Dolar 34,3061
%0.21
Euro 37,1912
%-0.48
Altın 3.018,450
%-0.07
Bist-100 8.885,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
‘Zehir gemisi’yle mücadele uluslararası boyuta taşınıyor

‘Zehir gemisi’yle mücadele uluslararası boyuta taşınıyor

Uzun süre Brezilya donanmasında hizmet veren ve bünyesinde 600 ton asbest barındırdığı iddia edilen NAe Sao Paulo isimli uçak gemisinin Aliağa’ya söküme getirilmesine ilişkin tartışmalar hız kesmeden devam ediyor. Bugün TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve KESK, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de katılımıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, geminin sökümün hem toplum hem de çevre sağlığı açısından yüksek risk içerdiğine dikkat çekildi. Açıklamada konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, mücadeleyi çok boyutlu ele alacaklarını belirtti ve “Uluslararası alanda da çevre ve doğa duyarlılığını taşıyan birçok kuruluşla temas halindeyiz. Mümkün olduğu kadar bu sorunu uluslararası hale getireceğiz” dedi. İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, sivil itaatsizlik çağrısı yaparken TMMOB İzmir İl Dönem Sözcüsü Aykut Akdemir, “Hukuki süreci başlayacaklarını belirtti ve bakanlığa çağrıda bulunuyoruz: Gemiyi durdurun İzmir’e getirmeyin” diye konuştu.

  • Ege Postası
  • 26.07.2022 - 12:22

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Uzun süre Brezilya donanmasında hizmet veren NAe Sao Paulo isimli uçak gemisine ilişkin başlayan tartışmalar hız kesmeden devam ediyor.

Uzmanların bünyesinde 600 ton asbest barındırdığını iddia ettiği geminin Aliağa’da sökülecek olması önce kent ardından ülke gündemine otururken geminin sökümünün engellenmesi için muhalefet tepkileri ortaya koymuş, çevreciler ve birçok STK da eylem yapmıştı.

Asbest iddialarına ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise “Dünyada bu geminin sökümü yapan iki ülkeden biriyiz” ifadeleriyle geminin herhangi bir tehlike arz etmediğini belirtirken asbest miktarının da 9 ton olduğunu söylemişti.

Öte yandan; bugün TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve KESK, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de katılımıyla basın açıklaması düzenledi.

Yapılan açıklamada, geminin sökümünün çevre ve toplum sağlığı açısından oluşturacağı radyasyon ve kanserojen etkileri, daha önce benzer gemilerin sökümleri üzerinden örneklendirilirken bakanlık tarafından yapılan 9 ton asbest barındırdığı açıklamasının hangi kriterlere göre belirlenerek yapıldığı soruldu.

SOYER: ALİAĞA’DA YENİ BİR DÜZENLEMENİN ÖNÜNÜ AÇACAĞIZ

Sorunu iki ayrı boyutta ele alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bu hikayenin iki başlığı var. Birincisi geminin kendisi ve diğeri de Aliağa söküm tepsileri. 2 ayrı boyutu var. Emiyle ilgili bakanlığın yaptığı açıklamalar hiç güven vermiyor. Yahu bu geminin tehlikeli atık envanterini çıkartan firma girilemeyen yerler olduğunu gösteriyor. Bu geminin Hindistan tarafından kabul edilmemiş olması onur kırıcıdır. Hindistan’ın kabul etmediği gemiyi biz neden alıyoruz? Yani gemi kısmı şaibeli bir şekilde devam ediyor. Öte yandan Aliağa’da söküm işlemleri devam ediyor. 22 işletme var ve sadece sekiz işletme mevzuata uygun çalışıyor. Bunlara ÇED muafiyeti de sağlanmış. Bu durum da kabul edilebilir bir şey değil. Kısacası her iki başlık da mücadeleyi sürdüreceğiz. Krizler fırsata nasıl dönüşür? Aliağa’da yeni bir düzenlemenin önünü açacağız. Bana Seferihisar’da orkinos çiftliklerine karşı direndiğimizde ne yaptığı sorduklarında ‘Çevreyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığından koruyorum’ demiştim. Çevreyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığından korumaktan gurur duymuyoruz. Bu çok üzücü bir tablo. Bakanlığımızı sağduyuya, basirete, bu kentin doğasına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Unlar bu şehir için kabul edilemez. Biz şeffaf, kimsenin kuşku içinde bırakılmayacağı bir süreç istiyoruz” dedi.

