Dolar 32,5980
%0.38
Euro 34,8685
%0.39
Altın 2.494,900
%0.42
Bist-100 9.597,00
%0.76

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
CHP’li Sertel depremzedeler için Bakan Kurum’a seslendi: AFAD kredisi uygulanmalı

CHP’li Sertel depremzedeler için Bakan Kurum’a seslendi: AFAD kredisi uygulanmalı

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) İzmir Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Atila Sertel, rezerv alanları belirlenmesi süreciyle birlikte hak kayıplarına uğrayan depremzedeler için Çevre ve Şehircilik Bakan’ı Murat Kurum’a seslendi. Doğal afetin vatandaşın suçu olmadığına dikkat çeken Sertel, depremzedelerle ilgili iki farklı kanunun uygulanmasının doğru olmadığını ifade etti ve “Resen yıkılan bu binalarda AFAD kredisi mutlaka uygulanmalıdır” dedi.

  • Ege Postası
  • 12.07.2021 - 10:04

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen 6.9 şiddetindeki depremle sarsılmıştı. 17 binanın yıkıldığı depremde 117 kişi de hayatını kaybetmişti. Depremin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yerel yönetimler, binaların hasar kaydı için düğmeye basmış ve tespitler sonucunda ağır hasarlı binaların yıkımına başlanmıştı.

Yıkım çalışmaları devam ederken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, depremin en büyük yıkımının yaşandığı ve 7 binanın yıkıldığı Bayraklı’da 7 rezerv alanı belirlemiş ve ilerleyen günlerde depremzedelerin hak kaybı gibi bir takım sorunlar gündeme gelmişti. 

Bugüne kadar birçok kez hak kayıplarını gündeme getiren depremzedeler, geçtiğimiz hafta depremin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen hak kaybına uğrayan depremzedelerin mağduriyetlerinin giderilmesi için herhangi bir somut adım atılmaması üzerine depremzedeler Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirmişler ve taleplerini dile getirmişlerdi. 

Depremzedeler, deprem felaketiyle mağdur olan vatandaşların iki farklı kanuna tabi tutulduğunu ve bundan dolayı binlerce vatandaşın hak kaybına uğradığını söylemişleri. 

Mağduriyetlerinin giderilmesi ve verilen sözlerin tutulmasını isteyen deprem mağdurları, rezerv alanlarında kat sayılarının 5’e ve metrekarelerin de 70’e düşürülmesiyle birlikte oluşan hak kayıplarını ve mağduriyetlerini dile getirmişlerdi.

Konuya ilişkin Egepostası’na konuşan Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) İzmir Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Atila Sertel, depremzedelerin mağduriyetlerinin görünenden çok daha fazla olduğunu ifade etti ve depremzedeler için AFAD kredisi uygulanması gerektiğini söyledi. 

“VATANDAŞIN İTİRAZ HAKKI ELLİNDEN ALINDI”

Rezerv alanlarında inşa edilecek binalarda kat sayılarının azaltılıp dairelerin metrekarelerinin düşürülmesinin vatandaşın en büyük mağduriyetlerinden biri olduğuna dikkat çeken Sertel, “5 bin konutla İzmir’de Bayraklı semtindeki sorunların giderilmesi için temel attılar. Fakat bu proje alanlarının sorunlarını da gündeme getirmek lazım. Bu Kentsel Dönüşüm Kanunu’na göre, 6306 sayılı Kanun’a göre 6/A maddesi eklenmiş ve ilk kez uygulanan bu maddeye göre “Doğal afet kaynaklı yani yıkılan ya da risk oluşan maliklerin muvafakati aranmadan Bakanlıkça resen yapılır ve yaptırılır.” şeklinde bir durum. Bu da İzmir’de deprem anında 7 bina yıkılmıştı fakat sonradan ağır hasarlı olan 41 bina da eklendi, ardından da artık oturulamaz raporu alan pek çok bina sayısı, giderek artan bir durum. Bu bölgede 7 adet proje alanı oluşturuldu, bu proje alanlarında deprem anında yıkılanlarla birlikte “ağır hasarlı, orta hasarlı, hafif hasarlı” diye Bakanlık tarafından belirlendi ve bu maddeye göre bu binalar yıkıldı. Proje alanlarının belirlenmesi, yıkılması ve bunun gibi işlemlerde vatandaşın fikrinin ve izninin alınmadığı görülüyor burada. Çünkü deprem öncesi 1 artı 7 kat olan, 1 artı 8 kat olan ve yüzde 60 TAKS olan imar durumları ne yazık ki devletimizin isteği üzerine 5 kata indirildi. Bunun 5 kata indirilmesi vatandaşı oldukça mağdur etti. Ayrıca, buralarda yaşayan insanlarımız 100 -150 metrekare alanlarda otururlarken bu değişen konutların oturma alanlarının metrekaresi 75 ile 85 metrekare arasına düşürüldü ki yani 2 çocuklu, 3 çocuklu bir ailenin oturma alanının daralması ve 40 ile 60 metrekare arasında bir kayba yol açan bir durumdu. Ayrıca, inşaatlara yine vatandaşın izni alınmadan başlanıldı. İnşaatlar başladıktan sonra yeni imar planları askıya çıkarıldı. Yani burada vatandaşın itiraz haklarının elinden alınması söz konusu, inşaatlar sebebiyle yapılan itirazlara da bir anlam kalmadı ve bunun üzerine hukuk mücadelesi başladı. Proje alanlarında inşaat adaları oluşturulması için yıkılan hafif ve orta hasarlıları DASK kurumu da mağdur etti ne yazık ki. Şimdi, burada deprem anında zarar görmüş ve devlet tarafından proje alanı olarak ilan edilen yerlerde yine devletin belirlediği sisteme göre 7269 sayılı AFAD Kanunu ile 6306 sayılı Kanun’a göre ikiye ayrıldı. Yapılacağı söylenen yardımların birçoğu bu kanun maddelerine göre ayrıldı, yardımlarda farklılıklar oluştu” dedi.

