Dolar 32,5917
%0.36
Euro 34,8356
%0.3
Altın 2.494,870
%0.42
Bist-100 9.628,00
%1.08

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Emekli amiraller hakkındaki 'Montrö' yargılaması sürüyor

Emekli amiraller hakkındaki "Montrö" yargılaması sürüyor

Montrö Sözleşmesi ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle 'anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmakla' suçlanan 103 emekli askerin yargılandığı dava devam ediyor. Emekli Amiral Osman Nadir Kınay, haklarındaki “anayasal düzene karşı suç işleme” suçlaması karşısında “Grupta bulunan emekli amirallerin ortalama yaşı 70 civarındadır. Her birinin sağlık sorunu olduğunu biliyorum. Ben günde en az 12 adet farklı ilaç kullanıyorum. Ayrıca o gün 65 yaş üstü olduğumuz için sokağa çıkma yasağına tabiydik” değerlendirmesini yaptı.

  • Ege Postası
  • 22.03.2022 - 12:42

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili sözleri ve eski Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın makam aracıyla gittiği tarikat evinde 'sarık ve cübbe' ile fotoğrafının ortaya çıkması üzerine, Montrö’nün asla tartışmaya açılmaması yönünde ortak açıklama yapan 103 emekli amiral hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 'anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmak' suçlamasıyla 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. 103 emekli amiral hakkında, “anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma” suçlaması ile ayrı ayrı 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istenmişti.

Yargılamanın, dün başlayan ilk duruşması, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, emeklilerin beyanlarının alınması ile devam ediyor.

“BANA HEP SORULAN ‘BİZİM GEMİLERİMİZİ KARADENİZ’E NEDEN SOKMUYORSUNUZ’ OLDU”

Emekli Amiral Engin Heper, görev yaptığı ilk gemi görevinin Boğazlara giren çıkan yabancı gemileri Montrö Sözleşmesi’ne göre kontrol etmek olduğunu aktardı. Heper, “Ben böyle bir yerde görev yaptım. Bana hep sorulan ‘Bizim gemilerimiz neden Karadeniz’e sokmuyorsunuz?’ oldu. Bu duyuruyu, Montrö’nün feshinin veya tadilinin Türkiye’nin aleyhine olacağı için imzaladım. Bu yola gidildiği taktirde bize Birleşmiş Milletler Deniz Hukukunu dayatacaklardı. O yüzden Montrö konusundaki her türlü söylem ve eylemde dikkatli olması gerekildiği kanaatindeyim” dedi.

Emekli Amiral Erdem Caner Bener, yaptıkları fiilin kanundaki tanıma uymadıkça suç oluşturmayacağını belirterek, “Bu kapsamda iddianame hukuki ve kanuni olmaktan çok varsayımlara dayalı niyet okumasıdır. Hukukçu değilim ama duyurunun içerisinde anayasal düzene karşı tek bir tespit ve somut olgu olmadığını anlıyorum” dedi.

Bener, “Kamuoyunun böyle bir davayla meşgul edilmesinden üzüntü duyuyorum. Emekli diplomatlar da açıklama yaptı, not edildi. Aynı görüşleri ifade ettiğimiz halde biz yargılanıyoruz” diye konuştu.

“OLMAYAN BİR ŞEYİN OLMADIĞI İDDİANAMEDE DE İSPAT EDİLMEKTEDİR”

Bener, Whatsapp mesajlarından kimsenin zarar görmediğini ve “ima” diye bir suçun olmadığını dile getirerek, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün iddianamede yer alan HTS analiz raporuna atıfla “Olmayan bir şeyin olmadığı iddianamede de ispat edilmektedir” diye suçsuz olduklarını açıkladı.

Bener, “Günün sonunda ortada suç ve suçlu olmadığı gibi bu suç için de cezaya hükmedilmesine kanaatimce mümkün olmamaktadır” diyerek, düşünce ve ifade özgürlüğüne verdiği önemi anlattı.

“DARBECİ İMALARINI KABUL ETMİYORUM”

Bener, yaptıkları açıklamanın ardından kişilik haklarına saldıran ve masumiyet karinesini ihlal eden kişiler hakkında dava açacağını ifade etti. Bener, görevde olduğu süre içerisinde yaptıklarını anımsatarak, “Darbeci imalarını hak etmiyor, kabul etmiyorum” dedi.

“SADECE SANIKLAR ALEYHİNE YAZILARA YER VERİLMİŞ”

Emekli Amiral Ergun Mengi, eğitim hayatından bahsederek, “Emekli amiraller olarak amacımız Montrö’nün önemini basın duyurusuyla açıklamaktadır. Basın duyurusu düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanıldığı ortak bir duyurudur… İddianameye bakıldığında sadece sanıkla aleyhine yazılar ve siyasilerin aleyhte olan beyanatlarına yer verildiği görülmektedir” dedi.

