Dolar 32,3641
%0.14
Euro 34,9931
%-0.21
Altın 2.325,120
%0.2
Bist-100 9,12
%0.49

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Serdar Aksoy’dan o meclis üyeleri için savcılık ve MASAK’a çağrı: Hodri meydan

Serdar Aksoy’dan o meclis üyeleri için savcılık ve MASAK’a çağrı: Hodri meydan

Hakkında yürütülen “Zimmet ve irtikap” soruşturması nedeniyle görevden uzaklaştırılan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, TR35 ekranlarında yayınlanan 8. Gün programında gündeme ve Menemen’e ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kendisinin görevden uzaklaştırılmasını takip eden süreçte bazı belediye meclis üyelerinin “yaşam standardının yükseldiğine” dikkat çeken Aksoy, konuya ilişkin araştırma yapması için savcılığa çağrıda bulundu ve “Ben yetkilileri davet ediyorum savcılığı ve MASAK’a şunu rica ediyorum: Bir anda yaşam tarzı değişen meclis üyelerini bir araştırsınlar. Bakın altından neler çıkacak? Bir baksınlar o son model arabaları nasıl almışlar? Ben göreve geldiğimde bunu araştıracağım” dedi.

  • Ege Postası
  • 05.11.2021 - 08:55

EGEPOSTASI- Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, TR35 ekranlarında yayınlanan 8. Gün programında TR35 Yönetim Kurulu Başkanı Gazeteci Mithat Umutoğulları’nın Menemen ve kent gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.

Aksoy, “zimmet ve irtikap” iddialarıyla devam eden soruşturmasından feshedilen çöp kamyonları ihalesine, satış yetkisi verilen 1 milyon 600 bin metrekarelik araziden Menemen Belediye Meclisi’nde geçen tartışmalara ilişkin birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“BİZDE TAM TERSİ OLDU”

Geçtiğimiz haftalarda görülen ikinci duruşmasını değerlendiren Aksoy, duruşmada sanıkların içeriş alınmamasını hak ihlali olarak tanımladı. Savcının adli kontrol şartının kaldırılması talebinin de suçsuzluğun kanıtlar nitelikte olduğuna dikkat çekti ve “Normalde mahkemelerde tank dinlenirken sanık da olmak zorunda. Çünkü yanığın ne söylediğini sanığın dinlemesi lazım. Ama bizim son mahkememizde sanıklar dışarıda bekletildi. Biz tanıkların söylediklerini sonradan öğrendik. Bu bir hataydı. Avukatlar bununla ilgili yasal yükümlülüklerin olduğunu belirtiyorlar. Mahkememizde çok ilginç bir şey yaşandı. Savcılık makamı iddianameyi hazırlar. Savcılık makamı genelde idam ister. Mahkeme heyeti de beraat ister. Genelde dengeler böyledir bizde tam tersi oldu. Savcılık bizim davamızda adli kontrol şartının kaldırılmasını talep etti. Bu da bu işin boş olduğunu ve bittiğini gösteriyor. Çünkü iddia makamı söylüyor. Ama mahkeme heyeti kabul etmiyor. Aslında biz geçtiğimiz yayında da şunu konuşmuştuk: Her belediye başkanı yargılanır. Yargılanmaması abestir. Çünkü iş yapıyorsun ve birileri siz şikayet ediyor. Her belediye başkanının her bürokratın hepsinin dosyası vardır. Siz her dosyası olanı görevden alırsanız belediyeleri kim yönetecek? Buca Belediyesi’ne operasyon yapıldı mesela. Bunlar olabilecek şeyler ama bu, belediye başkanını görevden almak için bir gerekçe olamamalı. Hep söylüyoruz. Hukukun temeli masumiyet karinesi. Bana suçsuz olduğunu ispat et diye bir mantık yok” dedi.

