Dolar 32,5994
%0.38
Euro 34,7662
%0.1
Altın 2.496,640
%0.49
Bist-100 9.525,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

EYT çözülemez mi'

dolayısı ile gündemimizde. EYT, Erken Yaşta Emeklilik değil, Emeklilikte Yaşa Takılanlar demek. Bu farklı bir durum, peki bu farklı durum nasıl oluştu;

Karikatürize ederek şöyle söyleniyor; ‘Maç oynanırken kurallar değişti’ galiba davanın özeti bu. Dava dedim, çünkü bu bir dava halini aldı…

Kanundur çıkarılır, nice kanunlar gördük. Onaylarsınız, beğenirsiniz-beğenmezsiniz. Ancak kanun çıkarılmasında hepimizin bildiği bir durum vardır, nedir bu; Kanun çıktığı tarihten sonraki dönemi kapsar. O gün ki tarih veya ileriki bir tarih belirtilerek, o tarihten itibaren denir… Ve aslında insanlar beğenmeseler-onaylamasalar bile, o tarihten sonra o kanun geçerlidir ve uymak zorundadırlar. Gelecekte bu bir dava hakkı doğurmaz. Nettir.

EYT’de durum farkı şu ki; çıktığı tarihten öncesini de kapsadı. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan pişman değilim, olsa yine yaparım diyor sanırım. Ekonomik sıkıntısı olmayanlar, olanların halinden anlamazlar maalesef. Hep konuşurlar… Dolayısı ile 99 yılı sadece depremle değil, maalesef bu haksız yere çıkan kanunla da sarsıldı bence… Milletin derdi ve yarasını sarmak yerine, oturdular bu kanunla uğraştılar demek ki… Bravo…

İşte burada hak mağduriyetleri doğdu. Bir sürü hak-hukuk arayışı ve hala her gün takip ettiğimiz, dava halini almış bu durum ortaya çıktı. Çözülemez miydi, çoktan çözülürdü. Nasıl peki; kanun çıktığı tarihten sonrasını kapsıyor şeklinde küçük bir düzenleme, hak mağduriyetini ortadan kaldırır ve o tarihten sonra işe girenler, o kanuna göre sözleşme-akit imzaladıkları için, bu şekilde bir davanın ardına düşüp hak arayamazlardı. Kademeli şeklinde bir düzenlemeye gidildi ama sonucu pek de değiştirmedi…

Yani sorun, kanunun çıktığı tarihten öncesini de kapsıyor olması. Sen 20 ya da 25 yıl, 5000 ya da 7000 iş günü şartı koy, işe al, sözleşmeni yap, ondan sonra vazgeçtim, ben oynamıyorum de… Bu bizim büyü-yüce devletimize yakışmaz. Etik denilen değerlerin dışında kalır.

Ki malum, maalesef dendi de…

E ne oldu böyle söylenince. İnsanlar sıkıntıya düştü. Yaş ortalaması 40 hatta artık 45 ve üstü olan bir kesimde ciddi mağduriyetler söz konusu olmaya başladı. İşi olmayanlar, yaştan dolayı yeni iş bulmakta sorun yaşarken, hem işsiz kaldılar hem de emekli olamadılar.

Dolayısı ile dernekler kuruldu ve haklar aranmaya çalışıldı hala çalışılıyor. Üstelik gündemden neredeyse hiç düşmüyor. Şu ya da bu parti meselesi değil bu ama MHP destekleme sözü verdiği hatta seçim sürecinde bunu söylediği halde sonra vazgeçti biliyorsunuz. Böyle olunca çoğunluk mecliste sağlanamadı ve EYT hayal oldu. Diğer partiler sahip çıkıyor, hak veriyor ancak şuan için onlarında pek yapabileceği bir şey yok gibi. Seçimlere kaldı umutları diyebiliriz…

MHP adına üzüldüm. İnsan her şeye rağmen verdiği sözde durmalı diye düşünüyorum. Oysa af yasası için oldukça ısrarlı kendileri. Peki, Emeklilikte yaşa takılanlar konusunda neden bu kadar ısrarcı olmadılar acaba. Suçlular kadar değerleri yok muydu bu vatandaşların. Onlarınki de bir mağduriyet değil miyd? Sayın Devlet Bahçeliye bunu sormak lazım.

Evet belki 38-40 yaşlarında emekli olmak doğru değildir. Bilemem belki de doğrudur. Tartışılır ancak burada konu erken yaşta emekli olma konusu değildir. İşe ilk giriş şartları değişen insanların hak arayışlarıdır ve toplumda neredeyse her üç-beş kişiden biri ya da onların aile fertlerinden biri bu durumdan mağdur. Dolayısı ile manşetlerden düşmüyor. Çünkü bu mesele çözülene kadar ve bu mağduriyet gidilene ve bu insanlar rahat yüzü görene kadar bu davanın peşini bırakmayacaktır. O yüzden şimdilik izlemeye ve beklemeye devam diyebiliriz.

Ekonomik sıkıntılar ile kabul edilmeme sebepleri açıklanmaya çalışılırken, aslında bu mağdur insanları daha çok üzüyorlar. Bu kez onlar diyor ki, memleketti her şeye para bulunuyor, bunu söylemek istemiyorum ama duyduğum için söyleyeceğim; milyonlarca Suriyeli vatandaşa bile bakılıyor ama bize gelince para yok deniliyor… Bunu neden söyledim, tabi vatandaşın derdi sadece Suriyeli göçmenler değil, daha bir sürü şık sayıyorlar. Şuna para var, buna var, bize yok! Ama farkında mıyız, sıkıntı giderek büyüyor. Toplumsal bir hal alıyor. Ki ben toplumsal olaylardan biraz korkarım. Neden çünkü ülkeye her zaman zarar veren bir durumdur.

Bazı sorunlar kangren gibidir, evet kesip atmak, çözmek zordur ama arkasından gelebilecek daha büyük felaketleri önler. Hastalığı bitirmek gerekir. Sorunu büyütmek yerine çözmeye çalışmak sanki herkes açısından iyi olacak gibi görünüyor. Tabi birde sigorta başlangıcı sayılmayan kişiler var ki, zaten onların sorunları çözülse, EYT’lilerinde en azından yarısının sorunu çözülmüş olacaktır. Gerekirse borçlandırılarak da olsa, o süreç bu hizmetten sayılmalı ve bir nevi yaş olayına da çözüm olabilecek, ışık tutabilecek bir adım atılmalıdır.

Bu konu çok uzun, çok yüzeysel olarak yazmadan duramadım. Kanunlar, maddeler, kim ne demişlere girersek, konu bitmez malum, o yüzden ne diyoruz; Adalet bir gün herkese lazım olur. Adaletli olmak, her zaman her konuda, en önemli olan konudur.