Dolar 32,5050
%-0.13
Euro 34,7748
%-0.26
Altın 2.426,300
%-0.16
Bist-100 9.682,00
%0.38

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz'den tepki: Hükümetlerin ve devletlerin ilkesel duruşu olmalı

Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz'den tepki: Hükümetlerin ve devletlerin ilkesel duruşu olmalı

Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin 26 sanığın yargılandığı davada mahkeme, Adalet Bakanlığı’nın da olumlu görüş belirtmesi üzerine Suudi Arabistan'ın talebini kabul ederek dosyanın Suudilere devredilmesi kararı verdi. Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, bu karara itiraz edeceklerini belirterek, “Hükümetlerin ve devletlerin bir ilkesel duruşu olması lazım. Siz burada bugün bu davayı Suudi Arabistan gibi hiçbir şekilde kanunun uygulanmadığı, hukukun geçerli olmadığı bir ülkeye devrediyorsunuz. Hukuktan ve adalet arayışından vazgeçmiş oluyorsunuz. Bu karar kabul edilebilir bir karar değil” dedi.

  • Ege Postası
  • 07.04.2022 - 15:32

Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim 2018 tarihinde Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesine ilişkin 26 sanığın 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın son duruşması bugün yapıldı. Davanın 8. duruşmasına, Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz ve taraf avukatları katıldı.

“KUZUYU KURDA EMANET ETMEYELİM. TÜRK MİLLETİNİN ONURUNU ZEDELEMEYELİM”

Duruşmada, bir önceki duruşmada davaya ilişkin dosyanın Suudi Arabistan'a devrine ilişkin görüşü sorulan Adalet Bakanlığı'ndan gelen 'olumlu' yanıt üzerine beyanlar alındı.

Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz’in avukatları mahkemede şunları söyledi:

“Davanın 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu kapsamında Suudi Arabistan’a devrinin koşulları yoktur. Suudi Arabistan’da bu dava ile ilgili bir soruşturma bulunmuyor. Mahkeme, davanın durdurularak gönderilmesi yönünde karar verdiği takdirde hukuka aykırı karar verilmiş olur. Adalet Bakanlığı’nın dosyanın devredilmesi işlemiyle ilgili yürütmenin durdurulması için Ankara 11. İdare Mahkemesi'ne yürütmenin durdurulması davası açtık. Dava sonucunun beklenilmesini ve yargılamanın durdurulması yününde karar verilmemesini talep ederiz. Mahkemeden, istinabe yoluyla da olsa sanıkların ifadelerini almasını talep ederiz. Suudi Arabistan'ın Türkiye yargısına yardımcı olmaktan ziyade engel olduğu bilinen bir gerçek. Yargılamanın devredilmemesi gerekir. Kuzuyu kurda emanet etmeyelim. Türk milletinin onurunu zedelemeyelim.”

Bazı sanık avukatları, müvekkilleri hakkında Suudi Arabistan’da devam eden bir soruşturma veya dava olmadığını belirtti.

SUUDİ ARABİSTAN’DAN GÖNDERİLEN TALEP DİLEKÇESİNE DEĞİNİLDİ

Cumhuriyet savcısı mütalaada, Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığı tarafından gönderilen davanın devredilmesi talebine yer verdi. 13 Mart 2022 tarihinde talep dilekçesinin gönderildiğini ifade eden savcı, talep dilekçesinde yargılamanın Suudi Arabistan Krallığı’na devredilmesi, sanıklar hakkında çıkarılan kırmızı bülten kararlarının kaldırılması, davanın devri durumunda davadaki iddialar hakkında değerlendirme yapılacağının belirtildiği kaydedildi.

Savcı, sanıkların yabancı ülke vatandaşları olmaları, haklarında çıkarılan yakalama emirleri ve kırmızı bülten kararlarının infaz edilemediği gerekçesiyle 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca dosya hakkında durma kararı verilerek aynı yasanın 24/2 maddesi uyarınca yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrinin sağlanmasını talep etti.

DAVA DURDURULARAK SUUDİ ARABİSTAN KRALLIĞINA DEVREDİLDİ

Kararını açıklayan mahkeme heyeti, 6706 sayılı Cezai Kanunlarda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu uyarınca dosyanın yabancı devlete devrinin mümkün olduğunu belirterek, Adalet Bakanlığı’ndan davanın devri konusunda olumlu görüş alındığını kaydetti. Mahkeme, 6706 sayılı Kanun uyarınca davanın durdurularak, dosyanın Suudi Arabistan adli makamlarına devredilmesine oybirliğiyle karar verdi. Karara karşı 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edilebilecek.

