Dolar 32,5149
%0.09
Euro 34,9775
%0.02
Altın 2.439,850
%0.15
Bist-100 9.717,00
%-0.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Çalışma Bakanı’ndan asgari ücret ve 3600 ek gösterge açıklaması

Çalışma Bakanı’ndan asgari ücret ve 3600 ek gösterge açıklaması

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücret konusunda "Enflasyona karşı işçileri korumak bizim görevimiz" açıklamasında bulundu. Bilgin ayrıca 3600 ek göstergeye ilişkin çalışmaların mayısta tamamlanacağını belirtti. Öte yandan Bilgin, "Bugün Avrupa ülkelerindeki enflasyon, Türkiye’ye de olumsuz etkilerini yansıtıyor ama onların yaşadığı enflasyonun arkasında büyük ölçüde pandemide üretimin durma noktasına gelmiş olması vardır. Bizdeki enflasyon daha farklı sebeplerden. Bir, oradan gelen enflasyon etkileri var. İki, enerji kaynaklarının aşırı yükselmesiyle meydana gelen maliyet enflasyonu var. Bunları birlikte değerlendirmek lazım" diye konuştu.

  • Ege Postası
  • 04.04.2022 - 14:51

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, enflasyon rakamlarının ardından asgari ücret konusunda açıklamalarda bulundu. Bilgin ayrıca 3600 ek göstergeye ilişkin çalışmanın mayıs ayında tamamlanacağını belirtti.

Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen “4688 Sayılı Kanun ve 10. Yılında Toplu Sözleşme Kongresi”nin açılışında konuştu.

Bilgin, “Enflasyona karşı işçileri korumak bizim görevimiz. Bu konuda tarihsel adımlar atıldı. Bunlardan birisi hepinizin bildiği Türkiye'de asgari ücrette yapılan düzenleme. Enflasyon yüzde 36’iken yüzde 50 bir reel ücret artışı gerçekleştirildi” dedi.

3600 AÇIKLAMASI

Kamuda 3600 ek göstergeye ilişkin çalışmalarla ilgili bilgi veren Bakan Bilgin, “3600 ek gösterge meselesinde çalışmamız son aşamasına geldi. Ümidimiz mayıs ayında çalışmayı tamamlamak ve Meclise intikal ettirmek” diye konuştu. 

"TÜRKİYE, PANDEMİDE ÇARKLARIN DURMADIĞI BİR ÜLKE OLDU"

"Türkiye, birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da sağlık alt yapısında yaptığı çok önemli gelişmelerle, sağlık modernizasyonuyla bu süreci başarıyla yönetti. Sonunda da bu dünyada birkaç ülkeden birisi olan, aşı üreten bir ülke olarak sürecin aşılmasına katkı yapan bir konuma geldi. Bugün de bunun sonunu yaşıyoruz. Bu süreçte başardığımız başka bir şey var. Türkiye, pandemi sürecinin en kötü şartlarında çarkların durmadığı bir ülke oldu. Bugün Avrupa ülkelerindeki enflasyon, Türkiye’ye de olumsuz etkilerini yansıtıyor ama onların yaşadığı enflasyonun arkasında büyük ölçüde üretimin durma noktasına gelmiş olması vardır. Bizdeki enflasyon daha farklı sebeplerden. Bir, oradan gelen enflasyon etkileri var. İki, enerji kaynaklarının aşırı yükselmesiyle meydana gelen maliyet enflasyonu var. Bunları birlikte değerlendirmek lazım. Batıyla mukayese edildiğinde, ABD dünyanın en zengin ülkesi olmasına rağmen tarihinde görülmemiş bir 1929 krizinden sonra en yüksek enflasyonu yaşıyor.

“EVET, TÜRKİYE’DE DE ENFLASYON ÇOK YÜKSEK”

