Dervişoğlu’ndan İzmir’deki tartışmalara ‘seviye’ çağrısı: İzmir’de siyaset yapan İzmirce konuşacak

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili bugün Tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yangınlardan, Afgan mülteci dalgasına, İyi Parti içerisinde yaşanan istifalardan İzmir siyasetindeki tartışmalara kadar birçok konuya değinen Dervişoğlu, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Toplantıya Dervişoğlu'nun yanı sıra İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, il yöneticileri ve çok sayıda partili katıldı.

Türkiye’nin iki haftadan uzun süredir mücadele ettiği ve güçlükle de olsa birçok noktada kontrol altına alınan yangınlara değinen Dervişoğlu, yangın döneminde yapılan eleştirilerin siyaset değil, eksikliklerin giderilmesi adına yapılan yorumlar olduğunu ifade etti ve “Türkiye önemli günler geçiriyor. Geride bıraktığımız günler içinde hala da devam eden orman yangınlarının acısıyla kavrulduk. Şimdi de sel felaketleriyle uğraşıyoruz. Kayıplarımız var. Doğal afetler öngörü gerektirir. Türkiye coğrafyası nedeniyle orman yangınlarına açıktır. Dolayısıyla böyle bir coğrafyada yaşıyorsanız böyle bir tehditle karşı karsıyaysanız devlet olarak bazı tedbirleri almak ve kurumları işletmek mecburiyetindesiniz. Yani orman yangını olacağını bile bile orman yangınlarına tedbirsiz yakalanmak ciddi bir yönetim zafiyeti olarak görülmesine kızmayacaksınız. Orman yangını olacağı belli Buna rağmen sizin öngörünüz, tedbiriniz yoksa bu eleştiriye açık olur. Bunu eleştirenler de siyaset yapmak için değil eksiklerin tamamlanması için eleştiriyorlardır. Ama maalesef bu eksiklikleri dile getirenlere karşı hükümet, 'afetler üzerinden muhalefet siyaset yapıyor' yorumunda bulunuyor. Türkiye'de herkes devletin gücünü biliyor ancak milletin tereddüt ettiği iktidarın niyeti. Oysa Türkiye’de herkes devletin gücünün ne olduğunu biliyor. Afet zamanı siyaset elbette ki yapılmaz. Ama sadece afet zamanında değil Türkiye’deki bazı bakanlıklar asla siyaset yapmamalı. Özellikle atanmış olanlar. Mesela İçişleri Bakanı, Tarım Bakanı, Bayındırlık Bakanı… Onlar siyaset değil görevlerini yapmalı. Bizler muhalefet olarak onları görevlerini yapmaya davet ediyoruz” dedi.

“TAHRİKLERİN MERKEZİ YÖNETİM TARAFINDAN YAPILDIĞI ALENİ”

İYİ Parti’nin saha çalışmalarına da değinen Dervişoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik saldırıların azmettiricilerinin aleni bir şekilde ortada olduğunu ifade eden Dervişoğlu, “Sayın Genel Başkanımızın önderliğinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ziyaretler yapıp sorunları yerinde tespit ediyoruz. Bunları çözmek için de otak aklı devreye sokuyoruz. İl Başkanlarımızın önderliğinde ilçe başkanlarımızın katkılarıyla İzmir’i karış karış dolaşıyorlar. Geçtiğimiz günlerde depremde mağdur olmuş vatandaşlarımızın yaralarına çözüm olmak için birtakım adımlar attılar. Esnafın, çiftçisini ve vatandaşın sorularını yerinde tespit etmeye çalışıyorlar. Sayın Genel Başkanımız hala Anadolu’da. Bu ziyaretlerde bazı provokatif eylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Önceden bu işlerin arkasında kimler var diye tereddüt yaşardık. Ama artık iktidar ve cumhurbaşkanının ifadelerine baktığımızda bu tahriklerin merkezi yönetim tarafından yapıldığı aleni bir şekilde orya çıkıyor. Bu provokasyonlar bizi yıldıramaz, halkla buluşmamızı engelleyemez. Boş yere uğramasınlar. Millet bizi çağırıyor, biz de millete gidiyoruz” diye konuştu.