“YARGI DARBELERİYLE BELEDİYE BAŞKANLARINA KUMPAS KURULMAZ”

Soruşturma konularından biri olan hurdalık ile ilgili belgede imzası olduğu iddialarının da kriminal raporla çürütüldüğünü hatırlatan Aksoy, “Esas olan nokta şu: Hukuk somut delil arar. Somut olmayan birtakım konuşmalar, dedikodularla belediye bakanı içeri atıldı. Ben içeri dedikodularla atıldım. Kriminal rapor gelmiş, imza sahte. Burada sonuç itibariyle kamu zararı yok. O zaman sormak lazım. Ben niye içerde kaldım? Ben niye makamımdan geçici olarak alındım? Bana ‘Sen bu işi işledin’ deseler dahi ki yok ama yine de benim yatarım yok. 50 milyonlardan bahsetmiştik. Bunlar araştırıldı. Hiçbir şey yok ortada. Hiçbir şey yokken biz içeri alındık ve ilk mahkemede çıktık. Tekrar ediyorum hukuken benim makamıma geçişime engel hiçbir şey yok. Bu karar siyasidir. Bunun kaldırılması laızm .Ben 55 bin oyla seçilmişim. Böyle bir belediye başkanını o bunu dedi diye görevden uzaklaştırmak, halkın iradesine ket vurmak doğru değil. Biz her zaman sandıkla gelen sandıkla gider diyoruz. Yargı darbeleriyle, meclislerin içerisinde birtakım vekillerin alınıp satılmasıyla belediye başkanlarına kumpas kurulamaz. Siz bu mahkemeyi baskıyla siyasi müdahalelerle ne kadar uzatırsanız uzatın ben eninde sonunda o makam geçeceğim ve o makamı alacağım. Sandık iradesi var. Sandığın iradesine hiç kimse müdahale edemez” diye konuştu.  

“BEN GELDİĞİMDE GEÇİM KAPIN KAPANACAK”

Geçtiğimiz Menemen Belediye Meclisi’nde AK Partili bir meclis üyesi Serdar Aksoy’a yönelik olarak “Sokakta dolaşmaya utanır insan” ifadelerini kullanmıştı. Sokakta çok olumlu tepkiler aldığını belirten Aksoy, o meclis üyesinin siyaseti “geçim kapısı” olarak gördüğünü ve kendisinin göreve dönmesini istemediğini belirtti ve “Tam tersi bir durum var. Buradaki mağduriyetimi Menemenli biliyor. Ben Menemenliyim ve Menemen’in nabzını iyi tutarım. Şu anda Menemenli, benim mağdur edildiğimi ve makamıma geçeceğimi de biliyor. Bunu söyleyen arkadaşlar, siyaseti geçim kapası olarak kabul ederler. E tabi ben geldiğimde geçim kapın kapanacak. Sen şu anda Menemen Belediyesi’nden para kazanıyorsun. Eğer siz siyaseti ranta çevirme noktasında hareket ediyorsanız Serdar Aksoy’u sevmemeniz normaldir Ben belediye meclis üyeleri iş takibi yapmayacak talimatı veren benim. Mecliste eski başkan tabirini kullanılırlar ben eski başkan değilim, ben hala menemen belediye başkanıyım. Tabirleri düzelteyim. Şu anki reklam arası bitecek. Şu anki durum reklam arasıdır. Bunu belediye çalışanları, Menemenliler ve siyaseti geçim kapısı olarak gören meclis üyeleri de bilsin. Ben geldiğimde bu arkadaşların geçim kapıları kapanacak Menemen’de durum nedir? Bunu görmenin ne güzel yolu sokağa çıkmaktır. Ben hep sokaktayım. Bana kötü söz söyleyen bir tane vatandaş yok. Göreve gelmemi istediklerini söylüyorlar. Bunların içinde CHP’lier, AK Partililer ve diğer partili arkadaşlarımız da var. Ben sandıktan çıkan belediye başkanıyım. Tombaladan çıkmadım ben. Şu anki geçici yönetimden herkes şikayetçi. Hepsi geçici yönetimin ne olduğunu çok iyi bir şekilde görüyor” ifadelerini kullandı.

