Disiplin krizinin yaşandığı CHP Çiğli'de eski başkan konuştu
Çiğli CHP'de, Belediye Başkanı Hasan Arslan ve meclis üyeleri arasındaki ayrışma dört meclis üyesinin disipline sevk edilmek istenmesiyle 'kriz' noktasına gelirken, ilçede hem belediye başkanlığı hem de meclis üyeliği yapmış olan Metin Solak'tan Ege Postası Genel Yayın Yönetmeni Sercan Avcı'ya özel açıklamalar geldi. Solak, Belediye Başkanı Arslan ve İlçe Başkanı Zeynel Mertoğlu'na adeta mesaj yağdırırken, “CHP içinde eğer doğruyu söyleyecek herkes disipline gönderilecekse beni de disipline versinler” dedi. Disiplin krizinin yaşandığı CHP Çiğli'de eski başkan konuştu:
- Ege Postası
- 15.02.2016 - 16:26
2 yıl önce koltuğu devrettiği Hasan Arslan'a adeta mesaj yağdıran Solak, disipline verilmek istenen dört meclis üyesine destek çıktı.
Solak ilçe başkanı Zeynel Mertoğlu'nun Belediye Başkanı Arslan'ın emir eri olma noktasına geldiğini ima etti, geçtiğimiz gün sosyal medyadan yaptığı paylaşıma da açıklık getirdi.
İşte Solak'ın açıklamaları:
Yaklaşık 2 yıldır her türlü eleştiriye karşılık cevap vermeden bir partilinin taşıması gereken sorumlulukla dimdik durdum. Anacak zaman zaman öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki cevap vermeden geçemiyoruz. Son paylaşımımdaki mesajımda bir güvercin gibi hoşgörüyle iyi niyetle davranmamıza rağmen yılan gibi üstümüze gelenler oldu. Mesajım onlara yönelikti. Aklıma gelen şuydu; Hacı Bektaş Veli Anadolu'ya bir güvercin kıyafetiyle kimliğiyle barışçıl olarak gelmişti. Ancak Anadolu'da yaşayan erenler Hacı Bektaş'ın bu barış güvercini şeklinde gelmesine rağmen bir aslanın sırtında yılandan kamçıyla üzerine giderek cevap vermişlerdi. Bunun üzerine Hacı Bektaş Veli tüm iyi niyetiyle kendi üzerine bir yırtıcı hayvan ve yılanla saldıranlara karşı büyük bir kayayı yürüttü üzerlerine gitti. İnançlarımızdan dolayı saldırgan ve yırtıcı hayvanlarla yılanlarla üstümüze gelenlere bu hususu hatırlatmak istedim. Üstümüze gelenlere ve ellerinde yılan olanlara gereken cevabı her zaman vereceğim. İşaret ettiğim isimlerle ilgili bir şey demeyeceğim.
2009'da Ensari Bulut'un ölümünden sonra belediye başkanı seçildim. Aday olma hakkım vardı. Kanunen hukuken vicdanen aday oldum. Grup kararı alınması gerekmezdi. Adaylığımı açıkladım. Belediye meclisi teveccühüyle oldum. Kimseyi incitmeden ağrıtmadan dedikodular yapmadan işimi yaptım. Belediye borçlarıyla ilgili edebiyat yapmadım. Hizmet ürettim.
Genel Merkez tarafından disipline sevk edildim. Hem dışarıyla uğraşırken içeride de muhalefetle uğraştım. Bunları yaparken Çiğli'ye hizmet etmek birinci önceliğim oldu.
MECLİS ÜYELERİMLE KÖTÜ OLMADIM
İlçe örgütüyle parti örgütüyle kavgalı olmamaya gayret ettim. Meclis üyeleriyle grupta tartıştım. Aile içinde kavgaydı. Bunlar normaldi. Tartışmalarda sesler yükseldi ama bunları dışarı taşıtmadım. Meclis üyelerimle kötü olmadım.
Benim bir farkım vardı. Belediye meclis üyeliği yapmış biriydim. Camın öbür tarafından bakabilme farklılığım vardı. Meclis üyeleri kendilerini belediye başkanı yerine koymadığı sürece belediyeyle ilgili her türlü bilgiyi sorma hakları var. Belediye başkanı bilgi vermiyorsa meclis üyesi karşı çıkar. Bu doğal. Meclis üyesi başkana sormalı. Belediye başkanı yetkiyi ondan alacak. “Bana yetkiyi verin ama soru sormayın” mantığı yanlış.
ETRAFLARINDA YAĞ TABAKASI VAR
Yaşanan sorun belediye başkanı ve meclis üyelerinin görev ve yetkilerini bilmemesinden kaynaklı. Belediye başkanı ve meclis üyelerinin etrafında yağ tabakası vardır. Onlar “Sensin padişah” derler. Bunu ortadan kaldırman zor ama en aza indiren başkan iş yapar. Gaz veren insanların çoğalması sıkıntı yaratır. Bugün yaşanan sıkıntıların temelinde bu var. Bugün meclis üyelerini de belediye başkanını da kışkırtanlar var. Belediye başkanı ağabey edasıyla hareket etmeli, meclis üyesi de kardeş edasıyla hareket etmeli.
