Dolar 32,3738
%0.17
Euro 34,9828
%-0.23
Altın 2.326,130
%0.25
Bist-100 9,09
%0.08

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Sendika Başkanı'ndan Milli Eğitim Bakanlığı'na çağrı

Sendika Başkanı'ndan Milli Eğitim Bakanlığı'na çağrı

Pandemi sürecinde eğitimde yaşanan eksiklikler nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve özel eğitim okullarında öğrenim gören öğrenciler için 5 Temmuz - 31 Ağustos tarihleri arasında telafi eğitimine geçileceğini duyurmuştu. Fakat İŞKUR'a bağlı temizlik ve güvenlik personeli 26 Haziran'da sözleşmelerinin bitmesi nedeniyle işlerine son verilecek. Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım ise bu süreçte öğrencilerin temiz bir ortamda eğitim göremeyecek olamalarına tepki gösterdi ve Milli Eğitim Bakanlığı'na çağrıda bulundu. Başkan Yıldırım, "5 buçuk milyon öğrencimizin tabletini, internetini sağlayamadınız. Okullarımızın hijyen koşulu malzemelerini sağlayamadınız. Öğretmenlerimizi  ve eğitim çalışanlarımızı aşılayamadınız. Hiç olmazsa telafi döneminde, okullara gelecek olan çocuklarımızın temiz ortamlarda eğitim öğretim görmesini sağlayacak olan İŞKUR'la anlaşma, sözleşme  yaptığınız gençlerimizin yaz ayları da dahil olmak üzere  çalışmasını tekrar yenileyiniz ve okullarımızı çocuklarımıza yakışacak duruma getiriniz" diye konuştu

  • Ege Postası
  • 18.06.2021 - 16:28

ÖZLEM KARA/ EGEPOSTASI- Pandemi tedbirleri nedeniyle tüm Türkiye'de yüz yüze eğitime ara verilmiş dersler online eğitim üzerinden sürdürülmüştü. Online eğitim nedeniyle özellikle kırsal kesimde yaşayan öğrencilerin eğitimde eşitsizlikle karşılaştığını vurgulayan Eğitim İş Eğitim İş Sendikası duruma dikkat çekme amacıyla basın açıklaması düzenledi. Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırm, "Yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki uçurum bu dönemde ne yazık ki zirve yapmıştır. Yoksul öğrenciler bu eğitim döneminin ne uzaktan ne de yüz yüze kısmından tam faydalanamazken ailesi varlıklı öğrenciler evde özel ders alma, özel okulların etüt adı altında işlediği derslere katılma gibi birçok imkanı bulabilmiştir. Söz konusu fırsat eşitsizliği en çok LGS'de görünür olmuştur" dedi

"TEK SORUN BİLGİSAYAR DEĞİL!"

Online eğitim sürecinde, öğrencilerin eğitime ulaşabilmesi için sadece tablet ve bilgisayara değil internete de ihtiyaç duyduğunu fakat Türkiye'nin internet alt yapısının bu durumu karşılamadığını belirten Başkan Yıldırım, "Öğrenci ve öğretmenlerimiz kendi çözümlerini üretmeye çalışarak eğitim dönemini kapatmıştır. Bu eğitim dönemi, kuşkusuz insan hayatını önceleyen bir zihniyetin bilimsel, adil bir eğitim sistemi oluşturamayacağının da en acı göstergesi olmuştur. Eğitim, kâh uzaktan kâh yüz yüze yapılmış, bu hayati kararlar eğitimin bileşenlerine sorulmak bir yana dursun hep son dakika haber verilmiştir. Eğitimin öğretmenler aşılanmadan yüz yüze yapılmasının cinayet olduğunu defaten bağırmamıza rağmen, aşı yapılmadığı için 100'ü aşkın meslektaşımız hayatını kaybetmiştir.  Eğitim-İş olarak, öğretmen kadar diğer eğitim emekçilerinin de aşılanmasının önemli olduğunu söylememize rağmen, eğitim çalışanlarının adı aylarca risk grupları içerisinde konulmamıştır. Bu eğitim döneminde aşılanma yapılmadan eğitimin yüz yüze çevrildiği safhada, sadece öğrenci ve öğretmenin değil, tüm toplumun sağlığı riske edilmiş, tarihi bir vurdumduymazlığa imza atılmıştır. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un eğitimin yüz yüze sürdürüleceğinin açıklandığı dönemlerin hemen öncesinde "Tamamen hazırız" dediğinde dahi devlet okullarının hijyen malzemesinin bile sağlanamadığı, birçok okula uyarılarımıza rağmen kadrolu temizlik personeli atanmadığı, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak MEB'in gidermesi gereken bu ihtiyaçların yine eğitim emekçileri ve velilerinden toplanan paralarla giderildiği görülmüştür" dedi.

