Dolar 42,3305
%0.19
Euro 49,2700
%0.02
Altın 5.518,250
%-2.44
Bist-100 10.474,00
%-1.45

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
İYİ Partili Doğan'dan çarpıcı açıklamalar: İzmir'de asgari belediyecilik yaşıyoruz!

İYİ Partili Doğan'dan çarpıcı açıklamalar: İzmir'de asgari belediyecilik yaşıyoruz!

İzmir’de belediyecilik hizmetlerinin “asgari düzeyde” kaldığını dile getiren Doğan; çöp, su krizi, sinek, körfez kokusu ve orman yangınları gibi sorunların uzun vadeli planlama eksikliği nedeniyle çözülemediğini savundu. 2026 yazında yeniden susuzluk ve koku sorunlarının yaşanacağını öne sürdü. Erken seçim tartışmalarını “iktidara can simidi” olarak değerlendiren Doğan, İYİ Parti'nin Terörsüz Türkiye Komisyonu’na karşı çıkışının “isime değil, yürütülüş şekline” olduğunu vurguladı. Komisyonun kapalı kapılar ardında pazarlık görüntüsü verdiğini belirterek, “O komisyondan çıkacak hiçbir sonucu kabul etmiyoruz” dedi.

  • Ege Postası
  • 14.11.2025 - 14:26
  • Güncelleme: 14.11.2025 - 14:31

EGEPOSTASI- NEO TV’de yayımlanan Senem Gökdağ ile Manşet programına 9 Kasım’da gerçekleşen İYİ Parti İzmir İl Kongresi’nden yeniden il başkanı seçilen Ülkü Doğan konuk oldu.

Doğan, “Yoğun, yorucu bir delege seçimleri, kongre süreci tamamladık. 30 ilçede yüzümüzün akıyla çıktığımız bir süreci tamamladık ve akabinde de 9 Kasım'da ilk kongremizi gerçekleştirdik. Bayram havasına geçti, genel başkanımızın gelişiyle elbette ki daha da coşkuyu arttırdık. İzmir, uzun zamandır İzmir'in milletvekilini, genel başkanı özlemişti. O dönüme buluşmak da ayrı bir güzellik olması için keyifli bir pazar gününde, keyifli bir kongre yaptık ve neticesinde delegelerin de güveniyle yeniden il başkanı seçilerek mazbatamızı alacağız” dedi.

“BU İKTİDARI DEĞİŞTİRMEK TEMEL HEDEFİMİZ”

İl yönetimince 70 kişi olduklarını belirten Doğan, “70 kişinin sadece bir listede adının olması diğerlerinin daha farklı olduğu anlamına gelmiyor. Kısa bir süre sonra tabi divanımızı, başkanlık divanımızı açıklayacağız. Görevde kaldığımız yerden devam edeceğiz. Genel Başkanımız İzmir milletvekili. Uzun yıllar siyaseten burada bulunmuş ve kendisi de konuşmasında, belirtti. ‘Burası benim evim, siyaseten var olduğum yer’ diyerek buraya verdiği önemi belirtti. Dolayısıyla bizim açımızın iki anlamda da önemli. O yüzden de biz 81 ile örnek olacak. Hedefimiz iktidar elbette. İYİ Parti'nin kuruluş gerekçesi bu. AK Parti dönemiyle 2002'de başlayan bu süreci sonlandırması ve AK Parti'nin artık yönetemediği için bu iktidarı değiştirmekti temel hedefimiz. O hedefimize de uyarak iktidara yürüyoruz. Ateşini İzmir'den yaktık. Bizim bütün hedefimiz bu. Yani iktidara gidecek yolu birlikte yürümek. Onun için kadrolarımızı seçtik aslına bakarsanız. Bu kadrolar iktidara götürecek olan, hazır olan kadrolarımız. Yeni bir dönem başlıyor. Eskisinin devamıyız. Eski bilgimizi, tecrübemizi yenilerimizin heyecanıyla, motivasyonuyla birleştirdik” diye konuştu.

