Dr. Çamlı’dan ‘tam kapanmada’ hareketlilik eleştirisi: -mış gibi kapanma

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Türkiye, 29 Nisan Perşembe günü yaklaşık 3 hafta sürecek olan ‘tam kapanma’ sürecine girdi.

17 Mayıs Pazartesi günü saat 05.00’te bitecek ‘tam kapanma’ sürecine ilişkin tartışmalar ise hala devam ediyor.

Tam kapanmadan, iş kollarının yarısından fazlası muaf tutulurken 500 binin üzerinde kişi muafiyet belgesi için başvurdu.

Kapanmanın ilk beş günü geride kalırken özellikle iş giriş ve çıkış saatlerinde toplu taşımadaki kalabalık ve yoğun trafik dikkati çekerken gün içerisinde de toplumsal hareketliliğin azalmaması dikkat çekti.

Konuya ilişkin Egepostası’na değerlendirmelerde bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lüfti Çamlı, ‘tam kapanmanın’ ‘-mış gibi kapanma’ olduğunu ifade etti ve turizm sezonu ve ekonomik çıkarlar ön plana koyulmasıyla atılacak adımların salgın sürecinde en başa dönülmesine sebebiyet vereceğini söyledi.

“HEMEN HEMEN HERKES MUAF”

Tam kapanmadan toplumun hemen hemen her kesiminin muaf olduğuna dikkat çeken Başkan Çamlı, toplumsal hareketliliğin devam ettiğini söyledi ve “Bu garip bir kapanmadır, Bu –mış gibi yapmadır. Baktığınız zaman sokaklarda ve toplu taşımada ciddi bir kalabalık görüyoruz. Bizim önerdiğimiz, sosyal hareketliliği ve toplumsal hareketliliği azaltacak, zorunlu ve hayati iş kolları dışında çarkların durduğu bir kısıtlamaydı. Buradaki amaç da bulaşa engel olmaktır. Ama baktığınız zaman kapalı ortamlarda iş hayatı devam ediyor.  Fabrikalarda çalışan işçilerin  yaklaşık yüzde 61’i çalışmaya devam ediyor. Yüzde 22’si de kısmen muaf. Yani iş hayatı durmuş değil. Yine baktığımızda muafiyet listesinde 40’a yakın muaf var. Yani hemen hemen herkes muaf. Kimler içeride? Gündelik çalışan, yevmiyeyle geçinen işçiler, seyyar satıcılar, çay ocakları ve esnaflar içeride. Bu kişiler ciddi bir maddi zorluk da yaşıyor. Çünkü destek verilmiyor. Bu insanları içeri tıktınız ama kalabalık ve hareketlilik devam ediyor. Özellikle toplu taşımadaki yoğunluk herkesin dikkatini çekiyor. Bulaş kapalı ortamlarda yayılıyor. Bu yüzden kapalı ortamlarda bir araya gelmelere engel olmak lazım. Buna iş hayatı dahil. Bu yüzden hayati olanlar dışında iş kollarının durdurulması gerek” dedi.

“TURİZM  SEZONUNU ISKALAMAMA AMACI VAR”

Atılan tüm adımların salgını ve toplum üzerindeki etkilerini bertaraf etmek değil, turizm sezonuna kazırlanmak olduğuna dikkat çeken Başkan Çamlı, “Turizm sezonuna hazırlanma amacıyla atılcak Amacın ne olduğunu çok kavrayamamakla beraber bir bakanın çıkıp ‘17’sinde 5 binin altına inecek’ gibi bir açıklamayı hangi bilimsel çerçevede yaptığını anlamakta zorluk çekiyorum. Kaldı ki 5 binin altına indiğinde ne olacak? Kasım ve aralık ayında da alınan tedbirlerle ocak ortalarında 5 binin altına inmişti vaka sayıları. Ama daha sonra 60 binlere çok hızlı çıkabildi. Yani 5 bin sonuçta çok az bir sayı değil. Ya da geçen yıl vaka sayıları 4 bin 500’lere çıktığında sıkı tedbirler almıştık ama şimdi 5 bine inince  neredeyse açılacağız. Eğer 5 bini altına inerse turizm sezonunu ıskalamadan turizm  sezonunu ıskalamama amacı var. Yani yine ekonomik kaygıların toplum sağlığının önüne geçtiğini görüyoruz. Diyelim ki vaka sayıları 5 bini altına indi. Ne olacak? Yine kontrolsüz bir açılım mı göreceğiz? Bütün çabanın turizm sezonuna yetişmek olduğunu görüyorum ben. Bütün algı, yurt dışına ‘bakın bizim vaka sayımız azaldı’ algısı yaratmak üzerine” ifadelerini kullandı. 

“VAKA SAYILARI TEKRAR HIZLA ARTACAKTIR”

Başkan Çamlı, ‘tam kapanma’ mevcut haliyle devam ettiği ve kapanma sürecinde aşılama çalışmalarıyla toplumsal bağışıklığın sağlanmadığı takdirde salgında yeniden başa dönüleceğini ve vaka sayılarında ciddi artışlar yaşanacağını beritti ve şunları söyledi; “Vaka sayılarımız belli bir sayının altına indi algısı yaratılarak daha önce de olduğu gibi kontrolsüz bir açılım yapılırsa vaka sayıları tekrar hızla artacaktır. Bunun örneklerini geçmişte de gördük. Turizm üzerinden bir ekonomik gelir elde etmek adına yapılacak bu açılım pandemine başlangıçtaki noktaya çıkacaktır. Salgından kurtulmanın yolu epidemiyolojik bilimin uygulanmasıdır. Bizim bu kapanmayı fırsat bilip hızlı bir aşılama yapmamız gerekiyor. Ama aşı yok. Biz bu şartlarda bir pandemi yaşıyoruz. Vaka sayılarını azaltmamızdaki temel amaçlardan biri toplumsal bağışıklığı sağlayabilecek hızlı bir aşılamayı hayata geçirmek. Ancak ve ancak aşılamayla sağlanacak toplumsal bağışıklıkla kısıtlamadan elde edilecek sonuç uzun vadeli olabilir. Aksi takdirde kısıtlamayı bıraktığınızda vaka sayılarındaki artış devam edecektir. Eğer toplumsal bağışıklık olmazsa virüs mutasyon geçiriyor. Bu da aşının ne kadar etkili olduğunu bilmediğimiz bir durum oluşturuyor. Bizim bu salgın zincirini kırmamız gerekiyor. Eğer bunu yapamazsak pandemiyle mücadele pek mümkün görünmüyor.