Dolar 32,4057
%0.08
Euro 34,6698
%0.24
Altın 2.384,140
%0.16
Bist-100 10.046,00
%-0.37

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Karşıyaka’da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paneli! İstanbul Sözleşmesi için çağrı

Karşıyaka’da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paneli! İstanbul Sözleşmesi için çağrı

Karşıyaka Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paneli’nin ikinci oturumu da tamamlandı. Panelin İstanbul Sözleşmesi ve ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Kanundaki Yeri’ konulu ikinci oturumuna Av. Saadet Kayaalp ve Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen katıldı. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi için çağrı yapıldı.

  • Ege Postası
  • 10.03.2021 - 14:55

Panel, Karşıyaka Kent Konseyi Kadın Meclisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği sözcüsü Begonya Ertaş İncekara’nın müzik eşliğinde şiir dinletisi ile başladı, açılış konuşmaları ile devam etti. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Karşıyaka Belediye Meclisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı Şevket Balla, “Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumun her katmanında karşımıza çıkan, toplumsal cinsiyet farkları üzerinden kurgulanan hiyerarşik ilişkilerin sonlandırılması, güç farklılıklarının ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Yani en başta kadın ve erkeğin eşit olması demektir. Yani herkesin eşit söz, temsil ve ücret hakkına sahip olması demektir. Bu kriterleri sağlayarak Türkiye birincisi olan ve göğsümüzü kabartan Karşıyakalılara çok teşekkür ediyoruz. Bunlar bizi tebessüm ettiriyor. Ama hemen, hemen her gün yüreğimize oturan bazı gerçekler de var. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2020 yılında 300 kadının öldürüldüğünü açıkladı. Şiddet görüp hayatta kalanlar bu listede yok. Peki bunlara biz, “Coğrafya kaderdir” diyerek mi tepki vereceğiz? Caydırıcı tedbirleri almak için daha ne bekleniyor? Çözüm için mutlaka İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’un uygulanması gerekiyor. Yani şiddeti önleme, kadını koruma, iyi kovuşturma ve koruyucu politika geliştirme aşamaları hayata geçirilmelidir” ifadelerini kullandı. 

Balla konuşmasına şu şekilde devam etti: “Karşıyaka Belediyesi Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu olarak savunduğumuz yöntemler bunlardır. Öte yandan şiddeti önleyecek güç, kadınlarımızdadır. Bu bir toplumsal sorun ve örgütlü mücadele ile çözüleceği gerçeğini görmek gerekir. Bu salonda bu mücadeleyi sürdürdüğünü gördüğümüz ve ülkemizde bu mücadeleye katkı koyan tüm kadınlarımıza selam olsun.”

KADIN SORUNLARI YERİNDE SAYIYOR

Panelin moderatörlüğünü üstlenen İzmir Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Huriye Serter Türkiye’de yaşanan kadına yönelik şiddet olaylarına değindiği konuşmasında, “Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin; Özgecan Aslan, Ayşe Paşalı, Emine Bulut ve onlar gibi yüzlerce kadının gözü yaşlı ailelerini bugün teselli etmek mümkün olabilir mi? Samsun’da bir kadının üç yıl önce boşandığı eşinin tacizleri sonucunda defalarca kolluğa dilekçe vermesine rağmen korunamamış olmasını 5 yaşındaki kızına nasıl anlatabiliriz? Her yıl kadınlar gününde aynı şeyleri konuşuyoruz. Farkındalık çalışmaları artsa da kadın sorunları hep yerinde sayıyor. Bunun kültürel, sosyal, yasal, adli pek çok yönü var ama bir türlü somut adımlar atılmıyor. Ceza son çare olmalıdır, öncesinde yapılması gerekenler çok önemlidir. 6284 sayılı yasanın mekanizmaları tam uygulanmıyor, İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan devlet olmamıza rağmen biz kadınların sesine hiç kulak verilmeden sözleşmeden çıkmamıza yönelik kara bir propaganda yürütülüyor. Bugün yetkililerin sosyal medyadan yayınladığı iyi niyet mesajları bizi etkilemiyor ve ilgilendirmiyor” dedi.

