
AK Parti'li Atmaca'dan toplu işten çıkarma yorumu: 'Tugay, faturayı emekçiye kesiyor'
İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Sözcüsü Uğur İnan Atmaca, Ege Postası ekranlarında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Atmaca, İzmir Büyükşehir Blediyesi'ndeki toplu işten çıkarma sürecine ilişkin, "Anlamlandıramadığımız şekilde sayın Cemil Tugay göreve geldiğinden bugüne kadar faturayı emekçilere kesiyor." dedi.
- Ege Postası
- 20.06.2025 - 16:28
- Güncelleme: 20.06.2025 - 16:57
EGE POSTASI- Ege Postası ekranlarında yayınlanan Senem Gökdağ ile Manşet programının konuğu İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Sözcüsü Uğur İnan Atmaca oldu.
Atmaca, İzmir gündemi ile sorulan sorulara yanıt verirken çarpıcı açıklamalarda bulundu. Atmaca, İzBB'deki toplu işten çıkarma sürecine ilişkin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın işçiler ile İzmir halkını karşı karşıya getirmeyi amaçladığını ileri sürerek şunları kaydetti:
"Anlamlandıramadığımız şekilde sayın Cemil Tugay göreve geldiğinden bugüne kadar faturayı emekçilere kesiyor. Cemil Tugay’ın adaylaştıktan sonra üç bin kişinin işe alındığını iddia etti. Tabii belediye başkanı o, evraklar ve veriler onun önünde ama bizim de bildiğimiz bir süreç var. Benim kişisel olarak şirketime bir personel almak istemem durumumda bugün karar verip yarın işbaşı yaptırabilirim. Ama belediye şirketlerinde böyle olmuyor. Bunun bir yasal süreci var. Yani güvenlik araştırması, sağlık raporu darken ortalama 4-5 aylık bir süreci kapsayabiliyor. Daha önceden başlamış süreçler, insanların işe davet edilmesi ve mevcuttaki işlerini bırakıp ondan sonra büyükşehir belediyesinde iş başı yapmaları, sonrasında sayın tugay’ın onlara fatura kesmek suretiyle.. O dönemde biliyorsunuz yüzlerce emekçi kardeşimizin iş hakitleri feshedildi sonra bir kısmı işe geri alındı süreç böyle başladı. Biz o zaman da şunu ifade ettik: “Sayın Başkan uçun kuşun kanadı kırılmaz, yapmayın.” Dedik. Sonrasında SDT krizi gündeme geldi. O süreçte de şunun sözünü vermişti: “Daha iyisini yapacağız.” Ama seçimden sonra göreve geldiğinde sayıştayı örnek vererek “Ben yasal rakamların üzerine çıkamam.” Dedi. Biz bunun üzeirne meclise getirin bizde destek verelim dedik. Mecliste yasal sınırların üzerinde SDT verilebilmesiyle ilgili kararın altına oy birliğiyle imza attık ve o krizde o şekilde aşılmış oldu. Sonrasında grev sürecine gelene kadar anlaşmazlık devam etti. Sayın Tugay şunu bahane gösterdi: “Tunç Soyer seçime 5 gün kala bir sözleşme imzalamış” burada bir sorumsuzluk kelimesini kullandı.
Şimdi, birini eleştireceksiniz, onu sorumsuzlukla itham edeceksiniz ama aynı sözleşmeyi hatta daha ağır koşullarda siz yapacaksınız. Şimdi bunun takdirini İzmir halkına bırakıyorum. Bu gerçekten anlaşılabilir bir şey değil. Maaşlar yüksektir düşüktür ben bununla ilgili bir yorum yapmaktan kaçınıyorum çünkü emek en yüce değerdir dolayısıyla bunun karşılığı da parayla ödenemez zaten. Ama burada sayın Tugay’ın yapmaya çalıştığı şey, İzmir halkıyla emekçileri karşı karşıya getirmek oldu ve burada da bir miktar başarılı oldu diyebiliriz.
Biz orada sayın Cemil Tugay’ın yapmış olduğu kamuoyuna yanlış bilgilendirmesini belgeleriyle ortaya çıkardık. Dedi ki, “Ben emekçiye vereceğim maaşı İzmirliye soracağım.” Bizde ona şunu sorduk: Siz belediye bünyesinde ve şirketlerde yapılan adrese teslim ihalelerini de İzmirliye soracak mısınız? Şirketlerin yönetim kuruluna atadığınız kişilerin maaşlarını ve huzur haklarını da İzmirliye soracak mısınız? Madem İzmirliye bir şeyi soracaksınız o zaman bunları da sormanız lazım."
