Dolar 32,5004
%0.08
Euro 34,6901
%-0.12
Altın 2.496,860
%0.5
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Dr. Yüksel’den İzmir için salgın alarmı: Sahra hastaneleri kaçınılmaz görünüyor

Dr. Yüksel’den İzmir için salgın alarmı: Sahra hastaneleri kaçınılmaz görünüyor

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, İzmir’deki yoğun bakımların tam doluluk oranına ulaştığını ve yeni hastalar için ek servisler açıldığını söyledi. Koronavirüs salgınıyla mücadelede yanlış bir politika yürütüldüğünü söylene Dr. Yüksel, yeni politikalara ihtiyaç olduğunu ifade ederken İzmir için sahra hastanesi çağrısında bulundu ve “Sahra hastaneleri, bundan daha önce de konuşuldu. Eğer zamanında bizler dinlenseydi belki bugün bunları konuşuyor olmazdık. Sahra hastaneleri önümüzdeki günler için kaçınılmaz görünüyor” dedi.

  • Ege Postası
  • 15.04.2021 - 13:33

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Türkiye’nin bir yıldan uzun bir süredir mücadele ettiği koronavirüs salgınında en ağır yükün bindiği sektörlerden biri de sağlık sektörü oldu.

Salgınla en önde mücadele eden sağlık çalışanları sürecin başından bu yana özlük hakları için mücadele ederken yetersiz tedbir nedeniyle “tükendiklerini” dile getirdiler.

İzmir Tabip Odası, tüm ülkede eş zamanlı yapılan “Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun” sloganıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamaya, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel ve İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak katıldı.

“TÜRKİYE ELİNDE 120 MİLYON DOZ AŞI OLSAYDI BAĞIŞIKLANABİLİRDİ”

Aşılama konusunda doğru bir politika izlenmediğini ifade eden Prof. Dr. Kaynak, “Toplumda pandeminin ortadan aldırılmasının yolu bağışıklık elde etmek. Bunun iki yolu vardır. Biri toplumsal bağışıklık denilen sürü bağışıklığıdır Bunda insanlar birbirlerine hastalığı bulaştırarak doğal bağışıklık elde ederler. Ama bu sırada yüksek ölüm oranlarıyla karşılaşılır. Dolayısıyla bu bağışıklık insani bir yöntem değildir. O halde geriye aşılama kalıyor. Aşılama dediğimiz aktif bağışıklama yönetmelerinden başlıcasıdır ve Türkiye sağlık personeli olarak çok hızlı bir şekilde eğer aşı olursa toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak inan kayağına sahiptir. Aşılanın mümkün olduğu kadar hızlı ve etkin yapılması şarttır. Çünkü aşılama süresi artıkça elde edilecek verim azalacaktır. Toplumun en azından yüzde 75’inin yani yaklaşık 60 milyonun bağışıklanması lazımdır. İki dozdan hesap edilince Türkiye’nin 120 milyon aşıya ihtiyacı var. Şu anda Türkiye’de 16 milyon doz aşı kullanılmıştır. Dolaysıyla halen Türkiye ocak ayından bu yana 3 ayda ihtiyacı olan aşının yaklaşık olarak yüzde 12’lik kısmını temin edebilmiştir. Oysa ki ihtiyacımız olan 120 milyon doz aşı bu 3 ay içinde temin edilmiş, olsaydı günde 1 milyon aşı yapma kapasitesi olan sağlık ordusu olduğu için Türkiye’nin ihtiyacı olan toplam bağışıklık sağlanabilirdi. Fakat aşı olmadığı için u yapılamadı. Alı niye yoktu? Bunu saydam bir aşı politikası olmadığı için bilmiyoruz. Eğer yeteri kadar aşı temin edilseydi yeterli bağışıklık düzeyi elde edilebilirdi. Bu yapılmadı. Çünkü aşı yok. Yeteri kadar aşı oldu zaman önceliğin önemi kalmaz. 14 Ocak’tan bu tarafa Türkiye elinde 120 milyon doz aşı olsaydı bağışıklanabilirdi. Buradaki öncelik sorun haline getirilmemeliydi. Toplumun yüzde 70’lik kısmının aşılaması gerekiyordu” dedi.

