Dolar 32,4375
%-0.15
Euro 34,7411
%-0.66
Altın 2.441,870
%0.23
Bist-100 9.916,00
%2.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Başkan Soyer’den ‘küresel iklim krizinde’ İEF vurgusu

Başkan Soyer’den ‘küresel iklim krizinde’ İEF vurgusu

İzmir Enternasyonal Fuarı(İEF), kapsamında bu yıl 7.’si düzenlenen 7. İzmir İş Günleri bugün başladı. Açılış panelinde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, küresel iklim krizinin dünyadaki tüm dengeler gibi geleneksel ticaret anlayışını da değiştirdiğini ifade etti. İklim kriziyle mücadelede ekolojik ekonomi politikalarının yürütülmesi gerektiğine dikkat çeken Başkan Soyer, “İklim krizi nedeniyle küresel ticaret değişmek zorunda. Bu konuda İEF’ye düşüyor” 

  • Ege Postası
  • 02.09.2021 - 14:53

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir’in sembol etkinliklerinden İzmir Enternasyonal Fuarı(İEF) bu yıl 90. kez kapılarını açıyor. 

Birçok etkinliğin yer aldığı fuar kapsamında ve T.C. Ticaret Bakanlığı himayesinde düzenlenen 7. İzmir İş Günleri'nin “Ticaret Ve Lojistik Ekseninde Döngüsel Ekonomi ve Yeşil Mutabakat” adlı açılış paneli online olarak gerçekleştirildi. 
Panele, açılış konuşmalarını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in yanı sıra Türkiye Cumhuriyet Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Mikayil Cabbarov,  Endonezya Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Muhammad Lutfı, Hollanda Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Tom De Brujın, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szıjjarto, Arnavutluk Cumhuriyeti Maliye ve Ekonomi Bakan Yardımcısı Besart Kadıa, Sırbistan Ticaret, Turizm ve Telekomünikasyon Bakanlığı Devlet Sekreteri Stevan Nıkčevıć ve Katar Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Sultan Bin Rashid Al-Khater katıldı. 

“TÜRÜMÜZÜN KENDİ KADERİNİ BELİRLEYECEĞİ BİR ÇAĞA GİRİYORUZ”

İzmir İş Günleri’nin açılış konuşmasını yapan Başkan Soyer, iklim krizi nedeniyle insanlığın yeni bir döneme girdiğine dikkat çekti ve “Cumhuriyetimiz kurucusu Mustafa Kemal Atatürk fuarı Türkiye’nin gelecek planlarının hayata geçirilmesi amacıyla kurdu. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın varlık sebebi Türkiye’nin ekonomik geleceğini güvence altına almaktır. Ticari fuarcılık yıllar içinde çok değişti Uluslararası İzmir iş günleri bu değişime uygun bir adım oldu. 6 yıl önce hayata geçirdiği bu ticari girişim sayesinde birçok ülke ticaret bakanı düzeyinde bir araya geldi. İzmir İş Günleri de şu ana kadar bin 500’ün üzerinde katılımcı yer aldı. Gerek İzmir İş Günleri gerek İEF gerekse de İzmir’in misyonu insanları bir araya getirmekten çok daha öteye gidiyor. Öncülerin kenti İzmir’in küresel sorunlara çözüm üretmek gibi bir görevi daha var. Bunlardan biri de iklim krizi. Son yıllarda bilim insanları yeni bir çağın aralandığını söylüyor. Türümüzün kendi kaderini belirleyeceği bir çağa giriyoruz. İkim krizi bu yeni çağın odağında yer alıyor. Zaman, tüm varlıkları düşünerek adım atma zamanı. 7. İzmir İş Günleri de tam bu noktada devreye giriyor. En büyük ticari ortağımız olan AB, 2019 yılında açıkladığı yeşil mutabakatla tarihinin en büyük adımların birini attı. 2050 yılında iklim nötr olan dünyanın ilk ve tek kıtası olma hedefini ortaya koydu. Bu karar, ulaşımdan tarıma kadar yüm sektörlerde yapmamız gereken bazı radikal değişimleri de tarih ediyor. Yeşil mutabakat hiçbir şeyin atık olmadığı, ekonominin döngüsel olduğu bir çerçeve çiziyor” dedi.

