Dolar 32,4375
%-0.15
Euro 34,7411
%-0.66
Altın 2.441,870
%0.23
Bist-100 9.916,00
%2.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Özgür Özel'in rol karışıklığı: Genel Başkan mı, yoksa bir belediye başkanı mı?

Siyaset sahnesi!

 Ne muazzam bir tiyatro burası, değil mi?

Öyle ki, figürlerin kim oldukları, ne oynadıkları birbirine karışıyor.

 Rol dağılımı mı dersiniz, kostüm mü, yoksa dekor mu?

 Hepsi birbirine girmiş vaziyette.

Ve işte bu sahnede, son zamanların en renkli karakterlerinden biri olarak karşımıza çıkan CHP Genel Başkanı  Özgür Özel. Kendisi, aslen bir parti genel başkanı. Ama izleyiciyi şaşırtmayı seven bir yönetmen edasıyla, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı kılığına bürünmüş durumda.

Özel, İzmir'de geçirdiği iki günlük yoğun ziyaret maratonunun ardından, ilk iş olarak ekran karşısına geçip, artık rakibi haline gelen AK Parti'nin İzmir adayı Hamza Dağ'a yönelik eleştirilerde bulunmuş. Peki, bu durumda akla şu soru geliyor: CHP'nin İzmir milletvekilleri, genel başkan yardımcıları nerede?

Onlar neden bu konulara dair sessizler?

Özgür Özel, neden bu kadar İzmir'e odaklanmış durumda?

Neden partinin genel başkanı olarak ulusal çapta daha geniş bir vizyon sergilemek yerine, sanki bir belediye başkan adayıymışçasına yerel meselelere bu kadar dalıp gitmiş?

 İstanbul, Ankara gibi diğer büyükşehirlerde neden benzer bir enerjiyle görünmüyor?

Bir yandan, İzmir'in CHP için sembolik bir önemi olduğu aşikâr. Ancak Özel'in bu stratejisi, acaba parti içinde bir stratejik karışıklığın mı, yoksa bir liderlik stratejisinin mi ürünü? Belki de İstanbul ve Ankara gibi diğer büyükşehirlerdeki belediye başkanlarının karizması ve popülerliği, Özel'in orada benzer bir rol üstlenmesine izin vermiyor.

Yoksa kendisi, bu şehirlerdeki CHP'li belediye başkanlarının gölgesinde mi kalıyor?

Özel'in bu İzmir merkezli siyaset anlayışı, belki de bir taktik.

Belki de, İzmir üzerinden bir "güvenli liman" siyaseti yaparak, partisinin oradaki gücünü pekiştirmeyi ve moral bulmayı hedefliyor. Ancak bu durum, genel başkan olarak ulusal bir vizyon sergilemesi gereken bir lider için, uzun vadede sürdürülebilir bir strateji midir?

Sonuç olarak, Özgür Özel'in İzmir'e bu denli odaklanması, parti içinde ve dışında çeşitli spekülasyonlara yol açıyor. Bir liderin, partisinin ve politikalarının tüm ülkeyi kucaklaması beklenirken, Özel'in bu yerel odaklı yaklaşımı, acaba CHP'nin daha geniş çaplı hedefleri için bir avantaj mı, yoksa bir handikap mı olacak?

Bu durum, siyasetin sadece yerelde değil, ulusal düzeyde de etkili bir liderlik ve vizyon gerektirdiğinin altını çizer. Özgür Özel'in bu "İzmir Belediye Başkanı" yanılsamasından sıyrılıp, genel başkan olarak daha geniş bir perspektifle hareket etmesi, belki de hem kendisi hem de partisi için en hayırlı yol olacaktır.

Neyse dedik ya ayağının tozu ile canlı yayına çıktı…

AK Parti'nin İzmir adayı Hamza Dağ'ı eleştirirken, Özel'in dili yine kendine özgü bir tarzda sivriydi. "Rozeti çıkarmışlar, bıyığı düzeltmişler, Tayyip Erdoğan'ın resmini indirmişler, 10 numara takiye yapıyorlar" dedi ve ekledi: "Alkollü mekanları geziyor ama alkol yasasında neler yaptı... ‘Akşam yediden sonra satılmasın, ne olacak. Hiç satılmasa ne olacak günaha girmezler’ diyor İzmir adayı. Şimdi gitmiş alkollü yerleri geziyor."

Peki, Özel bu eleştirileri yaparken kendisinin Eskişehir'de bir 'cami' açılışına katıldığını unutuyor mu? Hamza Dağ'ın alkollü mekan ziyaretlerini "takiye" olarak nitelendirirken, acaba kendisinin 'cami' açılışındaki varlığı nasıl bir kategoriye giriyor?

Bu durum, siyaset sahnesindeki "takiye"nin sadece bir tarafa özgü olmadığını mı gösteriyor?

Belki de Özel, siyasi manevraların birer sanat olduğunu düşünüyor ve kendince bir "performans sanatı" sergiliyor. Ancak, bu performansın seyircisi olan halk, sahnede sergilenen bu "sanat"ı ne kadar takdir ediyor, işte orası meçhul.

Sonuç olarak, Özgür Özel'in İzmir serüveni, siyasi bir "takiye" oyununa dönüşmüş gibi görünüyor. Ancak unutulmamalı ki, siyaset sahnesindeki bu tür performanslar, halkın gözünde her zaman alkış toplamayabilir. Belki de Özel ve diğer siyasetçiler için en iyi strateji, halkın gerçek ihtiyaçlarına odaklanmak ve sahici olmak olacaktır. Yoksa siyasi sahnede sergilenen bu tür "sanatsal" performanslar, izleyici tarafından yuhalanmaya mahkûm olabilir.