“BENİM KREDİ TALEBİM REDDEDİLMİŞTİ”

Geçtiğimiz aylarda gündeme gelen ve kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan Seyrek’teki 1 milyon 600 bin metrekarelik alanın satış yetkisinin Belediye Başkan Vekili aydın Pehlivan’a verilmesi konusunda bazı noktalara dikkat çeken Aksoy şunları söyledi; “Bu çok ilgin bir durum. Ben makamdayken muhalefetteki arkadaşlarımız keza benim kendi gurubumdaki meclis arkadaşlarımız da işçi sayısının fazla olduğun söylerlerdi Bin 400 küsur. Bu doğruydu. Ama şu anda kaç? 2 bin 100 küsur. Mecliste CHP’li bir meclis üyesi benim vekilime soruyor. ‘Kaç işçimiz var’ diyor. Biz size bunu yazılı olarak bildirelim. Böyle bir mantık olabilir mi? Kaç işçisinin olduğunu bilmeye bir yönetim. Borç konusuna gelirsek… Bir yönetim düşünün Menemen Belediyesi’nin ne kadar borcu olduğunu bilmiyor. Birkaç kez rakam değiştirdiler. Ben aklınıza şaşayım. Belediyenin borcunu bilmiyorsunuz. Faal olarak oradasınız. İşçi sayısı, borç rakamı bunlar bilenen şeyler. Alınan kredi rakamı elli. Belli bir kredi alındı. Bu kredi kimsenin babasının hayrına verilmiyor. Bu krediyi Menemenli olarak ödeyeceğiz. 60 küsur milyonluk kredi alındı. Ben personele olan borcumuz kapatmak için 14 milyonluk kredi istedim. Reddedildi.

DİKKAT ÇEKEN SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMI

Arsa satışına gelelim… 1 milyon 600 metre karelik yer değil, benim dönemimde 1 milyon metrekarelik yer benim dönemimde gündeme geldi. Bizde satış da yoktu. Kat karşılığı verme vardı. Hem Menemen’in demografik yapısını değiştirme hem de Menemen Belediyesi’ne gelir sağlama vardı. Yani belediyede artık personel maaşı kredi derdi ortadan kalkacaktı. Ama bu kabul görmedi Ben bu projeyi meclis üyeleri, muhtarlar, STK temsilcilerini toplayıp sordum. Bir şeye karar verecekseniz ben karar verdim oldu diyemezsiniz. Hele ki böyle büyük bir konuda Menemenlilerin nabızcını tutmalısınız. Ben belediye başkanı olarak bu nabzı tutmuşum siz geçici yönetimsiniz. Hakkın nabzını tutmuyorsunuz. Burada ilginç bir şey var. Bu yetki alınmadan önce bir belediye meclis üyesi kendi sosyal medyasından ‘Hayırlı olsun TOKİ’ye gitti’ diyor. Daha belediye meclisine gelmeden, oylanmadan kendi sosyal medyasında bunu açıklıyor. Demek ki bu iş meclise gelmeden önce bitmiş. Meclis gelmeden önce Menemenliye ait 1 milyon 600 bin metrekarelik yerin satılacağı yer bile belliydi. İşin daha da ilginç tarafı şu: geçici yönetim gerekçe olarak Menemen Beldiyesi’nin borcu var diyor. Borcu olmayan belediye mi var? İş yapıyorsanız borç vardır. Siz geçicisiniz, vekilsiniz. Asıl burada, vekil orada. Hayrıdır? Bu acele ne? Peki belediyenin borçları varsa bu şatafatlı konserler ne? Bu konserlere ne kadar para harcadınız? Madem belediyenin bu kadar borcu var, bu konserlere ne gerek var? Siz şatafatlı konserleri veriyorsunuz, ardından ‘Belediyenin borcu var ben buraları satacağım’ diyormuşuz. Böyle bir mantık yok.