SOYER KONUYU YARGIYA TAŞIYOR

Şahsi olarak konuyu yargıya taşıyacağını ifade eden Başkan Soyer, “Ben ayrıca Tunç Soyer olarak kişisel dava sürecini de başlatacağım. Tüm İzmirlileri de bu sürece davet ediyoruz. İzmirlilerin içi rahat olsun. İzmir’i zehirli atıklardan ve çöplük olmaktan korumak için elimizden geleni yapacağız” ifadelerini kullandı.

YÜCEL: SİVİL İTAATSİZLİĞE İHTİYAÇ VAR

İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel ise yasal yolların bu konuda yetersiz kalacağını belirtirken sivil itaatsizlik çağrısında bulundu ve “Maalesef her yen, gemide ve olayda aynı kaygıları paylaşıyoruz. Davalar açıyoruz. Bunlardan yürütmeyi durdurma kararı da çıkıyor ama o kararlar uygulanana kadar kaşla göz arasında gemiler sökülmüş ve felaketler yaşanmış oluyor. Bu alanda çalışan kelere baktığımızda bile Türkiye’nin içinde bulunduğu riski görmek mümkün. Bu işlemler çok az sayıda ülkede yapılıyor. Hindistan, Pakistan Bangladeş gibi… Ben bir baro başkanıyım. Aslında dava yolunda bilgi vermem gerekiyor. Ama maalesef bu kez bize başka iş düşüyor. Yaşanan süreç bize davaların çok da yeterli olmadığını gösterdi. Artık başka bir şeye ihtiyaç var. Bir kez o limana yanaşan gemi sökülüyor. Sökülmesin istiyorsak başka bir yönteme, bir sivil itaatsizliğe ihtiyacımız var. İnsanlarımıza, yurttaşlarımıza ve kurumlarımıza görev düşüyor. Biz üzerimize düşeni yapacağız Ama maalesef bu kez o alanında gemilerle donatılması ve o geminin limana girmesine izin verilmemesi gerekiyor. Bu bir sivil itaatsizlik çağrısıdır” diye konuştu.

KAYNAK: ATIK POLİTİKALARIMIZIN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR

Geminin barındırdığı asbest ve radyoaktif maddeler nedeniyle insan sağlığı açısından geri dönülemez riskler taşıdığının altını çizen İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “Burada aslında bir gemiden bahsediliyor. Sadece bir gemi değil, Aliağa’daki gemi söküm alanının koşullarını da değerlendirmemiz gerekiyor. Burada insan sağlığı için asbest ve radyoaktivite olmak üzere insanların sağlığına olumsuz etki yaratacak pek çok madde bu gemiyle birlikte sınırlarımıza girecek. Bununla birlikte Türkiye’de atık politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu gemi sadece bir gemi değil belki de Türkiye’de çevre politikalarının yeniden gözden geçirilmesi için bir adım olacaktır” ifadelerini kullandı.

AKDEMİR: İLK DEĞİL SON DA OLMAYACAK

Açıklamaların ardından konuşan TMMOB İzmir İl Dönem Sözcüsü Aykut Akdemir, “Bu, bugünün sorunu değil. 15 ay önce de bu açıklamayı yapmıştık 15 aydır değişen hiçbir şey yok. 15 aydır talep ettiğimiz hiçbir şey karşılanmadı. Bu gemi ilk değil son da olmayacak. Ama mevzuatın uygulanması, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve geminin sökümü için Basel ve Hong Kong sözleşmelerinin uygulanmasına davet ediyoruz. Bu işlemler doğaya zarar veriyor. Bu zararın verilmemesi için bizler öncelikle hukuki sürecin tamamlanması için tüm yapılarla birlikte mücadele etmeye hazırız. Tekrar bakanlığa çağrıda bulunuyoruz: Gemiyi durdurun İzmir’e getirmeyin. Bizim bir dava süreci hazırlığımız var. İkinci adımımız da yine bu ekibin, Avrupa’da çevre duyarlılığı yüksek olan kurum ve kuruluşlarla temasımız var. Biz sokağın sesinin yükseltilebilmesi için çağrı yapıyoruz. Bu mücadeleyi tekleştirmek ve büyütmek gerekiyor. Bu saatten sonra İzmir büyükşehir Belediyesiyle beraber bizler sürecin teknik yönünü takip edeceğiz” dedi.

YÜCEL: BARİKATLAR SOKAĞI KAPATIR AMA SONRASINDAKİ SÜRECİ AÇAR

İzmir Baro Başkanı Yücel, bakanlığın gemi sökümüne ilişkin ısrarlı tavrına ilişkin, “Barikatlar sokağı kapatır ama sonrasındaki süreci açar. İzmir’in doğasına saygılı bir iktidara ihtiyacımız var. Bizim bütün bu söylediklerimizi duymamış olmaları ve bilmiyor olmaları imkansız. Bakanlık ne bekliyor?  Bakanlık ‘hayır’ dememizi bekliyor. O geminin burada tutulmayacağına ilişkin bir işarete ihtiyacımız var” diye konuştu.