"YOKSUL ÖĞRENCİ VE ZENGİN ÖĞRENCİ ARASINDAKİ UÇURUM"

Eğitimde fırsat eşitliğinin yaşanmadığını dile getiren Başkan Yıldırım, "Yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki uçurum bu dönemde ne yazık ki zirve yapmıştır. Yoksul öğrenciler bu eğitim döneminin ne uzaktan ne de yüz yüze kısmından tam faydalanamazken ailesi varlıklı öğrenciler evde özel ders alma, özel okulların etüt adı altında işlediği derslere katılma gibi birçok imkanı bulabilmiştir. Söz konusu fırsat eşitsizliği en çok LGS'de görünür olmuştur. MEB, sınavda çıkacak konuları uyarılarımıza rağmen daraltılmış  adil bir eğitim dönemi olmuşçasına soru yelpazesini geniş tutmuştur. LGS'de soruların bilimsellikten uzak biçimde zor olması, bazı özel okulların test kitapçığıyla birebir uyuşması gibi şaibeller ise hala tartışıa gelmekte ve sendikamızın kurduğu komisyon tarafından araştırılmaktadır" diye konuştu.

"KIRSAL EĞİTİM TAHRİBATI"

Yüz yüze eğitime kademeli olarak geçse dahi kırsal kesimde yaşanan eğitim sorunlarına burgu yapan Başkan Yıldırım, kırsal kesimdeki eğitimin tahribat yarattığını ifade etti ve "Yaşananlar eğitimdeki tahribatını daha görünür kılmıştır. Şehirlerde eğitim online sürerken köy okullarında eğitimin başlatılması, ibretlik bir manzara ortaya koymuştur. AKP'nin köy okullarını kapatarak taşımalı eğitime ya da tarikat okullarına muhtaç bıraktığı yoksul öğrenciler, "Köy okullarında eğitim başladı" müjdesi eşliğinde ölümcül virüse rağmen tıklım tıkış vaziyette okullara taşınmıştır. Mevsimlik işçilerin çocukları bu dönemde hesap edilmemiş, Bu rezalete "dur" demesi beklenen Milli Eğitim Bakanı'nın bir mevsimlik çocuk işçiye elma karşılığında kitap verip kameralara gülümsemesi ise tüm umutları karartmıştır."

"EĞİTİMDE MOBİNG!"

Eğitimin uzaktan ya da yakından sürmesinin değil liyakatle yönetilmesinin önemli olduğunu ifade eden Başkan Yıldırım, "Ortaya seren örnekler, meslek onuru için verilen mücadele açısından da öğreticidir. Pandemi sürecinde eğitim yüz yüze devam ederken en temel hak olan yaşam hakkı ihlal edilen öğretmenler ve eğitim çalışanları, eğitimin uzaktan sürdüğü dönemlerde mesai kavramını çöpe atmak zorunda kalmıştır. Öyle ki öğretmenlerimiz haftasonu ya da gece saatlerinde dahi sorulara cevap vermek ya da ders işlemek durumunda bırakılmıştır. Öğretmenler bu eğitim döneminde de kadrolu, ücretli, sözleşmeli diye kademelendirilerek sömürülürken seçim öncesi AKP'nin defalarca vadettiği 3.600 ek gösterge rafa kalkmıştır. Mülakat adı altında yandaş kadrolaşma sistemi sürmüş, MEB'in kendi verilerine göre bile 100 binden fazla öğretmen açığı varken bu dönemde sadece 20 bin öğretmen atanmış ve onlarda "sözleşmeli" olarak işe başlanacaktır.. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı bu eğitim döneminde daha da artmış ve ne yazık ki 700 bini aşmıştır. Hak ettiği halde mesleğine kavuşamayan gençlerimiz, inşaatlarda çalışarak, kuryelik yaparak, pazarda tezgah açarak geçinmeye çalışmakta ve öğrencilerine kavuşacakları günleri beklemektedir" dedi.

"ÇOCUKLARIMIZ TEMİZ ORTAMDA EĞİTİM GÖRSÜN"

Pandemi nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin telafi eğitimi alması için harekete geçmişti. Fakat okullarda, İŞKUR'a bağlı olarak çalışan güvenlik ve temizlik personelin, iş süresi 26 Haziran'da son bulacak.  Eğitim emekçileri ise telafi eğitimi boyunca okulların temizlenmesine tepki gösterdi. Başkan  Yıldırım, basın açıklamasının ardından tepskini şu şekilde dile getirdi "Buradan tekrar Milli Eğitim Müdürlüğüne sesleniyoruz. 5 buçuk milyon öğrencinin tabletini, internetini sağlayamadınız. Okullarımızın hijyen koşulu malzemelerini sağlayamadınız. Öğretmenlerimizi  ve eğitim çalışanlarımızı aşılayamadınız. Hiç olmazsa telafi döneminde, okullara gelecek olan çocuklarımızın temiz ortamlarda eğitim öğretim görmesini sağlayacak olan İŞKUR'la anlaşma, sözleşme  yaptığınız gençlerimizin yaz ayları da dahil olmak üzere  çalışmasını tekrar yenileyeniz ve okularımızı çocuklarımıza yakışacak duruma getiriniz"

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.