Dolar 32,2500
%0.13
Euro 34,8341
%-0.08
Altın 2.421,180
%-0.95
Bist-100 10.056,00
%-1.59

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kadınlar isyan etti: İktidar hayatlarımızla kumar oynuyor

Kadınlar isyan etti: İktidar hayatlarımızla kumar oynuyor

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin gündemde olduğu şu günlerde kadınlar tepkilerini bir kez daha dile getirdi. İzmir Kadın Platformu çatısı altında bir araya gelen kadınlar Alsancak İskelesi önünde toplanarak, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini haykırdı.

  • Ege Postası
  • 19.08.2020 - 09:44

EGEPOSTASI- Kadınların haklarını evrensel düzeyde koruyan ve aile içi şiddetin önüne geçmeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline yönelik tartışmalar ve kadınların tepkileri devam ediyor. Alsancak İskelesi önünde İzmir Kadın Platformu’nun düzenlediği “Büyük Kadın Dayanışması” adı altında bir araya gelen kadınlar bir kez daha İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini, sözleşmenin hiçbir maddesinin tartışmaya açık olmadığını ve tüm maddelerin eksiksiz uygulanması gerektiğini dile getirdi.

Haftalardır tek bir amaç için bir araya geldiklerinin altını çizen kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi kaldırılmasın ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi.

“SÖZLEŞME HAYATIMIZIN TEMİNATIDIR”

Kadınlar adına ortak açıklamayı yapan platform sözcüsü, İstanbul Sözleşmesi’nin kadın haklarını evrensel boyutta koruyan en önemli metinlerden olduğu belirterek şunları söyledi;

“İstanbul sözleşmesi, kadınların eşitlik mücadelesinin evrensel boyutta kaleme alınmış önemli yazılı metinlerinden biridir. Tarih boyunca milyonlarca kadının direnişinden beslenerek yasal düzenleme ve uluslararası çapta elde edilen en önemli kazanımlardan biridir. İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddetin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonuç olduğunu söyler. Kadına yönelik fiziksel, psikolojik, cinsel ve ev içi şiddetin önlenmesine dair 81 madde içeren sözleşmenin her bir maddesi hayatlarımızın teminatıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek bizlerin her türlü ayrımcılık ve ölümle tehdit edenlerden korkmuyoruz. Sözleşmeden vazgeçmiyoruz. Dünyanın içerisinde bulunduğu pandemi koşullarında devletin ve iktidarın halk sağlığına yoğunlaşması gerekirsen salgının ağır yükünü taşıyan biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekle tehdit ediliyor, hayatlarımız konusunda pazarlığa zorlanıyoruz. Yürürlüğe girdiği1 Ağustos 2014’ten bu yana sözleşmenin uygulamasında isteksiz ve özensiz davranan iktidar şimdi de geleneklerimize uygun olmadığı ve aile kurumunu tehdit ettiği gerekçesiyle hayatlarımızla kumar oynuyor. Kadınların şiddetsiz bir yaşam ve yaşama hakkı tartışmaya açık bir konu değildir. Buna izin vermeyeceğiz. Hukuk devleti olma iddiasında olan bir ülkenin iktidar partisi, şiddeti önlemek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak olan barışçıl bir sözleşmeyi hiçbir gerekçeyle iptal edemez. AKP’nin MYK’sı kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların yaşama ve eşit vatandaş olarak muamele görme haklarını yok edecek bir tartışmaya yetkili değildir. Biz kadınlar, hayatlarımız hakkında söz sahibi olan tek kişi olduğumuzu bir kere daha ilan ediyoruz. İktidar, sözleşmenin feshedilmesiyle değil, bizleri katledenlerin cezalandırılmasıyla uğraşmalı. Sözleşmenin maddelerini hayata geçirecek kanunları uygulamalıdır.”