SOYER: GREENPEACE İLE TEMAS HALİNDEYİZ

Son olarak konuşan Başkan Soyer, konuyu uluslararası boyuta taşıyacaklarını ifade ederken İzmirlilere çağrıda bulundu ve “İzmir’de değil sadece. Uluslararası alanda da çevre ve doğa duyarlılığını taşıyan birçok kuruluşla temas halindeyiz. Greenpeace ile temas halindeyiz. Onlar da bugün toplantı yapıyor ve onlardan bilgi alacağız. Mümkün olduğu kadar bu sorunu uluslararası hale getireceğiz. Çünkü bu sadece İzmir’in değil bütün Ege’nin meselesi. İzmir’de bu duyarlılığı taşıyan tüm STK, dernek ve vatandaşlarımızı bu farkındalığı büyütmeye davet ediyoruz” dedi.

Okunan ortak basın açıklaması metninde ise şu ifadelere yer verildi;

“Son günlerde SÖK Denizcilik tarafından açık arttırma yolu ile satın alınarak Aliağa’ya söküm için getirileceğine dair haberler paylaşılan ; yapımına 1957 yılında yapımına başlanarak, 1960 yılında tamamlanan, 1963 -2000 yılları arasında Fransız Donanmasında sonra Brezilya Donanmasında kullanıldıktan sonra hurdaya ayrılan Uçak gemisi Sao Paulo’nun, 2007'de sökülen CLEMENCEAU adlı geminin ikizi olan geminin İMO NO: MMSI 710442000 PWSP kaydının bulunduğu bilinmektedir. Yapım yılı da göz önünde bulundurulduğunda, asbest ve radyoaktivite dahil olmak üzere önemli miktarda tehlikeli ve zararlı atık içerdiği, söz konusu geminin savaş gemisi olması itibari ile nükleer denemelerde kullanıldığı iddialarına dair belgeler bulunmaktadır. Yapım yılı ve teknolojisi göz önüne alındığında yüksek miktarda tehlikeli ve zararlı atık içeren bu gemi ile ilgili iddialar ve belgelere göre, çevreye ve canlı yaşamına telafisi mümkün olmayan zararlar vereceği bilinen bir gerçektir.

Geminin alım fiyatı ton başına 75 $ olduğu iddia edilmektedir. Gemi Söküm Sektöründe ortalama metal fiyatının ton başına 450$ olduğu bilinmektedir. Satın alma fiyatı piyasa ortalamalarının çok altında olan bu geminin fiyatı “ucuzdur vardır bir hikmeti” sorusunu da gündeme getirmektedir.

Söz konusu gemi tehlikeli atıklardan ve kontamine olmuş yapılardan arındırılmış mıdır? Arındırılmış ise bu atıklara dair bertaraf belgelerinin paylaşılması gerekmektedir. Gemiye Ait IHM Belgesi                (Tehlikeli Atık Envanteri) ve Gemi Söküm Planı paylaşılmıştır. Geminin basına yansıyan IHM Raporlarında belirtilen asbest ve diğer tehlikeli atıklar ile ilgili değerlendirmelerde benzer gemiler ile karşılaştırıldığında atık türleri ve miktarlarına ilişkin eksiklikler göze çarpmakta, atık yönetim planı ve bertaraf sürecine ilişkin değerlendirmelerin bulunmadığı görülmektedir.265 metre uzunluğu, 32 grosston ağırlığındaki, 62 yıllık, onlarca nükleer teste katılmış bir savaş gemisinin içinde alınan örnek sayısı ve yerleri hakkında söz konusu envanter ve planlarda gemideki atıklara ait bilgilerin ve ölçümlerin yetersiz olduğu görülmekte, firmaların da doğruluk teyidine ilişkin beyanları kuşkuları büyütmektedir. Sao Paulo özelinde bu belgelerdeki ölçüm, metot ve bulgular bu konunun uzmanları tarafından, dava süreçlerinde de ayrıntılı incelenecektir.

Geminin atık envanterine ilişkin bilgilerin paylaşılmaması, asbest dışında gemide bulunması muhtemel diğer tehlikeli zararlı atıklara ilişkin bilgilerin göz ardı edilmesi kuşkuları büyütmektedir.

