Dolar 32,5004
%0.08
Euro 34,6901
%-0.12
Altın 2.496,860
%0.5
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
‘Farklı Kutuplar’ fark yarattı: Gündem İZBETON ve Serdar Aksoy

‘Farklı Kutuplar’ fark yarattı: Gündem İZBETON ve Serdar Aksoy

TR35 Yönetim Kurulu Başkanı Mithat Umutoğulları, Gazeteci Ali Eyçe, Avukat ve Siyasetçi Murat Aydın ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Fikret Mısırlı, TR35 ekranların yayınlanan Farklı Kutuplar programında İzmir’in tartışmalı konularını değerlendirdiler. Dörtlü, son günlerde İzmir gündeminde en çok konuşulan konular olan İZBETON iddialarını ve geçtiğimiz hafta adli kontrol şartıyla tahliye edilen Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un göreve dönüp dönemeyeceği konularını değerlendirdi.

  • Ege Postası
  • 13.07.2021 - 20:26

EGEPOSTASI- TR35 Yönetim Kurulu Başkanı Mithat Umutoğulları, Gazeteci Ali Eyce, Avukat ve Siyasetçi Murat Aydın ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Fikret Mısırlı, TR35 ekranların yayınlanan Farklı Kutuplar programında İzmir’in tartışmalı konularını değerlendirdiler. 

Umutoğulları, Aydın, Eyçe ve Mısırlı, geçtiğimiz ay İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı hizmet veren İZBETON A.Ş’ye ilişkin iddialarını masaya yatırdılar.

Hızal, İzmir Büyükşehir Belediyesi Haziran ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda İZBETON’un 60 milyonluk kredi talebinin gündeme getirilmesinin ardından şirketin, borçlarını ödeyemediğini ve alacaklılıklarla “Bürolarda görüşüyorlar” ifadelerini kullanmış ve ‘kapalı kapılar’ ardında pazarlıklar yapıldığını iddia etmişti.

Hızal sözlerinin ardından, bir gazeteciye verdiği demeçte bu görüşmelerin bir milletvekilinin ofisinde yapıldığını belirtmişti.

Konuyu yorumlayan Umutoğulları, “Bu tip olayların muhatabı yargıdır. Bunu vatandaştan alıyorsunuz. Özgür Bey, grup başkanvekili. Muhtemelen kendisine birçok şikayet gidiyor. Nasıl ki muhalif milletvekilleri çıkıp elinde belgelerle hükümetle ya da bir bakanlıkla ilgi konuşuyor. Bu şikayetler ya o kurumların içindeki insanlardan geliyor ya da vatandaştan geliyor. Şimdi burada da İZBETON Genle Müdürü’yle ya da bir milletvekiliyle ilgili böyle bir iddia varsa ki bu çok vahim bir iddia. Türkiye’de ‘Aylık 10 bin dolar alan siyasetçi kim’ diye ortalık ayağa kalkmışken Özgür Hızal büyük bir sükse yapar. Bu tip iddialar, bir siyasetçi için çok iddialı. Çünkü ispatlamakla yükümlüsünüz, elinizde çok güçlü bir delil olması lazım. Bir milletvekilinin ofisine bir şirketin alacaklıların gidip pazarlık yaptığını söylemek çok iddialı bir cümle. Bunu sağlam kazığa bağlamadan konuşmuşsan sonu kötü” dedi.

YARIYA NEDEN GİDİLMEDİ?

Umutoğulları’nın ardından konuşan Eyce, “Ben orada sağlam kazığı söyleyeyim. Murat Bey burada hukukçu kimliğiyle bulunuyor Özgür Bey de avukat. Bir hukukçu, söyleminde eğer altı dolu değilse daha üsluplu kelimeler kullanır, eğer altı doluysa daha mantıklı kelimeler kullanır. Daha da zorlarsanız en son çıkaracağını çıkartır. Ben Özgür Bey’i aradım. Bu söylemin ne olduğunu nereye gideceğini sordum. Neticede kendisine dava da açılabilir. Kendisi bana  ‘Yeri ve zamanı geldiğinde biz hepsinin zaten gereğini yapacağız’ diye bir söylemde bulundu. Ne var ne yok bilemem. Ama neticede Özgür Bey mobilyacı olsaydı ya da gazeteci olsaydı hukuk bilmediğini söyleyebilirdim. Ama konuşan kişi bir avukat. Bir avukat konuşuyorsa eğer elinde bir delil vardır. Altı dolu mu? Bana göre dolu. Onun doluluğuna nereden geliyorum? Hukukçu kimliğine dayanarak söylüyorum ki eğer bu lafları edebiliyorsa mutlaka bunun altında donatıları ve bilgiler vardır” ifadelerini kullandı.