“KÜRESEL TİCARET DEĞİŞMEK ZORUNDA”

İklim krizinin dünyada birçok dengeyi değiştirdiği gibi ticaret anlayışını da değiştirdiğine dikkat çeken Başkan Soyer, “İnsanlık ekonomiyi ekolojiden ayırdığı dönemin sonuna geldi. Ekoloji ve ekonomi arasındaki ilişkiyi sadece bir ses benzerliğinin çok ötesinde bir uyum yaratmak mecburiyetinde. 7. Uluslararası İzmir İş Günleri’nin insanlık için hem yeni ama hem de son derece kadim olan bu düşüncenin somut adımlarını ortaya koymak için önemli olduğunu düşünüyorum. İklim krizi nedeniyle küresel ticaret değişmek zorunda. Bu konuda İEF’ye çok görev düşüyor. Çünkü İzmir yüz binlerce yıllık liman ve ticaret kenti. İzmir yaşadığı felaketlere rağmen tekrar ayağa kalkarak Ege’nin ve Akdeniz’in en önemli limanlarından biri olarak kalmayı başarmış. 8 ülkeden bakan ve bakan yardımcısı düzeyinde katılımın olduğu İzmir İş Günleri’de yeni ekonomik paradigmalar tartışılacak. 6 oturumda uzmanların tartışmalarının olacağı paneller 2 gün sürecek. İklim krizi gerçektir, yeşil mutabakatta ekonomimiz geleceğidir” diye konuştu. 

“BU TEHDİDİ BERTARAF ETMEYE ODAKLANMAMIZ GEREKİYOR”

Küreesel iklim krizini ele alma şeklinin gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakılacağıyla ilgili olduğunu savunan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, “Uzmanlar, insanoğlunun karşı karşıya kaldığı iklim krizleri, salgın hastalıkları su sıkıntısı gibi ve doğal afetler gibi birbiri ile bağlantılı zorlukların sürdürülebilir gelecek için aynı anda ele alınması gerektiğini ifade etmektedirler. Bu sene düzenlenen İzmir İş Günleri’nde döngüsel ekonomi, yeşil kalkınma, iklim değişikliği, yaşanabilir ve sürdürülebilir şehir, AB yeşil mutabakatı gibi önemli konuların bir bütünlük içinde ele alınmasını önemli ve isabetli buluyorum. Sürdürülebilirlik konusu gelecek nesillere neyi nasıl bırakacağımızla alakalıdır. Bu soruna nasıl sahip çıkacağımızın, ne kadar başarılı olacağımız, mevcut kaynaklarımızı koruyarak kullanabilmemiz, su ve enerji başta olmak üzere, mevcut kaynakları tüketme hızımızın doğal kaynakların kendini yenileme hızını aşmaması gerekmektedir. En önemlisi 5, 10 ve 50 sene sonra nasıl bir İzmir ve nasıl bir Türkiye hatta nasıl bir dünya görmek istediğimiz ile alakalıdır. Hoşumuza gitse de gitmese de dünyanın karşı karşıya olduğu bazı sorunlar söz konusudur. Bunlardan bazıları iklim krizi, tatlı su sıkıntısı, doğal afetler gibi şeylerle alakalıdır. Günümüz sorunlarının ulaştığı boyut, döngüsel ekonomi, yeşil kalkınma, iklim değişikliği, yaşanabilir ve sürdürülebilir şehir, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı gibi konularda daha fazla bilinçlenmemiz ve daha fazla bilinçlenmemiz ve daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini göstermektedir. Dünyamızın karşı karşıya kaldığı tehditlerden biri de enerji ihtiyacının giderek artmasıdır. Sadece 20 sene sonra bu ihtiyacın en az yüzde 40 artacağı ifade ediliyor. Bu bile koruyarak kullanma, geri dönüşümü sağlayarak yeniden kullanma noktasında daha fazla bilinçlenmemiz gerektiğin göstermeye yetmektedir. Diğer tarafta küresel ısınma bu günün önemli sorunlarından biri olarak mevcut yaşam düzenin devamlılığına ve en büyük tehdidi oluşturduğunu yaşayarak görmeye başladık. Bu tehdidi bertaraf etmeye odaklanmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.  

