Dolar 32,2247
%0.14
Euro 34,9384
%0.27
Altın 2.418,500
%0.36
Bist-100 10.677,00
%-1.07

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Soma faciasında, mağdur avukatlarından suçlama

Soma faciasında, mağdur avukatlarından suçlama

MANİSA'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davanın görülmesine, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, çarşamba gününden itibaren maden işçilerini dinlemek istediğini açıklamasının ardından, sanık avukatlarının tutuksuz sanıklara benzer ve uzun sorular sorması, tepkilere neden oldu. Madenci aileleri ile avukatları, işçilerin bildiklerinin açıklanmaması, gerçeklerden korkulduğu için sürecin uzatılmak istendiğini savundu.

  • Ege Postası
  • 25.08.2015 - 12:22
Soma'da geçen yıl 13 Mayıs'ta meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesiyle ilgili başlatılan adli soruşturmada, haklarında 'Olası kastla öldürme', 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma', 'Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama' suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına devam edildi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında, tutuklu sanıklar Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in yanı sıra tutuksuz sanıkların bir bölümü hazır bulundu. Ölen işçilerin az sayıdaki aileleri de, bireysel avukatların yanı sıra Çağdaş Hukukçular Derneği ve Sosyal Haklar Derneği adına katılan avukatlarla birlikte duruşmayı takip etmek için mahkeme salonuna geldi. 

HAKİM, İŞÇİLERİ DİNLEYECEĞİNİ AÇIKLAYINCA

Faciayla ilgili sorumlulukları nedeniyle tutuklu yargılanan, aralarında şirketin patronu Can Gürkan'ın da bulunduğu 8 kişinin sorgularının tamamlanmasından sonra, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı Çarşamba gününden itibaren, faciayı da yaşamış maden işçilerini dinlemek istediğini açıkladı. Bu açıklamadan sonra, sorgularına geçilen tutuksuz sanıklara özellikle sanık avukatlarının, benzer ve uzun sorular sormaya başlamaları dikkat çekti. 



'ECELDEN KAÇIŞ YOK'

Akşam saatlerine kadar süren bu uygulamaya, madenci ailelerinin yanı sıra onlar adına davayı takip eden ÇHD üyesi avukatlardan da tepki geldi. ÇHD Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, sanık avukatlarının işçilerin bildiklerini anlatmalarını engellemeye çalıştıklarını öne sürdü. Kozağaçlı, "Ecelden kaçış yok. O işçiler dinlenecek. Bu çarşamba değilse sonraki Çarşamba dinlenecek. Çarşambalar bitmez" sözleriyle tepkisini ifade etti. 

Bu tepki üzerine mahkeme başkanı Aytaç Ballı'nın da, sanık avukatlarıyla bugün görüşme yapacağını söylediği kaydedildi. Bu tartışmaların yanında bugün, geriye kalan 29 tutuksuz sanığın sorgularının da süreceği açıklandı. 

UZUN SORULAR

Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın başında yine tutuksuz sanıklara yönelik uzun soru sorulması tartışması yapıldı. 

Mağdur avukatlarının önemli bir bölümü, "Sanıkların, suçluluğuna inandığımız halde, yargılamanın engellenmeye çalışılmasını önlemek için, daha önemli bilgi verecek olan kazayı yaşayan işçileri dinlemek için biz soru sormayacağız" dedi. 

SAVCILIK İFADESİNE, TUTANAĞA YANLIŞ GEÇMİŞ SUÇLAMASI

Duruşmada ilk olarak tutuksuz sanıklardan emniyet teknikeri Serhat Dinç'in sorgusu yapıldı. Ocak içerisinde gaz ölçümü yaptığını ve işçilerin donanımlarını kontrol ettiğini söyleyen Serhat Dinç, "Ocak içerisinde gaz ölçümü yapan sensöre 5- 6 dakikada biri bakarız. Olumsuzluk varsa zaten bu kendisini ayrıca kokuyla, oksidasyonla de belli eder. Ocakta dinamit patlatılmadan önce de biz çağrılırız, bölgeye gidip metan gibi gazlar için gerekli ölçümleri yaparız" dedi. 

Bu sırada söz alan madenci ailelerin avukatlardan Denizer Şanlı, mahkemede 25- 30 PPM oranında gaz bulunduğu zaman bile müdahale ettiklerini söyleyen Serhat Dinç'e, savcılıkta verdiği, "100 PPM'e kadar gaz oranına müdahale etmezdik. 120 PPM seviyelerinde, boğazda yanma olurdu" sözlerini hatırlattı. Bunun üzerine Serhat Dinç ise, "Savcılıkta söylediklerim, tutanağa yanlış geçmiş" yanıtını verdi. Dinç, ifadesini değiştirmesinde halen aynı şirkette çalışmasının etkili olup olmadığına yönelik soruyu ise, "yok" diye yanıtladı.