MÜCADELEMİZ YAŞAM HAKKIMIZ İÇİN

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksinde Karşıyaka’nın 1. sırada olduğunu hatırlatan ve kadının toplumsal yaşamda güçlendirilmesi gerektiğini belirten Serter, “Kaç kadın valimiz, belediye başkanımız var? Meclisteki kadın vekil sayımız kaç? Bunları çoğaltmassak bu cinayetleri önleyemeyiz. İstihdamdaki kadın sayısını artırmalı, kadının iş ve dengesini sağlayabilmeliyiz. Girişimcilik yoluyla kadınları güçlendirmeli, başımızı başka yönlere çevirmeliyiz. Siyasi partileri kendi içlerinde değil kadın örgütlerini de yanlarına alarak kadın konusuna eğilmelidir. Kadın mücadelesini hiçbir siyasi irade ile beslemedik; bizim mücadelemiz önce yaşam hakkımız ardından da potansiyelimizi kabul ettirmektir. Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde 153 ülkeden 130. sırada alırken Karşıyaka Belediyesi Türkiye’deki tüm ilçeleri geride bırakarak toplumsal cinsiyet eşitliğinde 1. oldu, çok gurur duyuyoruz. Bu birincilik için başkanımızı kutluyor, kadına verdiği değer için teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Daha önceden belirlenmiş programları sebebiyle panele katılamayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bursa Milletvekili Prof. Dr. Lale Karabıyık’ın göndermiş olduğu telgraflar okundu. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve CHP İstanbul Milletvekili TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Grup Sözcüsü Sera Kadıgil’in ise gönderdiği videolar barkovizyon aracılığıyla yayınlandı. 

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Kadın denince hayatımızda her zaman var olan ve hayatımıza en fazla etki eden varlıklar olarak en renkli, en duyarlı; dünyayı güzelleştiren ve insanlığın yarısını oluşturan kişileri göklere çıkardığımız bir gün olması gerekirken ne yazık ki gerçeklerle yüzleşiyoruz. Kadınların eşit muamele görmemesinden kaynaklanan örnekleri anlatıyoruz, uygulanmayan yasaları konuşuyoruz.” 

Öte yandan CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır yaptığı konuşmada kadın haklarına dikkat çekti.

PANELİN İKİNCİ OTURUMU TAMAMLANDI

Kadınlar İstanbul Sözleşmesi için çağrı yaptı

Karşıyaka Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paneli’nin ikinci oturumu tamamlandı. 

Karşıyaka Zübeyde Hanım Nikahevi’nde düzenlenen panelin İstanbul Sözleşmesi ve ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Kanundaki Yeri’ konulu ikinci oturumuna Av. Saadet Kayaalp ve Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen katıldı. 

ŞİDDET EŞİTLİK İLE ORTADAN KALKACAK

Toplumsal Cinsiyetin tanımını yapan ve İstanbul Sözleşmesi’nin hukuki alt yapısını anlatan Av. Saadet Kayaalp konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Böyle bir organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ederim. İstanbul sözleşmesi dünyada ve Türkiye’de kadın hareketinin bütün birikiminin yasa metni olarak toparlanmış halidir. Bizim kadınların en önemli anayasamız diyebileceğimiz SEDAV sözleşmesi 1879’da imzalandı kadına yönelik cinsiyet temelli ayrımcılığı incelerdi. O zamanlar şiddet yoktu evin içine karşı müdahaleyi içermiyordu. Kadının insan hakları kadın biz kadın erkek ayırmıyoruz çünkü insan haklarına inanıyoruz. Cinsiyet eşitsizlik sebebiyle şiddete uğradığımızı öngörmüş. Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı herkes kanun önünde eşittir deniyor ama fiilen baktığımızda bu eşitliği görmüyoruz. Bu kavram bize toplumda öğretilen rollerdir. Bunların başında kadın ev içi bakım emeğinden sorumludur anlayışı geliyor. Kadın buna yönlendirilerek büyütülür, yeri ev olarak öğretilir. Erkek sokakta ve alanda olunca antrenmanlı olur. İstanbul sözleşmesi toplumsal cinsiyet kalıbı toplumdan, değer sisteminden öğrendiğimiz bütünü temsil eder. Kadınlar bu eşitsizliğe karşı olmalı ki hem eşitlenelim ve şiddet ortadan kalksın. O yüzden bu sözleşme devletlere hükümete, belediyelere tüm kamuya şiddete karşı bütüncül politika üretme görevi verir. Birincil görevi kadına şiddeti önleme, koruma. Eğer şiddete uğrayan varsa failleri cezalandıracaksınız. Şiddeti topyekun ortadan kaldıracak politikalar üreteceksin. Bir kadının yegane temeli kendini inşa edip kendi bireysel gelişimini tamamlayarak yaşamını sürdürmektir. Kamunun görevi ise bu gelişimin önünü açmaktır. Sözleşmeye istinaden 6284 sayılı yasa yürürlüğe girdi.”