“DOĞAL AFET VATANDAŞIN SUÇU DEĞİLDİR”

Depremin ardından yürütülen resmi işlerde depremzedelerin gün yüzüne çıkmamış birçok sorun yaşadığına ve var olan haklarının ellerinden alındığına dikkat çeken Sertel, “Hak sahipliği başvuruları sırasında kişilerden tapu, hasar kodu ve kimlik fotokopisi istenmiştir. Bu başvurularda insanlara Ziraat Bankası borçlandırma sözleşmeleri ve borç miktarı, vadesi belli olmayan senetler imzalatıldı. Hak sahipliğine göre eviniz depremde hasar görüp yıkılsa bile aynı ilçe sınırlarında ikinci eviniz varsa hak sahipliğiniz reddedildi. Hak sahipliğine göre aynı ilçede miras yoluyla gelen 4’te 1 ya da daha düşük mesken tapulu yerde hisseniz varsa hak sahipliğiniz reddedildi. Hak sahipliğine göre miras yolu ya da çocuklarıyla aynı binada ikinci evi olanlara sadece bir tanesi için hak sahipliği verildi, diğer dairelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının belirlediği rezerv alanından verileceği söylendi. Sayın Bakanımız Murat Kurum’u dinledim. Şimdi, bunu açıklamasına rağmen ikinci konutlarda evli çocukları oturmasına rağmen hak sahipliği reddedildi. Burada hak sahipliğine göre depremde binanınız orta ya da hafif hasarlıysa binanız Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yıkılsa dahi güçlendirme hak sahipliği, devletin güçlendirme kredi bedeli 80 bindir, o verilmektedir. Yani yıkılan, olmayan binaya güçlendirme hakkı verilmektedir. Ayrıca, proje alanları içerisinde bulunan hafif, orta hasarlı AFAD kredisinden faydalanmayıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kentsel dönüşüm faiz kredisinden faydalanabilmektedir. Resen yıkılan bu binalarda AFAD kredisi mutlaka uygulanmalıdır diye ben de düşünüyorum. Burada 110-150 metrekare arasında olan dairelerin 75 ila 85 metrekareye düştüğü; hangi katta, hangi cephede oturacağınız yine devletin çekeceği kuralara göre belirlenecek. Belediyenin verdiği imar ve devletin zemin etüdü yapıp denetlediği bu binalardan vatandaş kat cephesine göre alın terleriyle aldıkları evleri üzerine hiç hak iddia etmedikleri gibi kendi evlerini tekrar üstelik küçülmüş olarak satın alacaklar. Yani 150 metrekareden 85 metrekareye düşmüş olarak tekrar satın alacaklar. Burada sadece vatandaşa yirmi yıl faizsiz bir ödeme seçeneği sunulmuş. Peki, ya, hak sahibi olmayanlar on yılda faizli bir şekilde bu bedellerini ödeyecekler, mülkiyet hakları da ihlal edilmiş olacak. Doğal afet vatandaşın suçu değildir. İnsanlar evlatlarına miras, yatırım amaçla ev, konut, dükkân almakla suç işlememiştir. Bu vatandaşlar Türkiye Cumhuriyeti’ne, devletine, belediyesine güvenerek borçlanarak başlarını sokacak bir konut almışlar. Yapılan bu uygulamalarda vatandaşlar suçluluk psikolojisi içerisinde, belirsizlik ve karamsarlık içerisinde bırakılmıştır. Vatandaşlar geleceğine endişeyle, korkuyla bakmaktadır. Burada yine devletin zorunlu deprem sigortası olan DASK, vatandaşları ödemelerde, prosedürde mağdur etti” ifadelerini kullandı.

“KATLİAM YAŞANMAKTADIR”

Rezerv alanlarının bulunduğu Bayraklı’nın zemin yapısının gerekçe gösterilerek yüksek kata izin verilmemesine rağmen aynı bölgede yapılan gökdelenler olduğunun da altını çizen Sertel, ilçede şehircilik katliamı yaşandığını belirtti ve şunları söyledi; “Şimdi ben İzmir’de oturduğum için, o bölgeyi de çok iyi biliyorum. O bölgede çok yüksek kat yapılmasının çok doğru olmadığını ben kabul ediyorum, 5 katı kabul ediyorum ama o 5 kat diye verdiğiniz yerin az ötesinde 25 kat, 30 kat, 50 kat, 60 kat civarında ‘İzmir Yeni Kent İmar Plan’ adı altında bataklık bölgede çok yüksek binalar yükselmiştir. İşte, onların yapılış tarzı, işte, betonu zemine salarak sağlamlaştırarak falan denilmekte ise de o bölgelerin hem deprem kuşağının o bölgede olması hem de o bölgenin geçmişte göl olması, sulak alan olması, bataklık alan olması nedeniyle o bölgede şehircilik açısından da bana göre de bir katliam yaşanmaktadır ve bu katliam sürmektedir. Ama vatandaşa gelince 5 kata indirdiğiniz yerde 25 katı, 30 katı çok rahatlıkla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı imar iznini vermiştir, vermektedir ve devam etmektedir, şu anda da devam etmektedir. İzmir’e İstanbul’dan gelmiş çok ünlü inşaat firmaları buralarda kenti İstanbul’a benzetmek istemektedir.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.