Dolar 32,3469
%0.3
Euro 35,1453
%0.07
Altın 2.301,620
%1.06
Bist-100 9,08
%3.1

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

23 Haziran'a dair... 6 ay önce kimse tanımıyordu!

23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi yerel seçim havasından çıkıp, bütün partilerin seferberlik ilan ettiği bir genel seçim havasına dönüştü.

Öyle ki  Türkiye’nin dört bir yanından milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe başkanları ile  partililer işlerini güçlerini bırakıp İstanbul’un yolunu tuttu.

Partileri seçimi kazansın diye İstanbul’a kamp kurup gecelerini gündüzlerine kattılar.

Sadece İstanbul’un seçimi değil, heyecanıyla, coşkusuyla, kampanyalarıyla ve bir anlamda sonuçları itibariyle de Türkiye’nin seçimi oldu.

Nihayetinde seçimi Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu 9 puan farkla kazandı.

Büyük zafer.

İmamoğlu’nu 6 ay öncesine kadar belediye başkanlığı yaptığı ilçesi Beylikdüzü’ndeki vatandaşlar ve parti yöneticileri hariç kimse tanımıyordu.

31 Mart’tan yaklaşık 2 ay önce İzmir’de bir ilçe belediye başkanı ile makamında görüşüyordum.

Benim haricimde İstanbullu bir partili de vardı. Yerel seçimleri ve adayların kimler olacağını konuşuyorduk. Henüz adaylar bile belli değilken, o kişi partinin İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu aday göstereceğini söylemişti.

Ben de ilk kez orada duymuştum İmamoğlu’nun adını...

O partili İmamoğlu’nun seçimi kazancağından da bahsediyordu.

Ben de içimden farklı düşünceler geçiriyordum.

Hiç tanınmayan bir isimle CHP nasıl kazanacaktı'

İstanbul AK Parti’nin kalesiydi. 25 yıldır onların elindeydi.

Ankara’yı seçimden önce hesaba katıyorduk. Çünkü aday hem CHP’lilerin hem de milliyetçilerin oylarını alabilecek eski MHP’li Mansur Yavaş’tı... 2014’te koltuğa çok yaklaşmıştı...

Kaldı ki 31 Mart’ta da seçimi kazandı.

İstanbul seçimiyse sürpriz oldu. İmamoğlu küçük bir farkla seçimi kazandı. Mazbatasını aldı, 18 gün koltukta oturdu.

Ancak AK Parti çok büyük bir strateji hatası yaparak seçimin iptalini istedi. Her ne kadar 23 Haziran öncesi “biz ettirmek istemedik. YSK iptal etti” dese de seçmeni ikna edemedi.

Ve millet sandıkta bunu affetmedi.

Çünkü oy milletin namusuydu. Bir nevi namusuna sahip çıktı.

Öyle bir cevap verdi ki 13 bin olan oy farkı 800 binlere ulaştı.

İmamoğlu büyüdükçe büyüdü.

Hem büyüdü hem büyüttüler!

6 ay içerisinde fikirlerine, söylemlerine, kucaklayıcı yapısına barış, kardeşlik ve sevgi diline hemen hemen bütün vatandaşlar hayran oldu.

Bu saatten sonra İmamoğlu’nun Türkiye’nin siyasi hayatındaki yükselişi durdurulamaz diye düşünüyorum.

Türkiye siyasetinin yeniden şekilleneceği bir günün ardından bunları neden yazıyorum..

Millete rağmen milletten kopuk siyaset üretilemez.

Öyle kuru kuru milliyetçilik söylemleri artık geride kaldı.

Millet cebine bakar, akşam sofrasına bakar.

AK Parti bugüne kadar halkın yanında ve içindeydi.

Sonra ne old? Belli bir zümre etrafında döndü siyaset, söylemler hep aynı olunca seçmen nezdinde kopuşlar başladı. Toparlamak zor ancak imkansız değil.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden oluşturacağı kabine ve değiştireceği teşkilatlarla toparlayabilir. Millete tepeden bakanlarla olmaz, temizlik şart!

Gelelim MHP’ye

MHP bence seçimin kaybeden tarafı...

Neden mi'

Milliyetçi olan bir parti sırf üç-beş oy getirir mi diye yıllardır tepki gösterdikleri PKK terör örgütü elebaşından medet umulmasına göz yumdu.

Zaten teşkilat içerisinde rahatsızlık yaratan bu tutum, sandıklara da yansıdı.

Şimdi MHP’yi zor günler bekliyor.

Gelelim seçimin kazananları CHP ve İYİ Parti’ye

CHP uzun süredir ilk defa böyle bir seçim zaferi yaşadı.

Bu zafer sarhoşluğunu umarım kısa sürede atlatırlar ve halkın içinden hiç çıkmazlar..

Türkiye’nin barışa, sevgiye ve kucaklaşmaya ihtiyacı var.. Ve bunu gerçekleştirecek parti, kurucu parti CHP’dir. Yeni dönemde söylemleri tutarlı olmalı...Seçim öncesi vadedilenler havada kalmamalı.

Milletin yeşeren umudu solmamalı.

Halk her zaman yanında olanın arkasındadır.

Bunu bir kez daha gördük.

Türk siyaset sahnesinde kısa süredir yer alan ancak varlığını kanıtlayan İYİ Parti ise seçimin tartışmasız kazananlarından olmuştur.

Bundan sonra da kazananın kaybedeni yermediği, kaybedenin kazananı alkışladığı ve iki tarafın kucaklaştığı seçimleri hep beraber yaşamak dileğiyle...

***

Evet uzun bir maratonun ardından eğer erken seçim olmazsa ufukta 4 yıl seçim yok.

Şimdi vatandaş iş istiyor, iş dünyası ekonomideki tıkanıklığın giderilmesini bekliyor. Yani artık gündem seçim değil ekonomi olsun!

Benim tahminimi sorarsanız Türkiye’de siyaset 4 yılı beklemez. 24 saat bile çok uzun bir zaman. 2020 sonbaharı gibi sandık kurulursa şaşırmayın.