Dolar 32,5004
%0.08
Euro 34,6901
%-0.12
Altın 2.496,860
%0.5
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
CHP il eski başkan yardımcısından Kılıçdaroğlu'na destek manifestosu

CHP il eski başkan yardımcısından Kılıçdaroğlu'na destek manifestosu

CHP’nin 3-4 Şubat’ta gerçekleştirilecek Olağan Genel Kurultayı’na sayılı günler kala bir açıklama yapan CHP İzmir İl eski Başkan Yardımcısı Serdar Sandal, yeniden başkan adayı olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na neden destek verilmesi gerektiği yönündeki görüşlerini açıkladı. Sandal, Hayır bloğu ve Adalet Yürüyüşü’nün mirasının heba edilmemesi gerektiğini belirterek, “İktidara karşı mücadele demokratik normlarda yürütülmeli. Bunun için hala bir ışık var. O ışık Kemal Kılıçdaroğlu ile yükselen CHP’nin iktidar ışığıdır” dedi. CHP il eski başkan yardımcısından destek manifestosu

  • Ege Postası
  • 30.01.2018 - 13:52

EGEPOSTASI- Türkiye’nin özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından başlayan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve Olağanüstü Hal (OHAL) ile yönetim biçiminin kalıcılaştırılmak istendiği, anti demokratik uygulama ve hukuka aykırı durumların had safhaya ulaştığı, özgürlüklerin daha fazla kısıtlandığı, ifade özgürlüğü kapsamında yapılan açıklamaların bile gözaltı girişimleriyle sonuçlandırılmaya çalışıldığı bir yönetim anlayışına hapsedildiği olağanüstü günlerden geçtiğine dikkat çeken CHP İzmir İl eski Başkan Yardımcısı Serdar Sandal, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm bu uygulamalara karşı dünyada da ses getiren Adalet Yürüyüşü başta olmak üzere büyük bir mücadele verdiğini söyledi.

KILIÇDAROĞLU İLE YÜKSELEN CHP, ÜLKENİN YENİ CAN SUYU OLACAK

Anti demokratik ve hukuksuz uygulamalara karşın mücadelenin demokratik zeminde ve CHP ve Lideri Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde yürütülmesi gerektiğini kaydeden Serdar Sandal, Türkiye’nin hapsedilmeye çalışılan karanlıktan CHP’nin 36’ıncı Olağan Kurultayı ile çıkma şansına sahip olduğunu belirtti:

“Zaman emek, etnik ve dini kimlikler, kadın, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, çevre ve doğal kaynaklar konusunda her türlü ayrımcılığa ve sömürüye karşı mücadele etme zamanıdır. Ezilen ve dışlanan tüm inanç ve kültür grupları üzerindeki kamusal baskının acilen kaldırılması; tüm kimliklerin, dillerin, inançların özgürce ve eşit bir biçimde yaşamalarını sağlayabilmeleri için mücadele edilmelidir. Mücadele demokratik normlarda yürütülmeli. Bunun için hala bir ışık var. O ışık Kemal Kılıçdaroğlu ile yükselen CHP’nin iktidar ışığıdır. İnsanın insana kulluk etmediği, baskının ve sömürünün olmadığı, savaşların yaşanmadığı, ezen ve ezilen ilişkisinin son bulduğu bir Türkiye hedefini gerçekleştirmek için CHP’nin 36. Olağan Kurultayı tüm ülke için bir fırsattır. Kemal Kılıçdaroğlu ile partinin manifestosu haline gelen iktidar olma düşüncesinin toplum tarafından destek gördüğü açıkça gözlenmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu ile yükselen CHP ülkenin yeni can suyu olacaktır.”

HAYIR BLOĞU VE ADALAT YÜRÜYÜŞÜ’NÜN MİRASI HEBA EDİLMEMELİDİR

‘12 Eylül askeri darbesiyle oluşturulan anti-demokratik rejimi meşrulaştırmak adına halka kabul ettirilen 1982 Anayasası ve olağanüstü hal dahilinde çıkarılan KHK ile yok edilen temel hak ve özgürlüklerin yeniden inşa edilmesi, özgürlükçü, demokratik bir anayasanın oluşturulabilmesi için geziden hayır bloğu ve Adalet Yürüyüşü’nün mirası heba edilmemeli. Bu kapsamda çocuklar, işsizler, çalışamayacak durumda olan vatandaşlar, emekliler, dul ve yetimler, yaşlılar, kimsesizler ve toplumun tüm mağdur kesimleri için; toplumsal kaynakların eşitlikçi, adaletli ve dayanışmacı bir anlayışla planlanması ve tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplanarak halkımızın bundan eşit ve nitelikli bir şekilde yararlanması için toplumsal muhalefet CHP iktidarına kilitlenmelidir’ diyen Serdar Sandal, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar verdiği emek, çaba ve iktidar hedefinin önemsenip desteklenmesi çağrısında bulundu.