“BURASI ÖYLE MANİPÜLASYONLARA DÜŞÜLECEK BİR YER DEĞİL”

Son dönemlerde artarak devam eden Afgan mülteci dalgası üzerinden hükümetin açık sınır politikasını eleştiren Dervişoğlu, “Türkiye’de göç yönetiminden kaynaklan sorunlar olduğu aşikâr bunun izlerine İzmir’de de rastladım. Ülkesinde müdür olanların ülkemize gelmesine karşı değilim. Ama bunun bir plan çerçevesinde gerçekleştirilmesi lazım. Sınır kapıları delik teşvik olan bir ülke görüntüsü sergilememiz lazım. Her isteyenin dışarıdan gelip istediği ere yerleşmesinin önünün de açılmaması ve Türkiye’nin bir göç merkezine dönüşmemesi lazım. Uzun vadede nüfus problemleriyle de karşı karşıya kalınmaması lazım. Devletin bu konuda uyanık olması lazım. Bu konuda yaptığımız uyarılara karşı mazlum inşaları ülkesinde istemiyor gibi tarif edilmemizi hükümetin terk etmesi lazım. Siz bunları plansız yaparsanız burayı bir göç hendeğine dönüştürürsünüz. Ankara’nın göbeğinde bazı olaylar yaşanıyor. Afganlar Taliban bayrağı açtılar vs. Sosyal medyada da görüyoruz. Sosyal medyadaki her şeye inandığımızdan değil. Burası İzmir. Burası öyle manipülasyonlara düşülecek bir yer değil. Burada Türkiye’nin en kadirşinas, en uyanık insanlar yaşıyor. Onun için bunları muhalefet olmak için, yanlışların altını çizmek için ya da hükümeti zor durumda bırakmak için söylemiyoruz. Biz bu sorunların çözümü olduğunu göstermek için söylüyoruz. Türkiye yönetilemiyor. Biz Türkiye’yi yönetmeye talibiz. O yüzden aklıselim konuşuyoruz. O yüzden onlar bizi istedikleri dilden konuşturamıyorlar. Biz millet ne istiyorsa onu konuşacağız” ifadelerini kullandı.

“AŞI KARŞITLIĞINI ÇOK CİDDİ BİR YADIRGIYORUM”

Son dönemlerde vaka sayılarının artması zerinden aşı çağrısında da bulunan Dervişoğlu, şunları söyledi; “Pandeminin olumsuz sonuçları artarak devam ediyor. Bununla alakalı olarak da aşı meselesinin çok ciddiye alınması lazım. Aşı karşıtlığını çok ciddi bir yadırgıyorum. Kişi kendi kararlarını verebilir ama böyle bir dönemde başkalarına zarar verebilecek şahsi kararların alınması hiç doğru değildir.”

“AYRILAN BAZI ARKADAŞLARIN PARTİ KURMA ÇALIŞMALARI DA OLABİLİR”

İYİ Parti’de yaşanan istifaları da değerlendiren Dervişoğlu, “İstifaların manipülatif haber olduğunu görmüyorum. İstifa, tek taraflı bir irade. Beklentileri karşılanmayan arkadaşlarımız var. Neticede biz bu partiyi kurarken başka siyasi partilerden arkadaşlarımız katıldı. Onların verdiği destek ve güçle kurulduk. Biz Türkiye siyasi hayatında bir demokrasi mucizesini gerçekleştirdik. Önümüzde konulan bütün tuzakları bozarak geldik. Dolayısıyla böyle yeni bir yapının içerisinde beklentilerini bulamayan, partinin sitemine adapte olmayan insanlar olabilir. Uyumsuzluklar söz konusu olabilir. İçimizden ayrılan bazı arkadaşların parti kurma çalışmaları da olabilir. Bunlara saygı duymak gerekiyor” diye konuştu.

KOLTUK DEĞİL, AYAKKABI ESKİTİN TALİMATI

Dervişoğlu Akşener’in İzmir’e neden gelmediği sorusunu da yanıtlayan Dervişoğlu, “Gerek referandum gerekse seçim zamanında Sayın Genle Başkanımızın İzmir’e birçok ziyareti oldu. Ama o denli yoğun bir program sürdürüyoruz ki… Biz hoş geldiniz ziyareti yaparken Sayın Genel Başkanımız ‘Koltuklarınızı değil, ayakkabılarınızı eskiteceksiniz’ demişti. Gerçekten bizim ayakkabılarımız delik deşik oldu. En yakın takvim içinde Sayın Genel Başkanımız kapsamlı bir İzmir ziyareti gerçekleştirecek” dedi.

