. 10 seneden 40 seneye uzayan bir süreçte sorunların ortaya çıkışı var. Bugün asbesti soluduğunuzda 10 ya da 40 sene içinde bir kanser tablosuyla karşılaşabilirsiniz. Şu anda Bayraklı’da gerekli önlemler ve asbest kontrolleri yapılmadan sürdürülen, ayrıca merkezi ve yerel yöneticilerin göz yumduğu bir durum söz konusu. Biz, kentsel dönüşümün başladığı ilk günden itibaren İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu olarak bazı açıklamalar yapmıştık. Şu anda kriz daha da artmış durumda. Ben yetkililerin bu konuyu tekrar gündeme alınmasını ve çözüme kavuşturulmasını istiyorum.”

“YEREL YÖNETİMLERE VE MERKEZİ İDAREYE BÜYÜK SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR”

İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lütfi Çamlı, yıkım işlemlerinde çevreye yayılan asbestin insan sağlığı üzerindeki etkisinin azaltılması hususunda yetkililerin sorumluklarını hatırlatarak onları göreve çağırdı ve “Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı asbesti kesin kanserojen tanımlamasında birinci sınıfta konumlandırdı. Ayrıca Belçika ve Hollanda gibi ülkeler 1990’lı yıllar kullanımı yasaklarken bizde 12010’lı yıllarda yasaklanıyor. Bu madde vücuda girdiğinde uzun süre ilerleyebiliyor. Çok ciddi rahatsızlıklara yok açıyor. Kesin olarak kanserojen etkisi olan bir maddeyle karı karşıyayız. Dikkatli olmalıyız. Yerel yönetimlere ve merkezi idareye büyük sorumluluklar düşüyor” ifadelerini kullandı.

“İZMİR’DE ARTIK ASBEST SOLUMAK İSTEMİYORUZ”

Toplantıda konuşan asbest Söküm uzmanı Selda Altıntop, yıkılacak binalardaki asbest tespitinin ve yıkım öncesi bertarafının mevzuatlara uygun yapılmadığını söyledi. Asbest bertarafında konunun uzmanlarıyla çalışmanın önemine vurgu yapan Altıntop, “Asbest kesin kanserojen olan bir mineraldir. Çimentoya katıldığında dayanımı artırır. U nenenle binalarda sayısız kullanımı olmuştur. Gözümüzde gördüğümüz en yaygın kullanımı yanmaz duvar kaplamaları, yer ve çatı kaplamaları ve kazan dairesinde karşımıza çıkmaktadır. 2010 yılına kadar yapılan tüm binalarda asbest kullanıldığı şüphesi mevcuttur. Son aylarda kentsel dönüşümdeki bina yıkımları eklendiğinde şehrimizin havasının nasıl kirlendiğini görüyoruz. Belediyelerimiz yıkım ruhsatı veriyorlar. Yıkımlarda en çok da gördüğümüz şeylerden biri şu: Asbest varlığını oraya çıkarılması için rapor isteniyor ancak binalar parça parça söküldükten sonra kalan 4 dubar üzerinden rapor düzenleniyor. Ancak asbestin yıkımdan önce yani asbestin kullanılmış olabileceği yapı parçaları sökülmeden önce kontrol edilmesi gerekiyor. Biz bunlara bakmadan belediyelerimize birkaç sat içinde rapor götürüyoruz. Bunu da yıkım firmaları yapıyor. Ne yazık ki asbest soluyoruz. Acilen başta İBB olmak üzere tüm belediyelerimizle işbirliği içinde çalışalar yapmalıyız. Asbest bertarafını mevzuatlara uygun yapmalıyız. Asbest varlığını kabul edip çevreyi kirletmeden yıkım için önemleler almalıyız. İzmir’de artık asbest solumak istemiyoruz” dedi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.