
Özgür Özel duyurdu: Boykot listesi güncellendi
Milyonların oy vererek seçtiği Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri'de 200 gündür tutuklu bulunuyor. Yurttaşlar, Şişli'de 'İmamoğlu'na özgürlük' demek için toplandı. İmamoğlu'nun Silivri'den gönderdiği mesajı CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okurken CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çarpıcı açıklamalar yaptı.
- Ege Postası
- 08.10.2025 - 21:56
- Güncelleme: 09.10.2025 - 00:29
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bugün Şişli Halaskargazi Caddesi / Cevahir AVM Önü’nde 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerinin 60'ıncısını düzenledi.
ÖZGÜR ÖZEL ŞİİR İLE BAŞLADI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, alanda toplanan kalabalığa seslendi. Konuşmasına, "100'üncü günde nasıl Saraçhane'deysek yine sembolik bir yerde olalım dedik. Bu adaletsizliklerin merkezi Çağlayan Adliyesi'ne yakın bu meydanda meydan okumaya geldik" diyerek başlayan Özel, 'Utangaç vatanım' şiirini okudu:
"Kaldır başını utangaç vatanım
Mutluluğuna birkaç fırça vuracağız
Bütün renklerle onurlu güzel yarınlar kuracağız
Saklında dursun umut
Yaranı bunlar saracaktır
Elimden tut eğme başını
Biliyorsun,
Hiç bir güzellik sensiz yaşanmayacak "
"HİKMET ÇETİN TEDAVİ GÖRÜYOR"
Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hepimizin arkasında olduğu Ekrem Başkan'a selam olsun. Bugün 60'ıncı kez, hep beraber 60'ıncı eylemi yapmak üzere buradayız. Otobüsün üstünde bugün de Balıkesir'den Ahmet Akın evladınız var. Ama en gencimiz, yaşına rağmen 'Genel Başkanımın arkasındayım, partimin yanındayım' diyen Hikmet Çetin başkanım yok. Ona buradan selam olsun. Sevgili Hikmet Çetin ağabeyimiz, maalesef bir rahatsızlığı için tedavi görüyor Tedbiren orada yatıyor, gözü burada, kulağı burada.
İnsanlara çocukları ile yakınları ile tehditler, sürgünler var. Sağlıkları ile tehdit etmek, ailelerinin gözyaşı önünde onlarla uğraşan bir anlayış var. Artık bu işin son bulmasını, iddianamenin ortaya çıkmasını ve yanıtlarını vermememizin zamanı geldi. Tam 200 gündür her sabah bir yalan uydurup üzerinde tepiniyorlar. Biz o iddianameyi bekliyoruz. Yargılanmak için değil yargılamak için bekliyoruz.
İnsanlara çocukları ile yakınları ile tehditler, sürgünler var. Sağlıkları ile tehdit etmek, ailelerinin gözyaşı önünde onlarla uğraşan bir anlayış var. Artık bu işin son bulmasını, iddianamenin ortaya çıkmasını ve yanıtlarını vermememizin zamanı geldi. Tam 200 gündür her sabah bir yalan uydurup üzerinde tepiniyorlar. Biz o iddianameyi bekliyoruz. Yargılanmak için değil yargılamak için bekliyoruz.
"ERDOĞAN PARTİSİNE GÜVENMİYOR"
AKP artık siyaset üretemiyor. Erdoğan mindere çıkmıyor, partisine güvenmiyor. 'Artık bana bunları yenecek başka bir kuvvet lazım' dedi ve bakan yardımcısını gönderip AKP Yargı Kollarını kurdu. Bugün Çağlayan Adliyesindeki Cumhuriyet Başsavcısı, Başsavcı değildir. Anayasaya göre siyasete atılırsa, aday adayı olursa oraya dönemez. Oysa hakimlik yaptığı adliyeden Ankara'ya gitti. Bakan yardımcısı oldu. Fevkalade siyasi bir görevi üstlendi. Sonra buraya geldi. Aldığı hiçbir karar, hiçbir soruşturma ne Anayasa'ya uygundur ne etiğe uygundur. Bugün bir partinin Yargı Kolları Genel Başkanlığından başka hiçbir görevi yapmamaktadır. Bu zulmü de onu atayana da hesabını soracağız.
