Dolar 34,0783
%-0.47
Euro 37,6099
%-0.06
Altın 2.922,730
%0.04
Bist-100 9.109,00
%2.37

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kılıçdaroğlu: CHP, iktidara en yakın dönemde

Kılıçdaroğlu: CHP, iktidara en yakın dönemde

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarının toplumda yaşanan sorunları CHP’nin önerileriyle çözmeye çalıştığını belirterek, “Çünkü onlar çözümü bilmiyorlar. Neyi nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Bir sorunlar yumağı ile Türkiye karşı karşıya. Buna ‘çoklu organ yetmezliği’ diyorum. İktidar, çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıya” dedi. Kılıçdaroğlu, “Sorunları sadece dillendiren değil, sorunların nasıl çözüleceğini de ifade eden bir partiyiz. Dolasıyla uzun yıllardır iktidar olamayan bir CHP, iktidara en yakın dönemdedir” diye konuştu.

  • Ege Postası
  • 12.08.2022 - 12:21

Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Maltepe'deki Yaşar Kemal Kültür Merkezi'nde bugün başlayan CHP Yurt Dışı Örgütlenme Çalıştayı'na katıldı. Kılıçdaroğlu, yurt dışından gelen CHP temsilcilerine katılımından dolayı teşekkür etti.

Halkın, ‘birinci sınıf demokrasiyi’ hak ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biz üçüncü sınıf demokrasiyi değil, biz birinci sınıf demokrasiyi hak eden bir ülkeyiz. Ülkemizde birinci sınıf demokrasi olmalı, insan hakları olmalı, çevre hakkı olmalı. Birilerinin dayatmasıyla demokrasi değil, kendi özgür irademizle kendi ülkemize demokrasiyi getirmeliyiz” dedi.

Kılıçdaroğlu, yurt dışında 4 milyon seçmen olduğunu, fakat CHP’nin beklediği oyu alamadığını ifade ederek, “Oyu alamıyorsak klasik bir söylemle ‘Efendim onlar bize oy vermiyorlar.’ Hayır, bunu kabul etmiyorum. Niçin bize oy vermiyorlar? Asıl üzerinde düşüneceğimiz nokta bu. Neden bize oy vermiyorlar? Yani karşıya iğneyi batırmadan, çuvaldızı önce kendimize batırmak zorundayız” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“DÜNYA SİYASET TARİHİNE BIRAKACAĞIMIZ MİRAS, OTORİTER BİR YÖNETİMİ DEMOKRATİK YÖNTEMLERLE DEĞİŞTİRMEKTİR: Her birimizin, tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Bugün içinde yaşadığımız şartlar, her birimizin daha fazla düşünmesini, tartışmasını, yeni yollar, yöntemler bulmasını zorunlu kılan bir süreç. O nedenle bu süreçte içeride biz çalışıyoruz; eksiğimiz, artımız olabilir. Dışarıda sizler çalışıyorsunuz; eksiniz, artınız olabilir. Ama biz, dünya siyaset tarihine bir şey bırakmak istiyoruz. Dünya siyaset tarihine bırakacağımız miras, özellikle gençlerin, yani ilk kez oy kullanacakların bırakacakları miras, otoriter bir yönetimi demokratik yöntemlerle değiştirmektir. Bunu gerçekleştirmek için yola çıktık zaten.

DAHA GÜZEL BİR TÜRKİYE’DE YAŞAMAK İSTİYORUZ: Biz, pek çok sorun yaşadık ister yurt dışında ister yurt içinde. Ama artık sorunlarımızdan arınmak, geleceğe güvenle bakmak istiyoruz. Daha güzel bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Avrupa Birliği’nde öngörülen, demokratik ülkelerde öngörülen bütün demokratik kazanımların Türkiye’de de olmasını istiyoruz. Herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiye istiyoruz. Hiç kimsenin inancından, kimliğinden, yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmediği bir Türkiye istiyoruz. Bunun kavgasını, mücadelesini veriyoruz. Eski, klasik söylemlerin çok dışında, uygar dünyanın bir parçası olmak için mücadele eden bir CHP var. Bunun farkında olmanız lazım.

CHP, İKTİDARA EN YAKIN DÖNEMDEDİR: Bizler, eleştiri yaparken arkasından mutlaka çözümü getiren, öneren, topluma duyuran bir partiyiz. Sorunları sadece dillendiren değil, sorunların nasıl çözüleceğini de ifade eden bir partiyiz. Dolasıyla uzun yıllardır iktidar olamayan bir CHP, iktidara en yakın dönemdedir. Ama bunu yapacak, sağlayacak olan sizlersiniz. Bu partiye emek verenlerdir.