Hasan Başkanı kişisel kaygılarımla eleştirmem. Kendisi sürekli “Eski başkan” diyor. Sürekli “eski eski” diyerek bir şey elde edilmiyor. Benle ilgili sokakta her türlü eleştiriyi yapabilir. Ancak sokaktaki insanların “Metin'i eleştiriyorsun da sen ne yapıyorsun” dediklerini duyması gerek. Bıraksın meclis üyeleriyle uğraşmayı işini yapsın.
ŞEYH EDEBALİ OKUSUN
Bence Hasan Arslan, Şeyh Edebali Tavsiyesi'ni oksun. Son 15 yılda ne okudu bilmiyorum. Kendisine ve çevresine daha iyi hizmet eder okursa.
Bilgi vermeyi bir ego kaybı olarak görürseniz uzlaşıyı bulamazsınız. Meclis üyeliği yaptım belediye başkanlığı yaptım. Bir başkanın hoşgörülü olması gerektiğine inanıyorum. Kararlı olunması gerektiğine inanıyorum Ama diktatör olunmamalı.
DİSİPLİN ÇÖZÜM DEĞİL
Çiğli'de kime sorarsanız sorun bu dört meclis üyesi için disiplin çözüm değil. Bir meclis üyesi belediye başkanından bilgi ister. Arkadaşlarımızla görüştüm.“ Bilgi istiyoruz. Çünkü dışarıdan eleştiri geliyor. Cevap verebilmemiz için bilgi sahibi olmamız gerek ancak bizi art niyetli görüp bilgi vermiyor. Biz cevap veremiyoruz. Başkan biz ve partimiz töhmet altında kalıyor” diyorlar. Meclis üyelerinin sağlıklı bilgi vermesi belediye başkanına fayda sağlar.
Meclis üyelerinin hiçbirinin belediyeye ihtiyacı yok. Ekonomik olarak bir bağı yok. Belediyeden beklentisi yok. Avukat, iş adamı bunlar...Menfaat talepleri yok.
Sürekli azarlayarak hakaret ederek “Başkan benim ben yönetirim” edasıyla olmuyor. Başkan sensen meclis üyelerinden yetki istemeyeceksin.
Meclis üyelerinin disipline sevk edilmesine yönelik alınan karardan yöneticilerin vicdanen rahat olmadığını baskı altında olduklarını biliyorum. Ne gibi menfaatler karşılığında susmaları gerektiğini duyuyorum. Üzülüyorum. İnşallah bunlar gerçek değildir.
Ağanın birisi marabasına kızıyor. “Kafamı bozuyorsun tutuğum gibi kulağından seni dağın etrafında dolaştırırım” diyor. Marabası da “Kulağımdan tutup dolaştırırsın ama sende benle birlikte dolaşmaz mısın” diyor. Bugün meclis üyeleri de belediye başkanına “Kulağımızdan çeker eziyet eder dolaştırırsın ama siz de bizimle dolaşırsınız” diyor. Bu tartışma kimseye bir şey kazandırmıyor. Partiye kayıp yazıyor.
Karışmadan kenarda oturup tırnaklarımı birbirine sürerek bu süreci izlemekte var. Maalesef Çiğli'de bir yere gittiğimde bana “Başkan ne oluyor, niye uyarmıyorsunuz” diye soranlar oluyor. “Yapmasınlar böyle parti zarar görüyor” diyorlar. Bu nedenle konuşuyorum.
BİRBİRİMİZİ NASIL ENGELLERİZ DERDİNDELER
Birbirimizi koparta koparta büyütemeyiz partiyi...Cumhurbaşkanı Başkan olmak derdinde bizimkiler nasıl birbirimizi engelleriz derdinde... Partiye zarar vermeye kimsenin hakkı yok. Özellikle de parti üyesinin partide görev yapan birinin...Yanlışı söyleyenden değil yanlışı yaratandan rahatsızlık duyulsun.
BENİ DE DİSİPLİNE VERSİNLER
CHP içinde eğer doğruyu söyleyecek herkes disipline gönderilecekse beni de disipline versinler. Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulacaksa bende gerekirse kovulurum Meclis üyelerini CHP'den koparmak partiye bir faydası olmaz. Arkasında binlerce oyu etkileyecek insanları ihraç etmeye kalkarsanız partiyi yaralarsınız.
Zeynel Mertoğlu'na ekip olarak destek verdim. Oldu bittiyle karşılaştık açıkçası. Kimseyi yarı yolda bırakmadım destekledim. Mertoğlu'nun şahsından bir rahatsızlığım yok. Neden belediye başkanını destekledim. Bu görevi yapmış biri olarak damdan düştüğüm için belediyeyle sürekli kavga edecek biri olmasın dedim ama belediye başkanın emir eri olmamasını istedim. Zeynel Bey STK'lardan geldi. Denetim altına girebilecek kumandayla yönetilecek bir isim gibi gelmiyordu.
BEN ASARIM KESERİM OLMAZ
İlçe başkanının biraz daha inisiyatif kullanması gerek. Grup toplantılarında meclis üyelerine yönelik tehditkar konuşmaları var. Bunları duyuyorum. “Ben asarım keserim” Bizim demokrasi anlayışımzla yakışmıyor. Çok keskin davranıyor. Burada bir yanlışlık var.
Yorum Yazın