“İZMİR’DE ASGARİ BELEDİYECİLİK YAŞIYORUZ”

Türkiye'de herkesin asgari yaşadığını söyleyen Doğan, “Asgari hadler, asgari ücretler, asgari adalet, asgari geçim, asgari eğitim düzeyi. Biz İzmir'de bir de asgari belediyecilik hizmetinde yaşıyoruz ek olarak. Yani ben hep söylüyorum bir belediyenin temel hizmetleri nedir? Çöp tesisi bir tanesi… Biz burada çok ciddi problemler yaşıyoruz. Neredeyse bütün yazı birikmiş çöp yığınları, ona bağlı olarak hastalıklar, sinek gibi sıkıntılarla boğuşarak geçirdik. Keza bir ciddi su krizi yaşadık. Perşembenin gelişimi Çarşamba'dan belli… Yani bu önlem bir yıl önce alacağınız bir önlem değil. Onu baştan söylemek lazım. Meteorolojik veriler, küresel ısınma, susuzluk krizi, dünyanın problemleri ve tüm dünya bununla ilgili bir takım hazırlıklar yapıyor. Şehirlerin de bununla ilgili hazırlıklarını yapmış olması gerekir. Bunu bir yılda yapamazsınız. Belki uzun vadeli programlar yapılması lazım. Çözümleri belli. Burada tek tek sayarak vaktimizi harcamayacağım ama Amerika'yı yeniden keşfetmeyeceğiz. Susuzlukla ya da kuraklıkla mücadelede ne yapılması gerekiyorsa bizim beklentimiz bu. Ama şundan eminim inşallah yanılırım. Biz 2026 yazında da yine susuzluk krizini konuşacağız. Çünkü yine yağmurlar ve su depolama imkanımızın kısıtlı olması nedeniyle biz bunu yine konuşacağız. Yine yangınları konuşacağız. İzmir'in de böyle ciddi bir problemi var. Yani orman yangınlarında ne zaman biter bunlar diye soruyorlar. Orman kalmadığını da sanıyorum. Çünkü biz yangını önleyebilecek, yangını söndürmek değil yangının çıkmasını engelleyecek imkanları almaktan yoksul bir şehiriz. Dolayısıyla o yangınlar devam edecek. Körfez yani Körfez'in koku problemini havalar çok şükür soğudu. Biz biraz yaşanıyoruz.Ama 2026 yazında yine yaşayacağız. Çünkü ben yetkililerin açıklamalarını duyuyorum. ‘Hükümet yapsın’, ‘yok belediye yapsın’ şeklinde. İzmir halkının tepede yaşanan bütün bu yetki ya da ‘senin görevin’, ‘benim görevim’ şeklindeki kısır kavgaların sonuçlarını yaşamak zorunda bırakılması bir haksızlık” diye konuştu.

“ÖNCE GENEL İKTİDARI SONRA YEREL İKTİDARI DEĞİŞTİRECEĞİZ”

Merkez iktidarla yerel iktidar arasında sorunlar olabileceğine değinen Doğan, “Ama vatandaşın yaşadığı sorunların çözümü noktasında işbirliği gerekiyorsa bu işbirliği yapılmalıdır, zaruridir. Bunu vatandaş için yaparsınız. Bizim öncelikli hedefimiz İzmir halkının yaşadığı şu asgari yaşamdan kurtarmak. Özellikle belediyecilik anlamında hakkı olan hizmete kavuşmasını sağlamak… Birincil hedeflerimizden bir tanesi bu. Ama elbette bu yerel seçimler genel seçimlerden sonra yapılacak. Önümüzde ilk yapılacak seçim genel seçim. Dolayısıyla da biz genel seçimlerde iyi bir iktidarın başa gelebilmesi için İzmir'den var gücümüze çalışacağız. Ve vereceğimiz destekle inşallah önce genel iktidarı değiştirip sonra yerel iktidarda seçimlerde onların yanlışlarını anlatarak ve yapacağımız hizmetlerle İzmirlinin iyi bir belediyecilikle tanışacağını anlatarak bir sonraki hedefimiz de o” ifadelerini kullandı.

