Dolar 32,5521
%0.12
Euro 34,8941
%0.66
Altın 2.434,790
%0.08
Bist-100 9.645,00
%-0.5

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Deprem konut tesliminde flaş ‘belge’ iddiası

Deprem konut tesliminde flaş ‘belge’ iddiası

30 Ekim 2020 depreminin ardından yaklaşık 15 ay geçerken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Bayraklı’da 7 proje alanında yapımına başladığı deprem konutlarının da teslimi devam ediyor. 20 Kasım 2021’de 2. proje alanındaki ilk etap konutların tesliminin ardından ani bir kararla dün 4. proje alanındaki konutlar depremzedelere teslim edildi. Öte yandan konut tesliminin ardından kendisi bir proje alanı mağduru olan Avukat Nilsu Karaman Aktarcı, teslim edilen evlerin yarım yapıldığını ve buğuna rağmen depremzedelere “Eksizsiz ve tam olarak teslim alıyoruz. Bu konuya ilişkin şikayet hakkımız yoktur” gibi ifadelerin yer aldığı belgelerin imzalatıldığını söyledi.

  • Ege Postası
  • 18.01.2022 - 15:09

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir 30 Ekim 2020 tarihinde 6.9 şiddetinde depremle sarsılmıştı. 117 kişinin hayatını kaybettiği depremde binlerce konut da ağır, orta ve hafif dereceli hasar almıştı.

Depremin ardından Bayraklı’da 7 adet rezerv konut alanı ilan edilirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bu alanlarda konut yapımına başlamış ve 26 Kasım tarihinde 2. Proje alanında kalan ilk etap depremzede konutları anahtar teslim töreni yapılmış ve dün de 4. Proje alanında kalan konutların anahtar teslimi yapılmıştı.

Öte yandan; CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, dün gerçekleştirilen basın toplantısında “teslim edildi” denilen depremzede konutlarının teslim edilmediğini ve 26 Kasım 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen konut teslim törenindeki konutlardan bitirilen daire dahi olmadığını iddia etmişti.

İddialara ilişkin Egepostası’na konuşan aynı zamanda depremzede olan Avukat Nilsu Karaman Aktarcı, iddiaların gerçek olduğunu belirtirken, dün teslim edilen konutların da yarım olduğunu söyledi ve konut teslimine ilişkin flaş bir iddiayı gündeme getirdi. 

“VERİLEN ANAHTARLAR KAPILARI AÇMIYOR”

26 Kasım 2021'de gerçekleştirilen anahtar teslim töreninin sadece sembolik bir anahtar teslim olduğunu ifade eden Karaman, “26 Kasım’da Sayın Cumhurbaşkanı buraya geldiğinde bir teslimden bahsetmişti ve sembolik de olsa anahtar teslim etmişti. Ama o anahtarlar gerçekten de sembolikti. O günden bu güne 2. Proje alanı olan yani eskiden Yağcıoğlu, Karagül ve Petrolcüler sitesinin olduğu bölgede herhangi bir teslimat yapılmadı. Sayım Cumhurbaşkanı ‘teslim yapıyoruz’ demesine rağmen herhangi bir teslim yapılmadı. Verilen anahtarlar kapıları açmıyor, depremzedeler inşaat hala devam ettiği için içeri bile alınmadılar. Bu konu, aslında siyaset üstü bir durum ama siyasetin de konusu. CHP de muhalefet olarak iktidarın yaptığı işleri takip edecek. Onların da gündemine düştü ve basınla bir açıklama yapılacağını duyurmuşlar. Ardından Dünden önceki akşam gece geç saatte yerlerin bir anda teslim edilmesine karar verdi. Çok manidar oldu. Ben teslimatın onunla ilgili olduğunu düşünüyorum. Gerçekten eziyet haline gelen bir süreç oldu. İktidarın da muhalefetin bu konuyu yakın markaj takip ettiğini görünce süreci hızlandırdığını düşünüyorum. Zaten dairelerin bir kısmı hazırdı ama enteresan olan şu ki; hazır olanlar Cumhurbaşkanının teslim ediyoruz dediği yerler değil. Emrah Apartmanının olduğu bölge yani 4. Proje alanının olduğu alandaki dairelerin dün apar topar teslimatları yapıldı. Aslında onlar da na-tamam. İçerisi tamam değil.