"Almanya geçtiğimiz ay 7,3 aylık enflasyon yaşadı. Evet, Türkiye’de de enflasyon çok yüksek. Enflasyon ile mücadele etmek birinci görevimiz, öncelikli hedefimiz ama bugünkü dünya konjonktürünün Türkiye’ye yüklediği bir netice. Almanya, 4 trilyon 200 milyar dolarlık bir ekonomi. Yüzde 7’lik bir enflasyon ile karşı karşıya kalıyor. ABD, 20 trilyon doların üzerinde bir ekonomi. Buralardan bakmak lazım. Enflasyonla mücadele birincil önceliğimiz. Toplu Sözleşme Kanunu’nun görüşüldüğü bir toplantıda da bunu konuşmak çok anlamlı. Türkiye’nin imparatorluktan sonra üç temel meselesi vardır. Birinci mesele, modernleşmek. Diğer mesele demokratikleşme ve sosyal gelişme. Türkiye, demokrasisini ne kadar ileriye taşırsa, sorun çözme kabiliyeti o kadar artar. Bugün Türkiye, pandeminin dünyada yarattığı krizlere benzer krizlerin altında kalmadıysa bunda Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde aldığı mesafenin rolünü görmemiz lazım. Türkiye, demokratikleşme sürecinde yeni bir aşamayla karşı karşıya. Bir sistem değişikliği. Parlamenter sistem denilen sistem, milletin iradesinin nasıl bloke edildiği nasıl Meclis’e yansımadığı, nasıl militarist ideolojinin içinde çeşitli odaklar tarafından kontrol altına alındığını, orada da yetersiz kalındığında darbelerle müdahale edildiğini yakın dönemde dahil herkesin bilebileceği bir konudur.

Unutmayalım ki, darbeler sadece içeride bu militarist ideolojinin unsurları olarak, cuntacı askerlerin ya da anti demokratik unsurların müdahalesi değildir. Aynı zamanda Türkiye’ye dışarıdan müdahalenin bir aracıdır. Demokrasi bizim için sadece millet iradesinin yansıması değil aynı zamanda ülkenin bağımsızlığı demektir. Demokratikleşme bunun için her an her zeminde güçlendirilmesi ve geliştirilmesi gereken bir mücadeledir. Bu mücadelede yer alan herkes, milli bir görev yapmaktadır. 15 Temmuz’da da yaşadığımız budur. Bir yönüyle demokrasi bir yönüyle bağımsızlık mücadelesidir. Bu tartışmaları, çalışmaları çok değerli buluyorum.

"SOSYAL ZEMİNİN EN ÖNEMLİ AKTÖRÜ SENDİKALARDIR"

Ekonomik gelişme, ekonomik kalkınma ile ilgili mesele. Türkiye, pandemiden sonra en hızlı büyüyen iki ülkeden birisi oldu. 'Topluma yansımıyor' diyenler var. Tabii bunların büyümeden ne anladıklarına bakmak lazım. Bu, cehalet ile ilgili meselenin bir tarafı var. Büyüme, toplam mal ve hizmet oranında artışı gösterir. Bu süreklilik arz ettiği zaman refah yaratıyor. Türkiye’nin meselesi, demokrasi içerisinde sürekli refah yaratan bir ekonomik, sosyal politika zeminine ulaşmaktır. Ekonomik kalkınma, büyüme tek başına yeterli değildir. Biz onu sosyal politikalarla zenginleştirmek durumundayız. Bu bakımdan, sendikalar fevkalade önemlidir. Sosyal zeminin en önemli aktörü sendikalardır. Sendikal mücadele bizim bir taraftan demokratikleşmemize bir taraftan sosyal dengelerin inşa edilmesine katkı yapan kurumlardır. Bunun için sendikalar, demokrasinin vazgeçilmez kurumlarıdır. Sendikal hayatın güçlenmesine, toplu sözleşme mekanizmasının güçlenmesine ihtiyaç vardır. Demokrasi, çalışanların ekmeğini büyüten bir mekanizmadır. Demokrasinin kurumları olan sendikalar, toplu sözleşmeler bunun en önemli uygulama adımlarını atan unsurlarıdır.

"ASGARİ ÜCRETİN VERGİ DIŞI BIRAKILMASI TÜRKİYE TARİHİNDE BİR İLKTİR"

Biz bu konuda Türkiye’nin tüm zorluklarına rağmen, önemli adımlar attık. Enflasyona karşı çalışanları korumak bizim görevimiz. Bu konuda tarihsel adımlar atıldı çok kısa süre içerisinde. Bunlardan birisi hepimizin bildiği gibi asgari ücrete yapılan düzenleme. Tarihimizde ilk defa enflasyon yüzde 36’yken yüzde 50’lik pozitif bir reel ücret artışı gerçekleştirdik. Devam eden enflasyon ortamı dikkate alındığında bunu muhtelif şekillerde yorumlamak mümkündür ama inkar etmek asla mümkün değildir. Neredeyse bizim öğrenciliğimizden beri konuştuğumuz bir şeydi asgari ücretin vergi dışı bırakılması. Türkiye’nin tarihinde bir ilk gerçekleşti ve vergi kaldırıldı. Bugün, bunun gerçekleşmiş olduğu için önemini fark etmeyebiliriz ama biraz tarihsel baktığımızda ne kadar önemli olduğunu hepimiz daha iyi görebiliriz."

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.