"İDDİANAME HAZIRLAYAN ZEKERİYA ÖZ..."
Mahkemeyi görecek hakimi etkileyecek şekilde konuşmaması gereken Başsavcıya HSYK hiçbir şey söylemiyor. Gizli olan soruşturma evrakları yandaş gazetecilere servis ediliyor. Arkadaşlarımızı perişan ettiler, boyun eğdirmeye çalıştılar. 200 günün sonunda hala iddianameyi hazırlamayıp basına bilgi notları yolluyorlar. Tuğla gibi iddianame hazırlıyormuş. Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarına demişlerdi. Tuğla gibi iddianameyi Zekeriya Öz yazmıştı. Kuddisi Okkır'a kasa diyordu, cenazesini beş parasız Silivri Belediyesi kaldırdı. Ali Tatar'a suikastçı dediler, kendi yaşamına son verdi ve hiçbir alakası olmadığı ortaya çıktı.
İlker Başbuğ'a terörist dediler, İlhan Selçuk'a darbeci dediler ama ne oldu? Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal'a müebbet verdiler. Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal Meclis koridorlarında alnı ak, başı dik dolaşıyor. Tuğla gibi iddianame hazırlayan Zekeriya Öz, sıçan gibi kaçtı.
"ERDOĞAN'IN KAPISINA BİR GÜN POLİS GİTTİ Mİ?"
Türkan Saylan'ın evini basan polisin çocuğuna Çağdaş Yaşam burs verdi. Demek ki neymiş bizim gibi insanlar düşmanlarına benzemiyormuş. Bakın nasıl bir kötülükle karşı karşıyayız kimi görürseniz anlatın. Erdoğan, 5 güçlü rakibin içinden yüzde 23 oyla seçildiğinde kendisi hakkında dünya kadar soruşturma açıldı. Rüşvetle, irtikapla, terör örgütüne yardımla suçlandı. Bir gün kapısına polis gitti mi?
Giden polis Emine Hanım'a 'Çekil Tayyip'i almaya geldik' diyor mu? Sorun bakalım, bir gün Vatan Emniyette tutuldu mu? Bir gün tutuklu yargılandı mı? Yargıtay cezasını onaylandı, Pınarbaşı Cezaevinden aranarak çağrıldı. Bir polis kolundayken fotoğrafı servis edildi mi? Bu tarafta evini arayan polisin çocuğunu 5 sene okutacak yapıda birisi Türkan Saylan, bu tarafta kendine yapılmayanı 30 sene sonra rakibine yapan, 17 yaşındaki çocuğun diplomasını 31 yıl sonra iptal ettiren, kötülükten başka bir şey düşünmeyen bir korkak var.
"DİLEK HANIM'IN GÖZÜNE BAKALIM"
Sen rüşvetten, irtikaptan, zimmetten yargılanırken iktidar olmak yardımına yetişti. Lehinde oy verenleri AYM'ye taşıdın. Sana yapılmayanları arkadaşlarımıza yaptığını millet görüyor. Milletin gözünden de gönlünden de düştün. 1 ay sonra birbirinin gözlerine bakamayacak diyordu. Nasıl iddialı iftira. Dilek Hanım'ın gözüne bakalım. 1 ay dedin 6 ay 20 gün geçti. Ben Şişli'de on binlerin yüzüne bakıp söylüyorum, Arkadaşlarımız masumdur.
"BİR YANDA BİR DAMAT, BİR OĞLAN BİR DE TİKTOK'ÇU HAKAN"
Bizi birbirimize düşürmek için kayyum denediler, iftiracıları denediler. CHP dimdik ayaktadır. Ama bir yanda bir damat, bir oğlan bir de TikTok'çu Hakan birbirlerini yiyorlar. Manşetlerden operasyon çekenler CHP'yi karıştıramazsınız. Biz birbirimizden ayrılmayız. CHP bu ülkenin son kalesidir. Ele geçmez.
