Dolar 32,3789
%-0.18
Euro 34,7452
%0.01
Altın 2.430,480
%-0.34
Bist-100 10.019,00
%1.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
CHP’li Gruşçu’dan Erdoğan’a tarım eleştirisi: Şahsım hükümeti çiftçimizi perişan etti

CHP’li Gruşçu’dan Erdoğan’a tarım eleştirisi: Şahsım hükümeti çiftçimizi perişan etti

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Konak İlçe Başkanlığı, “Başka bir tarım mümkün” sloganıyla düzenlediği basın açıklamasında mevcut iktidarın tarım politikalarını sert bir dille eleştirdi. Açıklamayı yapan CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, ithalata dayalı tarım politikalarıyla yabancı ülkelerin çiftçileri kalkındırılırken, Türkiye’deki çiftçilerin ise kredi, faiz ve ürünlerinin tarlada kalması gibi birçok sorunla karşı karşıya kaldığını söyledi. Başkan Gruşçu, “Şahsım hükümetinin üretime dayalı değil, tüketime dayalı yürüttüğü politikalardır. Erdoğan’ın şahsım hükümeti, çiftçimizi perişan etmiştir” dedi.

  • Ege Postası
  • 18.02.2021 - 12:00

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Konak İlçe Başkanlığı, “Başka bir tarım mümkün” sloganıyla, mevcut iktidarın tarım politikalarını mizansel bir dille eleştirdiği basın açıklaması düzenledi.

Konak Meydanı’nda düzenlenen açıklamaya, CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, il ve ilçe yönetim üyeleri de destek verdi.

Örgüt adına açıklamayı yapan Başkan Gruşçu, Türkiye’nin ithalata dayalı tarımının başka ülkeleri zengin ederken ülkemizdeki çiftçileri perişan ettiğini söyledi.

2010-2012 yılları arasında Türkiye’nin Fransa'dan yaklaşık 250 milyon dolarlık canlı hayvan ve et ithalatı gerçekleştirdiğini dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker’e şövalye nişanı takılmasının ve uygulanan tarım politikaları nedeniyle Türkiye’deki çiftçilerin kredi ve faiz gibi yüklerin altında kaldığının tiyatral bir sahneyle canlandırıldığı açıklamada Gruşçu şunları söyledi; “Buradan Rusya Tarım Bakanı Dmitry Patrushev, Ukrayna Tarım Bakanı Roman Leshchenko ve Brezilya Tarım Bakanı Tereza Cristina Dias'a sesleniyorum: Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli’ye ülkenizi kalkındırmak için canla başla çalıştığından nişan takmanızı bekliyoruz. Türkiye'de tarımı, köylüyü ve çiftçiyi bitiren ve ülkelerinizi kalkındıran Bakan Pakdemirli, kendisine nişan takmanızı hak ediyor. Vatandaşımı bedbaht hale getiren, yoksullaştıran ve açlığa sürükleyen şahsım hükümetinin üretime dayalı değil, tüketime dayalı yürüttüğü politikalardır. Babadan, atadan kalan mirası yiyen, hayatta gelecek kaygısı olmayan, battığı çukurdan bîhaber olan zengin evin şımarık çocuğuna benzedi ülke yönetimi. Vatandaşım çektiği yoksulluk, açlık ve sefaletten ötürü ilk seçimlerde bu iktidara demokrasi nişanını sandıkta takacaktır.

“ÇİFTÇİNİN DERDİNE DERMAN OLALIM”