8 AYDA 239 KADIN CİNAYETİ

Açıklamada, son olarak 17 yaşındaki Duygu Delen’in adının eklendiği Anıt Sayaç’ın, 2020 yılının Ocak ayından bugüne 239 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü gösterdiğine dikkat çekilerek, “Yasını tuttuğumuz kadınlar, İstanbul Sözleşmesi uygulanıyor olsaydı bugün yaşıyor olacaklardı. Sözleşmeye dayanak çıkarılan 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun, uygulayıcısı olan kolluk kuvvetleri ve yargı tarafından önemsenmeyerek gereğince uygulanmamaktadır. Şikâyete geldiği halde yasayı uygulamayarak kapıdan çevirdiği, uzaklaştırma kararına rağmen korunmamış ve defalarca şiddete uğradığı belgelenmiş kadınların faillerini akşam olmadan salıveren devlet,  bu kadınların hayatlarını kaybetmesinden de sorumludur. Bu suçu gizleyemeyeceksiniz. Erkek şiddetiyle öldürülmüş kadınların hesabını sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir konuşmada toplumu, aileerkil olarak tanımlayıp sözleşmenin adını vermeden ‘İnsani ve özgün metinler çıkarmaya ziyadesiyle sahip olduğumuza inanıyorum. Tercüme metinler yerine, artık çerçevemizi kendimizin belirlemesi gerekiyor’ dedi. Bizler kadınlar olarak bu sözlere buradan cevap veriyoruz: Aile düzenini aile üzerinden kurarak bize saldırarak toplumsal yaşamdan koparıp ev içine hapseden ya da ihtiyaç olduğunda ucuz işgücü olarak kullanma politikalarının bir parçasıdır bu sözler. Bizler buna izin vermeyeceğiz. Kadınlar eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerdir.  İstanbul Sözleşmesi çeviri bir metin değil, Türkiye’nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin bir metnidir. Sözleşme yazılırken yazın ekibinin lideri bir Türkiyeli bir kadın olan Gülsüm Bilgehan’dır” denildi.

"HAYATLARIMIZ PAZARLIK KONUSU DEĞİLDİR"

Dönemin AK Partili Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, sözleşmeyi devamını takip ettiği de belirtilerek,  “Bizzat Cumhurbaşkanı’nın duyurduğu sözleşmeye karşı gelişen alerjinin sebebi bellidir. Sözleşmenin açığa çıkardığı gerçekler AKP’li erkekler ve kadına meta gözüyle bakan cemaatleri rahatsız etmiştir. Kadına şiddet en çok aile içindeki erkeklerden kaynaklanmaktadır. Aile içleri kadın ve çocukların mezarlığına dönüşmüştür. Üstelik bu metin bütün kadınlar yüzyıllardır verdiği çabanın bir sonucudur. Asla İstanbul Sözleşmesi’nin hiçbir maddesini tartışmaya açmayacağız. Açmanıza da izin vermeyeceğiz. Haklarımızdan vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin hedefi tüm insanlar arasında eşitlik sağlamaktır. AKP iktidarının tartışmaya açtığı sözleşmede en büyük saldırılar, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedefleyen maddelerdir.  Kadınlar kimsenin namusu veya emaneti değildir. AKP iktidarın amacı, namusumu korudum sözleri ile can alan katilleri meşrulaştırma çalışmasıdır. Örf ve adetlerin altına bahane edilerek reşit olmamış çocukların zorla evlendirilmesi. Evlilik içi şiddeti, cinsel şiddet, kürtaj, zorla kürtaj veya zorla kısırlaştırma kadınlara dayatılamaz. Devlet yasalar doğrultusunda düğün düzenleyerek çocukları tecavüzcüleri ile evlendirerek istismara göz yummaktadır. Bunların hepsi kadınlara ve çocuklara karşı suçlardır ve devlet iktidar partisi ile birlikte bu suçlulara yardım ve yataklık yapamaz. Devlet ayrımcı olamaz. Bugün meclisten pandemi süreci bahane edilerek geçirilmeye çalışılan çocuk suçlarına karşı bir kez daha ‘Çocuk istismarını aklatmayacağız’ diye bağırıyoruz. İstanbul Sözleşmesi üzerinden tehdit ediliyoruz. Haklarını isteyen haklarını saldıran polis, canımıza kast edenlere aynı muameleyi uygulanmamaktadır. Hiçbir saldırınız bizi caydıramayacaktır.  Eşitlik ve adalet haklarımızı savunmaktan korkmuyoruz, susmuyoruz. Geldiğimiz noktada AKP’li kadınların ve sağladığı güvenceleri görerek savunduğu İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz. Her gün kocası, abisi, amcası, eski sevgilisi tarafından öldürülmüş kadınların ağıtlarını yatığımız bu ülkede İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açmak canlarımız ile pazarlık yapmaktır. Hayatlarımız pazarlık konusu değildir. Devletin ve dolayısıyla hükümetin pratik görevi, her gün kadınlar öldürülüyorken tüm maddeleri tam anlamıyla uygulamaktır. Yasaların muhatabı olan bizler dün olduğu gibi bugünde haklarımızı savunmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın ardından oturma eylemine katılanlar bir forum düzenleyerek kadına yönelik şiddete ilişkin düşüncelerini paylaştı.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.