
Özgür Özel, İmamoğlu'nun çağrısını hatırlattı; Erdoğan'a seslendi
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğuna karşı İstanbul'da 3'üncüsü Başakşehir'de düzenlenen mitingde konuşan CHP lideri Özgür Özel, iktidara sert tepki gösterdi. İmamoğlu'nun 'Kanal İstanbul için referandum' çağrısını anımsatan Özel, "Erdoğan tam karşındayım, sen neredesin?" ifadesini kullandı.
- Ege Postası
- 30.04.2025 - 22:41
- Güncelleme: 30.04.2025 - 23:00
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik başlatılan soruşturma kapsamına tutuklanan İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için çarşamba akşamları İstanbul’da düzenlenen mitinglerin 3’üncüsü yapıldı.
"Millet iradesine sahip çıkıyor" sloganıyla ilk adresi Şişli, ikincisi ise Beylikdüzü olan mitinglerden sonra Başakşehir'de binler bir araya geldi.
İMAMOĞLU'NUN MESAJI DA YAYIMLANDI
Miting alanında İmamoğlu'nun mesajı da yayınlandı. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in okuduğu mesajda İmamoğlu, adalet, özgürlük ve İstanbul'un geleceği için kararlılıkla mücadele edeceklerini vurguladı.
İmamoğlu, İstanbul'da başlatılan eylemlere vurguda bulunarak "Bu meydanlar herkes için adil, özgür ve müreffeh bir ülke hayaline ses oluyor” dedi. Kanal İstanbul projesine de sert sözlerle karşı çıkan İmamoğlu, “Beton Kanal'a İstanbul'u teslim etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Deprem riskine dikkat çeken İmamoğlu, “Depreme dayanıklı, doğası korunmuş, çocuklarımıza güvenle emanet edeceğimiz bir İstanbul. Sizin rant projelerinize İstanbul'umuzu kurban etmeyeceğiz" dedi.
İmamoğlu mesajında şu ifadeler de yer aldı:
"Şunu asla unutmayın: Bu büyük yürüyüş, bizim adalet yürüyüşümüzdür. Bu büyük yürüyüş çocuklarımızın özgür yarınları içindir. Bu büyük yürüyüş insanımızı, toprağımızı, suyumuzu, şehrimizi korumak içindir. İnancımız tam, irademiz sarsılmaz."
ÖZGÜR ÖZEL: KALELER FETHEDİLDİ
Tartışmaların devam ettiği 'Kanal İstanbul' güzergahında yer alan bölgede yapılan mitingde CHP Genel Başkanı Özgür Özel açıklamalarda bulundu.
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"*Bu akşam Başakşehir'de adaletsizliğe isyanı görüyorum. Bu akşam mitinge gelmedik, eyleme geldik on binleri görüyorum.
*Orada miting olmaz dediler, orası AK Parti'nin kalesi dediler. Artık orası onun kalesi, burası bunun kalesi yok. Artık Kadıköy de bizim Başakşehir de bizim, Yozgat da bizim Mersin de bizim. Hafta sonu gidiyoruz, Mevlana'nın memleketi Konya da bizim. And olsun ki o eski siyaset yok. Artık kaleler fethedilmiştir. Artık Başakşehir milletin kalesidir.
*Hepinize selam olsun, hepinize helal olsun! Hepimiz bilelim ki, herkes bilsin ki, 19 Mart’tan beri yapılanlar ne sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ne, ne sadece Ekrem Başkan’a... Herkes bilsin ki yapılanlar, Türkiye’deki siyaset kurumuna yapılmıştır.
*Dolayısıyla; muhalefetiyle, iktidarıyla, tüm siyasi partilerde emek veren herkese... O siyasi partilere gönül veren herkese... Sandığa gitsin gitmesin, bir gün sandık başına giderek "değiştirebilirim" hissine sahip olan herkese… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti sandığa, milli iradeye yapılmış bir darbedir!
*Bu darbeyi kılıfına uydurmak için bir kumpas dosyası hazırladılar. O ilk dalgada işi gizli tanıklara dayandırdılar. Öyle ya, geçmişte İstanbul’da; İstanbul’un rantını, kendi siyasetine sermaye edenler… İstanbul’dan yola çıkıp, tüm Türkiye’deki siyasetlerini bu kentte işlenen kent suçlarıyla finanse edenler…
*Vaktiyle, "Biz bu şehre çok ihanet ettik" diyenler… Günü geldiğinde itiraf edenler… Kişi kendinden bilir işi!