“KARARA İTİRAZ EDECEĞİZ”

Duruşmadan sonra adliye önünde açıklama yapan Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz şunları söyledi:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir Cumhuriyet ve demokrasiyle yönetiliyor. Kurumları var. Hukukun üstünlüğü olan bir ülke. Biz Suudi Arabistan gibi bir aile tarafından yönetilmiyoruz. Burada hukuki süreci yöneten ve vatandaşların mağduriyetlerini gideren bir hukuk sistemi var. Ve biz bu hukuk sistemi uyarınca karara itirazlarımızı yapacağız. Hem bugün mahkemenin verdiği karar hem Adalet Bakanlığı’nın açıklaması. Hukuki süreci bir Türk vatandaşı olarak bana verilen bütün yetkiyi kullanarak bu süreci devam ettireceğiz. Hukuki yargı süreci şu anda böyle bir karar aldı diye vazgeçecek değiliz.

BU BANA MAVİ MARMARA DAVASINI HATIRLATTI: Ayrıca şunu da söylemek lazım. Şimdi Türkiye'nin gelmiş olduğu dört yıllık bir süreç var. 2018’den bu zamana kadar uzun bir zaman geçti. Real politik var, bölgesel konjonktür değişti gibi birtakım söylemler var. Bu söylemlere istinaden de iki ülke arasında bir anlaşmadan bahsediliyor. Fakat bu bana şunu hatırlattı. Bundan birkaç zaman önce Mavi Marmara davasında da buna benzer iki ülke anlaşmasından sonra bazı davalar düşürülmüştü. Fakat orada altını çizmek gereken bir şey var. Yani İsrail devlet olarak Türkiye'den işlemiş olduğu cinayetlerden ötürü özür diledi.

HÜKÜMET VE DEVLETLERİN BİR İLKESEL DURUŞU OLMALI: Burada iki ülke anlaşıyor olabilir, iki ülke yeni bir sayfa açmak için yeni bir döneme giriyor olabilir ama suç aynı suç. Ve suç hiçbir şekilde değişmedi ve suçu işleyen kişiler de değişmedi. Karşımızda bir olay var. Bu olay hiçbir şey olmamış gibi, ‘Evet ülkeler anlaşıyor. Biz bundan sonra artık bu dosyayı Suudi Arabistan'a bırakmalıyız’ diye bir şey olamaz. Bu bir anlaşma yoluna gidilse bile bunun yolu bu şekilde olmamalı. Hükümetler ve devletlerin bir ilkesel duruşu olması lazım. Yani hukuk bunun için var. Ve hukuki süreci kullanmak bunun için önemli. Ben de işte benim elimden geldiği kadarıyla bu süreci devam ettireceğim.

KABUL EDİLEBİLİR BİR KARAR DEĞİL: Hukuki sürecin bu noktaya gelmesinde Türkiye'nin büyük emeğinin olduğunun tabii ki farkındayım. Yani uluslararası kamuoyundan tutun, uluslararası sistem, diğer bütün Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler. Bütün bu kurumların hiçbirisi bu meseleyle ilgili çalıştırılmadı. Herhangi bir bağımsız yargı ya da soruşturma için herhangi bir adım atılmadı. Türkiye kendi özsel varlığıyla ya da güçleriyle belli bir noktaya geldi ama neticeyi de son gelmiş olduğu noktada vermiş olduğu karar kabul edilebilir bir karar değil. O yüzden ben böyle bir kararı desteklemekle yükümlü değilim.

DAVAYI HUKUKUN GEÇERLİ OLMADIĞI BİR ÜLKEYE DEVREDİYORSUNUZ: Ayrıca şunu da söylemek istiyorum. Yani ben sadece Cemal ile bir akraba ilişkisinden dolayı hala savunuyor değilim. Cemal rahmetli eşim olduğu için değil. Onunla aynı şeylere inandığım için, onunla aynı mücadelenin içerisinde yer almak istediğim için ve ben hala aynı şeylere inanıyorum. Bugün davayı devrettiğiniz ülke daha yakın bir dönemde hiçbir açıklama yapmadan, hiçbir dosya göstermeden 81 kişinin idamına karar verdi ve bunu gerçekleştirdi. Ve hiç kimseden bir açıklama gelmedi. Yani bunları düşünmek lazım. Siz burada bugün bu davayı Suudi Arabistan gibi hiçbir şekilde kanunun uygulanmadığı, hukukun geçerli olmadığı bir ülkeye devrediyorsunuz. Ve hukuktan vazgeçmiş oluyorsunuz. Adalet arayışından vazgeçmiş oluyorsunuz. Ben buna karşı olarak dediğim gibi hukuki süreci devam ettireceğim.” (ANKA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.