'PASLAŞIN, PASLAŞIN'

Serhat Dinç'ten sonra maden teknikeri Serdar Günay'ın sorgusuna geçildi. Avukatların kendisine yöneltiği sorulara, ocakta gaz olması durumunda hemen işçileri tahliye ettiklerini, üretimi durduklarını söyleyen Günay, üretimi durdurmaları halinde de, bugüne kadar hiç uyarı almadıklarını savundu. 

Ocakta işçilerin tahliyesi için sığınak bulunduğunu, 'ancak mevzuata uygun olanın yapılacağının' kendilerine söylendiğini ifade eden Serdar Günay, "Revir bölgesi temiz havaya 30 metre uzaklıktaydı. Tecrübeli arkadaşlarımızın nasıl çıkamadığını anlamıyorum" dedi. Bu sırada Günay'ın, sanık avukatlarının sorularına verdiği yanıtlara madenci yakınları, "Paslaşın paslaşın, güzel paslaşıyorsunuz. Aylardır sizi dinliyoruz" diye tepki gösterdi. Serdar Günay, Avukat Aziz Aytaç'ın, ocakta özellikle de, S 340 bölümündeki ölümlerde, yetersiz gaz maskelerinin etkili olup olmadığını yönündeki sorusuna, "Kesinlikle olamaz. Maskeler yeterliydi" cevabını verdi. 

Savcıdaki ifadesinde olay yerine bin 500 metre uzaklıkta olduğunu söyleyen ancak mahkemede ifade değiştirip bölgeden geçtiğini anlatan Serdar Günay, madenci ailelerinin avukatlarının bu durumu kendisine hatırlatması üzerine, "Savcı baskı yapmıştı. Avukatımı da içeriye almamışlardı" dedi. Serdar Günay'ın ocakta tatbikat yaptıklarını söylemesi üzerine de mağdur avukatları, "Sanıklar arasında bir tek senin bilgin var, tatbikatı gördün ve yaptın" eleştirisinde bulundu. 

Tutuksuz sanıklardan hazırlık bölümü çalışanı Halil Burhan da, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın savcılık sorgusunda, "100 PPM'e kadar normal kabul ederiz" yönündeki sözlerini hatırlatması üzerine, "Ben orada dinamit patlatmalarındaki yükselmenin normal olduğunu anlatmaya çalıştım" dedi. Tutuksuz sanıklardan maden teknikeri Uğur Karakurt ise, üretim azaldığı zaman kendisine hesap sorulmadığını, başkalarına hesap sorulup sorulmadığını da bilmediğini anlattı.

"OLAY SIRASINDA BAYILDIM HATIRLAMIYORUM"

Halen facianın yaşandığı maden ocağında çalıştığını ancak trafik kazası geçirdiği için izinli olduğunu, maaşını almayı sürdürdüğünü söyleyen maden teknikeri Mehmet Uçkun da "Temiz hava gelen yerden pis hava gelince ben de olay anında bayılmışım. Hastanede gözlerimi açtım. Bu nedenle de olayla ilgili bilgim yok" diye konuştu. 

Uçkun, ayrıca olay anında elektrik sistemlerinin durduğunu, telefonlara da ulaşılamadığını, yangın sensörünün olmadığını, söndürme tüplerinin bulunduğunu kaydetti. 

'OLCAY SEN İNSAFA GEL BARİ'

Son olarak ifadesi alınan olay anında gaz izleme odasında görevli olan Olcay Erşin, bilgisayardaki gaz oranlarına müdahale şanslarının olmadığını, ocağı boşaltma ve imza yetkisinin de bulunmadığını söyledi. Bu sırada madenci aileleri, "Olcay sen insafa gel bari" sözleriyle doğruları anlatmasını istedi. Olcay Erşin, sorgusunun devamında, sanık avukatlarının kendisine soruları üzerine olay anını şöyle anlattı:

"Biz iki kişi çalışırız. Ancak olay günü tektim. Panodan cihazlardan bazılarının enerjisi gitti. Hemen yetkili birimi arayıp söyledim. Ardından ocaktaki diğer bölümün enerjisi de gitti. Bu sırada panolardan birisini telefonla aradığım zaman olayda hayatını kaybeden Aziz arkadaşım telefonu açtı ve bana 'yoğun bir kablo yanığı kokusu geliyor' dedi. Yangın sırasında sensörlerden gördüğüm ilk değer de, 250 ile 260 PPM'di. Ocağı boşaltma kararı geldi. Bunu söylemek için panoları aradım ama sürekli meşgul çalıyordu." 