163 ülkede Küresel Huzur Endeksine bakmışlar, Türkiye 146'ıncı. Bizden bir kötü sırada Filistin var. İki yıldır savaş var, soykırım görüyor 67 bin kişi ölmüş. Oradaki huzur Türkiye ile aynı. Bizden daha iyi halde Irak ve Nijerya var. Eskiden herkes telefonun dinlenmesinden şüphe ederdi şimdi normal vatandaş sabah gözaltına alınmaktan korkuyor. Korku imparatorluğuna karşı umudu örgütlüyoruz, 12 metrekarelik zindanlarda moralleri yüksek arkadaşlarımız, bin odalı saraylarında panik halindeki rakiplerine korku salıyorlar.
"ERDOĞAN HİÇ KARIŞMASA EMEKLİ'NİN MAAŞI 56 BİN LİRA OLACAKTI"
Bugün bu meydanda bizimle birlikte olan tüm siyasi partilere, tüm sendikalara, tüm derneklere, tüm örgütlere ve tüm yüreklere binlerce teşekkür ediyorum. Bu ülkenin umudunu siz ayakta tutuyorsunuz. İnanın bu meydanlar hem mahkemelerdeki adalet talebinin, hem seçtiklerimize yapılan haksızlıkların karşısındaki adalet talebimizin meydanları. Hem de tarihin en büyük ekonomik sıkıntılarıyla boğuşan, emeklilerin, emekçilerin, esnafların, çiftçilerin, gençlerin, bütün mağdurların mücadelesini büyüttüğü meydanlar. Sizler böyle bu meydanlara sığmadıkça, bu meydanlardan taştıkça, buraya öfkenizi, direncinizi ve mücadelenizi taşıdıkça, bu kötü günlerden kurtulacağız. Elbette biliyoruz, bu iktidar emeklinin düşmanıdır.
Geldiğinde 8 çeyrek altındı en düşük emekli maaşı, şimdi 2 çeyrek altın. Şaka değil. Tayyip Erdoğan hiç gelmese, hiç karışmasa, hiç emekliye ilişmese, basit hesapla 7 kere 8, 56. Bugün en düşük emekli maaşı 56 bin lira olacaktı. 7 çeyrek altın alıyordu asgari ücret. Hiç bulaşmasa, gelip uğraşmasa, asgari ücretliye hiç karışmasa 7 kere 7, 49. Bugün 49 - 50 bin liraydı asgari ücret. Ama maalesef asgari ücreti 22 bin liraya mahkum etti. Geçen sene yüzde 44 enflasyon varken yüzde 30 zam verdi bir yılda. Yani her asgari ücretlinin cebinden yüzde 15 sırf enflasyon farkını çaldı. Ayrıca TÜİK 44 gösteriyor ama enflasyon geçen sene 80’di. Şimdi enflasyon sadece eylül ayında, Avrupa’daki bir yıllık enflasyonu bir ayda yaşadı Türkiye. Enflasyonda Avrupa birincisiyiz. Ve Avrupa’nın en yoksul ülkesiyiz. Dünyanın vergisi en adaletsiz toplanan ülkelerinden bir tanesiyiz.
“MİLYARDER DE GARİBAN DA AYNI VERGİYİ VERİYOR”
Şişli’den bıkmadan, usanmadan söylemek lazım. Türkiye’de 100 lira vergi toplanıyor. Bu verginin 66 lirası fabrikanın patronuyla, fabrikanın bekçisinden, hatta sokakta işsiz gezenden eşit alınıyor. Dolaylı vergi. Elektrikten, sudan, telefon faturasından, evladına aldığın sütten, evine aldığın ekmekten, ilaçtan, fabrikatör de milyarder da aynı vergiyi veriyor, en gariban da aynı vergiyi veriyor. Yüzde 66 böyle. Yüzde 23, aldığınız maaşlardan. Şu AVM’de çalışan emekçi kardeşimin maaşı eline geçmeden kesilen para. Hepinizin daha maaşınıza dokunmadan alınan vergi yüzde 23. Yaptı mı sana yüzde 89. Geriye kalan yüzde 11 bütün holdinglerin, bütün bankaların, bütün ihracatçıların, bütün fabrikatörlerin, bütün şirketlerin toplam ödediği kurumlar vergisi, yüzde 11.