“2 YIL SONRA YAPILACAK ERKEN SEÇİM İKTİDARA CAN SİMİDİDİR”

Erken seçimle ilgili Doğan, “Türkiye'de son yılların alışkanlığı haline geldi. Tabi ki bu iktidarın değişik tarihlerde seçimi erkene alıp işte yapmış olmasından kaynaklanıyor. Ama biz işte 2023'de seçimleri bitirdik. 2024'de bir erken seçim tartışması başladı. Oysa sorunları konuşmamız gerektiği noktada iktidara can simidi uzatır gibi erken seçim konuşulmasını doğru bulmuyorum. Erken seçimin konuşulması gereken vakit bir defa bunun tarihini önceden koymalısınız ve belki 6 ay öncesidir. 6 ay sonra bir erken seçimi konuşabilirsiniz. Ama 2 yıl önceden 2 yıl sonra yapacağınız bir erken seçimi konuşmak iktidara can simidi sunmaktır. 2 yıl boyunca ülkeyi erken seçim olacak mı tansiyonu içinde bırakmak. Dediğim gibi konuşmamız gereken gerçek gündemlerin yerine bu suni gündemleri almak demektir. Öyle olunca da vatandaşın can yakıcı konuları sorunları konuşulmaz bir kenara itilir. Şu an Türkiye'de yaşandığı gibi. Erken seçim olmalı mıdır olmamalı mıdır, bu dediğim gibi şu an konuşulmaması gereken esasen ülkenin gerçek sorunlarını gerçek gündemini konuşmamız gereken konularda olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“İZMİR’İN BİR VİZYONA İHTİYACI VAR”

İzmir’de kadın ve genç istihdamı ile ilgili projelerle ilgili Doğan, “O da aslında İzmir'in son dönem içerisinde son 15 yıl içerisinde hatta 20 yıl içerisinde her geçen gün biraz daha geriye gitmesinin sonucu. Bugün İzmir'e dönüp baktığımızda büyük firmalar merkezlerini ya İstanbul'a taşıdılar ya yurt dışına taşıdılar. İzmir için bir iş kenti, imkanlar kenti, olanaklar kenti diyemezsiniz. Gençlerimiz ya yurt dışına gitmeye çalışıyorlar ya da başka bir şehre, tercihen İstanbul'a gitmeye çalışıyorlar. Çünkü burası İzmir artık biraz iş imkânının kısıtlı olduğu daha huzurlu, batıya açılan pencere… Ama gençlerine ve kadınlarına da istihdam sağlayan bir şehir haline gelmesi gerekir. Aksi halde bu şehir giderek yaşlanacak. Çünkü gençlerin burada hayatta kalabilme imkanları yok. İş imkanları yok. Büyük firmalar burada değiller. Büyük şirketler, büyük fabrikalar burada değiller. Bir de İzmir'deki şartlar nedeniyle farklı şehirlere gitmek durumunda kalabiliyorlar. Burada istihdam sorununu çözebilmek için yeni istihdam alanlarının açılması zorunlu. Yeni istihdam alanlarını sadece belediye açamayacağına göre demek ki İzmir'in bir kimliğe ihtiyacı var. Bir vizyona ihtiyacı var.

“BİRİNCİL ÖNCELİĞİMİZ İSTİHDAMI SAĞLAYACAĞIMIZ YERLERİ ARTIRILMASI”

İzmir için önce uzun vadeli planların yapılması gerekir. Yani biz 10 yıl sonra İzmir'i nerede görmek istiyoruz? Nasıl tanımak istiyoruz? Nasıl tanıtmak istiyoruz? Bir turizm kentini, bir sağlık turizmini, bir tarihi kentini nesiyle öne çıkaracağız biz bu şehri? Dünyanın her yerinde, Avrupa ülkelerine gittiğinizde her şehrin bir kimliği vardır. Birinin en büyük eksiği bu ki işlerinden seç beğen al. O kadar çok zenginliği var ki, turizmi var, tarihi var, tarımı var, sanayisi var, limanı var. Yani pek çok kimliğimiz olabilecekken biz hepsini asgari hatta yaşadığımız için ne yazık ki yeterli istihdama sahip olamıyoruz. Öyle olunca da gençlerimizi ne yazık ki farklı ülkelere ya da farklı şehirlere kaçırıyoruz. İstihdam için birincil önceliğimizin İzmir'de iş imkanının yani istihdamı sağlayacağımız yerlerin arttırılması gerekir. Buna ilişkin olarak da İzmir'e bir kimlik ve vizyon çizilmesi gerekir. Bir yol çizilmesi gerekir. Gerekli hazırlıkların da önceden yapılması lazım. Yani bugünü geçirmedik bir hayat yaşıyoruz biz” dedi.

