Demokrasinin hücresini; dokusunu bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü ve mutlak düşünce ve ifade özgürlüğü oluşturmaktadır.
Adaletin herkes için sağlandığı güçlü bir hukuk devleti; herkesin kendisini korkusuzca ifade edebildiği “özgürlük ortamı”; demokrasinin “olmazsa olmaz”ıdır.
Bu arada; ekonomi de, demokrasiden ve “hukuki çerçeve”den bağımsız değildir.
Liberal piyasa düzeninde yargı bağımsızlığı, özgür ve bilimsel akademik ortam ve özgür medya; “rekabet gücü”nün önemli parametrelerinden biridir.
Öte yandan; olağan demokratik işleyişten uzaklaşılması; “iş insanları”nı yatırımdan soğutur, yaratıcılıktan ve girişimcilikten uzaklaştırır.
Unutmayalım ki; daha fazla demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve bağımsız yargının olduğu bir ülkedeki “düşük büyüme”, bu niteliklerin olmadığı bir ülkedeki “yüksek büyüme”den daha değerli, daha prestijlidir.
Kaldı ki; “iyi” bir demokrasi; çoğunluğun ülkeyi yönetmesinin yanında azınlığın ve güçsüzlerin de kendilerini güvende hissedip hissetmemesiyle, “eşit” ve “adil” muamele görüp görmemesiyle ölçülür.
Ayrıca; “iyi” bir demokrasinin ifade özgürlüğüne, “eleştirel” medyaya, “iyi” bir yönetimin de “iktidar alternatifi” güçlü, etkili bir muhalefete ihtiyacı var.
Muhalefet; aynı zamanda “iktidar”a da “meşruiyet” sağlayan, demokrasiyi de dengeleyen bir güçtür.
DEMOKRASİNİN ERDEMİ
İktidar her yönetim şeklinde var, ancak; iktidar alternatifi güçlü ve etkili muhalefet; sadece çoğulcu, çok sesli, katılımcı demokrasilerde var.
Bu özellik; demokrasinin farkındalığı, kalitesi ve erdemidir.
Demokrasi; özünde “ince ayarlı” insan odaklı ve demokratik kurumları esas alan bir “denge” rejimidir.
Demokrasi; yalnızca iktidarı tanımlayan bir yönetim biçimi değil; muhalefetin, farklı düşüncelerin hakkını, hukukunu koruyan, güvenceye alan ve muhalefetin de iktidar olacağı yolu açık tutan bir yönetim şeklidir.
Bu bağlamda; demokrasinin kalitesini iktidarın gücü değil, özgür muhalefetin varlığı ve gücü belirler.
Bunun yanında demokrasi; seçimleri kazanan kadar kaybedenin de meşruiyetini içeren, onaylayan bir rejimdir.
Önemli bir nokta da; “milli irade”yi sadece seçimi kazanan siyasi parti değil, çoğunluğu elde edemeyen siyasi partiler de birlikte “temsil” ederler.
Demokrasinin “sağlıklı” işleyişinden iktidar kadar muhalefet de sorumludur.
Demokrasi; iki kanatlı kuşa benzer, tek kanatla uçamaz.
İktidar ve muhalefet kanadıyla birlikte uçar.
Sonuç olarak: Demokrasilerde iktidar, “her şey” değildir, her istediğini yapamaz, denetlenebilir, gücü de, yetkileri de anayasayla sınırlandırılmıştır.
Yorumlar