Dolar 32,3126
%0.19
Euro 35,1391
%0.05
Altın 2.292,930
%0.68
Bist-100 9,07
%2.98

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

'Muharrem İnce rüzgarın önüne geçilemez'

24 Haziran seçimlerinden sonra CHP’de başlayan değişim talebinin ardından muhalifler geçtiğimiz pazartesi itibariyle imza toplama çalışmalarına başladı…

İmza hareketinin açıkladığı ilk gün rakamları hiç kimsenin beklemediği sayılara ulaştı.

O gün Muharrem İnce taraftarları 353 imza açıklamış olsa da İnce’nin ekibinde yer alan yetkili isimlerle yaptığım görüşmede aslında verilen imzaların 374’ü bulduğuydu.

Değişim hareketinin başlamasından sonra İnce’ye yakın olan isimler kamuoyunu her gün imzalarla ilgili bilgilendiriyorlardı.

İnce ekibinden yapılan açıklamadan sonra iki cepheden iki farklı açıklama geldi…

İnce’nin ekibi imzaların 353’e ulaştığını ifade ederken, Parti Sözcüsü Bülent Tezcan rakamın gerçek olmadığını, genel merkeze ulaşan imza sayısının 70 civarında olduğunu ileri sürüyordu.

En son dün akşam yapılan açıklamada imza sayısının 450’yi geçtiği kamuoyuyla paylaşıldı. Yine CHP Genel Merkezi’nden bu defa Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan açıklama yaptı. Özkan imzaların 120 civarında olduğunu iddia ediyordu.

Peki bunun nedeni neydi…

Kamuoyunda, “her iki taraf kendine avantaj sağlamak istediği için algı yaratmaya çalışıyor” gibi bir düşünce hakim olsa da işin aslı öyle değil…

Bu açıklamaların nedeniyse, muhaliflerin Genel Merkez’e karşı kendilerince aldıkları önlemden ibaret. Muhalifler, CHP Genel Merkezi’ne karşı stratejik bir hamle yapmak için böyle bir yol çizdiklerini bana ifade etti.

Çünkü imza veren delegelerin isimlerinin açık edilmesi istenmiyor.

Neden mi'

CHP Genel Merkezi tarafından delegelere müdahale edilme ihtimaline karşı noterden imzaların genel merkeze gitmemesi şu aşamada önemli. Noter alınan çağrı pusulaları direkt olarak İnce’nin karargâhına iletiliyor. Bu yolla CHP Genel Merkezi’nin deyim yerindeyse eli kolu bağlanıyor ve delegeye müdahalesinin önüne geçiliyor.  İmza hareketinin içinde aktif olan isimler böyle bir strateji yaptıklarını bana iletti.

Bu nedenle sağlıklı bilgi edinemeyen Genel Merkez imzacıların sayısını tam olarak bilmiyor ve az imza sayısına ulaşıldığı bilgisine sahip…  

Bu açıklamalar bu nedenle yapılıyor…

Ancak görünen şu ki, seçimden sonra çıktığım programlarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun kalması gerektiğini savunan bir gazeteci olarak geçen zaman içinde gördüğüm gerçek 24 Haziran seçimlerinde Muharrem İnce ile birlikte yakalanan rüzgarın önüne geçilemez olduğudur…

Ve nihayetinde imzalar toplanacak gibi görünüyor…

Şimdi CHP’nin genel durumu böyleyken,  İzmir ayağında son durum ne bunu sizinle paylaşmak istiyorum.

CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun “DEĞİŞİM”  talebiyle yaptığı açıklamalar İzmir’de CHP örgütünün bakışını değiştirdi.

Ve İzmir örgütünde de çok daha yüksek sesle “DEĞİŞİM” talebi dile getirilmeye başlandı…

Oysa İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu iş bu boyuta gelmeden önce yapığı ikinci açıklamasında da rahatsızlığını açık açık dile getirmiş ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na uyarıda bulunmuştu.