“İZMİR SEÇMENİ CEPTE OLMAZ!”

Seçimlerde verilen oylarda İzmir seçmeninin ‘cepte’ görülmesiyle ilgili Doğan, “İzmir seçmeni hiçbir zaman cepte olmaz. İzmir seçmeni benim Türkiye nezdinde tanıdığım en analitik zekasıyla sorgulayan ve yanlışa yanlış diyen bir seçmen. Ama işte gündem öyle manipüle edilebiliyor ki algı yönetimleriyle gidiyoruz ki vatandaş son noktada sandığa gitmeden önce bir seçim yapmaya zorlanıyor. Bir tarafta iktidarın dayatmaları bir tarafta ana muhalefetin dayatmaları.  Oysa dayatılan şeyler bu milletin mayası bizi bir arada tutan harcı yani milli birlik beraberliğimizi sağlayacak olan öğeler. Yani bir yanda Atatürk'ün bir yanda farklı değerlerimizin tartışılıyor olması ya da bunların siyasete malzeme ediliyor olması bizim milli birlik ve bütünlüğümüze de zarar veriyor. O yüzden de sandığa giderken bu tercihe zorlandığını hisseden vatandaşımız kerhen oy kullanıyor. Buradaki suç ama vatandaşa yüklenemez ya da seçmene yüklenemez. Çünkü seçmenin bir takım milli duygularına ya da hassasiyetlerini istismar ederek isteniyor oy. Burada hizmete yani bir yerel seçime giderken neye oy verirsiniz normalde yani? Ülke gündemi başka bir şeydir tabi ki ama yerelde belediyeden aldığınız hizmetlerinizi 2. sırada tutarsınız ki yerel seçim bence genel seçimler kadar önemli bir seçimdir. Çünkü bir vatandaşın hayatının en temel noktalarından biri belediye hizmetleri ile başlar. Hep söylüyorum yani sabah uyandığınızda çeşmenizi açıyorsunuz yüzünüzü yıkarken başlar belediye ile tanışıklığınız. Yola çıkarsınız trafik sorunları işte toplu taşıma gibi, pek çok konuda gün içerisinde sürekli sizin maruz kaldığınız sorunlardır bunlar. Dolayısıyla da burada tercihinizi aldığımız hizmet üzerinden kullanmanız gerekir.” dedi.

“KAPALI KAPILAR ARDINDA PLAN YAPILMAMALI”

Basmane Çukuru’yla ilgili Doğan, “Burada bir adım atılmak isteniyorsa eğer bu sorunun kalıcı olarak çözülmesi noktasında bizim atacağımız adımın yani İzmir'in atacağı adımın muhakkak o bölgenin İzmir'e yakışır kültür farkla birlikte bütüncül bir projede ve halkın kullanımına açık olacak şekliyle planlanması gerekir. Elbette biz burada özel sermayeye bu alanın peşkeş çekilmesine müsaade edemeyiz. Hem bunu bir siyasi parti il başkanı olarak söylüyorum hem de bir İzmirli olarak söylüyorum. Orası İzmirli'nin kullanabileceği doğru bir projeyle sunulmalıdır, hazırlanmalıdır. Bunu anlatırken de yetkililerin, belediyenin ve iktidarın bunu da anlatırken de vatandaşa tam anlatması gerekir. Kapılı kapıları ardında birileriyle vatandaşın kafasında soru işareti kalmasın demeye çalışıyorum. Yani orada bir projeyi bir şirket alacaktır tabii ki orada bir şey yürüyecek belki ama orada bir rantın oluşmadığını, rantın birilerine peşkeş çekilmediği konusunda vatandaşın ikna edilmesi en nihayetinde orada yaşanan sorunun vatandaş lehine çözüleceğini anlatılması gerekir. Biz takipçisiyiz” ifadelerine yer verdi.