Eyce, Umutoğulları’nın “Elinde belge varsa neden savcılığa gitmiyor” sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi; “Meclis, konuşma yeridir. Önce yargıya gidip sonra mecliste konuşamazsınız. Önce mecliste konuşursunuz, bu tartışılıp araştırılır. Sonra iş çok sıkıya gelirse o zaten yargıya intikal eder. Ben bir şey buldum. Hiç meclise gitmeyeyim partilerle bunu müzakere etmeyeyim, direkt yargıya gideyim düşüncesi de yanlış. Demokratik hakkınızı kullanıp o söylemi yaparsanız, ona karşılık cevap alırsınız.” 

Delil konusunda yorumda bulunan Umutoğulları, “Elinde ispatlayacak bir şey olsa bence Özgür Bey çoktan savcıya koşmuştu” dedi. 

“ONUN KALİBRESİNDEKİ BİR HUKUKÇUYA VE SİYASETÇİYE YAKIŞMAMIŞTIR”

Murat Aydın ise Hızal'ın sözlerinin anlamını daha sonra açıkladığını belirtti ve  “Özgür bey öncelikle değerli bir hukukçudur. Sizin söylediğiniz gibi Özgür Bey de bir hukukçu olarak altı boş bir iddiayı ortaya getirmez. Ama böyle değil. Altı boş bir iddia olduğunu ben söylemiyorum. O kendisi mecliste söyledi. O gün mecliste gergin bir ortam vardı.  Özgür Bey o gergin anda sözünü, düşündüğünden farklı şekilde dile getirdi. Hani maksadını aşan denir ya… Bunu da Özgür Bey daha sonra söz aldı ve söyledi. Kendisi, bahsettiği görüşmelerin katakulli işleri değil de normal alacak verecek hesapları, avukatla avukat arasında olan görüşmeler olduğunu ifade ettiğini belirtti. Ben onun sözüne itibar etmek zorundayım. Eğer sözün manası buysa sorun yok. Özgür Bey’i ihtiyatı koymadan eleştirmek istemem. Bu söz, eğer ilk söylediği anlamdaki gibiyse onun kalibresindeki bir hukukçuya ve siyasetçiye yakışmamıştır. Çünkü onun kalibresindeki bir hukukçu ve siyasetçi, sözlerinin altını doldurur, iddialarını somutlaştırır ve yasal yollara başvurur” ifadelerini kullandı. 

Mısırlı ise iddialara ilişkin şunları söyledi; “O gün asıl İZBETON’un faaliyetleri ve yapıl olduğu hizmetler tartışılıyordu. Biz çok geniş konular içinden tartışıyorduk bunu. Bizim o günkü konuşmalarımızda bir Sayıştay raporundan bahsettik. Raporda, İZBETON’un son 5 yılda 175 milyon lira zarar ettiği söyleniyordu. Ayrıca yönetim kurulu kararıyla 68 milyon yetkisiz borçlandığı belirtiliyordu. Özgür Başkanımızın tam açılım yaptığı yerde, banka tarafından verilen kredilerin İZBETON tarafından vadesinde ödenmediğini ve bundan kaynaklanan birtakım borç yüküne girdiğini ve bunun yasal faizlerle birlikte İZBETON’a kamu zararına dönüştüğünü söyledi. Özgür Başkanımızın iddiasında ortaya koyduğu şeyin mutlaka belgesi vardır. Bunu durduk yere söylememiştir. Bunu kamuoyuna illa ki açıklayacaksa beli de taraflardan birinin çıkıp ‘ben yaptım’ demesini bekliyordur ya da mahkeme sürecinde bunlar delil gerektiriyorsa Özgür Başkanımız bunların altına delil koyacak durumdadır.”

AKOY BAŞKANLI GÖREVİNE GERİ DÖNECEK Mİ?

Programda konuşulan konulardan biri de geçtiğimiz kasım ayında “zimmet ve irtikap” suçlarıyla tutuklanarak cezaevine gönderilen ve geçtiğimiz hafta görülen mahkemesinde şartlı tahliye edilen Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un görevine dönüp dönmeyeceği oldu. 

Konuyu bir hukukçu olarak değerlendiren Aydın, “Bir insanın suçlu olup olmadığı mahkeme kararıyla belli olana kadar benim için suçlu değildir. Sayın Aksoy’un belediye başkanlığı görevinden alınmasının iki sebebi var. Birincisi tutuklanmış olması. Tutuklanmak, artık tek başına belediye başkanlığı görevini yapamama haline gelmek demektir. İkincisi de açığa alınmak. İçişleri Bakanlığı, tutuklanmasının ardından Sayın Aksoy’u aynı zamanda açığa aldı. Böylece iki neden başkanlık yapamaz hale geldi. Sadece tutuklama kalsaydı açığa alınmasaydı o gün tahliye olduktan sonra gelip başkanlık koltuğuna oturabilirdi. Ama açığa alınması da söz konusu olduğu için bu açığa alınma işlemi kaldırılıncaya ya da mahkeme tarafından mahkumiyet dışı bir karar verilinceye kadar kendisi görevine dönememiş olacak. Açıkta durumda kalacak. Eğer Aksoy, tutuksuz yargılansaydı da İçişleri Bakanlığı kendisini açığa alabilirdi. Bir hukuk devletinde beklenen şudur: İçişleri Bakanlığı’nın tahliye gerekçelerine bakıp kabaca bir kestirim yaparak buna göre açığa alma işlemini geri alı göreve iade edebilir ya da ‘Ben hala iddiaları ciddi buluyorum. Mahkumiyet ihtimalini önemli buluyorum’ diyerek açığa alınma durumunu kaldırmayabilir. Burada açığa alma fonksiyonunun işlevinin unutmamak gerekir. Açığa alma işlemi bir tedbirdir. Sen o görevde olursan bu duruşma doğru şekilde yürütülemez diye alını. Burada Sayın Başkan’ın göreve dönüp dönmeyeceği konusunda top İçişleri Bakanlığı’ndadır. Geçtiğimiz günlerde kendisinin avukatının bir açıklaması basına yansıdı. Benim anladığım kadarıyla göreve dönmesi için İçişleri Bakanlığı’na başvuruda bulunacaklar ve hayır yanıtı alırlarsa buna karşı dava açacaklar” dedi.