*Davasıyla bir başsavcıya: “Git bak, elinle koymuş gibi bulacaksın” dediği... Bir iftira dosyasını teslim ettiler. Ve öyle yaptı!
*Gizli tanıklarıyla, birçok iftira ve yalanla dolu bir dosya hazırladı. Ancak o gizli tanıkların söylediği iddiaları tek bir somut delil desteklemeyince, üç ay boyunca anlattıkları MASAK raporu da –ki öyle bir rapor yokmuş– ortaya çıkınca, o dosya bir peçete torbası gibi tel tel döküldü.
*Bu sefer döndüler; kendi yandaş müteahhitlerinden iftiracı şikayetçiler yaratmaya çalıştılar. Ama onların da ne somut bir delili vardı, ne "gördüm" deme cesaretleri, ne de “benden biri istedi” deme imkanları…
*Sadece, "öyle duydum", "miş, muş" dediler… Savcının işine yarayacak tek bir somut şey söyleyemediler.
*En sonunda çareyi, içeride tuttukları arkadaşlarımıza tehdit etmekte, şantaj yapmakta aradılar. Onları birbirine karşı yalancı şahit noktasına getirmek gibi bir kötülüğe yeltendiler.
*İçerideki kadınlara, "Avukatı olmadan doktora götürüyoruz" diyerek, savcıyla bir odaya soktular. “Dediğim gibi ifade ver, çocuğuna kavuş. Yoksa 10 yıl boyunca evladını göremezsin,” dediler.
*Bağlantıyla bağlanıp, “Dört dakikan kaldı. Dediğim gibi ifade vermezsen ekran kapanır. Beni de unut, evladını da unut,” dediler.
*İtirafçı yapmak için bu şartlarda, etkin pişmanlıktan yararlanacak insanların peşine düştüler. Ama karşılarında onurlu, gururlu, tertemiz arkadaşlarımız vardı! Ve bu kötüler, onların karşısında sadece avuçlarını yaladılar.
*İlk dalgada ellerinde 3 tane odun vardı: Meşe, Çınar, Ladin... Bu odunların yalanları milletin vicdanlarına sinmeyince ikinci dalgada da üç tane gizli tanık var! Şimdi de Şahin, Doğan, Kartal diye üç tane hayvan bulmuşlar.
*Yine yalan, yine iftira, yine kumpas. Dosya tel tel döküldü, attıkları yalan kimsede karşılık bulmadı.
*Ekrem Başkanımızın özel kalemini 10 yaşında evladı evdeyken alıp getirdiler. Soruya bakın bu plakalı sizin mi? Cevap veriyor benimdir efendim. Bu araba, 2021'de İpsala sınırından çıktı, yurtdışına para mı kaçırdınız diye sorulunca, cevap veriyor, efendim ben 2021'de bu araba ne yaptı bilemem ben arabayı ben 2023'te aldım diyor.
*İSKİ Daire Başkanımıza, Erdoğan dönemi girmiş, liyakatli bir insan, Kanal İstanbul zamanı kaçak yapılara izin vermemiş, Erdoğan'ın kendi göreve getirdiği daire başkanına gözaltı yaptılar.
*İşte karşınızda 15 yaşındaki bir kızın kulağındaki küpeler altın mı diye o küpeleri çıkarmaya çalışıp, sözde operasyonda altın bulduk diyenler var. Küçücük bir çocuğun kartondan kumbarasından çıkan parayı rüşvet parası diye göstermeye çalışanlar var. İşte 2. dalga budur. Bunların ahlakı budur, vicdanı budur.
*Bunlar 19 Mart darbesinin icazetini Trump'tan aldılar. Ne diyor Trump, "Severim onu bizim çocuktur" diyor. Tıpkı Kenan Evren'e dedikleri gibi. Trump, "Gazze'yi boşaltacağım, orayı Las Vegas yapacağım" diyor, Erdoğan susuyor. Trump, "Güney Kıbrıs'ı Türki Cumhuriyetler tanıyacak" diyor bunlar susuyorlar. Ama şunu bilsinler ki CHP'nin 3. Genel Başkanı, Yaser Arafat'ın can yoldaşı Bülent Ecevit'in çizgisi neresiyse biz de oradayız.