"EMEKÇİ KARDEŞLERİMİZ İRADELERİNE KİMSENİN İPOTEK KOYMASINA İZİN VERMEZ"
"Hayatım boyunca DİSK’le aynı çizgide olmadım ama emekçi kardeşlerimize sendikası ne olursa olsun haksızlık yapıldığı kanaatini taşıyorum. Ayrıca sayın Sarı’nın da söylemlerini doğru bulmadığımı ifade etmem lazım. Çünkü bizim emekçi kardeşlerimiz ferasetlidir, iradelerine kimsenin ipotek koymasına izin vermez. Ben herkesin siyasi düşüncesine saygı duyarım.
"BURADA BİR RÖVANŞ MÜCADELESİ VAR"
Atmaca, İzBB'deki toplu işten çıkarma sürecini rövanş mücadelesi olarak değerlendirerek şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Tugay bu süreçte ciddi anlamda yıprandı. Yani mental olarak söylüyorum. Bu yıpranmanın ve sahada yaşadığı sıkıntının etkisiyle sanırım pazarlık masasına da Genel Merkezin müdahil olmasıyla bir imza sürecine girildi ve birlikte fotoğrafta verilmedi. Dolayısıyla ben sayın Tugay’ın bu noktada bazı açıklamalarını da dikkatle izledim. 8 ilçede elle çöp toplandığını, bunun diğer ilçelere yaygınlaştırılacağını, bazı birimlerde birtakım çalışan personellerin buralara kaydırılabileceği gibi ifadeleri oldu. Aslında bu bir rövanş mücadelesi, ben böyle görüyorum. İşten çıkarmaları da aynı şekilde görüyorum. Sayın Tugay "Çalışanları değil, çok fazla büro personelimiz var onları çıkaracağız” dedi. Fakat bir kaç gün içerisinde işten çıkarılan bazı emekçi kardeşlerimizi görüyoruz. Bir hanımefendi var, zaten zorlukla ayaklarının üzerinde durduğu, çocuklarına güçlükle bakabildiği ancak kirasını ödeyebildiği yönünde bazı açıklamaları vardı.
Burada bir rövanş mücadelesi olduğunu görüyorum. Bundan dolayı bu yorumu yapıyorum. Aslında bir cezalandırma yoluna gitti ve yine şu ifadeyi kullandı: “İşten çıkarmalar devam edecektir ve bunun sorumlusu sendikadır.” Sednikaya neyi Kabul ettirmeye çalışıyor: Eylül ayında TÜFE oranında yapılacak zamdan vazgeçin diyor. Sayın Tugay’da 9.ayda yapılacak olan zammı “İptal edin.” Noktasında işten çıkarmalarla zorlayıcı bir koşul oluşturmaya çalışıyor. Bu yöntem doğru değil. Asıl önemli sorun, her ne olursa olsun sayın Tugay bir dönem belediye başkanlığı yaptı aynı zamanda Belediye Meclis Üyesiydi. Beleidyenin ve şirketlerin içinde bulunduğu durumu zaten yakınen bilen biri. Peki siz bunları bile bile aday oldunuz ve belediyenin personel maaşlarını ödeyemeyecek duruma gelmesinin sebebi asla emekçiler değildir. Kötü yönetim anlayışıdır."
"İZMİR DEKİ EKNOMİK SIKINTILARIN SEBEBİ KÖTÜ YÖNETİM ANLAYIŞIDIR"
"Bir aylığına 20 tane vidanjör kiralanmış 11 milyon TL’ye. İzmir de vidanjör mü yok Kocaeli’nde vidanjör getiriyorsunuz? 11 milyon TL bedel karşılığında 20 tane vidanjörün aylık tutarı 550 bin TL’ye denk geliyor. Bunun piyasa araştırmasını biz yaptık yaklaşık olarak 250- 300 bin lira bandında geziyor. Siz 2 katı civarında bir bedelle bu hizmet alımlarını yapıyorsunuz. Dolayısıyla sonra dönüp bunun faturasını emekçiye kesiyorsunuz. Siz doğru yönetim anlayışını maalesef oturtamadınız. 26 yıldır İzmir’i kesintisiz yönetiyorsunuz ve İzmirdeki belediyelerde yaşanan ekonomik sıkıntıların temel sebebi maalesef kötü yönetim anlayışıdır."