GÜLÜP PARMAK SALLADI

Ocak içerisinden olay sırasında kendilerini kimsenin aramadığını öne süren Olcay Erşin, göreviyle ilgili ocağı boşaltma gibi bir inisiyatif alamayacağını ancak kendisini de görevinde yeterli gördüğünü anlattı. 

Olcay Erşin'in, sorgusu tamamlanıp yerine geçtiği sırada, madenci ailelerinin bulunduğu yere bakıp gülmesi ve ardından da parmak sallaması, tepkilere neden oldu. Madenci aileleri, "Bizim burada canımız yanarken, acımız varken, gülüyorsun. Yalan söylediğin gibi gülüyorsun" dedi. 

Tepkiler üzerine Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya öğle arası verdi. Ailelerin tepkisi, salon dışında da sürdü. 

MAHKEME BAŞKANI'NDAN, CAN GÜRKAN'IN AVUKATINA FIRÇA

Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmasının öğleden sonraki bölümü, tutuksuz sanıklardan Havalandırma Mühendisi Fuat Ünal Aydın'ın sorgusuyla başladı. Ocakta havalandırma tarama işleminin günün 24 saati devam ettiğini, hava dengesinin, basıncının aniden bozulmasının farklı sebepleri olabileceğini söyleyen Fuat Ünal Aydın, "Bu bozulmanın araştırılıp bana bilgi verilmesi ve tamir edilmesi lazım. Havalandırmada sıkıntı yoktu demekle birbirimizi kandırmış oluruz" dedi. Vardiyalarda fiili çalışan sayısının 250 ile 300 arasında değiştiğini anlatan Aydın, "Ocağa 2 bin metre küp hava verirdik. Panolardaki üretim ayaklarında yaklaşık 50 kişi çalışıyordu. Ölçüm yapan tek kişi benim. Olmadığım durumlarda emniyetçi işçiler ölçer. Hava ile alakalı her şeyi ölçüyoruz. Olay anında Olcay Erşin beni aradı, aşağıda sıkıntı olduğunu söyleyerek, 'gelmen lazım' dedi. Olay yerine indim. Ama ardından havanın ters döneceğini söylediler ve boşaltmamız istendi" dedi. Ocağın havalandırmasını her gün kontrol ettiğini değerleri de 10 günde bir deftere geçirdiğini ifade eden Fuat Ünal Aydın, olay günü ise havanın yeterli olduğunu, herhangi bir yapısal sorunun bulunmadığını kaydetti. 

DUYGUSAL ANIMDA SÖYLEDİM

Ocakta havanın 10 kilometrelik bir alanda döndüğünü ve ocağın 24 saat çalıştığını söyleyen Fuat Ünal Aydın, kazadan sonra sarf ettiği "Riskleri bilseydim inmezdim" sözlerinin hatırlatılması üzerine ise, "O zaman duygusallıktan demiştim. Çünkü 5 - 10 dakika daha içeride kalsaydım ölecektim" yanıtını verdi. Aydın, acil durum sorumlularından biri olduğunu, bu sırada kendisine gösterilen "acil durum eylem planı" üzerindeki imzanın da kendisine ait olduğunu kabul etti. 

PATLATMA UZMANI, EĞİTİMİNİ ALMAMIŞ

Fuat Ünal Aydın'ın ardından sorgusu yapılan ve ocakta patlatma uzmanı olarak görev yapan Maden Mühendisi Serkan Kocaman, patlayıcı sarfiyat defteri, vardiya sarfiyat defteri ile ateşçi defterlerinin tutulduğunu, ancak ateşçi defterlerinin saklandığına dair bilgisinin olmadığını ifade etti. Bir kilo dinamit atımında 750 - 860 litre gazla, 45 - 50 PPM monoksit gazının açığa çıktığını anlatan Kocaman, ateşçilerin uymak zorunda olduğu kuralların bulunduğunu, atış bölgesindeki tüm çalışanların dışarı çıkarıldığını ve atış bitene kadar kimsenin geçirilmediğini, ana galeride atış yapıldıysa nakliyenin de durdurulduğunu ifade etti. Madenci ailelerin avukatlarının iki işi aynı anda yürüttüğünü, oysa mevzuatta binden fazla çalışanı olan madenlerde bunun yasak olduğunu bilip bilmediği yönündeki sorusuna Serkan Kocaman "Evet" dedi.  