CHP’nin çiftçinin derdine derman aradığını belirten Başkan Gruşçu, mevcut iktidarın tarım politikalarını sert bir dille eleştirdi ve “Erdoğan’ın şahsım hükümeti, çiftçimizi perişan etmiştir. Çiftçi mazotçuya borçlu, gübre satana borçlu, yemciye, tohumcuya borçlu, Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu, Ziraat Bankası’na borçlu… Çiftçinin traktörüne, tarlasına, ineğine haciz yağıyor. Henüz bu hafta içinde Yozgat Yerköy’den acı bir haber aldık. Bir çiftçimiz, Osman Yılmaz, pancarı tarlada kalınca, 25 bin lira borcunu ödeyememiş, traktörüne haciz konmuş. Osman Yılmaz bunun yükünü taşıyamamış, kalp krizi geçirerek vefat etmiş. Şimdi bu ölümün sorumlusu kim? ‘Gelin Çiftçinin Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına borçlarını yapılandıralım. Çiftçiye rahat bir nefes aldıralım’ diye kaç zamandır söylüyoruz, dinlemiyorlar. Milletvekillerimizin önergeleri komisyonlarda bekliyor. Hadi bizi dinlemiyorsunuz. Küçük ortağınız MHP’nin bazı milletvekilleri dediler ki 'bu iş böyle gitmez, bu borçları yapılandıralım.' Bunların sesine kulak verin. Buradan çağrı yapıyoruz. MHP’li mevkidaşım Yusuf Çoban'a sesleniyorum: Konak Belediye Meclisinde meclis grubunuz Akparti grubundan farklı oy kullanarak, kahveci esnafımıza verdiğimiz destek önergesine kabul oyu verdi. AK Parti grubu esnafımıza verdiğimiz desteği reddetti. Şimdi gelin, yine bir arada duralım. MHP çiftçi borçlarının yapılandırılması için de bir teklif getirsin. Siz de ilçe başkanı olarak bunu takip edin, biz MHP’nin getireceği bu teklifi destekleriz.Yeter ki çiftçinin derdine biran önce derman olalım. Bugün çiftçi inim inim inliyorsa, tarlalar, traktörler hacizliyse, çiftçi girdi maliyetiyle ürün fiyatı arasına sıkışmışsa, kanunların emrettiği desteği alamıyorsa, bunun sorumlusu kim? Ülkeyi kim yönetiyor” dedi ve hükümete gelinen durumun hesabını sordu.

“MİLLETİN EFENDİSİNİ KÖLE ETTİLER”

Saray hükümeti, özel şirketlerin hakim olduğu tarım-gıda sistemi anlayışını getirmiştir. Tarımsal kamu kuruluşlarını özelleştirmiş veya işlevsiz hale getirmiştir. Tarımsal destekleri çiftçiden değil şirketten yana kullanmıştır. Endüstriyel üretim için gerekli olan mevsimlik işçiliği zor hale getirmiştir. Sözleşmeli tarımla çiftçiyi işçileştirip gıda sanayisine mahkum bırakmıştır. Kent ve kırı birbirinden uzaklaştırarak tarımsal üretime yabancılaştırmış ve gıdada market dağıtım kanallarını güçlendiren gıda rejimi kurmuştur. Böyle bir rejimin kurulmasını sağlayan saray hükümetinin ”yerli ve milli olduğu” söylemleri samimiyetten yoksundur. Milletin efendisini köle ettiler. Ele güne muhtaç ettiler, yüksek faize mahkum ettiler. Çiftçimiz kan ağlıyor.  Çiftçimiz tarımı terk etmeye başladı. 2002 yılında 26 milyon 579 bin hektar olan tarım alanımız, 2019’da 23 milyon hektara düştü. 3,5 milyon hektar, yani 3 Trakya büyüklüğünde alan ekilemiyor.  Çiftçi tarımdan koptu, 2011 yılında Çiftçi Tarım Bağkurlu sayısı 1 milyon 121 bin kişiyken, 2020 yılında bu sayı 556 bin kişiye düştü. 2006 yılında yürürlüğe giren Tarım Kanunu’nun 21. Maddesinde “tarımsal desteklemelere ayrılacak pay gayri milli hasılanın yüzde 1’inden az olamaz” düzenlemesi getirilmiştir. Ancak aradan geçen 14 yılda tarımsal desteklemelere bütçeden ayrılan pay hiçbir zaman yüzde 1’i bulmadı. Çiftçimiz şu anda 211 milyar lira hükümetten alacaklı. Bu para neden çiftçimiz için harcanmadı?