“DEVLET VATANDAŞIN KARŞISINDA HİZMETİNDE KUSUR İŞLEMİŞTİR”

Dün yapılan 4. proje alanı konut tesliminin konut tesliminden önceki gece haber verilmesi nedeniyle birçok depremzedenin zor durumda kaldığını ifade eden Karaman, teslimatta imzalatılan belgelere ilişkin flaş bir iddiada bulundu ve “Biz bir yandan mağduriyetlerimizi yargı önüne taşımaya çalışıyoruz. Bir yandan da apar topar teslimat yapılacağının açıklanması üzerine bir hayli eksikle gittik. Çünkü mal sahiplerinin çoğu şehir dışında. Ailelerine bulundukları yerlerden vekalet verdiler. Tabii vekaletler zamanında yetişemeyeceği için buradaki noterlerden suret harcı verilerek aileler, vekaletlerin suretini çıkardılar burada. Bu kadar külfet ve eziyet olmaz gerçekten. Dün, Emrah apartmanının teslimatları yapıldı. Toplamda 45 daire civarı. Teslim edilen dairelerde de eksikler var. Hatta teslimat sırasında öyle belgelere imza attırdılar ki… ‘Hiçbir eksiği yoktur.’ ‘Eksizsiz ve tam olarak teslim alıyoruz. Bu konuya ilişkin şikayet hakkımız yoktur’, ‘Her türlü hakkımızdan vazgeçiyoruz’ gibi ifadelerin yer aldığı belgeler imzalatıldı. Zaten bunların hukuken bir geçerliliği yok ama bunun devlet tarafından yapılması inanılmaz. Belgede, konutumu konut, iş yeriyle iş yeri olarak kullanacağım diye taahhüt ettiriliyor. İnsanlara bunu imzalattılar Bu benim mülküm istediğim gibi kullanırım. Tabii bu konuda gizli bir ayıp varsa ve sonradan ortaya çıkarsa zaten vatandaşların onlarla ilgili hukuki hakkı var. Biz bu sürecin de takipçisi olacağız. Dairelerdeki işçilikler kötü. Vatandaşların dairelerin metrekareleri düştü, üstüne para verip alıyoruz buraları. İnanılmaz bir mağduriyet var. Yapılan dairelerin temeli sağlam olabilir ama işçilik anlamında inanılmaz kötüler. Belki depremzedelerin eski evleri sağlam değildi, onlar farkında değildi ama bu da devletin bir hizmet kusurudur. Devlerin asli görevi vatandaşın can ve mal güvenliğini korumaktır. Devlet burada vatandaşın karşısında hizmetinde kusur işlemiştir. Bundan dolayı tazminat davaları açıyoruz zaten” diye konuştu. 

“ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA MECBUR ETMEK BU”

Karaman, konut inşa ve teslimlerinde depremzedelerin acziyetinden yararlanıldığını belirtti ve “Bizi arayan soran yok. Proje alanı içindeki depremzedelerin mağduriyetleri başka, proje alanı dışında kalanların başka. Bayraklı gibi en büyük yıkımın yaşandığı ilçeye bile sahip çıkamayacak bir yönetim anlayışı var. Ben depremzedelerin üzerinden bir rant sağlandığını düşünüyorum. Çünkü bizim sesimizi duymak istemiyorlar. Bize ‘Bunu beğeneceksin, alacaksın’ gibi bir dayatma getirildi. Mülkiyet hakkımız orantısız olarak kısıtlandı. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak proje alanı dışındaki arkadaşlarımızla bize farklı kanunlar uygulanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, buraya kentsel dönüşüm kanunu uyguluyor ama biz afetzedeyiz. Ama AFAD bizim afetzede olduğumuza karar verdi. Ona rağmen bize kentsel dönüşüm kanunu uygulandı. Çünkü ihaleler yapılmak suretiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çalışma alanı açıldı. Bizim artık feryadımızı duyan yok. Ne istediğimizi soran yok. Depremin üzerinden 1 yıldan uzun süre geçti. Ben de depremzedeyim ve benim konutumun olduğu proje alanında kaba inşaat bile bitmedi. Bu insanların acziyetinden yararlanarak yeter ki teslim edilsin de nasıl edilirse edilsin dedirten zihniyeti anlamak mümkün değil. Ölümü gösterip sıtmaya mecbur etmek bu. Bize yapılan artık bir zulme döndü. İnsanlar çok zor durumda. Taşındıkları yerlerde 1 senelik kontrat yaptılar ve ev sahipleri onlara çıkın diyor. Artık metrekareyi göremeyecek durumdayız. Burada bakanlık 1 senede konutların yapılması amacıyla yerlerimize el koymuştu ama amaç bile hasıl olmadı. Benim konutumun kaba inşaatı bitmedi. İçeriye alınmıyoruz, hiçbir şeyden haberimiz yok. Bu artık bir senaryo gibi bir dayatmaya döndü. Ne yerel yönetimin ne de vatandaşın haberi yok. Sanki dar gelirli vatandaşa yapılan TOKİ konutu gibi kura çekiyorsun” ifadelerini kullandı. 