ŞİRKETİ KOLLAR TARZDA CEVAP VERDİĞİ İÇİN SORU SORMUYORUM

Gaz izleme odası personeli olan tutuksuz sanıklardan Erdoğan Cinoğlu'da, kendisine yöneltilen sorulara, ocağı boşaltma yetkisinin olmadığını, karbomonoksit seviyesi yükselmesi durumunda amirlerine bildirme görevinin bulunduğunu anlattı. Erdoğan Cinoğlu'nun, sanık avukatlarının sorularına cevap vermesinden sonra söz alan mağdur avukatlarından Denizer Şahin, "Sanık sorularla yönlendirildiği ve şirket çıkarlarını kollar tarzda cevap verdiği için soru sormuyoruz" dedi. Metan 0,25 olduğunda enerjiyi kestiklerini açıklayan Cinoğlu'na, ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı da, "Sizden öncekiler 0,50 dedi. Kanun ise 2.00 diyor'" diye sorması üzerine, "Öyle hatırlıyorum, tam hatırlamıyorum" yanıtını verdi. Erdoğan Cinoğlu'nun, madende çalışmaya devam ettiğini söylemesi üzerine ailelerin avukatlarından Mürsel Önder'de, "Sanık kendi aleyhine ifade veriyor. Kapatılmış bir madende çalıştırılıp maaşı ödenmeye devam ediyor, üstelik şirket yönetimi ekonomik güçlük yaşadığını açıklamasına rağmen" dedi.

ELEKTRİK PROJESİNİ SUNDUM

Tutuksuz sanıklardan elektrik sisteminden sorumlu mühendis Ümit Şahin'de, avukatların kendisine yönelttiği sorulara, "Elektrik projesi her yıl TKİ'ye verilmezdi. Ancak kazanan hemen sonra kurtarma çalışmaları sürdüğü sırada, projeyi, hem savcıya hem de bilirkişi heyetine verdim. Ocakta kullanılan kablolar, maden yasasına uygundu. Kablolar eski değildi ve taşıma kapasitesine de uygundu. Ayrıca ocak içerisinde biz kabloları tavana asarız. Anayol üzerinde 2-2.5 metre yüksekliğinde bantlarla arasında mesafe vardır. Bazı noktalarda yakınlık olabilir. Bilirkişi muhtemelen bu noktaları, raporunda anlatmış olabilir" dedi. Ümit Şahin ayrıca, yangının elektrik sisteminden çıktığına inanmadığını, kablolar üzerinde madenin yandığını ama alev geçtiği zaman kısa sürede söndüğünü ileri sürdü. Şahin, ayrıca müfettişlerin de ocağa geldiği zamanları önceden bilmediğini öne sürdü.

MAHKEME BAŞKANINDAN CAN GÜRKAN'IN AVUKATINA FIRÇA

Tutuksuz sanıklardan Vardiya Amiri Harun Yılmaz'ın sorgusuna geçildiği sırada sanık avukatlardan Can Gürkan'ın avukatı Kadir Çekin'in soruları üzerine Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, davayı uzatmaya yönelik mükerrer ve dosyaya katkısı olmayan sorular sorduğu gerekçesiyle uyardı. Daha birçok mağdur işçi ve yakınlarının dinleneceğini hatırlatan Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, "Hep aynı benzer soruları soruyorsunuz. Bir yere gelmek istiyorsunuz ancak uzatıyorsunuz. Lütfen direk konuya girin ve sorun" diye uyardı. Aileler de sanık avukata "Video kaset izliyoruz, sürekli başa sarıyor, top çeviriyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. 

Vardiya Amiri Nazmi Cem Nesimoğulları da, dinamit atımlarında bütün sistemin durdurulduğunu, ancak bantların çalışmaya devam ettiğini anlattı. İnsan nakil bantlarıyla kömür taşındığını kendisini görmediğini de ileri süren Nesimoğulları, "Olay anında, aşağıda sıkıntı olduğunu söylediler, panomu aradım meşguldü. Ocağı boşalttırmak için panoma gittim. Ama ben gittiğimde zaten haber verilmişti" dedi. Maden mühendisi ve üretimi amiri Hüseyin Alkan, daimi nezaretçi olduğunu duruşmada öğrenmesine yönelik soruya, "Ben Park Teknik sırasında 2008 yılında bana daimi nezaretçi olduğum söylendi. Bunun içinde noterde belge imzaladım. Sonra devir işlemi oldu. Ben her maden mühendisinin aynı zamanda daimi nezaretçi olduğunu biliyordum. Buraya kadar" dedi. Hüseyin Alkan'ın, "Maden Mühendisleri Odası ilanlarında maden mühendisi ve daimi nezaretçi arandığı bilgisi verilir" yönündeki sözlerine ise, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, "Bir de Yargıtay kararlarına bak" dedi.

Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, yarın tutuksuz sanıkların sorgu işlemlerinin tamamlanmasıyla perşembe günü de ocaktan kurtulan mağdur madencilerden 13 kişinin tanık olarak dinleneceğini açıkladı. (DHA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.