Bunu anlatın. Eğer bunu anlatabilirsek, AK Parti’nin seçmeni bunu bilse bir daha dönüp bunlara oy değil selam bile vermez. MHP’nin seçmeni bunu bilse bunlara dönüp de selam vermez. 100 lira vergi 89 lirası biz garibanlardan, 11 lirası bu zenginlerden. Andolsun ki iktidar olacağız, bunu tam tersine çevireceğiz. Bu mücadeleyi vermeye, hep beraber vermeye, hakkımızı söke söke almaya, kısa çöpün hakkını uzun çöpten, bu milletin hakkını bu ülkeyi yöneten bu uzun adamdan almaya, onu yollamaya, halkın iktidarını kurmaya hazır mısınız? İşte bunun için mücadele ediyoruz.
Ekrem İmamoğlu’nun özgürlük mücadelesi; ülkenin iktidar mücadelesidir. Bizim arkadaşlarımızın özgürlük mücadelesi; emeklinin, 2 çeyrek altına değil, 8 çeyrek altına, 10 çeyrek altına ulaşma mücadelesidir. Siz mücadele etmezseniz, biz mücadele etmezsek, sesimizi yükseltmezsek, direnmezsek, eylem yapmazsak asgari ücrete yüzde 20 zam yapmaya hazırlanıyorlar.
Yani asgari ücreti 26 bin lira yapmaya, bir yıl boyunca daha yani bu sene ocaktan 2026 sonuna kadar ‘26 bin liraya geçinin’ demeye hazırlanıyorlar. Biz buna sessiz kalmayacağız. Asgari ücretlinin hakkını alacağız, emeklinin hakkını alacağız. Vermeyecekler, vermeyenleri indireceğiz, halkı iktidara getireceğiz.
"NADİR TOPRAK ELEMENTLERİNİ TRUMP'A VERMEYE KALKIYORLAR"
Birileri durum böyleyken Amerika’ya gidip Trump’tan icazet dileniyor. Ve birileri diyor ki, ‘Erdoğan’ın Trump’la arası çok iyi.’ Doğru. Bana da Erdoğan’ın yaptığı gibi kocaman bir hediye paketi ile gitseler, ben de Erdoğan’ı överim. Trump Erdoğan’ı boşuna mı övüyor? Babasının hayrına mı övüyor? Senin sırtından övüyor, senin sırtından. 225 tane Boeing al, git pahalı sıvılaştırılmış doğal gazı Amerikan şirketlerinden 20 yıllığına al. İstediği her tavizi ver. Bir de utanmadan memleketin geleceği olan nadir toprak elementlerini Trump’a peşkeş çek. Kendi iktidarınla memleketin geleceğini Trump’la trampa et. Buna ne ben izin veririm, ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, ne de aziz Türk milleti.
Bunu çok önemsiyoruz. Bakın bu nadir toprak elementlerini bizimkiler kamyon kamyon çıkartıp, üç otuz paraya Trump’a vermeye kalkıyorlar. Bunlar dünyanın en kıymetli madenleri. Bundan gelişmiş teknolojisi olanlar, Çin - Amerika başta olmak üzere yüksek teknoloji ile nadir elementleri ayırıyorlar. Yüksek kapasiteli süper mıknatısları ayırıyorlar. Bununla cep telefonları yapıyorlar, bununla lazer teknolojileri yapıyorlar, akıllı cihazlar yapıyorlar. Ve aldıkları paranın binlerce katına bütün dünyaya satıyorlar. Bugün Apple’ın toplam ihracatı 391 milyar dolar, bu geçen sene. Türkiye’nin toplam ihracatı 262 milyar dolar. Türkiye’nin neredeyse 1,5 katı fazla, bir şirket ihracat yapıyor.
