Dolar 32,3455
%-0.04
Euro 34,9290
%0.4
Altın 2.398,080
%0.05
Bist-100 10.209,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Demokrat Parti'de Uysal yeniden genel başkan

Demokrat Parti'de Uysal yeniden genel başkan

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, partisinin bugün yapılan 14. Olağan Büyük Kongresi'nde yeniden genel başkanlığa seçildi.

  • Ege Postası
  • 06.03.2022 - 17:31

Demokrat Parti’nin “Özgür Birey, Güçlü Toplum Başka Bir Türkiye” sloganıyla düzenlenen 14. Olağan Büyük Kongresi, bugün Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda yapıldı. Salon dışına asılan DP'nin tarihi "Yeter Söz Milletin" sloganının yer aldığı afiş gelenleri karşıladı.

Salon içerisinde ise eski Başbakan Adnan Menderes ve 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in büyük boy afişleri diktat çekti. Kongreye, yöresel kıyafetleri ile gelen Muğla yörükleri de katıldı. 

Türkiye’nin birçok bölgesinden gelen partililer sabahın erken saatlerinden itibaren Atatürk Kapalı Spor Salonu’nu doldurmaya başladı. Partililerin salonu doldurmasının ardından kongre, Demokrat Parti tarihinin anlatıldığı kısa belgesel gösterimiyle açıldı.

Daha sonra kongrede Türkiye'nin yedi bölgesini temsil eden halk oyunları sergilendi.

GÜLTEKİN UYSAL YENİDEN GENEL BAŞKAN

Kongrede mevcut Genel Başkan Gültekin Uysal, tek aday olarak girdiği seçimde yeniden genel başkan oldu.

Toplam 1158 kayıtlı delegenin olduğu kongrede 801 delege oy kullandı. 3 oy geçersiz sayılırken, Gültekin Uysal geçerli 798 oyun tamamını aldı.

GÜLTEKİN UYSAL: “SİZ GİDERSENİZ HUKUKSUZLUK BİTER, YOLSUZLUK BİTER, YOKSULLUK BİTER”

DP Genel Başkan Gültekin Uysal, kongrede yaptığı konuşmada AKP iktidarını eleştirerek, “Diyorlar ki ‘Biz gidersek devlet çöker’. İslam peygamberine hak vaki oldu da İslam dini mi çöktü? Türk milletini bir var olma-yok olma çizgisinden çıkaran büyük lider Mustafa Kemal Atatürk vefat etti de Cumhuriyet mi yıkıldı? Şimdi Cumhuriyet’i yıkmaya çalışan, kravatlı soygunla kamu kaynaklarını yağmalayanlar gidince mi yıkılacak? Hayır efendim; siz giderseniz hukuksuzluk biter, siz giderseniz yolsuzluk biter, siz giderseniz yoksulluk biter. İktidara gelmeden önce mücadele edeceğinizi söylediğiniz ama adeta kurumsallaşsın diye uğraştığınız yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk... Yüzükle, tek bir alyansla geldiler, vatandaşı ise evine ekmek almak için alyansını satar hale getirdiler” dedi.

Uysal, özetle şöyle konuştu:

“Defaatle ‘Demokrasi ekmeğimiz, aşımızdır’ dedik. Bugün eminim ki daha anlamlı bir hal beyanıdır bu. Demokrasinin bizler için ne büyük bir anlam ifade ettiğini belirtmenin yanında, demokratik değerlerden uzaklaştıkça ekmeğinden, aşından olan milletimiz için en doğru izahtır.

Demokrasiyi sandığa hapsederek sadece oy vermenin demokrasinin temel koşulu olduğunu düşünen; düşünmeye, ifadeye tahammül edemeyen, gücü nispetinde her bir yeni gün yeni bir demokratik tavır alanını talan eden bir iktidarla karşı karşıyayız. Bakınız; demokrasilerde önemli olan meşru yollarla rızanın imal edilmesidir. Ancak bu iktidar, artık vatandaşın rızasını kendi lehine imal edemez bir hale geldi. Bunun için de muhalefet lehine ortaya çıkan rızayı imha etme derdine düştü. İktidarlarını demokratik özgürlükleri sınırlandırarak devam ettiren bir zihniyet. Seçimleri ‘demokrasi’ görüntüsünün devamı için yasak savma kabili bilen bir anlayış. Aslında artık siyaset biliminin konusunu aşan şekilde davranan ve davranış bilimi çerçevesinde psikoloji biliminin konusu olan bir iktidar.

