Dolar 32,3721
%0.17
Euro 34,9916
%-0.21
Altın 2.326,010
%0.24
Bist-100 9,10
%0.19

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kocaoğlu’nun isyan ettiği imar çilesine kent ne diyor

Kocaoğlu’nun isyan ettiği imar çilesine kent ne diyor

​Geçtiğimiz gün gerçekleşen İEEK toplantısında Aliağa’da mahkemelik olan Petkim bölgesinde yaşanan imar krizi ve ruhsat sıkıntısını masaya yatıran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun isyan ettiği planlama çilesinde kentin kanaat önderleri, yerel yöneticiler ve meslek örgütlerinden de farklı tepkiler geldi. Kocaoğlu’nun dile getirdiği eleştirilere ve merkezi idarenin yerel yönetimleri devre dışı bıraktığı yönündeki görüşlere katılan meslek örgütleri temsilcileri konuyu tüm detayları ile masaya yatırdı.

  • Ege Postası
  • 29.11.2014 - 11:42
ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- Aliağa’da 5 milyar doları bulan Petkim yatırımlarında yerel yönetimin tamamen göz  ardı edildiğini savunan ve kentin büyük bir gelir kaybına uğratıldığını belirterek duruma isyan eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na kentin farklı kesimlerinden de destek geldi. Özellikle yerel idare tarafından hayata geçirilen planlama süreçlerinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkiyi eline alarak belediyeleri by-pass etmesiyle birlikte demokrasiye aykırı bir uygulama ortaya konduğunu belirten meslek örgütlerinin temsilcileri ve belediye başkanları, bu durumun bir kaos ortamı yarattığını ve kent bütünlüğüne aykırı olduğunu dile getirdi.
 

 
YETKİ KARMAŞASI
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun dile getirdiği şikayetler ve Ankara’ya yönelik tepkilerine hak vererek, “Planlama açısından ikilik yaratan, yerelin yetkilerini yok sayan bir durum söz konusu. Hayata geçen uygulamalara baktığımızda kentin bütüncül yapısına, planlama ilkelerine de aykırı bir yapı oluşturuldu. Özellikle son dönemde ortaya çıkan “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği” gibi bir çok örneği olan, planlama işleyişini bozan yasa ve yönetmelikler var. Bu zamana kadar belediyelerin oluşturduğu tüm uygulamalar ve oluşturulan imar düzeni tek bir kalemde yok ediliyor. Bu yönetmelik ve benzeri uygulamalar imar planlarında şimdiye kadar verilmiş karaların, oluşturulan düzenin, yetkilerin üstüne çıkan şartları da beraberinde getiriyor. Yerelin üstünde sürece dahil olan kurumlar var ve yetkiler merkeze veriliyor. Yetki karmaşasının olması büyük bir sorun. Yerel yönetimler beş yıllık stratejik planlar hazırlıyor, buna göre bütçeler ayarlanıyor. Belediyeler kendi hazırladığı planları uygulama imkanı bulamıyor ve gelir kaybına uğruyor. Haliyle kaynak israfı gündeme geliyor. yaşanan bu duruma en basit örnekler Konak Tünelleri, İnciraltı, şehir statları, Pasaport’a getirilen marina projesi. Yine körfez tüp geçit projesi buna bir örnek. Belediye bir yanda körfez temizliği için uğraşırken, diğer yanda yeni sorunları da beraberinde getirecek bir proje hayata geçirilmeye çalışılıyor. Kente dair ulaşım ve altyapı planlarını belediyeler hazırlıyor. Ancak bakanlıkların verdiği kararlar bir anda tüm bu planları alt üst edebiliyor” diye konuştu.
 


“DEMOKRASİYE AYKIRI BİR UYGULAMA”
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, 2011’de çıkan kararname sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkileri arttırıldığını söyleyerek, “Yerel yönetimlerin yetkilerinin çoğu merkeze alındı. Yerel yönetimleri güçlendireceğiz söylemine ters düşen bir gelişme idi. Bakanlık bu kararname sonrasında  ülkenin tüm tapusunu eline aldı. Belediyelerin de planlama yetkisini de istediği zaman, istediği şekilde re’sen kullanabiliyor. Planlama her ne kadar belediyelerde  olsa da, bakanlık beğenmediği planları değiştiriyor, başvuruda bulunanların istediği plan notlarını uygulamaya koyabiliyor, kentte buna benzer örnekler çok fazla. Bu durum ikiliğin ötesinde, demokrasinin kurum ve kurallarına tamamen aykırı bir şey. Biz oylarımızla ilçelerde ve büyükşehirde belediye meclislerini, belediye başkanlarını seçiyoruz. Siz bunun yetkilerini merkezde bir bakanın iki dudağı arasındaki bir lafa bırakacaksanız biz niye seçim yapıyoru? Bu anti demokratik bir uygulamadır. Yereldeki bu yetkilerin yerelde kalması, merkezin yerelin yetkilerine müdahale etmemesi lazım. Bu gibi değişiklikler geldiğinde meslek odaları, belediyeler davalar açarak itiraz ederek bu sürece dahil olmaya çalışıyorlar. Artık Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün yapı ruhsatı ve işletme ruhsatı verme yetkisi dahi var. Bu kentin imar hafızasını yok edebilecek bir şeydir. Biz bu sistemin kente olan olumsuz etkilerini engellemeye çalışıyoruz. Bunun örnekleri çoğalacak. Kentlerin kendi kent yönetiminin hiçbir hükmü kalmadı. Yukarıdan birilerini gelip sizin kentinizde istediği gibi plan yaparak bir şeyleri değiştirebiliyor” dedi.
 