KILIÇDAROĞLU’NUN EMEĞİ, ÇABASI VE İKTİDAR HEDEFİ ÖNEMSENİP DESTEKLENMELİDİR

CHP İzmir İl eski Başkan Yardımcısı Sandal, bu çağrısını, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı

Adalet Yürüyüşü bir dünyada ender rastlanan bir liderlik anlayışıyla ülke topraklarından dünyaya seslenen bir çağrı, bir uyarı olmuştur. Cumhuriyetin temel niteliklerinin korunduğu, kuvvetler ayrılığı ilkesinin hassasiyetle uygulanması gerektiğini, Adalet olmadan düzenin olmayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu nun emeği çabası ve iktidar hedefi  önemsenip desteklenmelidir. Anayasa ve kanunların herkesi bağladığı, Kimsenin bu ülkede şah- padişah olmadığını göstermek istiyorsak, HAYIR iradesindeki karşı duruşu kararlı bir şekilde baskı rejimine karşı kanıtlamak istiyorsak Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’nin yolundan ısrarlı bir şekilde yürümemiz gerekir” şeklinde yaptı.

SANDAL’IN KALEMİNDEN TÜRKİYE’DE YAŞANAN OLUMSUZLUKLAR

CHP İzmir İl eski Başkan Yardımcısı Serdar Sandal, Türkiye’de yaşanan olumsuzlukları ise şu şekilde sıraladı:

“Ülkemiz bugünlerde KHK’lerin gölgesinde tarihinin en sorunlu süreçlerinden birini yaşıyor. Cumhuriyet ile hesaplaşma ekseninde iktidar ülkeyi; ekonomi, dış politika, eğitim, sanat, sağlık, tarım, hayvancılık ve toplumsal yaşamdaki ciddi problemlerle insanlarımızı çıkmaza sürüklüyor. Bu çıkmazdan sıyrılmanın tek yolu toplumsal muhalefetin en büyük örgütlü gücü  olan CHP’nin günümüzde ülkemize dayatılan neoliberal anlayışa ve din istismarcısı siyasal İslam’ın tekçi, baskıcı dayatmasına karşı Türkiye’ye emekten yana, sosyal demokrasiden yana, sınıf temelli bir bakışın merkezi olmasıyla mümkündür

AKP iktidarında Atatürk tarafından Osmanlı sarayından alınıp halka verilen egemenlik anlayışı tekrar saraya devredilmiştir. Bunun sonucunda tek kişinin gücüne bağlı olarak yönetilen ülkemizde kaoslar peşi sıra gelmiştir. Dış politikada atılan yanlış adımlar ülkemizi Ortadoğu’nun ateş hattına çekmiştir. O nedenle Yurtta ve dünyada barışı sağlayan; ülkemizin, yurttaşlarımızın güvenliğini ve çıkarlarını koruyan; çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış bir Türkiye mücadelesini vermek için toplumsal muhalefetin kalesi olan CHP’ye destek verilmesi gerekir.

Ekolojistlerden feministlere, anti-militaristlerden LGBTT’lere, faili meçhul mağdurlarından hayvan özgürlüğü savunucularına kadar herkes otoritenin meşruiyetini gezi direnişi ile demokratik düzeyde sarsan bir direnişle bu ülkede kendini gösterdi. Bu şans tüm dünyaya bir ses oldu. Türkiye tüm ezilenlere, tüm neo-iberal politikalara maruz kalan ülkelere, faşizmle mücadele edip özgürlüğünü arayanlara, demokratik bir sosyal hukuk devleti yaratmaya çalışanlara ışık olmuştur.       

Tek kişinin otoritesinde işsiz sayısı 3,5 milyona yaklaştı. Yine bu anlayışın hakim olduğu süreçte SGK anlaşmalı özel hastaneler muayenede yüzde 200 ek ücret alarak vatandaşın cebine el uzatmaya devam etti.  Açlık ve yoksulluk toplumun tüm kesimlerine yayıldı. Ekonomide fırsat eşitliği düşüncesi ortadan kalktı ve tek bir zümrenin zenginliği(iktidar ve yandaşları) önemsenir oldu.       

Düşünce özgürlüğü; düşünceyi açıklama, anlatma ve örgütleme ile bir bütündür. Bu nedenle düşünceyi; söz, yazı, resim ya da başka yollarla açıklama ve yayma hakkı şiddet kullanımını teşvik etmediği sürece temel bir haktır. Bu doğrultuda kişinin özgür düşünme eyleminin yasal teminat altına alınması gerekirken,ülkemizde bu durum siyasal iktidarın otoriterlik anlayışıyla yok sayılmaktadır. Bunun en somut örneği hapsedilen gazetecilerle gözler önündedir. Çağdaş Gazeteciler Derneği listesine göre 154 gazeteci cezaevinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Basın özgürlüğü ayaklar altına alınmış ve yandaş medyanın varlığı ülkenin iletişim ve yayın ağına hâkim olmuştur. Farklı sesler susturulmuş ve özgürlükler kısıtlanmıştır.       

Bu yönetim anlayışı ile ülkemiz eğitimde çağ atlamıştır(!) PISA testi sonuçlarına göre Türkiye 35 OECD ülkesi arasında sondan ikinci olmuştur. Ucuz istihdam stratejisi, güvencesizlik ve 4+4+4 sistemi çocuk işçiliğinin artmasındaki temel nedeni olmuştur. Bu iktidar çocukları okuldan uzaklaştırmış ve sermayenin kölesi durumuna getirmiştir.

AB normlarında iş sağlığı ve güvenliğini getiriyoruz diyen iktidar döneminde 2016’da en az 1924 işçi çalışırken hayatını kaybetmiştir. Mayıs 2010 ‘da Karadon’daki grizu patlamasında 30 işçi hayatını kaybedince Başbakan,” Ölüm madencinin kaderi”, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de “Madende ölenler, güzel öldüler” demişti. İktidarın bakış açısı tüm bu örneklerle apaçık ortadadır.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.