“HİÇ OLMAZSA İSTİFA EDECEK KADAR ADAM OLSUNLAR”

Yangınların söndürülmesi konusunda bakanlık ve belediyeler arasında yaşanan yetki tartışmalarına ilişkin soruyu ironi üzerinden yanıtlayan Dervişoğlu, dönem bakanlarına da sert bir dille çıkışarak istifaya çağırdı ve “O süreçte vazifesini yapamayan bir orman bakanlığı söz konusudur Dolasıyla çok yerde eş zamanlı başlayan ve yayılan yangınlar esasında vatandaşla durumdan vazife çıkararak vaziyet almışlardır. Hiçbir kuşkuya yer yoktur ki orman yangınları belediyelerin dışında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilgi alanına gire. O tartışma da yerleşim birimleri belediyenin yetki sınırları içindedir. Yerleşim alanlarında çıkan yangınların söndürülmesi hususunda da aktif rol belediyelere verilmişti. Ama şunu söyleyeyim. Sizin bir yangın söndürme uçağınız var. 2 tane daha temin ettiniz. Ama Orman Bakanlığı’nın izni olmaksızın yangın söndürmede kullanamazsınız. Mevzuat bunu söyler. Yani belediyeler bakanlığın iznine tabidir. Evet belediyeler uçak kiralayabilirler. Ama kullanımı Orman Bakanlığına bağlıdır. Çünkü orman bakanlığın idaresindir ‘Ben söndürürüm’ diyor. Sizin gibi ben de ikileme düştüm. Bu yangınlarda belediyelerin itfaiyeleri, arazözleri kullanılıyorsa uçakları neden kullanılmasın? Ben hükûmetin bir daha böyle bir doğal afetle karşı karşıya kalındığında eş güdüm ve merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin koordineli çalıştığı bir yönetim planının yaşama geçirilmesi gerekiyor. Ama bu hükümet enteresan maalesef. Yangın yerlerinde çıkan çoğu belediyesi Millet İttifakının seçilmiş belediye başkanlarını yönettiği yerler. Geçtiğimiz yıllar İzmir’de de yangınlar çıkmıştı. Biz o zaman da büyükşehir belediye olarak bu kiralamayı yapabilir miyiz diye müracaatta bulunmuştuk ve reddedilmişti. Hükümet orman yangını bile olsa kendisine muhalif diye belediyelerle koordineli çalışmaya yanaşmıyor. Hangi makam bunu söyleyebilir? Orman yangınlarının söndürülmesi için uçağa ihtiyacımız var diye meseleyi seslendirmek hangi bakış açısına göre devleti aciz göstermek olarak tarif edilebilir? Herkes Türkiye’nin gücünden emindir, emin olmadıkları tek şey hükümetin niyetidir. O nedenle ben bu çalışmaların koordineli sürdürülmesi yanındayım. Orman yangının söndürmek için itfaiyesini kullandığı belediyenin uçağını niye kullanmasın? Orada mevzuattan kaynaklı bir sıkıntı var. Ama herkesin de ‘Kendi uçağım kendim kaldırırım’ dememesi lazım. Bu yüzden eylem planı dedim. Eskiden Türkiye bu tür afetlere hazırlıklı olurdu. Stratejik eylem planları yapardı. Balyoz Davası’yla bazı kurumlar dağıtıldı ve bazı şeyler karşısında Türkiye savunmasız kaldı. Bunun da müsebbibi iktidardır. Biz bunu söyleyince ‘Muhalefet siyaset yapıyor’ oluyor. Ben siyaset yaparım ama afet üzerinden siyaset yapmak vatandaş olarak bana yakışmaz. Ama sen bakansın. Sana bu dönemde siyaset yapmak sana hiç yakışmaz. Bu dönemde görev yapan bir sorumlu bakanın sabah aynaya bakamaması lazım. Öyle başarısız. Hiç olmazsa istifa edecek kadar adam olsunlar” diye konuştu.