VALİ KÖŞGER’DEN SÜRDÜRÜEBİLİR KENT VURGUSU

İklim kriziyle mücadelede en önemli bileşenlerden birinin sürdürülebilir kentler olduğunu belirten Vali Köşger, “Bugün karşı karşıya kaldığımızı konulardan biri de yaşanabilir ve sürdürülebilir kentlerdir. İzmir ilimiz başta olmak üzere büyükşehirlerimizde kentsel dönüşüm ve yenileme ile alakalı faaliyetler yoğun olarak sürdürülmektedir. Uzmanlar, kentlerin akıllıca tasarlanması halinde karbon ayak izinin yüzde 70 oranında azalacağını söylüyorlar. Hiçbirimizin bu konulara duyarız kalmamamız gerekiyor. Daha fazla geç kalmadan gelecek nesillere neyi nasıl bırakacağımıza karar vermemiz ve harekete geçmemiz gerekiyor. Bu bağlamda İzmir’de özellikle son yıllarda gerekli ilgi, bilgi ve bilincin arttığını memnuniyetle görüyoruz. Bilinç ve hassasiyetin çevrenin korunmasını yönündeki hassasiyeti arttıracağını ve doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye geçişi hızlandıracağına inanıyorum” dedi.

“YEŞİL POLİTİKALAT TİCARETİN ODAĞINA YELEŞECEK”

Toplantıda konuşan Ticaret Bakanı Mehmet Muş, “Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli, 9 Ağustos’ta yayınladığı, insanlık için kırmızı alarm niteliğindeki raporunda iklim değişikliğinin hızlandığını ifade etti. Özellikle yangın, kasırga, sel gibi felaketler insanlığı daha da tehdit eder hale geldi. Bu tür afetlerin artışı, iklim değişikliğiyle mücadelede tüm paydaşların uyum içinde hareket etmesinin önemini ortaya koymaktadır. Bu noktada tüm dünya ekonomileri nezdinde sürdürebilirlik, yeşil dönüşüm ve döngüsel ekonomi kavramları öne çıkmakta, AB tartandan açıklanan Yeşil Mutabakat da öncü ve kapsamlı bir belge olarak değerlendirilmekledir. Bu sebeple bu yılki temamızı. Ticaret ve Lojistik ekseninde döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat olarak belirlemiş bulunmaktayız. AB, 11 Aralık 2019 yılında açıkladığı AB Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılında nötr bir kıta olma hedefini ortaya koydu. AB, bu hedefe ulaşmak için yeni bir büyüme stratejisi benimsemekte ve saniyen finansmana, enerjiden ulaştırmaya uzanan bir dizi politikalarını İklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendirmektedir. Bu nedenle Yeşil Mutabakat, Tek Pazar’ın T’sinden bu yana Avrupa’nın en büyük değişimidir.  AB, başta sınırda karbon düzenlemesi olmak üzere tüm politikalarında yeşil ekonomiye geçiş inç köklü değişiklikler yapmaktadır. Tabii AB’nin yeşil dönüşüm hedefleri uluslararası toplum nezdinde domino etkisi yapmış ve küresel ticaretin önde gelen aktörlerini benzer strateji be hedefler açıklamaya mecbur etmiştir. Öte yandan iklim değişikliğiyle mücadelede yalnızca ülkelerin ekonomi politikalarının değil uluslararası şirketlerin de vizyonlarının önemli bir parçası haline geldi. Bu şirketlerin, değer zincirlerinin karbondan arındırılması içi birtakım taahhütlerde bulunduğunu görüyoruz.  Önümüzdeki dönemde yeşil politikaların artan şekilde uluslararası ekonomi ve ticaret politikalarının odağına yerleşeceğini çok net söyleyebiliriz” diye konuştu. 