“TUGAY’IN ŞEFFAF OLMASINI BEKLİYORUZ”

Doğan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın şeffaf olması gerektiğini vurgulayarak, “Büyükşehir Belediye Başkanından beklenen şey o bölgenin değerlendirilmesindeki kıstasımız vatandaşımızın İzmirlinin haklarının korunması ise eğer bunun böyle yapıldığına hiç şüphemizin kalmamış olması gerekir. Sayın Tugay'ın da bu süreci şeffaf bir şekilde vatandaşı ile paylaşması, seçmeni ile paylaşması ve doğru anlatmasını bekliyoruz. Bizler de ikna olursak bu sürecin destekçisi oluruz. Yani İzmir halkının faydasına kullanılan İzmir'e bir kazanın noktasındaysa destek oluruz ama eğer bu işte bir soru işareti görüyorsak ya da işte kamuoyuyla paylaşılmayan kapalı kapılar ardında dediğimiz o tırnak içinde söylüyorum süreci görüyorsak da bunun aydınlatılmaya ihtiyacı olur. Sayın Tugay süreci böyle değerlendirirse vatandaşla da karşı karşıya gelmeyeceğini düşünüyorum” dedi.

“25 YILDIR OTOPARKIN YIKILMASINI KONUŞUYORUZ”

Çankaya katlı otoparkıyla ilgili Doğan, “Çankaya'daki o katlı otopark sorunu bunu ben ilk mesleğe başladığımda Konak’taydı ofisim. O zamanlar konuşuyorduk. Bundan 25 yıl öncesinden bahsediyorum. Hala konuştuğumuz bir konu. O bölgenin topyekun olarak değerlendirilmesi gerekir ama bulunduğu yer ve verdiği hizmet çok önemli. Şimdi bir otoparkı yıkabilmeniz için alternatifini hazırlamış olmanız gerekir. Şehrin merkezi iş dünyasından özellikle de Konak Çankaya o bölgenin çok önemli bir hizmetini ifade ediyor. Dolayısıyla da bir konuyu çözmek istiyorsanız işte onunla ilgili projelerinizi doğru anlatmanız gerekir insanlara. Bunu yapacağız ama şöyle yapacağız ya da şunlar olacak gibi ama bir açıklama yok. 28 tane mecliste temsilcisi olan bir şehiriz biz. Bu 28 tane vekilden öncelikle beklediğimiz şey partilerin siyasi görüşleri ne olursa olsun İzmir'den ve İzmirli seçmenin oyuyla seçildiklerini düşünerek İzmir'in sorunlarının noktasında yapıcı çözümlere ortak olmalıdır. İzmir'in sorunlarını genel Ankara'da anlatmak, mecliste anlatmak ve İzmir'in sorunlarını çözerken de gerekirse iş birliği yapmak beklentimiz var” diye konuştu.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇOK YAVAŞ İLERLİYOR”

Kentsel dönüşümle ilgili Doğan, “Türkiye'de kentsel dönüşümü iyi uygulayan şehirler var. Hızlıca tamamlayan şehirler var. İzmir'de kağnı hızıyla, ilerliyoruz. Yani tabii ki kentsel dönüşüm bir uzun vadeli bir çalışma, yatırım. Öncelikle dediğiniz gibi zemin etüdünün yapılması lazım, binaların incelenmesi lazım. Taşınması gerekiyorsa, zemin uygun değilse ona yönelik hazırlıkların yapılması lazım. Rezerv alanlarının belirlenmesi lazım. Şimdi İzmir'de hangi noktadayız bakmak gerekiyor biraz. Biz daha işte bu etütleri tamamlama aşamasındayız. Bina yaşı çok yaşlı olan yerler var. Yani bina özelliği belki uygun gibi görünüyor ama birkaç deprem atlatmış olması nedeniyle ve yaşı itibariyle özellikle de 99 depremden önce yapılmış binalar açısından zaruri olarak alınması gereken acil önlemler var. Burada çok yavaş ilerliyor kentsel dönüşüm. Ama işte biz o iş birliğini hiçbir alanda görmüyoruz. Bir böyle bir şey var sürekli iletişimsizlik var.