Ne sayede yapıyor? Yüksek teknoloji sayesinde yapıyor. Bu Erdoğan, sırf iktidarda kalabilmek için, sırf Trump‘ın desteğini alabilmek için, bunu cevher halinde kamyon kamyon Amerikan şirketlerine verecek, ülkemizin geleceği çalınacak. Bu elementler dünyada her ülkede yok. Türkiye dünyada beşinci sırada. Teknolojimiz o noktaya gelene kadar, biz de onları işleyene, üretene ve değerinde dünyaya satana kadar asla ve asla bu altın yumurtlayan tavuğu kesmemeliyiz. Altın yumurtlayacak tavuğu Trump‘a teslim etmemeliyiz. Burada diyorlar ki, ‘Trump‘la Erdoğan’ın ilişkisi iyi, Trump Erdoğan’ın koltuğunu tuttu.’ Tutar tabi. Boeing'i alırsan, tutar. Nadir elementleri verirsen, tutar. Ülkenin geleceğini Trump‘a verirsen, koltuğunu tutar. Ayrıca mesajı veriyor. ‘Koltuğun elimde, sözümden çıkma. Çekerim koltuğu altından’ diyor.
Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Trump sayesinde oturulan koltuk, meşru koltuk değildir. İnsanı bir makama millet getirir. Seni de getirdi. Millet götürür. Seni de götürecek. Darbeye niyetlenerek, Amerika’dan icazet alarak, iktidarı Trump’a yaslanarak sürdürerek asla devam edemezsin. Milletin gönlünden kopan, gözünden düşen, iktidardan da düşecek. Trump‘a sarılarak iktidarda kalamazsın. Millete sarılıyoruz, seni iktidardan göndermeye hazırlanıyoruz.
“BİZ FİLİSTİN İÇİN MİTİNGLER YAPARKEN İKTİDAR SUSUYORDU"
Bir yandan da gözümüz kulağımız Filistin’de, Gazze’de. Biliyorsunuz bundan iki hafta önce diğer muhalefet partileri ile birlikte hep birlikte Eyüpsultan’dan Filistin için bir miting yapmıştık. Biz mitingler yaparken iktidar susuyordu. Diğer taraftan Amerika’ya gidip Netanyahu ile kayıkçı kavgası yaparken, onun baş destekçisi Trump‘la görüşmeler ve anlaşmalar yapmaya çalışıyordu.
O gün açıkça söyledim, ‘Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.’ Senin dostun benim dostumdur, senin düşmanın benim düşmanımdır. Bu mantıkla bakarsan Trump’ın dostu Netanyahu’dur. Dostunun dostu, Erdoğan’ın dostu Netanyahu’dur. Burada Trump’a ses etmeden Netanyahu ile yapılan iş, kayıkçı kavgasıdır. Ve eğer sen Netanyahu'ya karşıysan Trump’a da karşı durmayı bileceksin. Çünkü Netanyahu’ya Trump, ‘Savaş kahramanısın’ diyor. Oysa o bir insanlık suçu işleyen soykırımcıdır. Netanyahu’ya ‘Savaş kahramanı’ diyen Trump‘la dostsan, sen Filistin’in dostu olamazsın.
“ÜÇ MİLLETVEKİLİMİZ FİLİSTİN’DE GÖZALTINDA”
İşte şimdi ilk giden filoya İsrail saldırmıştı. Oraya giden ikinci grupta Mehmet Atmaca, milletvekilimiz. Necmettin Çalışkan milletvekilimiz. Sema Silkin Ün, milletvekilimiz bulunuyorlardı. Üçünü de bugün sabah haksız bir müdahaleden sonra gemileri ile birlikte limana götürdüler. Aldığımız bilgilere göre ki ben kendileriyle telefon irtibatı sağlıyordum, dünden itibaren görüşemedik.
Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Arıkan’dan ve Sema Hanım’ın eşinden aldığımız bilgilerle şu anda Filistin’de gözaltındalar. Üç milletvekilimiz tutuklanıp cezaevine konulmaya çalışılıyor. Bu konuda buradan Cumhuriyet Halk Partisi olarak en derin dayanışma duygularımızı iletiyoruz. İsrail’e sesleniyoruz: Aklını başına al. Milletvekillerini, bütün aktivistleri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ve dünyadan oraya gidip Filistin için dayanışan aktivistleri serbest bırak. Sen savaş suçu işliyorsun, insanlık suçu işliyorsun. Biz Filistin’in arkasındayız, sonuna kadar mazlumlarla dayanışma içindeyiz.