“BUNLARDAN NE YERLİ OLUR NE MİLLİ”

Döviz kurlarının düşmesi için harcanan paraları hatırlatan Başkan Gruşçu, çiftçinin kredi ve faizler nedeniyle belinin üküldüğünü söyledi ve yapılan bazı tarım ürünleri ithalatlarından örnek verdi. Gruşçu, “Saray hükümeti milyarlarca dolar para satarken çiftçimiz kredilerle faizlerle uğraşıyor. Peki mevcut hükümet ne mi yapıyor? Ekmeklik buğdayı çiftçiden 1600 liraya, yurtdışından 1800 liraya alıyor. Makarnalık buğdayı çiftçiden 1880 liraya, yurtdışından 2400 liraya alıyor. Mısırı çiftçiden 1350 liraya, yurtdışından 2000 liraya alıyor. Arpayı, çiftçiden 1275 liraya,  yurtdışından 1898 liraya alıyor. Şeker fabrikalarını özelleştirmenin ardından ise Brezilya, Cezayir ve Fas’ tan 65 milyon dolarlık 169 bin ton şeker ithal ettiler. 1 milyon 48 bin ton yağlık ayçiçeği tohum ithalatına 418 milyon dolar ödeme yapılırken aynı zamanda Dünya ayçiçeği ithalatında da birinci oldular. 81 bin ton patates ithalatına 44 milyon doları yabancı ülke çiftçilerine ödediler. 116 bin ton kuru soğan ithalatına 34 milyon dolar cebimizden yabancı ülkelere ödediler. 28 bin ton zeytinyağı ithalatına 47 milyon dolar ödeme yapıldı. İthal edilen zeytinyağının %98,5’ini Suriye’den yaptılar. 154 bin ton pirinç ithalatına 102 milyon dolarlık ödeme yaptılar Bunlardan ne yerli olur ne de milli! Bunlardan ancak israf ve iflas hükümeti olur” diye konuştu.

“HALKIMIZIN YOKSULLAŞMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Tarımın geldiği noktada çözümün geçtiğimiz haftalarda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in açıkladığı İzmir Tarımı modelinden geçtiğinin altını çizen Başkan Gruşçu, şunları söyledi;  “İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Tunç Soyer ve ekibinin vizyonuyla başlattığı Başka Bir Tarım Mümkün vizyonu Türkiye'de uygulanacak başarılı bir modeldir. "İzmir Tarımı" adı verilen bu yeni modeli, “İzmir’den başlayarak tüm Türkiye’de yeni ve farklı bir tarım ekonomisi inşa etme projesi” olarak tanımlıyoruz. Bu modelin kentte adil gıdaya erişimde, kırsalda ise kuraklık ve yoksullukla mücadelede önemli bir rolü olacak. Tarımda dışa bağımlılığımızı sonlandırmak için geliştirdiğimiz, İzmir’den doğan yepyeni bir vizyon. İzmir Tarımı, ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyor.  Biz tarımı sadece tarlada yapılan ve sonlanan bir zirai faaliyet olarak görmüyoruz.  İzmir Tarımı, tohum aşamasından başlayıp son tüketiciye uzanan tüm süreçleri kapsıyor.  Satış ve pazarlamayı en baştan planlayarak ürünlerimizin katma değerini büyütüyor, yoksullukla mücadele ediyor ve refahı artıyoruz. Yerli ve millî olmak, sözde değil, özde olması gereken bir meseledir. Kültürümüzü, köklerimizi ve geçmişimize ait ne varsa her şeyi inşaat sektörüne kurban edeceksiniz. Büyük bir ustalıkla, tarımın doğduğu topraklarda tarımı yok etmeyi başaracaksınız. Bizi biz yapan toprağımızdan, suyumuzdan ve doğamızdan daha yerli ve milli ne olabilir? Ellerimiz ülkemize ait tüm değerleri tek tek yok ederken, sözlerimiz nasıl yerli ve milli olmaktan bahsedebilir?  Tarım tekelleri daha da büyüsün; yabancı şirketler borç batağı altında ezilen köylümüze daha da fazla ithal tohum, daha çok ithal ilaç, ithal yem ve hayvan satsın diye; topraklarımızın kuraklaşmasına ve halkımızın yoksullaşmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu ülkenin her karışını korumak için mücadelemizi son nefesimize kadar sürdürmeye kararlıyız.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.