“SİZ YERİN REEL RAKAMINI BİLİYOR MUSUNUZ”

Hayvan Barınağı... Orası rehabilitasyon merkezi. Projeyi yapan, bitiren benim. Bu arkadaşlar çimlendirmesini yapıp açılışını yaptılar. İşin daha da ilginç yan şu: O alan satışı yapılan alanın içinde. Bu yatırılmış olan para ne olacak? İşte bu yüzden bu kararlar alelacele alınacak kararlar değil. Komik duruma düşersiniz Menemenliler şu anda onlara gülüyorlar. Satış olmayacak diye bir kaide yok tabi. Ama bunun rasyonel bir şekilde değerlendirilesi gerekiyor. Bu para belediyeye mi gelecek yoksa birilerine rant mı sağlayacak? Eğer bir yeri satacaksanız, bununla ilgili SPK lisanslı gayrimenkul firmalarından rakam alırsınız Belediyeden görevlendirdiğiniz 3 memurdan rayiç fiyat almakla olmaz bu. Siz yerin reel rakamını biliyor musunuz? Neye göre satacaksınız? Meclise gelen önere fe de rakamlar yok. Yani bakkal yönetir gibi belediye yönetilmez.”

“KİNLE NEFRETLE SİYASET OLMAZ”

Gerçekleştirilen son mecliste ayrıca Aksoy döneminde yapılan çöp araçlarını ihalesinin feshedilmesi de gündeme gelmişti. Fesihte kamu yararının gözetilmediğinin altını çizen Aksoy,  “Biz araba kiralamaya gittik. Çünkü Menemen’de neredeyse çöp dağları oluşmuştu. Menemenli Serdar Aksoy görevdeyken sokaklar temizdi’ de. Kiraladığımız araçlar sayesinde. O fiyatlarla Bergama’nın kiralama fiyatlarını kıyaslasınlar. Bizimki yarısı Bu konuda daha da ilginç bir şey var. Benim vekilim yani geçici yönetim ihaleyi iptal ediyor. Şirket de yürütmeyi durdurma kararı aldırıyor. Yani hukuk, şirketi haklı görüyor. Bu kadar basit. İhaleyi iptal ettiniz diyelim. Bunun kamu zararı ne olacak? Daha da ilginci… Siz kendiniz çöp kamyonu alıyorsunuz, bana söylemiştiniz bunu. İşçi fazla dendi işçiler artırıldı, borç fazla dendi daha da artırıldı. Menemen’de trajikomik bir tiyatro oynanıyor. Eğer haklı fesih hakkınız varsa feshedersiniz. Ama kamu yararını da düşünmelisiniz. Fiyatlar yüksek diye yapılmaz. Bizzat AK Partili yönetimler bu rakamın yüksek olmadığını söylediler. Bizim kiralama rakamlarımız onlarınkinin yarısı ve araç sayısı fazla. Ben geldim, bir devr-i sabık yaratayım mantığıyla kinle nefretle siyaset olmaz. Siz kamu yönetiyorsunuz hırsla, intikamla bu yapılmaz. Ben Asarlık’ta 2 taziye evi açtım. Bunlardan birinin kaba inşaatı Tahir Şahin döneminde yapılmıştı. Ben de açılışta kendisine teşekkür ettim. Nezaket siyasetin önünde olmalı. Siz nezaketi bir kenara bırakırsanız bu duruma düşersiniz işte” dedi.

“BİZ PAZARCIDAN PARA ALMAYACAĞIMIZI TAAHHÜT ETTİK”