“BİLİYORLAR; HUKUK İŞLERSE ZULÜMLERİ İŞLEMEZ, İKTİDARLARI SÜRMEZ”

Cumhuriyet’e, değerlerine, Cumhuriyet’imizin kurucusu büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’e, kurucu ilke ve esaslara yönelik kinleri, bugün ekonomi yönetiminde ispat ettikleri basiretsizlikleri ve beceriksizlikleri ile geçmiş fukaralıklarının acısını çıkarmak istemeleri bir taraftan hukuksuzluklara diğer bir taraftan da yolsuzluklara sebep olmaktadır. Verilerle değil vehimlerle yönetmelerinin sebebi budur. Gerçeği değiştirme kudretleri olmadığı için ancak manipüle ederek amaçlarına ulaşmaya çalışmaktalar. İşleyen bir adalet sistemine, demokratik sisteme, hür basına razı gelmemeleri bundan. Biliyorlar; hukuk işlerse zulümleri işlemez, iktidarları sürmez hale gelecek. Onun için devlette ne hukuk bıraktılar ne ilke ne teamül.

“YAPTIKLARI HUKUKSUZLUKLARIN HESABI SORULMASIN DİYE BİR SİSTEM İCAT ETTİLER”

Teamüllere tahammülleri yok. Cehaleti cesaretinin önünde gidenlerle korkuları vicdanlarının önünde gidenlerin esareti altında bu ülke. Onun için işte TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK, ‘majestelerinin basın müşaviri’; yargı, külliyen ‘hukuk müşaviri’, kolluk kuvvetleri ise ‘yakın koruma’ olarak görev yapıyor. Korkuyorlar; millet olur da gerçekleri görür, nasıl soyulduğunu, kendi açken iktidarın yanı, yandaşının nasıl Agob’un kazı gibi doyurulduğunu bilir diye. Bakın TÜİK’e mesela, ne iş yapıyor? Majestelerini eğlemekten başka ne işe yarıyorlar? Adeta ‘Türkiye illüzyon kurumu’ haline gelmiş. Koçi Bey, hükümdarı uyarmak için kaleme aldığı risalelerinde şöyle diyordu; ‘Bu kadar karışıklığın, fitne ve fesadın, reayanın ve memleketin harap oluşunun, hazinelerin ve malların azalmasının sebebi rüşvet pisliğidir’. Korkuyorlar. Öyle çok zulmettiler ki bugün adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ denen, bu sistem diyemeyeceğimiz düzenin sebebi de korku. Yaptıkları hukuksuzlukların hesabı sorulmasın diye bir sistem icat ettiler. Kurgusal bir hata ya da doğru bir ifade ile kasıtla bu sistemde cumhurbaşkanını denetleyecek ve dengeleyecek merci yine bu makamın kendisidir. Yani korkudur.

“SİZ GİDERSENİZ HUKUKSUZLUK BİTER, YOLSUZLUK BİTER, YOKSULLUK BİTER”

Demokratik sistemler, sahip oldukları enstrümanlarla iktidarı elinde bulunduran siyasi partilerin diledikleri gibi davranmalarına, her tahayyülünü icraata geçirmesine yasal ve meşru yöntemlerle engel olurlar. Aksi, demokrasi ile başlayan oligarşi ile son bulan kötü bir hikâyedir. Zor kullanarak kendilerini millet, devlet ve kamu kavramlarıyla bütünleştirenlerin savundukları rejime, totaliter rejim denir. AKP iktidarının yaptığı da tam olarak budur. Kendi kaderi ile devletin kaderini bir göstererek bir algı oluşturma gayretindeler. Diyorlar ki ‘Biz gidersek devlet çöker’. Şimdi Cumhuriyet’i yıkmaya çalışan, kravatlı soygunla kamu kaynaklarını yağmalayanlar gidince mi yıkılacak? Hayır efendim; siz giderseniz hukuksuzluk biter, siz giderseniz yolsuzluk biter, siz giderseniz yoksulluk biter; iktidara gelmeden önce mücadele edeceğinizi söylediğiniz ama adeta kurumsallaşsın diye uğraştığınız yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk... Yüzükle, tek bir alyansla geldiler, vatandaşı ise evine ekmek almak için alyansını satar hale getirdiler.

“BİR KİŞİNİN İKTİDARDA KALABİLMESİ, ÇEVRESİNDEKİLERİN ZENGİN OLABİLMESİ İÇİN 84 MİLYONUN FAKİR OLMASI GEREKMEKTE”

Bu iktidarın döneminde ‘ekonomik büyüme’, az sayıda insan için servet artışı; sayılamayacak kadar çok olan diğerleri içinse sosyal statüde, yaşam standardında, gelirde hızlı bir düşüş anlamına geliyor. Bir iktisatçı şöyle diyor; ‘Büyük servet olan yerde büyük eşitsizlik vardır. Bir kişinin çok zengin olabilmesi için en az beş yüz kişinin fakir olması gerekir’.  Ancak AKP döneminde denklem şu şekilde gerçekleşiyor; bir kişinin iktidarda kalabilmesi, çevresindekilerin zengin olabilmesi için 84 milyonun fakir olması gerekmekte. Bunu da sağladılar, özellikle son üç ayda hepimizi fakirleştirdiler. İyi bir ekonominin en tabi girdisi işleyen bir hukuk sistemi ve demokrasidir. Tarih boyunca, demokratikleşme ve iktisadi gelişmenin birbirinden bağımsız olarak düşünüldüğü durumlarda büyük olumsuzlukların yaşandığı görülmüştür.”