“BİR BAKANLA GÖRÜŞMEKLE PARTİ DEĞİŞTİRİLMEZ”

Doğan, İZBB Başkanı Cemil Tugay’ın AK Parti’ye geçeceği iddialarını eleştirerek, “Bakanla görüşüyor Büyükşehir Belediye Başkanı ki bundan daha doğal bir şey olamaz. Bir belediye başkanı bakanla elbette ki görüşmeli. Körfez konusunda, çevre şehircilikte görüşmeli. Keza kentsel dönüşüm noktasında da. İş birliği içinde olmalı zaten. Ama bunu hemen yanlış yerlere çekebiliyorlar. Bir algı operasyonu yapılıyor. Cemil Tugay AK Parti'ye mi geçiyor? Bir bakanla görüşmekle parti değiştirileceğini zannetmiyorum. Ya da bununla ilgili açıklama yapmasına rağmen bu dedikodular şehre zarar veriyor. Dolayısıyla da bu ittifak sağlanamadı, bu iş birliği sağlanamadığı için yani iktidar ve yerlilikler arasında İzmir'de sorunlar çözülemiyor. Kavgadan kim nasipleniyor? Vatandaş…” dedi.

 “İYİ PARTİ’NİN KARŞI ÇIKTIĞI ‘TERÖRSÜZ TÜRKİYE’ DEĞİL”

Terörsüz Türkiye komisyonuyla ilgili Doğan şu ifadelere yer verdi:

“Bir defa isme bir itirazımız var. Terörsüz Türkiye herkesin hayali. Son 40 yıl 50 yıl içerisinde verilen her şehit, akıtılan her kan bu hedef için verilmiştir. Yani ülkenin güvenliğinin sağlanması, teröristlerin def edilmesi ve ülkedeki güvenliğin sağlanması için zaten biz şehit veriyoruz. Tıpkı dün verdiğimiz şehitlerimiz gibi. Dolayısıyla terörist Türkiye hepimizin hedefi, hepimizin hayali. Ve bunun için de ödemediğimiz bedel kalmadı. Bizim bir defa bu Terörsüz Türkiye ambalajına sarılmış sürece itirazımız var. Sanki terörist Türkiye'ye karşılar gibi göstermeye çalışıyorlar. Yine bir manipülatif çalışma çaba bu. İYİ Parti'nin karşı olduğu şey Terörsüz Türkiye değil. Tam tersine bizim en büyük hayalimiz bu ülke sınırları, misal ki milli sınırları içerisindeki her bir vatandaşımızın güven içerisinde en ufak bir terör tehdidi olmadan yaşayabilmesi. Bu ister İzmir olsun, ister Diyarbakır, ister Edirne, ister Kars. Şimdi bu anlam üzerinden olayı çarpıtmaya çalıştıkları için bu girişi yapmak zorunda kaldım. İtirazımız bu sürecin yürütülüş şeklinde. Pazarlık, kapılı kapılar ardında yürütülen süreç. Biz buna karşıyız. Ülkede bir terör varsa ki Bakanlardan Süleyman Soylu ayakkabı numarasını kadar bildiklerini söylemişlerdi ki biz PKK'nın kendilerinin feshettiğini iddia ettikleri törende 30 tane teröristin mangalda bir şeyler yaktıklarını gördük. Tamamen şov amaçlı bir eylemdi. Ülkede zaten teröristlerin büyük bir kısmının sınır dışına çıkarak orada silahlanıp ordu oluşturduğunu biliyoruz. Bizin de itirazımız buydu. Sen sadece PKK ile anlaşma yapamazsın. PKK yok. YPG nerede? Pjak nerede? Yani diğer unsurlar nerede? Bunların Suriye'de ordulaştığına dair duyumlar var. Bununla ilgili kamuoyunu aydınlat. Bununla ilgili kamuoyunu tatmin edici, vatandaşına tatmin edici şeyler anlat.