Geçtiğimiz aylarda açılan pazaryerini su basması ve ardından AK Parti kanadından projelerin Aksoy döneminde yapılması eleştirilerine ve Pehlivan yönetiminin pazarcılardan işgaliye bedeli olarak 80 bin liralara varan ücret talep ettiğini belirten Aksoy,  “Perşembe pazarının adını biz Halil Alkaya ismini teklif etmiştik. Bunun nedeni de şu: Tahir Beyden de önce bu isimde bir belediye çalışanı vefat etmişti. Bu ismi öneren de bendim. Biz Tahir Bey’den görevi alınca bu ihaleyi feshetseydim bunun bize kamu zararı ne olurdu? Tahir Bey bunu yaptı ben de sileyim hırsıyla hareket etseydim ciddi bir kamu zararı ortaya çıkacaktı. Siz bu ihaleyi feshettiğimizde çok uzun bir süre bitiremeyeceksiniz, müteahhitle davalık olacaksınız, esnaf ve vatandaş mağdur olacak. Yani burayı bitirmem lazım diyorsunuz. Ben açık ihaleyle 12 milyon artı KDV ile ihaleye çıktık. Belediye meclis üyeleri bu rakamı yüksek buldu. Bu nedenle ilerleyemedik, durduk. Farklı alternatifler geliştirdik. Bunu nasıl yaptım? Belediyenin içerisinde tüm partilerden meclis üyelerinin, ilçe başkanlarının, pazarcılar odası yetkililerini olduğu toplantılar yaptım. Bir şeye karar verecekseniz ortak akıl olacak. Ben orada demokrasiyi ve ortak aklı işlettim. Orada bir sonuca varıldı. Biz pazarcıdan para almayacağımızı taahhüt ettik. Bu taahhüdü ben de verdim rakibim olan Durmaz Bey de verdi Ben bunu taahhüt ettim ve imzaladım. O imza gerçek ama, sahte değil. Ben 12 milyon artı KDV diyorum, kabul görmüyor. Geçici yönetim geliyor 18 milyon artı KDV diyor” diye konuştu.

“BANA LİNÇ GİRİŞİMİ YAPANLARLA TUNÇ BEY’İN BAŞARISIZ OLMASINI İSTEYENLER AYNI”

Aksoy’un tutuklanmasından bir süre sonra CHP’den istifa ederek bağımsız meclis üyesi olan Hasan Ünal geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği demeçte CHP’li belediyelerin yerel yönetimlerde başarılı olamadığını belirtmiş ve bu şekilde ülkeyi de yönetemeyeceklerini söylemişti. Ünal’ın sözlerini değerlendiren Aksoy, İzmir büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve parti içerisinden örnekler verdi ve “Olaya yönetemiyorlar diye bakmamak lazım. Ben o haberin sadece manşetini gördüm, detayını okumaya gerek duymadım. Çünkü siyaset geçim kapısı değil. CHP’li belediyelerin başarısız olduğunu söylemek mantıksız. Mesela Tunç Bey. Bence çok başarılı. Ben başarılı olabilmek için çok mücadele ettiğini de biliyorum. Bana karşı yapılan linç girişiminin arkasında kimler varsa, Tunç Bey’in başarısız olması için mücadele edenler de aynı kişiler. Bu insanlar CHP’li isimler. Tunç bey, İzmirlilere bir şeyler vermek için mücadele eden, ayağına prangalar takılsa da mücadele eden birisi. Böyle slogan atar gibi birilerine güzel görünmek için yapılan şeyler siyasi arabesktir. Bunları kale ve dikkate almaya da gerek yok” dedi.

“BİR ANDA YAŞAM TARZI DEĞİŞEN MECLİS ÜYELERİNİ BİR ARAŞTIRSINLAR”