DEMİREL’İN FÖTR ŞAPKASINI TAKTI

DP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Divan Başkanı seçildiği DP 14. Olağan Büyük Kongre’sinde kürsüden de bir konuşma yaptı.

Kürsüye gelen Enginyurt, bir görevlinin çanta içinde getirdiği, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in siyah fötr şapkasını elinde kısa bir süre salladı. Fötr şapkayı giyen Enginyurt, “Demirel’in şapkası olmadan olmazdı, Allah ruhunu şad etsin, mekanın cennet etsin inşallah” dedi. Daha sonra Enginyurt, yanına gelen görevliye şapkayı verdi ve konuşmasına devam etti.

Enginyurt’un konuşması özetle şöyle:

“76 yıllık bir siyasi hareket… Barajlar yapan, köprüler yapan, fabrikalar yapan, okullar yapan devvleti devlet yapan bir siyasi hareket… Üzerine ölü toprağı serildi. Demirel’in, Özal’ın sayesinde vekil olanlar, bakan olanlar, başbakan olanlar terk etti ama sizler terk etmediniz. Allah hepinizden razı olsun.

“DEMOKRATLAR ERGENEKON’DAN ÇIKIŞ MİSALİ ATEŞİ YAKMIŞ TÜRKİYE’Yİ AYDINLATACAK”

Bugün, bu salonu doldurarak bütün Türkiye’ye demokratların mesajını verdiniz. Dediniz ki: ‘Mahkum değilsiniz. Kimseye muhtaç değilsiniz. Demokrat Parti var. Çare Demokrat Parti’ dediniz ve öyle bir taraf seçtiniz ki tarafınızdan dolayı sizi kutluyorum. Saraylarda yaşayan Yezid olmaktansa Kerbela çölünde şehit Hüseyin oluruz dediniz. Birileri makam için, mevki için, şan için, şöhret için ya da korkuyla yollarını değiştirirken siz yolunuzu değiştirmediniz. Siz, Anadolu dediniz. Siz Türkiye dediniz. Siz, demokrasi dediniz, özgürlük dediniz, adalet dediniz, hukuk dediniz ve bugün bu salondan inşallah bütün Türkiye’ye umut ışığını yaktınız. Artık bu salon gösteriyor ki Demokratlar Ergenekon’dan çıkış misali ateşi yakmış Türkiye’yi aydınlatacak.

“MAVİ GÖZLÜ DEV ADAM MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÖLDÜ DE CUMHURİYETE BİR ŞEY OLMADI”

Baskılar var. Zulümler var. Tehditler var. Yıldırmak isteyenler var. Korkutmak isteyenler var ama buna rağmen Demokratlar, hala hala her birisi 18 yaşında yiğit bir Çanakkale destanı misali bu salonda. Birileri, Türkiye’yi kendinin payitahtı sanıyor. Bu ülkeye şahsımın ülkesi diyor. Kendi istediği kadar demokrasi veriyor, kendi istediği kadar özgürlük veriyor. Herkesi susturdu. Satın alabildiğini satın aldı. Satın alamadığını hapse attı, korkuttu ama unuttuğu bir şey var. Demokratlar, hiçbir zaman korkmadı, susmadı, yılmadı. Eyy! Saraydaki beyefendi, demokratlar geliyor, sana ilk seçimde hesap soracaklar. Efendim neymiş? Recep Tayyip Erdoğan giderse ülke batarmış. Recep Tayyip Erdoğan giderse ülke perişan olurmuş... Bu nasıl bir anlayış? Allah’ın ‘sen olmasaydın cihanı yaratmazdım’ dediği iki cihan güneşi Allah Resul’ü öldü de İslam’a bir şey olmadı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu mavi gözlü dev adam Mustafa Kemal Atatürk öldü de Cumhuriyete bir şey olmadı.

“SANDIKLA GELDİNİZ, SANDIKLA GİDECEKSİNİZ”

Sandıkla geldiniz, sandıkla gideceksiniz. Bunun adı demokrasi. Hazmedemeyebilirsiniz. İşiniz gücünüz algı yaratmak. Her gün benzin artıyor, her gün mazot artıyor. Elektrik fiyatları can yakıyor. Doğalgaz el yakıyor ama bunlar çıkıyor, ısrarla dış güçler, yabancı güçler, efendim oyun oynuyorlar. Bize kumpas kuruyorlar. Benzinde zam olur devlet yapmaz dersiniz. İndirim olur reis yaptı deyip halay çekersiniz. Elektriğe yüzde 127 zam yaparsınız, uykuya yatarsınız. Recep Tayyip Erdoğan yüzde 14 indirdi diye horon tepersiniz. İşinize geldi mi dış güçler, işinize geldi mi Recep Tayyip Erdoğan. Öyle yağma yok.