"BOYKOT LİSTESİNDEN ÇIKARDIK, TAKDİR GENÇLERİN"
Buradan bir konuyu dile getireceğim. O günleri hatırlayacaksınız ve bugünü hatırlayacaksınız. Biliyorsunuz, Saraçhane’de ilk gün ‘Ne olacaksa bugün olacak’ demiştik. ‘Koşun gelin, seçtiğinize sahip çıkın, iradenize sahip çıkın’ demiştik. Onlar o gün, sizler Saraçhane‘ye ulaşmayın diye köprüleri kaldırdılar, gemileri bağladılar. Oraya ulaşan metroların istasyonlarını kapattılar. Bütün otobüs seferlerine engel oldular. Ama yedi kilometre uzaktan koştunuz, 100 binler oldunuz, 500 bin oldunuz, bir milyon oldunuz ve Ekrem Başkan’a, Saraçhane binasına sahip çıktınız, kayyımı püskürttünüz.
Biz Saraçhane'de 1 milyonken o meydanı görenler vardı bir de o meydanı görmezden gelenler vardı. Görmezden gelenlere dedik ki bizi görmeyeni biz de görmeyeceğiz. O meydanı görmeyen NTV'yi hatırlıyor musunuz? Reytingler 2,5'tu en son reytingi 0,47. Beter olsun. Boykot listeleri yayınladık. İzlemeyin, alışveriş yapmayın. Liste uzadı.
Biz boykot dediğimizde bir talep yükseldi. Bir kahve zinciri (Espressolab) için dediler ki kampüslere geldi, kahveleri zincirleştirdi, fiyatları arttırdı. Bizimle görüşmek istediler, gençlere yönlendirdik. O kahve zinciri kampüslerde ve tüm ülkede cirosu 1/10'a düşmüş. Kampüslerdeki fiyatları düşürmüşler, gençler kabul etmedi. Hangi kampüsteysek bütün karımızı 19 Mart'ta zarar gören öğrenciye burs olarak, maaşı kesilenler için oluşturulan fona aktarıyoruz dediler. CHP olarak kurumsal boykot listesinden çıkardık. Takdir gençlerin. Bize yan bakanı protesto etmeye devam edeceğiz."
İMAMOĞLU'NDAN MESAJ VAR
Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu'nun gönderdiği mesajı CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu.
İmamoğlu, Çelik tarafından kamuoyu ile paylaşılan mektubuna, "Değerli hemşehrilerim, sevgili İstanbullular… Kıymetli hanımefendiler, beyefendiler, gençlerimiz, çocuklarımız, elleri öpülesi büyüklerim… Bu şehrin, bu ülkenin namuslu, mert vatandaşları… 200 gündür sizlerden uzaktayım. Çarşıda, pazarda sizlerle karşılaşmayı, sohbet etmeyi özlüyorum. Sizleri dinlemeyi özlüyorum. Hep aklımdasınız, her birinize teker teker sarılıyorum” sözleriyle başladı.
“Ben ve çalışma arkadaşlarım, milli iradenin temsilcileri, seçilmiş belediye başkanlarımız, aylardır görevimizden ve sizlerden uzak tutuluyoruz” diyen İmamoğlu, “Bizler, hukuki bir davada yargılanmıyoruz. Bu, baştan sona siyasi bir davadır. Bizler yargılanmıyoruz. Bizi siyasi amaçlarına ulaşmak için, yargılamadan cezalandırıyorlar. Bizler, milletin siyasi iradesinin temsilcileriyiz. Bizler, milletin refah ve mutluluk, adalet ve hürriyet talebinin temsilcileriyiz. Bizden korkuyorlar, çünkü milletten korkuyorlar. Her derdin çaresi vardır ama, içine millet korkusu düşenler çaresizdir, zavallıdır” şeklinde konuştu.