Mengi, kendilerinin Montrö’nün tartışmaya açılması ve sarıklı, cübbeli amiralle ilgili açıklama yaptıklarını aktararak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptıkları açıklamalarla ilgili değerlendirmesini okudu. Mengi, “Görüldüğü gibi Sayın Cumhurbaşkanı tam da amirallerin basın duyurusundaki endişeleri taşımaktadır. 78 milletvekili Montrö tartışmaya açılamaz isimli duyuruyla amirallere destek vermiştir. Yine bunlar iddianamede yer almamıştır” diye konuştu.

Mengi, iddianamede TBMM Başkanı Şentop’un "Montrö'den çekilmek mümkün" sözlerinden ve sarıklı-cübbeli amiralden söz edilmediğine, ayrıca kendi açıklamalarının ardından Erdoğan'ın bu iki konuda yaptığı değerlendirmelere de yer verilmediğine dikkat çekti.

Mengi, amiraller duyurusundan bir yıl önce emekli büyükelçilerin de açıklama yaptığını ve Montrö’nün tartışılamayacağına ilişkin tepkilerini dile getirdiğini anımsattı. Mengi, sanat ve siyaset camiasından benzer duyuruları hatırlatarak, bu duyuruların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini söyledi.

“MONTRÖ BİR EGEMENLİĞİN GERİ ALINMASIDIR”

Mengi, Montrö’nün önemine de değinerek, “Montrö bir egemenliğin geri alınmasıdır” dedi ve Montrö’nün hangi şartlarda imzalandığını anlattı.

Mengi, “Şu anda yaşadığımız Rusya-Ukrayna krizinde her platformda Sayın Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanı, Montrö’nün statüsünü bozulmamasının her iki ülkenin de yararına olduğunu açıklamışlardır. Bunlar da yapılan duyurunun ne kadar haklı olduğunu göstermektedir” dedi.

Mengi, “Bu duyuru örgütlü, planlı programlı, gizli katılımlı toplantılarla planlanmamıştır. Basına ilan verilmesi gündeme gelmiş. Daha sonra büyükelçiler basın duyurusu dikkate alınarak, Montrö endişeleri konulmuştur. Vatandaşlık görevi kapsamında Montrö duyurusu son halini almıştır” diye konuştu.

Emekli amirallerin avukatları, duruşmada Mengi’ye sorular sordu. “Emekli amirallere görevlendirme yapabilecek konumda mısınız?” sorusuna Mengi, “Hayır mümkün değil” diye yanıt verdi. Mengi avukatın sorularına yanıt vererek, açıklamanın taslağının herkesin takip ettiğini söyledi. “Montrö’yü araç olarak kullandık’ ifadesini açar mısınız?” sorusuna ise Mengi, “Biraz haddini aşan bir ifade olmuş. Sarıklı amiral, Montrö’nün tartışmaya açılması bildirinin başlangıç noktası” dedi.

“SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINA TABİYDİK”

Emekli Amiral Osman Nadir Kınay, ilk okuduğu taslak metnin ardından diğer emekli amirallerin katıldığını gördükten sonra kendisinin de metne imza attığını aktararak, Montrö’nün tartışmaya açılmamasının önemli olduğuna söyledi.

Kınay, kendisinin okuduğu ve imza attığı metinde “Yüce Türk milleti ve aksi halde” ifadelerinin yer almadığını bildirdi. Kınay, “Grupta bulunan emekli amirallerin ortalama yaşı 70 civarındadır. Her birinin sağlık sorunu olduğunu biliyorum. Ben günde en az 12 adet farklı ilaç kullanıyorum. Ayrıca o gün 65 yaş üstü olduğumuz için sokağa çıkma yasağına tabiydik” dedi.

NE OLMUŞTU?

Emekli amiraller TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un "Bir Cumhurbaşkanı Montrö'yü feshedebilir mi?" sorusuna "Teknik olarak evet" yanıtı vermesi ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın sarık ve cüppe ile fotoğraflarının ortaya çıkması üzerine kamuoyunda başlayan tartışmalarla ilgili emekli 103 amiral Montrö açıklaması yapmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nca emekli amiraller tarafından 4 Nisan'da hazırlanan ve kamuoyunda 'amiraller bildirisi' olarak bilinen Montrö açıklamasıyla ile ilgili resen soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma kapsamında, söz konusu bildiriyi hazırlayan ve yayımlanma sürecinde faaliyet gösteren 14 emekli amiralden 10'u Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Ramazan Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal gözaltına alındı. Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu, Mustafa Özbey ve Atilla Kıyat ise emniyete ifadeye çağrıldı. Emekli askerler ifade işlemlerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Soruşturma kapsamında 6 emekli amiral ile 1 emekli general 16 Nisan'da, 84 şüpheli ise 27 Mayıs'ta ifadeye çağrıldı ve onlar da adli kontrolle serbest bırakılmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 'bildiri' soruşturmasını tamamlayarak, 103 şüpheli hakkında iddianame düzenlenmişti. Savcılık TCK'nın 316/1'inci maddesi kapsamında, 'devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma' suçundan 12 yıla kadar hapis cezası talep etmişti. Ankara 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etmişti.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.