NİÇİN BİZE OY VERMİYORLAR: Yaklaşık 4 milyon seçmen, 6 milyon civarında yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız var. Biz, oralardan beklediğimiz oyu alamıyoruz. Oyu alamıyorsak klasik bir söylemle ‘Efendim onlar bize oy vermiyorlar’. Hayır, bunu kabul etmiyorum. Niçin bize oy vermiyorlar? Asıl üzerinde düşüneceğimiz nokta bu. Neden bize oy vermiyorlar? Yani karşıya iğneyi batırmadan, çuvaldızı önce kendimize batırmak zorundayız. Neden bize oy vermiyorlar?

YEREL YÖNETİMLER BUNUN EN GÜZEL ÖRNEĞİDİR: Eğer biz güven vermiyorsak neden bize oy versinler? Siyaseti bireysel çıkarlar üzerine inşa ediyorsak niye bize oy versinler? Derdini anlatmak isteyen vatandaşın derdini anlatırken lafını ağzına tıkıyorsak niye bize oy versinler? Yaşadığı dünya kadar sorun var, o sorunların çözümü ile ilgili çaba harcamıyorsak niye bize oy versinler? Yeni bir siyaset anlayışını ülkemize getiriyoruz. Bu yeni siyaset anlayışının CHP’ye kapıları araladığını gayet iyi biliyoruz. Yerel yönetimler bunun en güzel örneği. Biz büyük kentleri alacağımızı söylediğimizde bize kimse inanmıyordu, rakiplerimiz inanmıyordu. Ama biz, yeni siyaset anlayışımızla bu kapıları araladık. Ve bugün, bu yeni siyaset anlayışının meyvelerini de görüyoruz. Bugün Türkiye’de, nüfusun yüzde 50’den fazlasını bir anlamda CHP’li büyükşehir belediye başkanları bir anlamda yönetiyor. Yanıldığımız bir yer var; Bursa. Bursa’yı kaybetmemizin kabahati de bize ait, Bursalılara ait değil. Ama önümüzdeki seçimlerde onu da telafi edeceğiz inşallah.

UNUTMAYALIM, ASLINDA ÇOK ÇALIŞKAN BİR HALKIZ BİZ: Seçmenlerle çok sıcak ve samimi bir ilişki kurmak zorundasınız. Onların sorunlarını dinlemek ve sorunlarını çözmek veya biz nasıl çözüyoruz, neyi öneriyoruz, bunu çok iyi anlatmak zorundasınız. Yurt dışından gelen kardeşlerimiz var. Oralarda çalışıyorlar, emek harcıyorlar. O ülkelerin kalkınmasına, büyümesine katkıda bulunuyorlar. Unutmayalım, aslında çok çalışkan bir halkız biz. Yaratıcı bir zekamız var bizim. Sadece düz işçi olarak bizim babalarımız, dedelerimiz gitti. Ama şimdi onların üçüncü, dördüncü kuşakları üniversitede hoca, sanatçı, gazeteci, bilim insanları. Demek ki çalışırsak pek çok şeyi kazanabiliyoruz.

CHP’DE KISIR ÇEKİŞMELER YOK ARTIK: Geçmişte CHP’de kısır çekişmeler vardı, bunları tamamen ayıkladık. Kısır çekişmeler yok artık. Her birimiz iktidara odaklanmış vaziyetteyiz. Her birimiz Türkiye’nin sorunlarını çok iyi biliyoruz ve bu sorunları çözmek istiyoruz. Sorunların nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Kafa yoruyoruz. Sadece parti içinde değil, akademik dünyadan, bürokratik dünyadan da yardım alıyoruz… Sivil toplum örgütleriyle tartışıyoruz. Çağdaş bir CHP; sorunları bilen, sağlıklı ve tutarlı çözümler üreten bir CHP var artık. Bunu sadece Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız değil, artık bütün dünya biliyor.

BİZ, YURT DIŞI SEÇİM ÇEVRESİ OLUŞSUN DİYE KANUN TEKLİFİ VERDİK: CHP’nin sorunlara ne kadar tutarlı ve mantıklı yaklaştığını ifade etmek için bir şey daha söyleyeyim. 2013’te, ilk kez, ‘yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın kendilerini temsil etmek üzere yurt dışı seçim çevresi oluşturulması gerekir’ diye telaffuz eden ve kanun teklifini veren bir partiyiz. Amacımız şu; yurt dışında yaşayan vatandaşlar, sorunlarını Türkiye’de yaşayan bir temsilci aracılığı ile dillendirmesinler. Sorunları biliyorlar, bulundukları ülkelerde yaşıyorlar. Neden o ülkelerde vatandaşlarımız, Ankara’da TBMM’ye gelip burada kendi dertlerini anlatamıyorlar? Sorunlarını ve çözümlerini neden dolaylı yollarla anlatsınlar? Biz, yurt dışı seçim çevresi oluşsun diye kanun teklifi verdik.