Aksoy’un tutuklanmasını takip eden süreçte Menemen Belediye Meclisi’nde bazı meclis üyelerinin “yaşam standardının yükseldiği” iddiaları gündeme gelmişti. Konya ilişkin sert bir değerlendirmede bulunan Aksoy, siyasetin geçim kapısı olarak görülmesine tepki gösterirken söz konusu meclis üyeleri için savcılığı harekete geçmeye davet etti ve “Menemen’de bu çok yoğun bir şekilde dillendiriliyor. Buna bakmak lazım: Meclis üyelerinin hangi işle uğraştığına bakmak lazım. Bir de farklı şekilde işinde gücünde olanlar var. Meclis üyesinin bir işi yok bakıyorsunuz hayat standartları bir anda yükselmiş. Tabii ki bunlar benim dönmemi istemezler. Ama ben döneceğim. Kaçınılmaz son o. O meclis üyelerine bakıyorsun. İşleri yok ama altlarında son model araba, muhtelif yerlerde evleri var. Allah’ın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok. Ben yetkilileri davet ediyorum Savcılığı ve MASAK’a şunu rica ediyorum: Bir anda yaşam tarzı değişen meclis üyelerini bir araştırsınlar. Bakın altından neler çıkacak? Bir baksınlar o son model arabaları nasıl almışlar? Ben göreve geldiğimde bunu araştıracağım. Siyaseti rant kapısı olarak göremezsiniz. Benim dönemimde görevden aldığım ama geçici yönetimin alelacele göreve aldığı belediye başkan yardımcısı iş takibi yapıyor mesela şu anda. Yarası olan gocunur. Benim mal varlığımla, ailemle ve çevremle ilgili tüm araştırmalar yapılmıştır. Mesela İngiltere’deki kardeşim dendi. Ama benim kardeşim Kanada’da yaşıyor. Madem bir yalan söylüyorsunuz bari tutarlı olsun. Beni araştırdılar, hiçbir şey çıkmadı. Şimdi ben de hodri meydan diyorum. Bu isimleri ben söyleyeceğim. Onlarla ilgili araştırma yapılsın” ifadelerini kullandı.

“NE BEKLİYORSUN? KUĞU GÖLÜYLE, DÖRT MEVSİM’LE Mİ GİRECEKLERDİ?”

CHP’ye geri dönme konusunda görüşmeler yapıp yapmadığı sorusunu da yanıtlayan Aksoy, yaşananların ardından 2 milletvekilinin arayıp özür dilediğini belirtti ve şunları söyledi; “Ben CHP’yle ilgili düşüncelerimi söyledim. Ben CHP bayrağıyla belediye başkanı seçildim. Bu partinin içerisindeki bir hizbin bana takındığı tavrı biliyorum .Ama kişiler gelip geçicidir ama kurumsal kimlik kalıcıdır Benim CHP’ye dönüp dönmeme konusunda bir görüşmem yok. Benim için esas olan uzatmadan makamıma dönmektir. Siyasette ben şuna inanırım. Bir omurunuz olmalı. Bir iddianız, ideolojik altyapınız vardır. Bunlar birkaç günde değişmez. Vur patlasın çal oynasınla belediye yönetilmez. Benim CHP’ye geçişimle alakalı görüşme yapmadım. Ama şunu söyleyeyim. Benim hamurum orası. Benim il başkanı ile aram kötü. Ama bu ilk başkanı gider başka birisi gelir. Milletvekili gider başkası gelir. Siyasi partilerin tüzel kişiliği kişilerle alakalı değildir. İsimler gelip geçicidir ama siyasi partiler kalıcıdır. Ben CHP’nin siyasi kimliğiyle ilgili bir şey söylemem ama burada yapılan hatanın Genel Merkez farkındadır. İl Başkanı tombaladan bu arkadaş çıkınca bir açıklama yaptı. ‘Allahuekber nidalarıyla Menemen Belediyesine girdiler’ diyor. Ne bekliyorsun? Kuğu Gölüyle, Dört Mevsim’le mi gireceklerdi? Yanlış hesap Bağdat’tan döner. Sahte belgelerle Serdar Aksoy’u alt etmeye çalıştınız ama yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Beni CHP’li iki milletvekili arayıp benden özür diledi. Ben bunu takdir ettim. Her ikisinde de teşekkür ederim. Bunu en azından söyleyebildiler. ‘Biz yanlış yönlendirildik.’ Tabir bu. Peki yanlış yönlendirenler kim? Bu sahte evrakları düzenleyen kim? Her akşam Menemen’de vur patlasın çal oynasın yapanlar değil mi? Siz belediye başkanına inanmadınız bunlara inandınız. Zaten o söylenenlerin yarısı doğru olsa ben içeriden çıkamazdım.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.