İZMİR'DE KENTSEL DÖNÜŞÜM KRİZİ
AK Parti'li Atmaca, İzmir'deki planlmaa ve kentsel dönüşüm problemini Bakanlık ile Belediye çalışmaları arasındaki uyumsuzluklara dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Bakanlığın yaptığı 1/100.000 lik planlar Büyükşehir Belediyesinin yetki alanında olan 25 binlik ve 5 binlik, ilçe belediyelerinin de yetki alanında olan 1/1000'lik planlar arasında ciddi anlamda uyumsuzluklar var. Bu uyumsuzluklar giderilmediği sürece İzmire pğlanlı bir kent hüvviyeti kazandırmak mümkün değil.
Izmir’in yapı stoku yaklaşık olarak 2,5 milyon civarında bağımsız bölüme sahip. Bunun da yüzde 60 civarında dönüşüm görmesi gereken kısmı var. Bu da 1.5 milyona tekabül ediyor. Bunun da yine yaklaşık olarak 300 – 350 bin civarında çok acil dönüşmesi gereken bir yapı stoğu mevcut. Büyükşehir Belediyesi bu işin neresinde? 2011 yılında belediye meclislerden ilçe ve büyükşehir meclisinden kararların alınıp yine 2011 yılında o dönem bakanlar kurulundan onaylandıkan sonra 2012 yılında Resmi gazete’de yayınlanarak yürülüğe girmiş 6 tane kentsel dönüşüm ve gelişim bölgesi ilan etmiş büyükşehir belediyemiz. Karşıyaka Örnekköy, Çiğli, Uzundere, Aktepe-Emrez… Peki bugüne kadar kaç tane dönüştürebilmiş? Toplam 1150. Bu korkunç bir rakam.
Özellikle bu kooperatif meselesi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Ankara İl Başkanı Ümit Erkol ve bazı CHP’li isimlerin bu organizasyon içinde yer aldığı ve onların getirdiği madureiyetleri de halkımız zaten yakından takip ediyor ve ciddi anlamda bir koperatif mağduriyeti kitlesi oluşmuş durumda. Biz bu insanların sesini duyurmaya çalışıyoruz. Maalesef belediye yönetimi bu konuda sağır ve dilsiz pozisyonda. Bu mağduriyeti insanlarımıza yaşattılar. Binlerce insan ödedikleri paranın karşılığını alamıyorlar. Kooperatifzedeler diyeyim, kooperatifzedelerin evleri ortada yok.
Öncelikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi finansmanı içinde olan yapması gereken henüz 31 bin 500 konut var. Büyükşehir belediyesi önce bunları yapmalı. Sonra da TOKİ’nin yaptığı planlara itiraz etmeyi bırakmalıdır.
GAZİEMİR BELEDİYESİ REKLAMCILIKLA MI YÖNETİLİYOR?
Atmaca, Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık'ın seçim öncesi vaatlerini yerine getirmediğini ifade ederek şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Işık açısından baktığımız zaman belediyenin hizmet etmesi söz konusu olmasa aslında belediye başkanlığı da onun için bir keyif olacak. Maalesef hizmet etme noktasında gerçekten seçim öncesi ortaya koyduğu vaatleriyle şu andaki uygulamaları arasında dağlar kadar fark var.
Seçim öncesinde Aktepe Emrez mahallemizde kentsel dönüşüm sebepli altyapı sorhnalrında bir tanesi de, banka ATM’sinin olmaması. İnsanlarımız oradan araçlarıyla veya minibüslerle ATM olan bir yere ulaşıp para çekmeye çalışıyorlar. Bunu sayın Işık seçim öncesi vaatlerinde iafde ediyor. Diyor ki “Bunun için paraya pula da ihtiyaç yok. Belediyenin çalıştığı bankaya söyleyeceğiz. 1 haftada bunu çözeriz.” Yaklaşık 15-16 ay oldu. Hala daha Aktepe’de bankamatik yok. Bu sadece vaatlerinden bir tanesi. Diğerlerini saymıyorum bile."
Yorum Yazın