Dolar 32,5289
%0.13
Euro 34,9441
%-0.08
Altın 2.438,860
%0.11
Bist-100 9.717,00
%-0.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Susmak...

En çok konuşman gereken anda bir ‘Susmak’ gelir içine… Oysa anlatacak o kadar çok şey vardır ki! Nereden başlayacağını bilememektendir belki de bu ‘susma’ isteği… / Ne desen olmayacaktır…  / Ne desen toparlanmayacaktır dağılanlar… / Oysa daha dün usulca kulağına ‘dağıtırsan-toplarım’ demiştir. Nasıl da inanmışsa gönlün… / Nasıl da inanmak istemişse…

Toparlamak sana düşmüştür, tüm dağılanlarını… / Yine bütün duyguların darmadağınık öyle değil m? ‘Hayat’ demedik mi toplamında adı, işte yine aynıların tekrarı... / Bir yerde eksik var, bir yerde fazlalık… / Var bir terslik… / Düzelir mi artık bilemediğin…

Vazgeçmişsindir belki de, ondandır bütün bu susmalar. Bilmek çok zor bazen nedenleri-niçinleri… / Bilmekte istemediğindendir sebepleri… / Belki de çok yorulmuşsundur, anlamaya çalışmaktan-anlatmaya çalışmaktan kendini… / İçinden kocaman bir ‘sus’ geçiyordur alt yazı, durmaksızın… / Sende susuyorsundur kim bilir, ‘ne olacaksa olsun’ der gibi… / ‘Akışına bırakalım’ demediniz mi en başında… Bırak tutma, aksın gitsin, nereye kadarsa yolculuk… / Aşkın önüne geçmiştir belki de gurur. Belki de aşk bitmiştir, bilmek çok zor bazen ne-nede? Ama olan olmuştur bir kere, ne desen artık boştur…

Sustuğun kadardır içindeki çığlığın. Duyulsun istemezsin. Acılardan birikmiş dağların denizlerin vardır içinde, görsünler-bilsinler istemezsin… / Adına kim ne derse desin hiç ama hiç umursamazsın… / İşte bu da sensin… / Biraz (gözü kara) delisin…

‘Ben buyum, ben bu kadarım. Ne eksiğim ne de fazla… Tam da bu, olduğum-göründüğüm kadarım. İçim dışım bir, kalbimdeki ağzımda...  / Bilirim ki noktayı koyduğumda, anlamlandırırım bütün cümlelerimi…’

Kazanmak-kaybetmek gibi kavramlara uzaksın. Yaşamaktan yana bütün oyların. İdam sehpasına atılmış tekmeleri bildiğinden… / Kaç yafta asılı boynunda… / Kaç faili meçhul… / Bütün cezaların bedelini ödemiştin oysa…

Toplamında adına hayat dediğin, aynıların tekrarına düşmediğin, bağıra çağıra anlatmak isteyip tam da bu anlarda sustuğun - susmak isteyişin… / Bütün derdin anlaşılmaktı oysa… Belki de sadece sevmek-sevilmek, hepsi o kadar, hepsi bu kadardı oysa… / Galiba hayattan istediğin en zoruydu…

Anlaşılmak için kurduğun yüzlerce cümlenin boşa gidişini izlemekten yorgun düştüğün gün, o gün… Bu gün… (vazgeçtim gözlerinden-vazgeçtim ellerinden)… İstediğin yere koy artık beni, çıkardıktan sonra yüreğinden…

Susmayı seçen gölünün nerelerden kırıldığını ve kan sızdırdığını görebilmek artık mümkün… İnsan yanın kırılıyor bazen. Duygusuz duyguların bile inciniyor… Asla bir damla gözyaşı görünsün istemeyen pınarlarından, gözyaşın içine akıyor… / Biliyorsun-tanıyorsun artık kendini, kalbin kesilse orta yerinden, ölürsün. Ölürsün yine de ağlamazsın… / Söz verdin kendine, sözünden dönemezsin…

Kanla yazıyor olmamın sebebi bu demek isterdim, yıllar önce bana ‘Sevgili Semra, kaleminden kan damlıyor’ diyen, Cezmi Ersöz’e… / Kalbim camdan değildi oysa… / Onun zannettiği gibi taştan hiç değil… / Ortasını bulabilmek mümkün olmadı. Zaman yetmedi, gönlümüz dardı. Belki de yetişmemiz gereken yerler vardı. Yine bilebilmek mümkün değildi. Aynı paradox un içinde kaybolup gitmek yersizdi…

Bütün gemilerimin karaya vuruşunun sebebi yine bendim. Aldatan ufuklardan vazgeçemeyişim. Kendime aldanışlarım… / İnanışlarım… / İnanmak isteyişlerim… / Tam da sustuğum yerden anlaşılmak için bekleyişlerim… / Umutluyum… / Tıpkı Nazım Hikmet’in ‘Vera’ya söylediği gibi, ‘Her şeye evet ama umutsuzluğa asla’…

Yaz hep çabuk biter, sonbahar uzundur… / Hüzün insanın içine karaya vurmuş bir gemi oturur… / İşte bu da sensin… / Değişemezsin… / Yine ‘Kasım ayında doğan herkesin kaderidir bu’ deyip geçersin… Hep öyle yapmadın mı'

‘Susmak’ mı istiyorsun. Sus o zaman… / Anlaşıldığın ana kadar sus… / Bekle… Hep o bahsettiğin kelebeğin diğer kanadını bulana kadar bekle…