Kocaoğlu, Kılıçdaroğlu’na “etrafındaki yıpranmış isimleri değiştir” mesajını vermesine rağmen bu sese kulak vermeyen CHP Genel Merkezi’nin bu tavrı, “kenara çekileceğim artık aktif siyasetle uğraşmayacağım” diyen Alaattin Yüksel’i bile yollara düşürdü… Ve İstanbul’a karargâh kuran deneyimli siyasetçi imza hareketinin önemli isimlerinden biri oldu…

Oysa İzmir’de özellikle kurultay süreciyle birlikte ortaya çıkmaya başlayan ve ardından milletvekili adayı atamalarıyla kendini gösteren yeni yapının, operasyon yapmak istediği Yüksel ve Kocaoğlu’nun bu durumda bir karşı hamle yapmamasını beklemek siyasi ön görgüsüzlükten başka bir şey değildir.

Yıllardır İzmir siyasetinin nabzını elinde tutan ikiliden Kocaoğlu’nun yakın çevresine verdiği mesajlara göre; hedefindeki isim İzmir’de yeni yapının öncüsü Tuncay Özkan’dan başkası değildi.  

Çünkü Tuncay Özkan’ın MYK’ya girmesi Kılıçdaroğlu ve Kocaoğlu arasına “KARA KEDİ” girmesine neden olmuştu.

Ve milletvekili seçimlerinde Bülent Tezcan ve Tuncay Özkan’ın listelere müdahale etmesi bardağı taşıran son damlaydı.

Örneğin, Tuncay Özkan’ın Kocaoğlu’nun isteğiyle önce İstanbul adayı yazılması, ardından Bülent Tezcan’ın desteğiyle yeniden İzmir’e dönmesi ve Tezcan’ın İzmir’de Murat Bakan’ı 1.  sıraya yazması Yüksel ve Kocaoğlu tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

Ve Kocaoğlu aslında bu rahatsızlığını çok daha iyi anlaşılacak bir şekilde ikinci açıklamasında ifade etmişti…

Çünkü hem Aziz Kocaoğlu hem de Alaattin Yüksel, CHP Genel Merkezi’nde Bülent Tezcan, Tuncay Özkan ve içlerine Murat Bakan’ın da sonradan dahil olduğu yapının kendilerine karşı olduğunu, İzmir üzerinde hesaplarının da ne olduğunu çok iyi biliyor.

Murat Bakan nereden çıktı diyeceksiniz. Bunu ben söylemiyorum özellikle İl Başkanı Deniz Yücel üzerinde çok etkili. Aziz Kocaoğlu cephesinden gelen bilgiler böyle söylüyor.

 

Kocaoğlu’nun ‘DEĞİŞİM’ açıklamalarına karşılık İl Başkanı Deniz Yücel’in “değişim istemek ihanettir” şeklindeki sert söyleminde Murat Bakan’ın etkisinin olduğu, Kocaoğlu ve Yüksel ekibine yakın isimler tarafından ifade ediliyor.

Bu gelişmelerin yaşandığı İzmir’de özellikle Alaattin Yüksel’in bu gün notere giderek imza vermesinin ardından artık CHP Genel Merkezi ile Kocaoğlu ve Yüksel arasında iplerin koptuğunu ifade edebilirim…

Deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel bugün yaptığı açıklamaların satır aralarında “Genel Merkez ile aralarında artık bir bağ kalmadığını” net bir şekilde ifade ediyor…

Bu nedenle “Kocaoğlu topa girecek mi, girmeyecek mi” diye sormak, 40 yıldır siyasi hayatları birlikte devam eden Yüksel ve Kocaoğlu’nun farklı hareket etmesini beklemek ahmaklık olacaktır…

Kocaoğlu imza hareketine ihtiyaç duyulduğunda kesinlikle topa girecektir…

İzmir’de imza hareketi beklenenden yavaş gidiyor ancak Kocaoğlu’nun müdahil olması durumunda sayının hızla artacağını düşünüyorum.  Bu nedenle Kocaoğlu’nun imza hareketinin son günlerine kadar müdahil olmayacağını tahmin ediyorum.

İzmir’de siyasi dengeler böyle devem ederken Kemal Kılıçdaroğlu taraftarı olduğunu ifade edenlerin ne yapacağı merakla bekleniyor…  

Ama görünen şu ki; “Muharrem İnce rüzgarının önünde kimse duramayacaktır…”