Dolar 32,3434
%0.29
Euro 35,1031
%-0.05
Altın 2.310,570
%1.45
Bist-100 9,08
%3.1

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Su ve zeytinciliğe madencilik tehdidi

Su ve zeytinciliğe madencilik tehdidi

İzmir’in önemli su kaynakları arasında gösterilen Menderes’teki Tahtalı Barajı, Manisa’daki Gördes Barajı ve Sarıkız Su Kuyuları’na maden işletmelerinin ağır metallerini akıtması sonucu suyun büyük tehlikeyle karşı karşıya kalacağı iddia edildi. EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslan da, zeytinciliğin, yine maden faaliyetleri yüzünden zarara uğrayacağını belirterek, “Madencilik için zeytinlikleri imara açmak cinayettir” dedi.

  • Ege Postası
  • 22.07.2014 - 10:31
İZMİR - Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ali Osman Karababa, İzmir’in suyunun birkaç yıl içinde kansere yol açacak ağır metallerle kirlenerek, içilmesi imkansız hale geleceğini savundu.
İzmir’in suyunun temiz olduğunu ve rahatlıkla içilebileceğini aktaran Karababa, şöyle konuştu: “İzmir’de suyu rahatlıkla çeşmeden içebilirsiniz. Bakteri açısından baktığımızda tertemiz bir suyumuz var. Kimyasal açıdan da Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği kriterlere uygun olarak güvenilir. Ancak İzmir’in suyunun yakın gelecekte yani 3-5 sene içerisinde üç farklı kaynaktan kirlenme riski var.”

KANSER OLMA RİSKİ ÇOK FAZLA
Maden ocaklarının İzmir'in en önemli su kaynaklarını tehdit ettiğini öne süren Karababa, şunları söyledi: "Menderes’e çok yakın olan Efem Çukuru Altın Madeni Tahtalı Baraj Gölü’nün yükseklik olarak daha üzerinde bulunuyor. Bu nedenle yeraltı su kaynakları bu madenden kirleniyor ve Tahtalı Barajına ağır metalleri aktarıyor. İkinci kirlenme kaynağı Çaldağ nikel madeni. Henüz işletmeye geçmedi ancak epey bir ilerleme var. Eğer bu maden çalışırsa hemen yakınında İzmir’in önemli ölçüde su kaynağı olan Sarıkız su kuyularının kirlenme riski bulunuyor. Bir başka riskimiz de Gördes nikel madeni. Bu maden Gördes’teki baraj gölünün içerisinde bulunuyor. Tek başına Gördes Barajı değil onun yanına yapılacak olan üç baraj da aynı kaynaktan etkilenebilecek. Yani Gördes Barajındaki sularımız öyle veya böyle nikel madeni çalışırsa kirlenecek. Başta arsenik olmak üzere kurşun, civa, kadmiyum, antimon ve çinko gibi iyonlar suda yoğunlaşacak. Bunların hepsi suya bulaşırsa kaçınılmaz olarak kanser olma riski çok fazla bulunuyor."

MALİYET CEBİMİZDEN ÇIKACAK
Karababa, kirlenmiş suyu arıtmanın çok pahalı olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Her ağır metal için ayrı ayrı sistemler kurmak zorundasınız. Varsayalım bu yola gidildi. Ancak, bu ne kadar sürdürülebilir. Bu maliyeti katlanılabilir bir şey değil. Bu maliyette vatandaşın cebinden çıkacak. Eğer kaçınılmaz bir şekilde böyle bir şeye başvurulursa faturalara yansıyacak. Belediyenin kaynaklarından çıkacak. O da bizim cebimiz.”
Maden ocaklarının tehdidi altında bulunan su kaynaklarının şimdiden kirlenmesini önlemenin zorunluluk olduğunu dile getiren Prof.Dr. Ali Osman Karababa, madenlerin durdurulmasının şart olduğunu sözlerine ekledi.

ASLAN: ZEYTİNLİKLERİ İMARA AÇMAK CİNAYETTİR
Öte yandan, Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da madenciliğin tehdit ettiği bir başka alana dikkat çekti. 25 dönümden küçük zeytinliklerde maden ve enerji yatırımlarına izin veren yasa tasarısına bir tepki de Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan’dan geldi. Çoğunluğu Ege Bölgesi’nden olmak üzere Türkiye’de 500 bin ailenin geçim kaynağının zeytincilik olduğuna dikkat çeken Aslan, “ Bu konu doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon insanın geleceğini ilgilendiriyor. Mevcut yasa tasarısı örtülü bir amaç ve hedef ile hazırlanmıştır. Bu yasa zeytinliklerin ölüm fermanıdır” dedi.
 Genetik anavatanı Türkiye olan zeytinin tarımsal, ekonomik ve sosyal yönlerden büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Aslan, zeytinciliğin Türkiye tarımının yüzde üç buçuğunu oluşturduğunu, bu rakamın küçünsenmeyecek ölçüde olduğunu söyledi. Zeytinin başta Ege Bölgesi olmak üzere Türkiye için stratejik bir ürün ve geçim kaynağı olduğunu belirten Aslan, “ Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin ıslahı ve Yabanilerin Araştırılması Hakkında Kanun Değişikliği’ne Dair Kanun Tasarısı’nın dördüncü maddesi gizli ve örtülü bir amacı güdüyor. Bu gizli amaç, zeytinlikleri ‘madenlere, enerji yatırımlarına, nükleer santrallere, konut ve AVM inşaat alanlarına açmak, bu alanları TOKİ’ye tahsis etmek’ şeklindedir. Çünkü tasarıya göre 25 dönümden küçük zeytinlikler sıradan arazi kabul edilecek. Ülkemizde zeytinliklerin ortalama büyüklüğü 10 dönüm olduğuna göre, zeytinliklerin çok büyük bir bölümü sökülecektir. Bu kanun tasarısı zeytinciliğin ölüm fermanıdır” dedi.

MÜSTEŞAR YARDIMCISININ SÖZLERİ…
Tasarının meclis komisyonunda görüşülmesi sırasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İlker Sert’in “ Zeytinlikler nedeniyle 20 milyar dolarlık Akkuyu Nükleer Santrali’ne ruhsat alamama riskiyle karşı karşıyayız” sözlerinin hedeflenen amacı net bir şekilde gözler önüne serdiğine işaret eden Aslan, “ Oysa Türk zeytinciliği son yıllarda büyük bir gelişme içinde. 2000 yılında 97 milyon 770 bin olan zeytin ağacı % 70’lik bir artışla 167 milyon 30 bine ulaşmıştır. Son iki yıllık ortalamaya göre zeytinyağı üretimi 165 bin ton zeytin üretimi 450 bin tondur. Bunların toplam üretim değeri ise 1 milyar 500 milyon dolardır. Türkiye’de en büyük döviz harcamalarından birini bitkisel yağ ithalatı için yaptığımızı düşündüğünüzde hem bu açığın kapatılmasında hem de ödediğimiz döviz miktarının azaltılmasında zeytinyağı önemli bir üründür” ifadelerini kullandı.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.