“AFAD’IN SORUMLULUĞU DEVAM EDİYOR”

Proje alanı mağdurlarının yeni konutlardaki hak kayıpları nedeniyle meydana gelen mağduriyetlerini gidermek adına Kent Hastanesi’nin yanında inşa edilecek konutlar hakkında yaptıkları taleplerin de yanıtsız kaldığını belirten Karaman, uğradıkları haksızlıklar için davalar açtıklarını söyledi ve “O konuda da bir gelişme yok. Biz adalet önüne 3 tür dava taşıyoruz. Biri depremden önce buraların riskli olduğunu bize iletmeyen ve hem can hem de mal kayıpları yaşamamıza neden yetkililerle ilgili tazminat davası. Deprem sonrasında mülklerimize hukuksuz, orantısız, ölçüsüz müdahale ederek ve bunları bize parayla satan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na açtığımız dava. Üçüncüsü de şu: AFAD bize bir afetzedem olarak yer yapmak zorunda. Ya yerinde ya da başka bir yerde. Afet Kanununa tabi olmamız gerekirken biz kentsel dönüşümüne tabii tutulduk. Asıl AFAD sorumluydu bizden. AFAD bize Şehir Hastanesi’nin orada yer yapmakla mükellefti ama o sorumluluğunu da yerine getirmedi. Üçüncü davamızı da AFAD için açıyoruz. AFAD bize kanunun hükümleri gereği nereyi tahsis etti? Siz bu insanları göçe zorluyorsunuz. Hayır. AFAD bize yer yapacak. Evet yerler yapıldı biz para ödeyip aldık ama AFAD’ın sorumluluğu hala devam ediyor” dedi.

“HÜKÜMET İZMİR’DE HİZMET OLARAK TAM ANLAMIYLA SINIFTA KALDI”

Depremzedelerin depremden sonra unutulduğuna dikkat çeken Karaman, hükümetin afet yönetiminde sınıfta kaldığını aktardı ve şunları söyledi; “Çok yalnızız. Şu anlamda güçlüyüz. Biz birbirimize tutunduk. Biz yönetimden bizi kucaklamasını beklerdik zor günümüzde ama biz depremzedeler olarak birbirimize sarıldık. Her şey unutuldu. Biz birbirimize destek oluyoruz ayakta durabilmek için. Canlarımızı kaybettik ama her şey unutuldu. Aslında o koltuklara bizim için geliniyor ama ne yazık ki o koltuklara gelenler halkı unutuyor. Sayın Cumhurbaşkanı geldi, devletin en üst makamı. ‘Teslim ediyoruz’ dediği evlerin sadece dış cephesi yapılmıştı. Depremzedeler alana gelip seslerini çıkartacaklar diye alana çağrılmadılar. Hizmet lazım. Hizmet böyle günlerde lazım. Hukuk olarak ayrı bir fecaat, hizmet olarak ayrı. Hükümet İzmir’de hizmet olarak tam anlamıyla sınıfta kaldı. Biz artık bir hukuk ordusuyla adaletin önünde kendimizi aktarmaya ve mağduriyetimizi aktarmaya çalışıyoruz. Bütün depremzedelere kendi elleriyle mektup yazdırıyorum İdare Mahkemesi’ne. Belki açıp okurlar da bütün yaşananların gerçek olduğunu anlarlar diye.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.