KİMLİK, İNANÇ, YAŞAM TARZI ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYACAĞIZ: Burada insanımız sorunlar yumağı içinde. İşsizliğin bu noktalara geldiği, derin bir yoksulluk sürecinin yaşandığı bir ortamda insanlar, ancak kendi sorunları ile yüzleşiyorlar, yaşıyorlar. O nedenle iş birliği yapmamız gerekiyor. Sizler, CHP’yi temsil ediyorsunuz bulunduğunuz ülkelerde. Eğer kucağınızı ne kadar büyük açarsanız ve ne kadar geniş kitleleri kucaklarsanız emin olun o kadar büyüyeceksiniz. Ama ‘hayır, ben burada kalayım, sadece ben seçileyim, küçük olsun benim olsun’ anlayışı ile yola çıkarsanız siz de kaybedersiniz, biz de kaybederiz. Kucağımızı açacağız herkese. Kimlik, inanç, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayacağız. Eğer siyaset yapacaksak Türkiye’yi nasıl büyütürüz, katma değeri yüksek ürünleri nasıl üretiriz, bulunduğunuz ülke ile Türkiye arasındaki ilişkileri nasıl büyütebiliriz, Türkiye’ye geldiğinizde sağlık hizmetleri nasıl sorunsuz size verilebilir; bunları tartışmalıyız, çözümlerini anlatmalıyız. O zaman Türkiye, gerçek anlamda demokrasisi gelişmiş, insan haklarına saygı duyulan bir ülkeye dönüşmüş olur.

DEMOKRATİK KURALLARI KENDİ ÜLKEMİZE GETİRECEĞİZ: Biz üçüncü sınıf demokrasiyi değil, biz birinci sınıf demokrasiyi hak eden bir ülkeyiz. Ülkemizde birinci sınıf demokrasi olmalı, insan hakları olmalı, çevre hakkı olmalı. Birilerinin dayatmasıyla demokrasi değil, kendi özgür irademizle kendi ülkemize demokrasiyi getirmeliyiz. ‘Efendim, biz bekleyelim, bize bir fasıl açsınlar, biz de onu yapalım.’ Niye kardeşim? Bizim aklımız, bilgimiz yok mu? Bizim tarihsel birikimimiz yok mu? Biz, dünyayı iyi okumuyor muyuz? Biz, bunları yapacağız, kararlıyız. Göreceksiniz, ilk iktidarımızda göreceksiniz. Avrupa Birliği’nin öngördüğü, kendi ülkelerinde var olan bütün demokratik kuralları kendi ülkemize getireceğiz.

HEPİMİZE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR, BANA DA SİZE DE: Biz, bütün mazlum ülkelere örnek olan bir ülkeyiz. Bize tarihin yüklediği böyle bir sorumluluk da var. İşin özeti; hepimize çok iş düşüyor. Bana da size de çok iş düşüyor. Kısır tartışmalardan kesinlikle uzak duracağız. Bizi eleştirmek isteyenleri sabırla dinleyeceğiz. Birisi gelip, sizi bulup, sizi eleştiriyorsa aslında size değer verdiği içindir. Sizin eksiğinizi, hatanızı veya yanlışınızı size ifade etmek içindir. Eleştiriden korkmayacağız. Sağlıklı eleştiri kadar değerli bir şey yoktur.

İKTİDAR ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ İLE KARŞI KARŞIYA: Her sorunu biliyoruz, ama her sorunun nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Bugün bizim çözümlerimizi, iktidar olmadığımız halde iktidar sahipleri çözmek istiyorlar. Çünkü onlar çözümü bilmiyorlar. Neyi nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Bir sorunlar yumağı ile şu anda Türkiye karşı karşıya. Buna ‘çoklu organ yetmezliği’ diyorum. İktidar, çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıya.

BU SORUMLULUĞU YERİNE GETİRMEK ÇOK DEĞERLİ: İktidara geldiğimizde, -ki halkın iradesi ile geleceğiz inşallah, göreceksiniz- Türkiye kısa zamanda toparlanacak, farklı bir ufuk çizecek. Bütün dünyaya örnek olacak. Dolasıyla her birimizin böyle tarihi bir sorumluluğu var. Bu sorumluluk ile karşı karşıyasınız. Bu sorumluluğu yerine getirmek çok değerli.

HER ŞEYİ BİZ BİLİRİZ ALGISINI DARMADAĞIN EDİN: Örgütlerinizi kurarken kadın-erkek dengesine de lütfen dikkat edin. Avrupa’da yaşıyorsunuz. Kadın kardeşimizin siyaset alanını açın. Her şeyi beraber yapacağız. Biz, cinsiyet kotası getirdik, yüzde 33. Yüzde 20 de gençlik kotası getirdik. Kendi tüzüğümüzde, kendi irademizle getirdik. İktidar olduğumuzda bunu Siyasi Partiler Yasası’na da koyacağız. Gençlerin de önünü açacağız. Gençlerin de siyaset yapmasına imkân sağlayın. ‘Her şeyi biz biliriz’ algısını darmadağın edin. Her şeyi beraber yapacağız."

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.