Yapılan açıklamalarda 600 ton yerine 9,6 ton asbest olduğu ifade edilmiştir.  Asbest varlığı ve bertaraf yöntemleri maliyeti ile birlikte rakamın değeri tehlikenin büyüklüğünü değiştirmemektedir. 9,6 ton değerinin nasıl neye göre belirlendiği de tartışmalıdır.  Gemide sadece asbest tehlikesi  bulunmamaktadır. Bakan tarafından yapılan açıklamalarda “gemi geldiğinde gazetesi ve ilgilileri gezdiririz”  cümleleri ile konunun ciddiyetinden uzak, diğer tehlikeli ve zararlı atıkları göz önünde tutmayan, analiz bilgi ve belgelere dayanmayan tutum ve davranışlar da sürecin titizlikle yönetimi noktasında kuşkuları büyütmektedir.

SÖK Denizcilik tarafından ihale 18 Mart 2021 de kazanıldığı bilgisi bulunmaktadır. Oysa gemiye ait ilk IHM 4 Haziran 2021 tarihlidir. Buna göre gemideki tehlikeli atık envanyeri ve miktarını görmeden yapılan bir satış işlemi ve düşük fiyat değerlendirildiğinde; ortaya çıkan atık miktarları ile bertarafı ve maliyeti arttıracak olan çevreye duyarlı söküm işleminin nasıl ve hangi koşullarda gerçekleştirileceği belirsizdir, maliyetinin bedeli çevre ve halk sağlığı mı olacaktır.

Çevre Kanunu’nun 13. Maddesine göre tehlikeli atıkların ithalatı yasaktır. Aynı şekilde, ülkemizin de taraf olduğu Tehlikeli Atıkların Sınır Aşırı Taşınması ve Bertaraf Edilmesinin Kontrolüne İlişkin Basel Sözleşmesi ve İzmir Protokolü de tehlikeli atık ithalatını ve ülkeler arası transit geçişini yasaklamaktadır.

Sao Paolo Gemisi yaşanan ilk örnek değildir. Aliağa Gemi Söküm Tesislerinde 1974 yılından beri sökülen gemilerden çıkarılan her türden tehlikeli zararlı kimyasal sınıfından olan bileşenlerin miktarı, nerede ve nasıl bertaraf edildiğine dair bilgi belgeler bulunmamaktadır. Aliağa Gemi Söküm Tesislerinde yaşanan örnekler, yönetim ve denetim mekanizmalarındaki eksiklikler ile çevre ve halk sağlığı sorunları ile bölgede çalışan işçilerin iş sağlığı güvenliğine yönelik olumsuzluklar geri dönülmez sonuçlara yol açmaktadır. Akdeniz havzasında , sadece Aliağa ‘da gemi sökümü yapılmaktadır. Son 5 yıl içinde 741 gemi sökümü yapıldığı bilgisi paylaşılmış olup, bu sayı giderek artmaktadır. Hangi şartlarda hangi özellikte gemiler olduğu ve sökümü sonucunda ne gibi maddelerin açığa çıktığı konusunda kamuoyu ile paylaşılan hiçbir bilgi yoktur.

 Ülkemizde atık ithalatı ve atıkların ülkemize giriş yolları yaşanan sorunlar örneğinde; Gaziemir`de 2007 Yılında tespit edildiği ortaya çıkan, ülkemize girişi yasak olan, nasıl geldiğine dair bilgi paylaşılmayan radyoaktif atıklarla ilgili sürecin hala devam ettiği, Gaziemir halkının radyoaktif atıklarla birlikte yaşadığını bir kez daha hatırlatırken; gemide bulunması muhtemel radyoaktif atıkların nasıl bertaraf edileceği hususu çevre ve halk sağlığına ilişkin endişelerimizi arttırmaktadır.

Ülkemizin Atık İthalatında gerçekleştirilen yüksek oranlar ile Atık Çöplüğü Olma politikasını ortaya koymaktadır. Gemi özelinde bugün yaşadığımız süreç ile ülkemizin atık ithalatı sürecinde Avrupa’nın ürettiği ancak kendi topraklarında bertaraf etmediği, başka ülkelerin kabul etmediği atıkların gönderildiği bir çöplük haline getirilmesini kabul etmiyoruz.

Gemi hakkındaki iddialar ile ilgili olarak sorularımıza ilgili kurum, kuruluş ve kişiler tarafından belgelerle birlikte cevap verilmeden, kamuoyu bilgilendirilmeden geminin ülkemiz karasularına girişine izin verilmemeli, söküm işlemi gerçekleştirilmemelidir. Aksi durumda, sürecin hukuksuzca yürütüldüğü ve fiili durumla tehlikeli atığın ülkemize sokulduğuna dair endişelerimiz pekişecektir. Kamusal sorumluluğumuz, yasa ve mevzuatımızın bize verdiği görev ve sorumluluk kapsamında süreci takip edeceğimizi  kamuoyuna duyururuz.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.