“AYLARDIR YILMADAN DİRENİYORSUNUZ”
“Benim güzel hemşerilerim; onlar milletten korkuyor ama siz hiçbir şeyden korkmuyorsunuz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Resul Emrah Şahan kardeşimi ve diğer kıymetli il, ilçe belediye başkanlarımızı haksız, hukuksuz hapse atan zihniyete karşı aylardır, yılmadan direniyorsunuz. Cumhuriyetin ve demokrasinin, adaletin ve hürriyetin yanında dimdik duruyor ve tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi haykırıyorsunuz: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir… Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir! Milletin egemenliğini gasp etmeye çalışanlar, yarattıkları ekonomik, siyasi, idari krizlerle ülkemizi bir uçuruma sürüklüyorlar. İktidar; demokrasiden, hukuktan uzaklaşıp zorbalaştıkça ekonomi düzelmez hale geliyor. Devlet; eğitim, sağlık, adalet, güvenlik gibi temel hizmetleri doğru dürüst yerine getiremez oluyor.”
“BU SİSTEMİ DEĞİŞTİRECEĞİZ”
“Tek bir şahsa göre dizayn edilmiş, ilk günden beri kriz üreten, bir avuç insanı zenginleştirirken milletin çoğunluğunu yoksullaştıran bu sistemi değiştireceğiz. Milletin değil, bir avuç insanın çıkarları için işleyen bu insafsız düzeni değiştireceğiz. Herkes için, her yerde, adaletin ve hürriyetin güvencesi olacak, tam demokratik bir rejim kuracağız. Herkese refah ve bereket getirecek, herkesin birbirini kendisine denk ve eşit gördüğü, insanca, hakça bir düzen inşa edeceğiz. Çıktığımız bu zorlu, acılı, meşakkatli yolun hedefleri, çok ama çok büyüktür. Milletimizin umutları, özlemleri, hayalleri ne kadar büyükse, o kadar büyüktür.”
“86 MİLYONUN KARDEŞLİĞİYLE BAŞARACAĞIZ”
“Bir avuç insana karşı, 86 milyonun gücüyle, 86 milyonun kardeşliğiyle başaracağız. Bu cennet vatanda özgür, mutlu ve onurlu yaşamak için, kim olduğumuz, nerede olduğumuz hiç fark etmeyecek. İstanbul Boğazı’nın kenarında… Dicle Nehri’nin kıyısında… İç Anadolu’nun bozkırında… Ege’nin ovalarında… Karadeniz’in ormanlarında… Akdeniz’in yaylalarında aynı imkanları, aynı fırsatları bölüşeceğiz. Ortak değerlerimize, ortak sorumluluklarımıza hep birlikte sahip çıkarak, sevinçleriyle hüzünleriyle aynı hayatı paylaşacağız. Birbirimize sarılıp, birbirimizden güç alacağız. Her şey çok güzel olacak. Milletime inancım, güvenim sonsuzdur. Sizleri çok seviyorum. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”
ŞAHAN: ŞİŞLİ, MİLLİ MÜCADELENİN BAŞLADIĞI YERDİR
Tutuklu Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ise Şişli'ye gönderdiği mesajında, “Bu 200 gün hem sabrın ve dayanışmanın, hem de onurun ve umudun 200 günü oldu. 19 Mart Darbesi’nden sonraki ilk mitingimizi yine Şişli’de yapmıştık. O gün de söyledik, bugün de söylüyoruz. Şişli, Milli Mücadelenin başladığı yerdir. Cumhuriyet’in, özgürlüğün ve halk iradesinin simgesidir” ifadelerine yer verdi.
RESUL EMRAH ŞAHAN'A ÖZGÜRLÜK
CHP İstanbul Gençlik Kolları üyeleri, Şişli Atatürk Evi Müzesi'nden Mecidiyeköy'e yürüyerek mitinge katıldı. Yürüyüşte tutuklu Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın özgürlüğü için sloganlar atıldı.
"Yürüyüşümüz sürecek, mücadelemiz büyüyecek" pankartı taşındı.
Yorum Yazın