Özgener'den iktidara enflasyon göndermeli gelir adaletsizliği ve sanayileşme çıkışı!
İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Türkiye'nin daha uzun yıllar sanayicilik kültürünün ve üretimin ekonomiye kazandıracağı katma değere ihtiyacı olduğunu belirtip, "Daha fazla zaman kaybetmeden bilgi bazlı, sürdürülebilir, yenilikçi ve verimlilik temelli bir yeni sanayileşme stratejisine yönelmemiz gerektiğini düşünüyorum" dedi.
- Ege Postası
- 27.11.2025 - 10:18
- Güncelleme: 27.11.2025 - 11:42
İzmir Ticaret Odası kasım ayı olağan meclis toplantısı İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir'in, sadece bu ülkenin en büyük kentlerinden biri değil, aynı zamanda yeniliğe en açık, dünyaya en entegre, değişimi en hızlı içselleştiren şehirlerinden biri olduğunu ifade etti. Türkiye ekonomisinin mevcut görünümünden ve uygulanmakta olan programın tam anlamıyla kendini gerçekleştirebilmesi için belirleyici rolü teknolojinin oynayacağını belirten Özgener, İzmir'in bu dönüşümde nasıl fark yaratabileceğini konuşmanın Türkiye'nin geleceğini konuşmak anlamına geldiğini söyledi.

'ÜLKE GENELİNDE EN KIRILGAN NOKTA ENFLASYON'
Son açıklanan IMF raporuna göre ekonomik programın olumlu çıktılarını aktaran Özgener, "IMF'ye göre uygulanan bu program ile; rezervlerdeki güçlenme, hedeflenen hızda olmasa da kademeli dezenflasyonun sağlanması, Türk lirasına olan güvenin artması, bütçe açığının azalması, büyümenin güçlü seyrini koruması, finansal sistemin sağlıklı kalması, pozitif reel faizlerin yatırımcı güvenini desteklemesi, para politikası çerçevesinin finansal istikrarı bozmadan çalışması, Merkez Bankası'nın hedef-tahmin ayrımı yapmasının iletişimde iyileşme yaratması ve cari dengenin finansman yapısındaki iyileşme gibi alanlarda sonuç alındı. Ancak programın başlangıç hedeflerine rağmen hem ülkemiz genelinde hem iş dünyamız açısından en kırılgan noktanın halen enflasyon ve bunun yarattığı gelir adaletsizliği olduğunu görüyoruz. Bu bozulmanın reel sektör açısından yarattığı olumsuz somut sonuçları yaşamaya devam ediyoruz. Bunun sonucunda; iç talebin zayıfladığını, hanelerin zorunlu harcama dışındaki tüketimlerini kıstığını, hanehalkının enflasyonun düşme algısının iyi yönetilmediğini, nitelikli işgücünün maliyet baskısının arttığını ve özellikle genç yeteneklerin yurtdışına yöneliminin devam ettiğini görüyoruz. Bu tablo firmaların yatırım motivasyonunu azaltıyor" diye konuştu.
Özgener, "Tüm bunlara paralel olarak verimlilik artışı da sağlanamadığı için ücretler reel olarak yükselmiyor. Ücretlerin yükselmemesi eşitsizliği daha da büyütüyor ve kısır döngü kırılamıyor. Bu süreçte en büyük kaybı; işçilik maliyetlerinin geri döndürülemez şekilde artması olarak değerlendiriyoruz. Tüm bunlar iş dünyası için bugünkü zorlu zemini hazırladı. Özellikle enflasyonun bu seviyelerde kalması; geleceğin büyümesini, sanayinin rekabet gücünü ve toplumun sosyal dokusunu olumsuz yönde etkilemeye devam eder. Bu çerçevede değerlendirildiğinde; enflasyonda kararlı bir şekilde aşağı yönlü bir patika oluşturulmasının, programın en kritik noktası olmaya devam ettiğine inanıyoruz" dedi.

'ÜRETİMDEKİ YAVAŞLAMA KALICI KAPASİTE KAYIPLARINA YOL AÇMAMALI'
Tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, makine-ekipman gibi emek yoğun sektörlerde ciddi rekabet kaybı oluştuğuna dikkati çeken Özgener, "Sanayi üretimi ve Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerinin uzun süredir daralmayı işaret etmesi, kapasite kullanım oranlarındaki gerileme, sektörler arası ivme kaybı ve ihracatta fiyat tutturma baskıları da tabloyu pekiştiriyor. Finansmana erişim maliyetlerinin halen yüksek seyretmesi ise birçok işletmenin nakit akışını zorluyor. Bu göstergeler, ekonomide kritik bir kavramı gündeme getiriyor: Erken sanayisizleşme. Normalde ülkeler belirli bir gelir seviyesine ulaştıktan sonra hizmet sektörünün ağırlığı artar. Fakat erken sanayisizleşmede, ülke henüz yüksek gelir seviyesine gelmeden, rekabet gücünü ve verimlilik kazanımlarını edinmeden, sanayinin hem üretim hem istihdam payı düşmeye başlıyor. Dezenflasyon sürecinde büyümenin bir miktar yavaşlaması doğal bir sonuç olsa da burada kaçınılması gereken husus; üretimdeki yavaşlamanın kalıcı kapasite kayıplarına yol açmaması gerektiği. Türkiye'nin daha uzun yıllar sanayicilik kültürünün ve üretimin ekonomiye kazandıracağı katma değere ihtiyacı var. Ancak, bugünün gerçekleri ve sanayide önde gelen güçlü ülkelerin izlediği yol dikkate alındığında daha fazla zaman kaybetmeden bilgi bazlı, sürdürülebilir, yenilikçi ve verimlilik temelli bir yeni sanayileşme stratejisine yönelmemiz gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

'TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜME GEÇİŞİN ANAHTARI GÜÇLÜ SANAYİ OMURGASIDIR'
"Teknolojik dönüşüme hızla ve sürdürülebilir geçişin anahtarı, ülkemizin sahip olduğu güçlü sanayi omurgasıdır" diyen Özgener, "Yüksek teknolojiye dayalı üretime ve dijitalleşmeye geçişin hem verimliliği hem rekabet gücünü hem de gelişmişlik düzeyini uzun vadede kalıcı olmasını sağlayacağına inanıyorum. Yüksek teknoloji üretimi; yapay zeka tabanlı süreçler, veri odaklı karar mekanizmaları, otomasyon ve sürdürülebilir enerji teknolojileri ile mümkün" dedi.
Özgener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üretimden tedarik zincirine uzanan tüm süreçlerin teknoloji ve inovasyonla güçlendirilmesi, bu kapasitenin dış pazarlara taşınmasını sağlayacak stratejik adımların da eş zamanlı olarak planlanmasını gerekli kılıyor. Söz konusu planlamaların destek mekanizmalarıyla güçlendirilmesi biz iş insanları için kritik önem taşıyor."

Toplantının sonunda bu yıl 9'uncusu gerçekleşen TOBB Türkiye 100 Programı'nda İzmir'den ödül almış 6 üye firmaya plaket takdimi yapıldı.(DHA)
Yorum Yazın