Yorgancılar: Yeşil dönüşüm önceliklerimizde ilk sıraya yerleşti

İzQ İzmir Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’nde EBSO, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı iş birliğinde 'İklim Kanunu ve Yeşil Finansman Araçları' paneli düzenlendi. Panelde İklim Kanunu ve sonrasında Emisyon Ticaret Sistemi, Yeşil Taksonomi ve Türkiye Karbon Denkleştirme Sistemi hakkında taslak yönetmeliklerin yayımlanmasının ardından yeşil dönüşüm konusunun sanayici açısından daha da önemli hale geldiği ifade edildi. Açılış konuşmasını yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, çevre konusunun öneminini vurgulayıp, özellikle su ihtiyacına dikkat çekti. İzmir’de barajların büyük kısmının boş olduğunu hatırlatan Yorgancılar, "Tahtalı Barajı’nda yüzde 2.4'lük doluluk söz konusu. Havzanın tamamen boşalmaması için gece su kesintileri yapılıyor. Kasım sonuna kadar suyumuz var ondan sonrası soru işareti. Isınmak isteyince soba yakarsınız. Ama suyun olmadığı bir ortamda hiçbir şey yapamıyorsunuz. Su gelecekle ilgili en önemli konuların başında geliyor" dedi. Yorgancılar, 9 Temmuz 2025 tarihli İklim Kanunu ile çevre ve iklim politikalarının yasal bir zemine kavuşturulduğunu belirtip, çevre bilincinin artırılması ile ilgi yapılması gerekenlerin uzun bir dönemi kapsadığını dile getirdi. Yorgancılar, "Karbon denkleştirme hakkında taslak yönetmeliklerle yeşil dönüşümün sanayicimiz açısından daha kritik noktaya geldiğini hepimiz biliyoruz. Yani önceliklerimizde ilk sıraya yerleşti artık kaçacak yerimiz kalmadı. Bu süreçteki rolümüzün farkındayız. Ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçişinde sanayi sektörü olarak karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik de yol haritası belirlemek zorundayız" diye konuştu.

'NET SIFIR EMİSYON HEDEFİ'

AB’nin yeni büyüme stratejisi olarak gördüğü ve 6 yıl önce ortaya arttığı yeşil mutabakatın yeni bir dönemin kapısını araladığını ifade eden Başkan Yorgancılar, "Bu dönem ile sanayi için zor bir süreç olan çevre konuları artık daha zorlu kapsayıcı ve zaruri hale geldi. Net sıfır emisyon hedefi sadece bir çevre politikası değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal dönüşümün de bir parçasıdır. 2053 yılında net sıfır emisyon hedefi de ülkemizin dönüşümdeki kararlılığını net şekilde ortaya koydu. Ülkemizin yüzde 99'u KOBİ olan bir ortamda bu desteğin en fazla onlara ulaşmasını ümit ediyorum" ifadelerini kullandı.

'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM GÖSTERMEMİZ GEREKİYOR'

İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Mehrali Ecer de konuşmasında insanoğlunun bilinen tarihin en yüksek karbondioksit emisyonunu soluduğuna dikkat çekip, bu durumun insan kaynaklı olduğunu vurguladı. Sanayi devriminden itibaren yükselen karbondioksit emisyonu ve sera etkisinden dolayı dünyanın ısındığını anlatan Ecer, "Küresel sıcaklık 1.55 derece artmış durumda. Dünya Meteoroloji Örgütü'ne bağlı son rapor çok iç açıcı değil. Deniz seviyesi yükseliyor. Ortalama sıcaklığın artışı iklim değişikliğine neden oluyor. İklim değişikliği ile mücadelede iki temel mesele var. İlki emisyonları azaltmamız gerekiyor. İkincisi ise adaptasyondur. Biz bu emisyonları durdursak bile bunların atmosferde kalış sürelerinden dolayı iklim değişikliği devam edecek. Depremle yaşamayı öğreniyorsak iklim değişikliğine de uyum göstermemiz gerekiyor. Küresel anlamda mücadele gerekiyor" dedi. Her ülkenin farklı sorumlulukları bulunduğunu hatırlatan Ecer, Türkiye’nin uluslararası sözleşmeye taraf olduğunu belirterek “Sayın Cumhurbaşkanımız çok önemli bir irade beyanında bulundu. 2053 net sıfır emisyon hedefimiz var. Bu emisyonu azaltan teknolojilere geçiş sağlayacağız. Ülkenin sanayisini yavaş yavaş dönüştürerek kalkınma hamlelerini daha ileri götürerek bunu sağlayacağız. Bu yeşil büyüme çağını kaçırmamak anlamına da geliyor. Bununla ilgili alt çalışmaları yaptık. Uluslararası yükümlülüklerimiz var. İklim kanunu temmuz ayında çıktı. Şeffaf ve katılımcı bir tavırla bu kanunu hazırladık" diye konuştu.

'YEŞİL DÖNÜŞÜM ŞART'

İklim kanunu ile ilgili sanayicilere bilgi veren Ecer, emisyonu azaltırken bir takım ekonomik mekanizmaların devreye girdiğini söyleyip şöyle devam etti: "Emisyon ticareti mekanizmasında iyi olan kazanır. Emisyon azaltımına yatırım yapan teknolojisini dönüştüren bu sistemde karlı hale gelecek. Kirli üretim yapan sektörler dezavantajlı hale gelecek. Yeşil dönüşüm şart. 2026’da mali yükümlülük başlıyor. AB Avrupa kıtasını 2050’de nötr kıta haline getirecek. Bunun için 'Yeşil Mutabakat' altında bir yasa çıkardı. Yasalara uymanın mali yükümlülüğü var. İhracat yapan ülkeler de bu standarda uygun üretim yapmak zorunda, bunu yapmıyorsa sınırda vergisini ödeyecek. Kendi rekabetçiliğini ve çevreyi koruyor. 2026’da pilot dönem başlayacak. İlk olarak sınırda karbon düzenlemesine tabi olan sektörler, demir çelik, çimento, elektrik, gübre, hidrojen ve alüminyum olarak belirlendi."

'YEŞİLE YATARIM YAPARSANIZ ÖNDESİNİZ’

Ticarette yeni kuralların geçerli olduğunu anlatan Ecer, "Bu kuralların adı yeşil büyüme. Yeşile yatırım yaparsanız öndesiniz. Kendi ekonomik bağımsızlığınızı korurken bu mücadeleye de ortak olmuş oluyorsunuz. Dönüşüm şart ama bunun için finansman lazım. İklim değişikliği müzakerelerinde amacımız en büyük finansman mekanizmasını ülkemize çekip size uygun şartlarda kullandırabilmek. Hangi yatırımın çevresel açıdan sürdürülebilir olduğunu bilmek çok önemli. Bunun için uluslararası sınıflandırma sistemleri var. Bunu hayata geçiriyoruz. Yeşile yaptığınız yatırımları belgelerseniz bankalar kredi verirken bunlara bakıyor" dedi.

Panelin ardından Ege Bölgesi Sanayi Odası Çevre Ödül Töreni kapsamında çevreyi korumaya yönelik çalışmaları olan sanayicilere ödülleri takdim edildi.(DHA)