yal

“YEREL İDARE YOK SAYILAMAZ”
İzmir’in merkez ilçesi Konak’ta bakanlığın ardı ardına getirdiği plan değişiklikleri sonrasında geçtiğimiz aylarda konuyla ilgili bir açıklamada bulunan Belediye Başkanı Sema Pekdaş “Bakanlık eli ile birçok değişiklik yapılmaya ve belediyelerin imar yetkileri sınırlamaya başladı. Benim ilçemde marina yapılıyor, otel yapılıyor, gökdelen yapılıyor, haberimiz yok. Böyle bir şey olamaz. İmar planları yapılırken, kentin geleceği belirlenirken, yerel idare yok sayılamaz. Bakanlığın mutlaka yerel yönetimler ile birlikte görüşerek karar vermesi ve bizim de fikrimizi alması gerekiyor. Oraya yolu, otoparkı, altyapıyı, temizlik hizmetlerini ve diğer temel hizmetleri biz götürüyoruz. Bakanlık belediyelerden ayrı plan yapamaz. Bu kent bütünlüğüne aykırıdır ve yerel idarenin, İzmir halkının yok sayılması demektir” sözleri ile imar yetkisinin belediyelerde olması gerektiğinin altını çizdi.
 


“TEK YETKİLİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ OLMALI”
Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Hasan Topal ise son yıllarda çok otoriteli ve çok parçalı bir planlama yapısı oluşturulduğuna dikkat çekerek, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ, Özelleştirme İdaresi, Sanayi Bakanlığı gibi birçok kurum artık plan yapma yetkisine sahip. Her kurum kendi başına plan yapabiliyor. Bu durum planlı kentleşme açısından çok yanlış bir politikadır. İzmir’in planlanmasında tek yetkili kurumun İzmir Büyükşehir Belediyesi olması gerekir. Bunun dışındaki süreçlerin tamamı yanlıştır. Bakanlıklar koordine eden, işleri kolaylaştıran ve denetleyen rolde olabilirler. Ama ne yazık ki, bizde her kurum imar planı yapma ve onaylama yetkisine sahip. Hükümetin planların bütünlüğünü, planların kademeli olarak hazırlanmasını ortadan kaldıran çok yanlış bir politikası ve uygulaması söz konusudur. Bu açıdan biz de eleştirilerimizi sıkça dile getiriyoruz” dedi.
 


BELEDİYELER CİDDİ ANLAMDA GELİR KAYBEDİYOR
Planlama ve ruhsat konusundaki benzer sıkıntıların özellikle ilçedeki kentsel dönüşüm uygulamalarında belediyeyi büyük bir gelir kaybına uğrattığını belirten Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu ise, “6306 sayılı yasada riskli alanlarla ilgili her türlü yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait. Belediye ruhsat veriyor ama hiçbir para alamıyor. Gidiyorlar, yapıyı riskli alan ilan ettirtiyorlar, sonra 6306 sayılı yasa ile dönüşüme sokuyorlar. Yıkıyor binayı, harç ödemeden yeni bina yapıyor. Hatta gidip kulübeyi yıktırıp riskli alan ilan ettirip yıkarak, yerine çok katlı binalar dikenler gibi ilginç örnekler de var. Bu yasanın getirdiği bazı imkanlar kötüye kullanılıyor. Birçok belediye bu durumdan şikayetçi. Bana göre, anayasal olarak da bir eşitsizlik. Öbür tarafta bir başkası ruhsat alıyor, tüm vergileri ödüyor. Onun kabahati n? O da dayanıklı bina yapıyor, o da… Devlet bunu teşvik edecekse, yükünün belediyelere bırakılmaması lazım. Zaten belediyeler gelir açısından sıkıntılı. Öte yandan, buraya altyapı ve hizmet götüren belediyelerin bilgisi haricinde özerk bölgeler oluşturuluyor ve belediyeler karar alma, planlama sürecinin dışında bırakılıyor” şeklinde konuştu.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.