“20 YILDIR SİZ YÖNETİYORSUNUZ BU ÜLKEYİ. AYIPTIR. BUNU NASIL SÖYLÜYORSUN?”

CHP, 40 yıldır iktidar olamadı. Adalet ve Kalkınma Partisi de 20 yıldır ülkeyi yönetiyor. Bunların kafasında ne varsa ne içiyorlarsa Türkiye’yi bu hale CHP getirdi diyorlar. Arkadaş, 20 yıldır siz yönetiyorsunuz bu ülkeyi. Ayıptır. Bunu nasıl söylüyorsun?

“ALTI PARTİNİN BİR ARAYA GELMESİ TÜRK MİLLETİNDE HEYECAN YARATTI”

Altı parti bir araya geldi. Bir mutabakat imzaladı. Bu mutabakat, güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakatı. Yani, parlamenter sistemle ilgili. Arkadaş, yirmi gündür yıkıyorlar ortalığı. Hani ne oldu? Dağ fare doğurdu, bunun içinde ekonomi yok, bunun içinde tarım yok… Yahu acele etmeyin. Hepsi sırayla gelecek de. Siz bu kadar niye rahatsız oldunuz burada? Altı partinin bir araya gelmesi sizi niye rahatsız etti? Altı partinin bir araya gelmesi Türk milletinde heyecan yarattı, coşku yarattı, umut yarattı ama siz çok korktunuz.

“HDP’Lİ SENDEN OLUNCA ROZET TAKIYORSUN. TÖVBE Mİ ETTİ? YOLA MI GELDİ? NE OLDU? HAİN HER ZAMAN HAİNDİR”

Öyle yağma yok. Millet aç diyoruz, millet perişan diyoruz, HDP kimin yanında diyorlar. EYT’liler kan ağlıyor çözün sorunlarını diyoruz. HDP kimin yanında diyorlar. Vergi Usul Kanunu 359’dan 1.5 milyon insan mağdur olmuş çözün diyoruz. HDP kimin yanında? 3600’ü çıkartın diyoruz. HDP kimin yanında? İnsanlar aç diyoruz, siz HDP’den haber verin diyor. HDP kimin yanındaysa Allah onun belasını versin o zaman. Biz kimin yanında olduğunu biliyoruz. 3 ay önce Diyarbakır HDP Dicle Belediye Başkanı’na rozeti takanın adı kim? Recep Tayyip Erdoğan. HDP’li senden olunca rozet takıyorsun. Tövbe mi etti? Yola mı geldi? Ne oldu? Hain her zaman haindir. Niye yanına alınca kahraman yaptın?

“EĞER BUNDAN SONRA VERECEKSE BU MİLLETİN ANASINA SÖVEN BEŞLİ ŞEREFSİZ ÇETE VERSİN”

Hakaret. Her sözleri hakaret. Her işleri hakaret. Efendim diyorlar, artık vatandaşın da diyorlar. Devlete yardımcı olma zamanı geldi. Artık vatandaş da biraz destek olsun. Ne zaman olmadı bu vatandaş? Depren oldu İBAN verdiniz, verdik. Pandemi oldu İBAN verdiniz, verdik. Deprem, sel oldu İBAN verdiniz, verdik ama artık bu millet diyor ki Recep Tayyip Erdoğan bizim verme zamanımız geçti, biz de verecek bir şey kalmadı. Eğer bundan sonra verecekse bu milletin anasına söven beşli şerefsiz çete versin. Eğer bundan sonra biri bir şey verecekse sarayda beş maaş, on ballı maş verdiklerin versin.

“İLK SEÇİMDE DE TIPIŞ TIPIŞ GİDECEKLER”

Elektrikte ampulleri söndürün, tasarruf edin diyorlar. Sabret. O ampulleri öyle bir söndüreceğiz ki tamamını kafanızda patlatacağız Allah’ın izniyle. Nasıl geldiyse öyle gidecekler. Efendim, korku imparatorluğu yaratıyorlar. Bunlar gitmezler, bir yolunu bulurlar, İstanbul seçimlerinde nasıl tıpış tıpış gittilerse ilk seçimde de tıpış tıpış gidecekler. Öyle hiç kimse milleti sınamaya kalkmasın. Hiç kimse milletle oynamaya kalkmasın. Nasıl seçimle geldiysen aynı şekilde seçimle gideceksin. Demokratlar bunu yapacaktır.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.