“O KOMİSYONDAN ÇIKAN HİÇBİR SONUCU KABUL ETMİYORUZ”

Şehit ailelerine bunları yapamazsınız. O şehit ailelerine bunları anlatmanız gerekir. Kapılı kapılar ardında yapacağınız pazarlıklarla Türkiye'yi kandıramazsınız. İtirazımız buydu. Bir meclis var. Meclis çatısı altında her şeyi konuşalım. Vatandaş, seçmen, millet her şeyi görsün. Önce bunu anlatın. Ama dediler ki bir komisyon kuracağız. ‘Biz girmiyoruz’ dedik. İYİ Parti Genel Başkanımız dedi ki ‘siz hepiniz biz tek’. Bizim cesedimizi çiğnemeden o bölücü başını bizim için bölücü başıdır ve öyle de kalacaktır. Bu bölücü başını meclise de getiremezsiniz, cezaevinden de çıkartamazsınız. Dolayısıyla bugünkü meclisteki durumumuz budur. Yani bir grup neredeyse meclisin tamamı o komisyonun içerisinde. Biz o komisyonun hem kuruluş şekline itiraz ediyoruz meclis iş tüzüğüne aykırı olduğu için. Hem milletin vicdanında kabul görmediği için komisyonda temsilimiz yok. Zaten dediğim gibi anayasaya da aykırı bir komisyon. O komisyondan çıkan hiçbir sonucu da kabul etmiyoruz.

“DERVİŞOĞLU’NUN ENDİŞELERİ GERÇEKLEŞİYOR”

Bunun mecliste konuşulması ve milletimize anlatılması gerekir. Bu sürecin şeffaflık içerisinde yürütülmesi birinci önceliğimiz ve bunun bir pazarlık masasına dönüştürülmüş gibi görünmesi, sanki bu terörün bizatihi yaratıcısı olan terörist başıyla bir pazarlık yapılıyormuş imasıyla şehitlerimizin kemiklerini sızlatırken, ailelerinin yüreğine daha da acı vererek bu sürecin yürütülemeyeceğini söylüyoruz. İtirazlarımız bunlardan ibaret ve biz bu itirazları ilk günde dile getirmiştik. Şartlar hala haklı çıkarmaya devam ediyor bizi. Bu uyardığımız, endişe ettiği Genel Başkanımız Müsavat Dervişoğlu'nun sürecin başına dile getirdiği endişeleri birer birer gerçekleşiyor neredeyse. Dolayısıyla da bizim tarihe ve milletimize karşı sorumluluğumuz bu sürece ilişkin gerekli uyarıları yapmak. Gücü, iktidara elinde bulunduranlara bununla ilgili süreci değerlendirmesi konusunda fırsat vermek. İYİ Parti de bu görevini yapıyor.”

“SİNAN BEZİRCİLİOĞLU İLE KAVGAMIZ YOK”

Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu ile ilgili Doğan, “İzmir’in ortak faydasında, İzmir'in lehine faydasına olabilecek her konuda çalışırım. Sinan Bey ile bizim herhangi bir zaten husumetimiz, düşmanlığımız gibi benzeri bir kavgamız da yok. Tam tersine uzun yıllar biz kendisiyle aynı partide bulunduk. İnsani olarak da çok severim. Siyasi tercihlerimiz birbirinden farklı olmuş olabilir. Ben İYİ Parti'de siyaset yapıyorum. Kendisi artık Zafer Partisi'nde siyaset yapmayı tercih etti. O onun kendi siyasi görüştür, tercihidir. Siyasetin, insanlığımızın, dostluğumuzun önüne geçmesini hiçbir zaman arzu etmeyiz. Dolayısıyla da aramızda herhangi bir husumetimiz elbette ki yok” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.