Seçimler her parti için önemli. Yerelde iktidar olan parti genelde de iktidar olma yolunda önemli bir adım atmış oluyor. Şimdiye kadar bunun birçok örneğini gördük, yaşadık.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan parti liderliğine, oradan da iktidara ilerledi. 20 yıldır da iktidarda. Yerel siyaset bu kadar önemliyken CHP doğru tercihler yaptı mı peki?
Genel Başkan Kılıçdaroğlu yapmış olduğu ittifaklarla başta İstanbul, Ankara olmak üzere 11 Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandırdı partisine. Ama ilçe belediye başkanlarında doğru tercihler yapıldı mı? Orası biraz tartışılır…
CHP’nin açık ara kazandığı iki ilçe olan Menemen, Urla ilçelerini göz önünde bulundurursak bir tarafta kayyum diğer tarafta AKP’li belediye başkan vekili fikir sahibi olmamız için yeterli.
Gelelim Bornova’ya…
Bornova’da başarılı bir dönem geçiren Olgun Atila birçok projeye imza attı, hatta öyle ki hayata geçirdiği Dost Market projesi gerek iktidar partili gerekse kendi partisinden olan belediye başkanları tarafından kullanıldı, uygulandı. Böylesine beğenilen ve kopyalanan bir projenin fikir babası olmak vizyon gerektirir.
“Ben yaptım oldu” diyen belediye başkanı değildi Olgun Atila… Her projesini sivil toplum örgütleriyle paylaşan, onların onayıyla hayata geçiren böylesine genç belediye başkanının yeniden aday gösterilmemesi hem Bornovalıları hem yıllardır siyasileri takip eden biz gazetecileri şaşırtmadı değil.
Seçim sürecinde aday gösterilmemesine rağmen partisinin kazanması için çalışan ender belediye başkanlarından biriydi. Belediyeyi kasasında 40 milyon karla yeni belediye başkanına devretti. Her belediyenin kapılarına belediye borçlarını astıkları bir dönemde ne büyük bir başarıdır bu…
Kendisiyle seçimden sonra yapmış olduğumuz röportajda, “Partim beni 37 yaşında belediye başkanı yaptı, Genel Başkanıma ve partime vefa borcum var. Bundan sonra da partim iktidar olana kadar Genel Başkanımın ve partimin emrinde olmaya devam edeceğim” demişti.
Yakın zamanda Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmiş olmasını kimileri genel seçimde milletvekili adayı olacağına, kimileri ise CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in genel seçimde milletvekili adayı olmasından dolayı yerine atanacağı şeklinde değerlendirildi. Ben de konuk ettiğim programımda kendisine “Siyasi kariyer hedefiniz var mı?” diye sorduğumda “Partimin ve Genel Başkanımın takdiri” diye cevap vermişti. Ama bu seçimin Türkiye’nin kaderinin belirleneceği bir seçim olacağını, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında, demokratik parlamenter sistemin inşasında partide görev almış, almamış herkesin çalışarak katkı koyabileceğinin altını çizmişti. Canlı yayına geldiği gün, yayın bitiminde çok kalabalık bir partili grubunun televizyon kanalına gelmelerine şaşırmıştım. Görevde olan birçok belediye başkanından daha fazla ilgi gördüğüne tanıklık etmiş ve şaşırmıştım. Görevdeyken insanların yüreğine dokunan, “Ben yaptım oldu” demeyen, yapacağı her projeyi anketlendirip öyle hayata geçiren Atila’nın bu kadar ilgi görmesinin başlıca sebebinin bu olduğunu düşünüyorum.
CHP’nin yerel yönetimlerde güveneceği, arkasını sağlam bir şekilde yaslayabileceği yöneticilere ve başkanlara ihtiyacı var. Sadece koltuk için değil, partisinin geleceği ve başarısı için çabalayan insanların daha ön planda olması, daha yüksek karar noktalarında bulunması parti için her zaman bir kazanımdır. İktidar olma hedefine kilitlenmiş, ilk defa hedefe bu kadar yakın olan CHP, doğru noktalara, doğru insanların yerleştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu geçen belediye başkanlığı seçiminde net olarak gördü. İstanbul ve Ankara örnekleri bunun en açık örnekleri. Önümüzdeki dönemde de bu doğru adımlar atılırsa, başarı kaçınılmaz olacaktır.
Yorumlar