*Bunlar 6. filo gelince ona selam duranlardır. Biz, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yoldaşlarıyız. Bir tarafta Kıbrıs işgal altındayken, Kıbrıs'ı kurtaran, 'Bizimkiler geliyor' diye küçük çocukları sevince boğanlar var, bir tarafta Trump korkusuyla Kıbrıs'ı satanlar var.
*Tek talebi var Trump'tan, yenemeyeceği bir rakibi var, 5 yıl yapmadığım çirkef kalmadı, yine yendi, beni yenecek. Ona darbe yapacağım, bana ses çıkarma, ona darbe yapacağım, Kıbrıs da senin olsun, Filistin de diyen bir Erdoğan var karşımızda.
*Bütün televizyonlarından 560 milyar yolsuzluk var dediler, Allah'tan korkmazlar, 560 milyar 6 yıllık bütçeden fazla. 6 yıl hiç personel maaşı ödemezsen, hiç hizmet yapmasan, bütün para 496 milyar, bu diyor ki 560 milyarlık yolsuzluk var.
*Burayı, bu meydanı bize kapatmaya kalkan, ışıklarını söndürmeye kalkan Ulaştırma Bakanı, Devlet Demir Yolları'nın treni geçti, selamladı meydanı. Bu da sana kapak olsun.
*Buradan Erdoğan'a sesleniyoruz. Kendine güveniyorsan koy sandığı, İstanbullu karar versin, İstanbul mu Kanal İstanbul mu diye.
*Bak Erdoğan tam karşındayım, 43 gün oldu. Ben buradayım, meydandayım. Ben Saraçhane'deyim, Samsun'da, Yozgat'ta, Mersin'deyim. Ben bugün Başakşehir'deyim. Sen neredesin salon adamı Erdoğan?
*Bakmayın siz Sayın Bahçeli'nin 100 milyon imza toplasalar ne yazar demesine. Bu millet gücünü sana da ittifak ortağına da gösterecek."
*Diyorlar ki İBB'den bir şirket 1200 tane telefon aldı şuraya dağıttı. Diyorlar ki 1200 tane telefon delegelere dağıtıldı. Bir tane ispat et be Allah'ın adamı. İspat edemiyorlar geri vites yapıyorlar. Kameralarda valiz var diyorlar, para var rüşvet var diyorlar. açıyoruz valizi, rahmetli Kadir Topbaş'tan kalma jammer var içeride.
*Erdoğan diyor ki jammer ne diyorsan bilmezler diyor ama korumaları valizle jammerları çekip çekip götürüyorlar. Hiç utanmıyorlar! Biz bir günden bir güne o valilerde para var demedik. Öyle çaresiz kaldılar ki iftiradan başka sarılacak bir şey bulamadılar.
*Bugün AKP'nin daha doğrusu Cumhurbaşkanlığı'nın İleteşim Başkanlığı, milletvekillerine, televizyonda konuşacaklara not yollamış, diyorlar ki İBB soruşturmasında savcılığın iddialarını bol bol söyleyin, CHP'nin cevaplarını duymazdan gelin. Not yazmış, KKTC'deki Falyalı davasına girmeyin, CHP'nin Kıbrıs iddialarına cevap vermeyin.
*1 Mayıs'ta Taksim'e gitmek isteyenleri, terör bağlantılı olduklarını söyleyin, eskilerden sorulan olursa sakın cevap vermeyin. Bu şudur, Adalet ve Kalkınma Partisi ahlaki üstünlüğü kaybetmiş, psikolojik üstünlüğü kaybetmiş. Korkun bizden, biz haklıyız, biz üstünüz, biz kazanacağız!
*Bizden yalancılar korksun, tek adamın emriyle hak yiyenler korksun. Geçmişte bunlara oy verenler, üye olanlar korkmasın. Onların da yoksunluğunu bitireceğiz. Bütün Türkiye'yi biz saracağız.
*Bugün bizi Silivri'den odası küçük yüreği büyük kardeşlerimiz izliyor, Ekrem Başkan'a ve Silivri'deki yiğitlere bir selam yollamaya hazır mısınız?
Yorum Yazın