Atatürk’ün “BİZ KURDUK, SİZ YÜCELTECEKSİNİZ” sözüyle en değerli “MİRAS”ı olarak ulusumuza “EMANET” ettiği Cumhuriyet’imizin 98.’nci yılını coşkuyla, gururla ve geleceğimize olan güvenle kutluyoruz.
Cumhuriyet; eski sosyal yapıyı, yerleşmiş gelenekleri ve katı önyargıları ortadan kaldırarak toplumsal yapıyı değiştirip Türkiye’yi çağdaş bir ülkeye dönüştürdü.
Atatürk; Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları arasından modern Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etti ve “AYDINLANMA” hareketiyle de halkımızda Cumhuriyet’i sahiplenme ve koruma bilincini yarattı.
Cumhuriyet’in temel felsefesi; kalkınmacı, odağına insanı alan, modern yaşam biçimini öngören, birleştirici, kaynaştırıcı bir “ahlak” ve “dürüstlük” rejimi olmasıdır.
Cumhuriyet’in dış politika vizyonu da; özellikle komşularımızla iyi ilişkiyi ve içişlerine karışmama prensibini önceleyen “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” doktriniyle bölgesel ve küresel kalıcı barışın tesisini temel hedef olarak öngörüyor.
CUMHURİYET’İN TAŞIYICI KOLONLARI
Karanlıktan aydınlığa çıkışı sağlayan, Avrupa’ya ve mazlum milletlere de ışık saçan “öncü” bir yönetim şekli olan Atatürk Cumhuriyeti’nin taşıyıcı kolonları; laiklik, özgürlük, egemenlik, bağımsızlık, eşit yurttaşlık, kadın-erkek eşitliği ile akıl ve bilimdir.
Unutmayalım ki; Atatürk Cumhuriyeti’nde Avrupa’dan önce kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı, medeni kanun düzenlemesiyle kadına miras hakkı sağlandı, karma eğitimle kadınların eğitim olanağından yararlanmalarına ortam hazırlandı.
Diyebiliriz ki; Cumhuriyet, kadın-erkek eşitliğiyle kadını özgürleştirdi.
Cumhuriyet’in değişim ve dönüşüm sürecinde kadının kendi ayakları üzerinde durabilmesine ve ülkenin kalkınmasına okulda öğretmen, uçakta pilot, hastanede doktor, mahkemede hakim-savcı, vatanın imar ve inşasında da mühendis-mimar olarak hizmet vermesine olanak sağlandı.
Cumhuriyet’in omurgasını laiklik ve demokrasi oluşturmaktadır.
Bağımsızlık ve özgürlük; Türk Ulusu’nun vazgeçilmezi, laiklik ve demokrasi de varoluşumuzun sigortasıdır.
Bu bağlamda; Cumhuriyet’in devrimlerini içselleştirmek, bir yaşam ve yönetim felsefesi olarak uygulamaya dönüştürmek, laikliğin ve demokrasinin içinin boşaltılması girişimlerine engel olmak; ötelenemez, vazgeçilemez yurttaşlık ödevimizdir.
Ne yazık ki; mevcut siyasal iklim toplumda umutsuzluğun artmasına, karamsarlığın yaygınlaşmasına, gerginliğin ve kutuplaşmanın moralimizi bozacak düzeye ulaşmasına neden oluyor.
Bu sosyal ve siyasal iklim; sürdürülebilir değildir, yaşam kalitemizi de “olumsuz” etkiliyor.
Çözüm; umut ve iyimserlik aşılayacak yeni uygulamaları ve siyasal iklimi gündeme taşıyor.
Sonuç olarak: Cumhuriyet; uygarlık, özgürlük, demokrasi, laiklik, ulusal egemenlik, bağımsızlık, kadın-erkek eşitliği ve kalkınmacı, dayanışmacı, birleştirici, kaynaştırıcı bir hayat ve yönetim felsefesidir.
YAŞASIN CUMHURİYET…
Yorumlar