Dolar 32,5717
%0.3
Euro 34,8027
%0.2
Altın 2.501,880
%0.7
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

'Bir bardak su' deyip geçmeyin!

Uzun zamandan beri yoğun bir tempoyla çalışıyordum ve yazın son günlerini değerlendirmek istedim bu nedenle kendime biraz zaman ayırdım. Bu süre zarfında da yazılarıma kısa bir ara vermek zorunda kaldım...

Bu kısa tatilin ardından yeniden klavyenin başına geçip tuşlarına bastığımda okuyucularımızı ne kadar çok özlediğimi daha iyi anladım…

Aslında bu dönem siyasetten uzak olduğumuz bir dönem oldu. 15 Temmuz darbe girişimi vs. derken İzmir özelinde yerel siyasetten biraz uzaklaştığımı da ifade etmek isterim. 

Malum İzmir’de son günlerin en çok konuşulan konularının başında olası erken seçim geliyor.

Özellikle yerel seçimlerin 2017 Nisan ayı gibi yapılacağı Ankara kulislerinde konuşulurken, mevcut belediye başkanları ve aday adayı olmayı düşünen siyasetçileri heyecan sarmış durumda…

Durum böyle olunca doğal olarak politikayla ilgili yazı yazan ve politika muhabirlerinin telefonları da son zamanlarda daha sık çalmaya başladı…

Tabii ki konu olası ERKEN seçim

Bu konuyla ilgili daha sonra geniş bir yazı kaleme alacağım…

Şimdi sizinle paylaşmak istediğim bir fotoğrafı kaleme alacağım…

Kamuda çalışan ya da görev yapan kişiler için sokağın nabzı çok önemli. Özellikle belediyelerde bunun ne kadar önemli olduğunu bilmeyen yoktur. Sokağın dili bu nedenle çok önemlidir. Konuya gelmeden önce 2009 yerel seçimlerinde Aziz Kocaoğlu’nun ilk defa seçilerek geldiği seçimlerden yola çıkarak bir örnek vermek istiyorum.

2009 yerel seçimlerinde o dönem İZBETON Genel Müdürü olan Tufan Eker’e konuk olmuştum. Ve İZBETON Genel Müdürü olan Sayın Eker beni işçilerin katıldığı bir seminere götürmüştü. Orada işçilere uzmanlar tarafından sokakta vatandaşlarla nasıl iletişim kuracakları ve nasıl davranacakları eğitimi verildiğine şahit olmuştum.  Bu eğitimin ne kadar işe yaradığını seçim dönemi sokakta görmüştük.

Hatta İZBETON işçilerinin o dönem kurdukları tiyatro ile sahneledikleri oyunlarla çeşitli illerde gösteriler yapmış ve gündem yaratmışlardı. Bence önemli çalışmalardan biriydi. Ve o dönem İZBETON bütün çalışanları ve yöneticileriyle tam bir aile olmuştu. O günlerde sokakta vatandaşlarla iletişim kuran belediyenin şartları ne olursa olsun başarılı olduğunu görmüştük.

O dönem Aziz Kocaoğlu’nu aday yapmak istemeyen Deniz Baykal “sokaktan gelen baskıya dayanamamış ve istemeye isteyeme Kocaoğlu'nu aday göstermek zorunda kalmıştı.”  

Ve bu çalışmaları o dönemden sonra İzmir’de neredeyse bir daha hiç görmedik. Şimdilerde gazetemizin maili şikâyet hattı gibi oldu.  Sokakta bizi gören, tanıyan birçok kişi belediyelerden şikâyetçi… Belediye hizmetlerinden ziyade belediye çalışanlarından şikâyetçi…

Ve bu neredeyse çoğu belediye için geçerli…

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyayı en iyi ve etkin şekilde kullanan belediye başkanlarından Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina’nın bir paylaşımı dikkatimi çekti. Buna gelmeden önce Buca’da aday olduğunda hakkında yüzlerce laf söylenen ve  AK Parti’nin adayı Cemil Şeboy’un karşısında neredeyse hiç şans verilmeyen yetmezmiş gibi Buca’ya atanmasına isyan eden ve destek vermeyen partililerine rağmen seçimi farkla kazanan Piriştina belediye başkanlığını beceremez diyenleri de mahcup etmiş durumda… 

Ve Buca Belediye Başkanlığı yapmak için zor bir yer…

Siyaseten de sıkıntılı bir yer. Sıkıntılı bir yer ancak geçen zaman içinde Buca’da taşların yerine oturduğunu söyleyebilirim. Çok fazla tartışmaların olmaması ve parti içi muhalefetin susması Başkan Piriştina’nın başarısıdır.

Belediyecilik açısından da büyük sorunların olduğu bir bölge… İzmir’in en büyük ilçelerinden olan Buca’da Başkan Piriştina’nın paylaştığı fotoğraf üzerine aslında çok şey yazılabilir. Ancak ben bu fotoğrafın belediyecilik açısından ne kadar önemli olduğunu ifade etmek isterim. Ve bunu sizinle paylaşmak istiyorum.

Kafasında takkesi sakallı bir vatandaşın sokakta çalışan bir belediye çalışanına su vermesi belediye çalışanıyla vatandaş arasında kurulan bağı net bir şekilde ortaya koyuyor.

Bunun anlamı çok nettir belediye çalışanı başında olan belediye başkanını sevmezse bu iletişimi asla kurmaz. Ve vatandaşlar bu kadar uyum içinde olmaz. Sabahtan akşama kadar başında olan memura, amire hakaret eder ve sokakta vatandaşa çile çektirir.

Bu nedenle Buca’da sadece belediye başkanı değil, başkan yardımcıları, müdürler, sorumlu kişiler verdiği emekle böyle bir fotoğrafın oluşmasında sevgilerini ortaya koyarak emek vermişler. Hepsinin emeğine sağlık ve bu fotoğrafların çoğalması ve belediyesinden memnun olan vatandaşın artmasını umuyorum.

Ve Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina’nın bu çalışması bütün belediye başkanlarına örnek olmasını diliyorum.


Anlayacağınız manşetteki kare Buca'dan...

Bir bardak su deyip geçmeyin...

Bazen çok şey anlatır..
 

Evet; Buca Belediyesi’nin sitesine girdiğinizde Mustafa Kemal Atatürk’ün güzel bir sözü ile karşılanıyorsunuz ne diyor sevgili Atamız “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak.” Evet; Atamızın da ifade ettiği gibi Buca’da yakalanan başarıyı yakalamanız için sadece bir şeye ihtiyaç var. Çalışmak… Çalışmak… Çalışmak”