Dolar 41,2373
%0.19
Euro 48,3720
%0.61
Altın 4.793,210
%1.85
Bist-100 10.729,00
%-0.92

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
İzmir basınının usta kalemi Mehmet Karabel, Neo Haber'de…

İzmir basınının usta kalemi Mehmet Karabel, Neo Haber'de…

İzmir basınının saygın isimlerinden, İzmir’in usta kalemi Gazeteci-Yazar Mehmet Karabel, Neo Haber’in başına geçti.

  • Ege Postası
  • 04.09.2025 - 13:53
  • Güncelleme: 04.09.2025 - 15:10

1 Eylül’de ulusal yayın hayatına başlayan Neo Haber, güçlü kadrosuna Karabel gibi bir tecrübeyi ekleyerek dikkatleri üzerine çekti.

Mehmet Karabel kimdir?

1953 yılında İzmir’de doğan Mehmet Karabel, 1974’te Ege Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan (bugünkü İletişim Fakültesi) mezun oldu. Gazeteciliğe 1972 yılında Yeni Asır Gazetesi’nde adım atan Karabel; bugüne kadar üç kez Yeni Asır’da, iki kez Hürriyet’te, ayrıca Ege Ekspres ve Gazete Ege’de önemli görevler üstlendi. Muhabirlikten başlayıp yazı işleri müdür yardımcılığı, yazı işleri müdürlüğü ve genel yayın yönetmenliği gibi kritik pozisyonlarda bulundu.

1999 yılında yazılı basına görsel basını da ekleyen Karabel, Ege TV’de 18 yıl boyunca çeşitli görevlerde yer aldı. Son olarak aynı kanalda Genel Müdürlük görevini yürüttü. En son  Ege’de Son Söz Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevini yapıyordu.

Neo Haber’de yeni dönem

Deneyimi, kalemi ve vizyonuyla İzmir basınında bir ekol haline gelen Mehmet Karabel, şimdi Neo Haber’in Genel Yayın Yönetmeni olarak televizyonculuk kariyerine yeni bir sayfa açıyor. Neo Haber, güçlü kadrosu ve ulusal ölçekteki yayın vizyonuyla dikkat çekerken, Karabel’in yönetimindeki yeni dönemde hem İzmir’de hem de Türkiye genelinde ses getirecek projelerle yoluna devam edecek.

MEHMET KARABEL'İN KALEMİNDEN BİYOGRAFİSİ

BU MESLEK “BİR ÖMÜR” DEMEK!

Yazarken aşık olursunuz bu mesleğe…
Hani…
Nazım Hikmet soruyor ya…
Kadim dostu Abidin Dino’ya…
“Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” diye…
O resmi “yapamasanız” bile…
Mutluluğu “yazabilirseniz” dibine kadar…
Üstelik...
İçine bir tutam da “aşk” katarsanız…
Gazetecilik mesleği…
Bal/börek olur; hatta…
Bizim gibi “kalemiyle yaşayanlar”a yılları unutturur…

***

Yıl, 1972…
Tam 53 yıl önce Nisan/Mayıs gibi…
Ege Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu ikinci sınıf öğrencisiyim…
Hocaların anlatması ile yetinmek mümkün değil…

“Yaşamak lazım bu mesleği…”

Al sana şans…
Yeni Asır, “yetiştirmek” için genç gazeteci adaylarının peşine düşüyor…
Bende bi’heyecan…
Uyku tutmuyor…
İlk kez o gün girdim Yeni Asır’ın kapısından…
Yazıişleri Müdürü rahmetli Saruhan Ayber’in karşısındayım…
Sorularıyla…
Parça/pinçik etti beni…
Okuduğum son kitapların adlarını, yazarlarını bile sordular…
Ailemi anlattırdılar, “Ne kadar harçlık alıyorsun onlardan?” dediler…
Hatta…
Acaba vazgeçer miyim, diye…
Gazeteciliğin…
Zor, tahammül edilmez, parası az bi’meslek olduğunu söylediler…
Ama yıldıramadılar…
Gece yazıişleri sekreteri olarak başladım…
Gündüz fakülteye, öğleden sonra Yeni Asır’a…
Bu mesleğin “Lezzet Sofrası”…
O günlerde…
Allahı var; Yeni Asır’da kurulurdu…

***

1 Temmuz 1972 öğleden sonra…
Aklımın ucundan geçmeyen bi’şi oldu…
Muhasebeden çağırdılar…
Önüme bir mukavele ile sarı basın kartı beyannamesi koydular…
İmzaları arttırdılar…
Muhasebe Müdürü rahmetli Şakir Bey, kabarık bir zarf uzattı…
“İşte ilk maaşın…” dedi…
İçim içimi yiyor, kaç lira var acaba sarı zarfın içinde?
Tuvalette baktım 1.200 TL. gözlerimi kamaştırdı…

***

53 yıla…
Üç kez Yeni Asır’ı, iki kez Hürriyet’i, Ege Ekspres’i, Gazete EGE’yi, Genç Radyo’yu, Class Dergisi’ni, sekiz yıl Ege’de SonSöz ile sadece 19 yıl ağır top Ege TV ile Radyo EGE’yi sığdırdım…
An itibarıyla...
Toplam “53 yılın dayanılmaz mutluluğunu” yaşıyorum…

***

Yarım asırda…
Yazılı basını, dergiciliği, radyo ve televizyon kulvarını…
Ve, yeni medya adını verdiğimiz haber portallarına…
Bilgimi, deneyimi, heyecanımı ve zevkimi kattım…
Derken…
Üç yıl önce...
Beni kalbimden yakalayan müjde…
Kısa adı “İLEV” olan…
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı’nın plaketiyle geldi…
Meslekte 50’nci yılımı kutluyorlardı…
Plaketteki şu satırlar ise…
“Al kalbim senin olsun…” dedirtecek kadar anlamlıydı:

“Bir mesleğin varoluşunun birinci koşulu ustaların varlığıdır…
Bir usta olarak…
Mesleğinizde geride bıraktığınız 50 yılın onurunu…
Bizimle paylaştığınız ve…
Türkiye’de iletişim alanının gelişmesi için gösterdiğiniz çabalardan dolayı şükranlarımızı sunarız…”

***

Yazmak fıtratımızda var…
Söz…
Bundan böyle rahmetli Yüksel Uzel’in…

“Yıllar Yorgun Ben Yorgun…” şarkısıyla…

Efkarlanmayacağım; söz…
Yaşadığım mutluğunun “fazla fazlası”...
Genç meslektaşlarımın başına…
Onlar da yaşasın benim gibi…

Bitiriyoruz...
Bu muhteşem ve “kıskandıran” mesleği...
Bir ömür…
Nice güzel haberlerde...
Şahane TV yayınlarında...
Haber portallarının en heyecanlı kapaklarında...
Ve dahi...
Unutulmaz köşe yazılarında buluşmak dileğiyle…

Sonsöz: “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.