“ÖNGÖRÜSÜZLÜK YÜZÜNDEN BU HÜKÜMET BAZI KURUMLARI DAĞITTI”

Buca’daki Orman Yangınları İşçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün kapatılmasına da değinen Dervişoğlu, öngörüsüzlüğün başarısızlıkların kapısını açtığını söyledi ve “Öngörüsüzlük yüzünden bu hükümet bazı kurumları dağıttı. Dolayısıyla sahada ekipmandan ziyade ekip eksikliğinden bahsettiler. O boşluğu da vatandaşlar doldurmaya çalıştı. Muğla’da yangın var Konya’dan vatandaş gidiyor destek için. Böyle bir duyarlılık sergilendi. Ama devlet, öngöreceksiniz, stratejik planlar yapacaksınız ve böyle bir belayla karşı karşıya kalınca da eylem planını devreye sokacaksınız. İşte bu planın olmayışı hükümete bu hayatı yaptırdı. Birçok alanda personel zafiyetini ortaya koydular. Canını dişine takarak orman yangınlarında mücadele eden itfaiye görevlilerimize de ayrıca şükranlarımız sunuyoruz” dedi.

“BOYLARINA POSTLARINA BAKMADAN…”

Yangınlar devam ederken yangınlar üzerinden muhalefet ve iktidar arasında da sert tartışmalar başlamıştı. Yerel siyasette de devam etti. Özellikle İzmir’de yaşanan tartışmalarda siyaset dilinin “hakarete” varan boyutlara gelmesiyse dikkat çekmişti. Gelinen duruma ilişkin konuşan Dervişoğlu, “Siyasette ben de set bir dil kullanmıştım. Ama siyasetinde dilinde bir bozulma varsa bunun müsebbibi belli. Kim birbirlerine karşı terbiye sınırlarını zorlayan beyanlarda bulunuyorsa sorumlusu da onlardır. Ben onlar istiyor diye onların dilinden konuşamam. Ben İzmir'in istediği dilden konuşmak zorundayım bu yüzden ağzımdan çıkana da dikkate almam lazım. Boylarına postlarına bakmadan siyasi partilerin liderlerine laf uzatan ve densizce açıklamalarda bulunan bazı insanlar var. Biz onların seviyelerine inmeyiz. Biz Türkiye siyasetinde hamasete geçit veren bir dile sıcak bakmıyoruz. Hele İzmir siyasetçileri açısından da çok yadırgadığımı söyleyebilirim. Patenti bana aittir. İzmir’de siyaset yapan İzmirce konuşacak” diye konuştu.

“DOĞRU BİR İŞ YAPARSA YANLARINDAYIZ YANLIŞ İŞ YAPARLARSA KARŞILARINDAYIZ”

Son olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in performansını da değerlendiren Dervişoğlu, sorunların çözümünde ortak akıl vurgusu yaptı ve “İzmir büyük bir metropol bir kent. Büyük sorunlar ile baş etmek zorunda olan bir kent. Soyer'de 2,5 yıldan 3 yıla gidiyor ancak İzmir uzun süredir Tunç Soyer'in mensup olduğu parti tarafından yönetiliyor. Önemli işlere imza attığı söylenebilir. noktasında fedakar birtakım adımları atan taraf olarak da anılabilir. Ama İzmir’in sorunlarının çözülmesi noktasında da daha ciddi adımların atılmasını bekliyoruz. İzmir’de çok ciddi bir trafik problemi var. O trafik sorunlarının çözülmesi için ortak aklın yönettiği hayata geçirilmesi lazım. İzmir bazı adımların atılmasında kendi kendisi ile mahkemeleşen bir hal haline de geliyor. Kentte yaşayanların da buna katkısı icap ediyor.  Bir iş yaparsınız hemen bir STK dava açar. O sebeple projelerin ortak akıl ve toplumsal kabulle hayata geçirilmesi lazım. İzmir bu zaman kadar yönetildiği gibi yönetiliyor ama İzmir halkı daha fazlasını hak ediyor. Bu kent verdiklerini karlığını alabilen bir kent olmalı. Merkezi yönetim de İzmir’i ciddi şekilde ihmal ediyor. İzmir kendi kaynakları ve potansiyeliyle doğru yolculuğu sürdürmeye devam ediyor. Eğer ittifak ortağı olarak doğru bir iş yaparsa biz ittifak ortağı olarak yanlarındayız yanlış iş yaparlarsa karşılarındayız” dedi.