KRİZ MERKEZLERİ ULAŞILABİLİR OLMALI

Şiddet önleme merkezlerinin önemine dikkat çeken, Cinsel Şiddet Merkezleri’nin de hayata geçirilmesi için çağrıda bulunan Kayaalp, “Kadın şiddete uğradığında şiddet önleme merkezine ulaşabilmelidir. Bu kriz merkezleri de ulaşabilir olmalıdır. Çünkü kadın şiddete uğradığında en yakın karakola gidiyor, ifadesi alınıyor ve savcılığa sevk edilirsiniz. Şiddetin daha travmanızı atlamamışken bir de dert anlatırsınız. Kadın aynı travmayı tekrar tekrar yaşıyor. İstanbul Sözleşmesi kadının tek seferde kriz merkezine ulaşmasını ve kadının güvenli bölgeye alınmasını; avukatın, psikoloğun hazır olması gerektiğini söylüyor. Kadının aynı travmayı yaşamaması için. Sözleşmede cinsel şiddet merkezi Türkiye’de yok, ki bu suçlar takibi en zor suçlar. Çünkü cinsel şiddete uğrayan bireyler bunu anlatmaktan çekiniyor. Ama bu merkezler oluşturulsa birey oranın verdiği güveni hissedecektir” şeklinde konuştu.

KADININ BEYANI ESASTIR

Şiddet ve istismar vakalarında kadının beyanının esas olduğunu hatırlatan Kayaalp, “Bu tip suçlarda kadının beyanı esastır ispat etmek zorunda değildir, delilleri yok etmeden en yakın baro, karakola gitmeleri gerekir. Buradan belediyelere çağrıda bulunuyorum; bir hastane ile anlaşma yapılıp hat oluşturulsa bu bile çok yeterli olacaktır. İzmir’de Baro’nun da çok etkin çalışmaları var. İstanbul Sözleşmesi’nin de birinci maddesi kadının beyanı esastır. İstanbul Sözleşmesi kadının güvende olması için bütüncül politikaların üretilmesini devlete görev olarak veriyor. Eğer toplumda din, örf ve adetten kaynaklanan bir eşitsizlik söz konusuysa bunu da gerekli yasalar ile değiştireceksiniz” dedi.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE SAHİP ÇIKALIM

Kadının özgürleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak tarif edilen ekonomik eşitsizlik kavramını açıklayan Kayaalp şunları kaydetti: “Fark şu ki kadın bir köle değil ki aile içinde tarif edilsin, kadın bir bireydir. Toplumda erkeğin ne kadar hakkı varsa kadın da eşit hakka sahiptir. Ekonomik şiddet; yasalarımızda boşanma halinde tedbir iştirak nafakası var. Çünkü nafakayı hak olarak görüyoruz. Çünkü nafaka boşanma halinde ya da eşler ayrı da kalsa yoksulluğa düşen tarafa verilen bir hak. Çünkü kadınlarla erkekler ekonomik alanda da eşit değil. Paranın patronu da erkekler. İstihdamda kadın yok, kadını sürekli ev içinde tarif etmişsiniz buna da bir ücret öngörmemişsiniz. Kadın boşandığı zaman bunu süreye bağlamışsınız. Kadın ve erkekler eşit ekonomik haklara sahip olsa kadınlar da böyle bir şey talep etmez. Nafakayı ortadan kaldırmak kadını köleleştirmenin ve evliliğe mahkum etmenin bir yolu. Kadınların şiddete maruz kalsa da evliliğini sürdürmesinin en büyük nedeni ekonomik kaygı, sığınacak bir yerinin olmaması.”
Kayaalp, konuşmasının sonunda İstanbul Sözleşmesi’nin önemine tekrar değinirken başta kadınlar olmak üzere herkesi İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya davet etti.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR

Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ise İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açanların argümanlarını değerlendirdiği konuşmasında, “Gençlik alanında çalışırken sürekli aynı konular etrafında toplanıyoruz. Eğitim, istihdam ve hak ve özellikler. Toplumda gençler bu üç alanda geride bırakılmışken hem genç hem de kadın olmak ikinci sınıf vatandaş bile olmadığınızı gösteriyor. İstanbul Sözleşmesi ile ilgili sürekli kaldırılsın anlatılan bazı çarpıtmalar var. Biz İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz. Örneğin bu sözleşmenin Türk aile yapısına zarar veriyor diyorlar; bu durumda mesele gelenek olarak bize anlatılanlardır. Sözleşme aile tanımı yapmıyor, aynı ev içinde yaşayan insanlar her zaman resmi nikahlı olmuyor. Birlikte yaşayan çiftleri, dini nikahlı olan çiftleri ve eşcinselleri de koruyor. Aslında rahatsız duyulan nokta da bu. İkincisi de geleneklere zarar vermesi. Diyor ki hiçbir geleneği, töreyi kadına yönelik şiddetin gerekçesi olarak gösteremezsin. Böyle gelenek olmaz diyor” ifadelerini kullandı.

İÇ HUKUKUMUZDA DA VAR

Gökçen konuşmasına şu şekilde devam etti: “Kadın beyanı ile mağdur edilen erkekler konusu. Ben şimdiye kadar kadın beyanı ile hapse düşmüş yalan beyan yüzünden mağdur olan erkek görmedim. Sözleşmenin eşcinselliği özendirdiği söyleniyor. Bu sözleşme uygulanırken kimse cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ayrıştırılamaz. Değindiği tek nokta da bu. Anayasa mahkemesi kararı da bunu açıklıyor. Yani bu noktada bu durum bizim iç hukukumuzda da var. Sözleşme buradan kaynaklanan ayrıştırmayı engellemek için kamu kurumlarını görevlendiriyor.”

SOSYAL DEVLET VURGUSU

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadınların ekonomik alanda özgürleşebilmesi için yaptığı çalışmalardan bahseden Gökçen, “Kadınların özgürleşebilmesinde hep ekonomik engeller önüne çıkıyor. O yüzden biz CHP olarak hem sosyal devlet anlayışının kadın üzerinden güçlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde aile destekleri sigortası paketini açıkladık.  Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek ve herkes temel bir gelire sahip olacak dedik. Bu paket ile sadece ekonomiyi değil kadınların önündeki engelleri de ortada kaldıracak kararların alınmasını sağlamak istedik. Bu doğrultuda kadınlar hesaplarına yatan parayla gidip alışverişini yapabilecek, ailelerini destekleyebilecekler. Çünkü sosyal devlet olmak bunu gerektirir.  Bu paket kadınları haklarıyla birlikte korurken, kadınlara haklarını arayabilecekleri imkanı da sağlayacak” diye açıkladı.  

EŞİT HAK EŞİT TEMSİLİYET

Kadının siyasette de eşit oranda temsil hakkının sahip olması gerektiğini vurgulayan Gökçen,

“Siyasette eşitlik için de kanun teklifimiz var. Çünkü resmi karar mekanizmaları resmi olarak gerçekleşmiyor. Biz daha sokağa çıkarken akşam eve dönerken korkuyoruz. Siyasetin mekanizmalarını takip etmek ve o ortamlarda bulunabilmemiz çok zor. Pozitif ayrımcılık istemeyen erkekler bütün bu siyasi mekanizmaları gözden geçirebilir. Kadınların katılabileceği saatlerde toplantı yapabilir. Bizim girdiğimiz ortamda eşitlikçi bir dil kullanabilir. Biz bu teklifi bu kadar parlamentonun gücünün azaldığı bir dönemde ciddi bir katılımcılık örneği sergileyerek kadın derneklerinin ve kadın akademisyenlerin de görüşü alınarak oluşturduk. Bu yasayla genel ve yerel seçimlerde yüzde 50 cinsiyet kotası hedefledik, yetiyor mu hayır çünkü bizi alt sıralara atıyorlar bu yüzden fermuar sistemi uygulanacak. Seçim kurulu denetimini de teklifimize etkiledik. Yasa teklifinin partilerden onay alması ve tüzüklere girmesi katılımcılığa örnek olacaktır. Parlamentoyu eşit istiyorsak bu teklife sahip çıkmalı ve takipçisi olmalıyız” dedi.  

Panelin sonunda konuşmacılara çiçek takdim edildi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.