“ULAŞIM BİÇİMLERİ TEKNOLOJİYE PARALEL DEĞİŞMELİ”

Taşımacılık sektöründeki yeşil hareketin de iklim kriziyle mücadelede önemli bir yer tuttuğuna değinen Bakan Muş, “İklim değişikliğiyle mücadele politikalarının odağında yer alan öncelikli alanların başında ulaşım gelmektedir. Gerek uluslararası ticaretin yüksek hacmi gerekse tüm dünyada artan hareketlilik ile ulaşım sektöründen kaynaklanan emisyonların küresel sera salınımı içindeki payı giderek arıyor. Bu durum dünya genelinde pek çok ülkenin temle gündem maddelerinden biri olan ulaşım biçimlerinin küreselleşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişmesine ve sürdürülebilirlik ve çevre boyutları da dikkate alınarak yeniden ele alınmasına vesile olmaktadır. Bu çerçevede Avrupa Yeşil Mutabakatıyla Avrupa sera gazı salınımlarının 4’te birini olan ulaştırma sektöründe 2050 yılında yüzde 90 emisyon azalımı hedefleniyor. Nitekim, AB, havacılık sektörüne ilave olarak kara yolu ve deniz taşımacılığı sektörlerinin emisyon ticareti sistemine ilave etmeyi öngörüyor. Tüm bu gelişmeler ülkemiz için tehdit değil, düşük karbonlu ekonomi için önemli fırsatlar içeriyor” dedi.

ÇALIŞMLAR AB’YE PARALEL YÜRÜTÜLÜYOR

Bakan Muş, sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Günümüzde ürünlerin üretimi, kullanılması ve atılması süreçlerini kapsayan doğrusal ekonomi modeline dayanan, tüketim modelin giderek döngüsel ekonomi modeline bıraktığını görüyoruz. Dünyada atığın geri dönüştürülerek, yeniden değerlendirildiği, kaynak verimliliğini temin edildiği, hammadde maliyetinin azaltıldığı b ir sistem tesisi ediliyor. Bu yaklaşım ile bir yandan maden ve kaynakların kullanımı sonrası ürün döngüsüne geri kazandırılması ile ürün değeri korunmakta, diğer yandan atık miktarı minimum seviyede tutulmaktadır. Hayata geçirilecek bu adımların çerçevesi AB döngüsel ekonomi politikasının ana çerçevesini de belirleyen AB'nin yeni döngüsel ekonomi planları ile çizilmiştir. Bölgelerde de açıkça belirtildiği gibi AB, döngüsel ekonomi planı ile belirlediği politika değişikliğini, ana akım ekonomik politikalar seviyesine yükseltmeyi hedefliyor. AB birliği ile mevcut gümrük birliği ilişkimiz dolayısıyla üstlenmiş olduğumuz hükümlülükleri yerine getirmek adına da bu gereklilik olarak karşımıza çıkacaktır. Bu bağlamda AB tarafında hayata geçirilecek politika değişikliğinin enerji ve ulaşım sektörleri ile, hazır giyim ve konfeksiyon, savunma ve havacılık sanayi hizmetler gibi yoğun sektörlerde faaliyet gösteren ekonomik sektörler üzerinde önemli yansımaları olması kaçınılmaz gözüküyor. Yeşil dönüşüm küresel gündemine merkezine yerleştirdiği böyle bir ortamda bizde başta AB olmak üzere bizde bu eğilimleri doğru okuyarak karşı karşıya kalacağımız durumlara uyum sağlayacağımız bu koşullar için gecikmeden çalışmalarımız başlattık. AB tarafından atılacak adımların uluslararası ticarete ve AB'ye ihracatta oyunun kuralları değiştirecek yapıda olacağını öngörerek ülkemizde atılacak adımları tespit etmek acıyla bakanlığımızı eş güdümünde tüm kurumların katılımları ile bakan yardımcılarının katılımları ile bir çalışma grubu kurduk. Çalışma gurubumuz gereke üst düzey, gerek teknik düzeyde, istihare halinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çerçevede çalışma grubumuz ilk çıktısı olarak Yeşil Mutabakat Eylem Planına ilişkin Cumhurbaşkanlığı genelgemiz 16 Temmuz tarihinde Resmi Gazetede yayımlandı. Bunla birlikte gelişmelerin takibine ve eylem planımızın hayata geçirilmesine ilişkin çalışmalarımı çok daha etkin ve sistemli bir biçimde yürüteceğimize inanıyorum. Ülkemizin yeni yeşil ekonomik düzenin ve küresel tedarik düzeyinin rekabetçi düzeyde yerinin korunması ve geliştirilmesi anlamında ülkemizin sanayi ve ihracatının yeni yeşil mutabakat konusunda dönüştürüleceğinin mesajını da tüm dünyaya vermiş olduk."

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.