Dolar 32,3244
%0.23
Euro 35,0705
%-0.15
Altın 2.282,260
%0.21
Bist-100 9,01
%2.29

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Geçen sene bu zamanlar

Hayat sandığımız kadar uzun değil ve yine sandığımız gibi ‘zaman durmuyor’… Sürekli olarak ki siz ne yaşarsanız yaşayın akmaya devam ediyor…

Geçen sene bu zamanlar, 20 yılımı verdiğim; bana hem en güzel günlerimi - hem de zaman  zaman beni ağlatan hüzünlerimi yaşatan şehir olan Bolu’dan ayrıldım. Bu kararı vermem, tayin istemem ve taşınmam, hepsi birkaç ay içinde olup bitivermişti…

Dostlarımla sayısız veda yemeklerinde anlamıştım ki, bu hayatta hiçbir şey biriktirememişsem bile, sayısız dost sahibi olmuştum. Çok güzel insanlarla tanıştım, çok güzel işlere imza attık hep beraber. Üreten, düşünen, yargılayan Bolu’nun o çok değerli kadınlarıyla yayın tarihine geçecek güzel eserler koyduk ortaya…

Kırgın olduklarımda vardı elbette ama zaman içinde onları da affetmenin bir yolunu buldum. Çünkü anladım ki ben kalbimdeki kırgınlıklarla yaşamaya devam edemiyorum. O yüzden en güzeli, aklımızda ve ruhumuzda her ne sebeple olursa olsun bizi kırmış insanları affederek ama onları hayatımızın gerisinde bırakarak yaşamaya devam etmeliyiz. Başka türlüsü eziyet oluyor. Bende öyle yaptım, affettim ve yeni bir şehirde yeni güzel dostluklar edinerek hayatıma devam etmeye karar verdim.

Hayatın sunduklarına razıyım ben. Çabalamaktan yoruldum çünkü…

O eski mücadeleci, dostlarımın tabiri ile militan ruhumu kaybettim sanırım. Hayat hiçbir zaman, hiçbir şeyi altın tepside sunmadı bana. Bu da beni Amazon kadınları gibi savaşçı bir ruha büründürdü. Ama dedim ya yoruldum artık. Savaşmak istemiyorum, mücadele ederek elde edeceğim hiçbir şeye talip değilim…

Dediğim gibi geçen bu zamanlar, zorlu bir yolculuğa çıktığımın farkında olmadan İzmir’in güzelliği arasında buluverdim kendimi. Aslında yıllardır da hayalimdi burada yaşamak ancak bu denli zorlukları düşünememiştim. Güzel ama pahalı bir şehir burası, ev kiraları malum… Bizim gibi devlet çalışanları için biraz dikkatli olmadan hayatı sürdürebilmek pek de mümkün değil. Ama insanoğlu her şeye alışıyor…

İlk aylar dostlarımın özlemi ile geçti. Yaklaşık altı ay boyunca tek başıma İzmiri gezip keşfetmeye çalıştım. Yalnızlığımın da tadını çıkardım elbette. Yılların ve yaşanmışlıkların üzerimde büyük bir ağırlığı vardı. O zamanlar fark ettim ki, kendimi ayıracak yarım saat vaktim bile yokmuş. Hayatım belki de gereğinden fazla doluymuş. Ama hayat tek başına devam etmiyor. Dostluklar oluşmaya başlıyor ister istemez…

İnsanız nihayetinde…

Rakı içmeye sebep aramaya başlıyor insan, dostlarla bir araya gelebilmek için. Eee arada bir kadehi hayata ve yaşanmışlıklara kaldırmak gerekir ya da yeni başlangıçlara…

Neye niyet neye kısmet bilinmez…

Tam bir yıl oldu. Zonguldak memleketimken, Elazığ da yaşadığım birkaç yılın ardından Bolu ikinci memleketim olmuştu. Özlüyorum…

Ama artık İzmire de alıştım. Besbelli birkaç yılım burada geçecek, sonrasını bilemem. Olduğu kadar, olmadığı kader artık…

Yeni ve yeniden bir hayat ve herkesin zaman zaman bu değişikliğe ihtiyacı olur. Ama baştan söylemek isterim ki zannedildiği kadar kolay değil. Çünkü bütün ezberleriniz bozuluyor. Her şeye sıfırdan başlamak gibi bir şey bu…

Yeni bir şehir, yeni iş, yeni arkadaşlar…                                      

Tanıdık bir yüz yok, kahvenizi nasıl içtiğinizi bilen bir esnaf yok… Hoş geldin deyip kucak açan dostlarınız yok…

Bütün bunlara hazırsanız, yeni bir şehirde yeniden bir hayata başlamanın güzel yanlarını da keşfedebilirsiniz…