“CHP’NİN TESPİT ETTİĞİ BİR DURUM SÖZ KONUSU”

Mısırlı, ise tahliyenin bazı şartları olduğuna dikkat çekerek, “Mahkeme zaten buradaki 25 sanık için her hafta imza verme mecburiyetiyle şartlı tahliye verdi. Dolayısıyla şu anda yargılama hala devam ediyor, suçsuzluğu ortaya konmuş değil. Bu aşamada zaten bizim 5393 sayılı belediye kanunundaki 47. Maddesindeki hükümleri geçiyorum, İçişleri Bakanlığı’nın görevden uzaklaştırma kararına ilişkin, İçişleri Bakanlığı, görevden uzaklaştırma kararını 2 ayda bir gözden geçirir diyor. Dolayısıyla bence ortada daha hükme bağlanmış bir karar yok. Kaldı ki bu aşama öncesinde zaten CHP duyduğu endişeden dolayı partisinden ihraç etti. Burada mahkemenin ötesinde CHP’nin tespit ettiği bir durum söz konusu” ifadelerini kullandı.

ŞARTLI TAHLİYE DEĞİL ADLİ KONTROL

Mısırlı’nın sözleri üzerine konuşan Aydın, iki noktaya değinerek, “Öncelikle CHP Sayın Başkan’ı ihraç etmedi. Parti Sayın Başkanı disipline verdi ve Sayın Başkan istifa etti. Bir önerme yapıp bu önermeden sonuç çıkarıyorsunuz. Diyorsunuz ki CHP ihraç ettiğine göre vardır bir şey” dedi.

Aydın’ın sözlerinin arasında giren Mısırlı ise “Elinde bir belge var ki böyle bir şey yaptı” diyerek Aydın’a yanıt verdi. 

Mısırlı’nın ardından sözlerin ardından konuşmasına devam eden Aydın, “Şartlı tahliye oldu ama suçsuz olduğu ortaya çıkmadı diyorsunuz. Öncelikle bu şartlı tahliye değil. Şartlı tahliye cezaevine girmiş ve hüküm giymiş hükümlülerin belli bir süre dışarıda denetime tabi tutulmasıdır. Bu durum adli kontroldür.  Eğer şartlı tahliye olmuş olsaydı Sayın Başkan’ın başkanlığı düşmüştü. Ben kendisi göreve dönmelidir ya da dönmemelidir diye bir şey söylemiyorum” diye konuştu.

YA SUÇSUZSA?

Umutoğulları ise konuya ilişkin geçmiş dönemlerden örnek vererek yorum getirdi ve şunları söyledi; “Güzelbahçe Belediyesi eski Belediye Başkanı Ertan Avkıran tutuklandı. Tutuklandıktan sonra çıktığında meclis üyesi olmuştu.18 yıl sonra Ertan Avkıran’ın suçsuz olduğuna karar verdi mahkeme. E aynı şey Aksoy için de olursa bu bir mağduriyet yaratmayacak mı? Seçilmiş bir belediye başkanı o. Zaten suçluysa yargılanacak ve cezasını çekecek. Ya suçsuzsa? Benim şahsi kanaatim bir mağduriyet oluşmaması için Aksoy’un göreve geri dönmesidir.” 

Eyce ise; suçsuzluğunun kanıtlanması durumunda CHP’nin Aksoy’u partiye geri alması gerektiğini belirtti ve “Menemen’in seçilmiş bir belediye başkanı olarak kesin hüküm verilmemişse görevine dönmesi gerekir. Ama ben şunu da söylemek istiyorum. CHP’nin de kesin ihracını istediği Aksoy'u ‘kusura bakma kardeşim’ diyerek partiye geri alması gerekiyor. Bağımsız belediye başkanı mı olacak? CHP’den seçildi o. CHP’nin ihraç ettiği bir başkana CHP’li seçmen katlanmak zorunda değil” dedi. 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.