“YENİ BİR PLAN GEREKİYOR”

İzmir’deki yoğun bakımların doluluk oranının kritik seviyelere ulaştığı hatta hastalara yetişilemediğini ifade eden Dr. Yüksel, İzmir’de sahra hastanelerinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti ve “Yoğun bakımların en dolu olan birkaç ilden bitiyiz. Bunu yüzde 80’lerle ifade edildi. Bu aslında o sağlık kuruluşunun yoğun bakımının dolu olduğu anlamına geliyor Bizim aldığımız verilere göre yoğun bakımlar ve pandemi servisleri yetersiz geliyor ve yenilerinin açılması gerekiyor. İyi yönetilemeyen bir sağlık ortamında bunun yükü de sağlık çalışanlarına yükleniyor. Yeni bir plan gerekiyor. Bu, başarısız bir pandemi yönetimindir. Sahra hastaneleri ve yeni seçeneklerle bunların bizlerle paylaşılması ve yeni tedbirler alınmalıdır. Sahra hastaneleri, bundan daha önce de konuşuldu. Eğer zamanında bizler dinlenseydi belki bugün bunları konuşuyor olmazdık. Sahra hastaneleri önümüzdeki günler için kaçınılmaz görünüyor” ifadelerini kullandı.

“ZORUNLULUK HALİNE GELMEDEN YAPILMASI GEREKİRDİ”

Sahra hastanesinin İzmir için gerekli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaynak ise, bazı nüanslara dikkat çekti ve şunları söyledi; “Bilimsel akış şemaları vardır. Bir salgınla mücadele ederken karantina, izolasyon, pandemi hastaneleri ve kontak taraması dediğimiz işlemler yapılır. Sahra hastanesi askeri bir tabiridir. Bunlar şu ana kadar yapılmadı. Bütün hastanelerde corona hastaları kabul edildi. Ne yazık ki bugünkü şartlar altında izolasyon, karantina ve tedavi de hastane seviyesinde yapıldı. Hastanelerinde e kapasitesi düşürüldü. Aslında bunlar hastane düzeyinde yapılan tedbirler ama pandemiyle hastane düzeyinde mücadele edilemez. Sahra hastanesiyle mücadele edilir. Bugüne kadar yapılabilirdi ama yapılmadı. Bunun bir zorunluluk haline gelmeden yapılması gerekirdi.”

Oda adına basın açıklamasını yapan Dr. Yüksel, salgın süreci değil algı yönetimi yapıldığını belirtti ve kontrollü normalleşmeyle birlikte artan vaka artışlarının bunun en önemli kanıtlarından biri olduğunu söyledi. Yetkililerin mevcut durumun farkında olduğunu ancak herhangi bir önlem alınmadığını ifade eden Dr. Yüksel, “Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Covid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 60 bini aştı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 300’e yaklaştı Hastanelerimiz Covid-19 hastalarıyla doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece Covid-19 hastaları değil, Covid-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar” dedi.

SALGIN YÖNETİMİNDE İKTİDARA ÇAĞRI

Salgına yönelik alınması gereken tedbirler konusunda iktidara bir kez daha çağrıda bulunan Dr. Yüksel, alınması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı;

“Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.

Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir.

Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.

Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır.

Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.

Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır.

Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. Covid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.

Bilim insanlarına çağrımızdır: Verilerin kamuoyu ile paylaşılmadığı, bağımsız bilimsel çalışmaların engellendiği şartlarda sınırlı sayıda da olsa eldeki mevcut verileri ile ülkenin, bölgelerin, risk gruplarının özgün durumlarının gösterilmesi gerekir. Bilim insanları yayın üretme konusunda Bakanlığın çizdiği çerçevenin dışına çıkmalıdır; Hekimlerin meslek örgütü TTB bilimsel sorumluluğu almaya hazırdır.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.