Dolar 32,3374
%-0.07
Euro 34,8108
%0.06
Altın 2.393,270
%-0.15
Bist-100 10.277,00
%0.67

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Bağımlı çocuk sayısı artıyor

Bağımlı çocuk sayısı artıyor

İZMİR Ekonomi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erol Kahveci, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında, güvenlik birimlerine kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla 115 bin 439 çocuğun getirildiğini belirtti.

  • Ege Postası
  • 21.09.2014 - 12:09
İZMİR- Özellikle çocukları ve gençleri hedef kitle olarak seçen uyuşturucu tacirlerine karşı dikkatli olunması uyarısı yaptı. 
Yeni eğitim öğretim döneminin başlamasıyla çocukların suça sürüklenme, madde kullanımı gibi konularda hedef kitle haline geldiği vurgulandı. TÜİK tarafından “Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar" ile ilgili istatistiki çalışmanın dikkat çekici olduğunu belirten uzmanlar, 16 milyon 400 bin öğrencinin ders başı yaptığını Türkiye'de, genç nüfus nedeniyle özellikle uyuşturucu tacirleri için okul ve çevrelerinin en önemli pazar oluşturduğu kaydedildi. TÜİK verilerinin Türkiye'nin tüm illerinde Emniyet ve Jandarma birimlerine gelen ve getirilen çocukları kapsadığını bildiren Prof. Dr. Erol Kahveci, 2013 yılında getirilen çocukların oranlarının 2012'ye göre yüzde 11.6 oranında arttığını belirtti.

Çocukların yüzde 57.9'unun 15 - 17, yüzde 25'inin 12 - 14, yüzde 17.1'inin de 11 ve altı yaş grubunda olduğunu aktaran Prof. Dr. Kahveci, “2013 yılında güvenlik birimlerine kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla 115 bin 439 çocuk gelmiştir. Bu durumdaki çocukların oranı da 2012 yılı verilerine göre yüzde 14.5 oranında artmıştır. Suça sürüklenme ile güvenlik birimlerine getirilen 115 bin 439 çocuktan 42 bin 540'ına yaralama suçu isnat edildi. 33 bin 38 çocuğun hırsızlık yaptığı, 10 bin 504 çocuğun da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı, sattığı veya satın aldığı belirlendi. Çocukların yüzde 41.9'unun bağımlılık yapan madde kullandığı belirlendi. Çocukların yaklaşık 4 bin 500'ünün esrar, 213'ünün bonzai, 118'inin eroin ve 117'sinin de hap kullanıldığı tespit edildi" dedi.
 
Bağımlılık yapan maddelerin 11 ve altı yaş grubunda yaygın olarak kullanıldığının görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Kahveci, verilerin sadece emniyet birimlerine yansıyan vakalar olduğunu söyledi. Yaşananların buzdağının görünen kısmı olduğunu aktaran Prof. Dr. Kahveci, Türkiye'nin uyuşturucu ticaretinde hem hedef hem de transit ülke konumuna alındığını kaydetti. Türkiye'de, uyuşturucu ticaretinin sınır bölgelerinde, büyük şehirlerde ve ticaretin yoğun olduğu liman kentlerinde daha yaygın gözlendiğini ifade eden Prof. Dr. Kahveci, “Genç nüfus özellikle sosyal anlamda bir kimlik arayışı içindedir. Ekonomik durum, eğitim ve sosyal çevreden kaynaklanan sorunlara çözüm yolları bulma konusunda deneyimsiz olmaları onları uyuşturucu madde kullanmaya daha eğilimli kılmaktadır. Araştırmalar sadece yasal düzenlemelerle madde bağımlılığını sorununun çözülemeyeceğini bize göstermektedir. Yasal düzenlemeler yanında uyuşturucu madde kullanımını önleyecek ya da azaltacak sosyal politikalara gereksinim bulunmaktadır. Bunun yanında, özellikle genç nüfusun uyuşturucu madde kullanmasının önlenmesinde ailelere büyük bir rol düşmektedir. Aile büyükleri kendi alışkanlıklarıyla çocuklarına rol modeli olmalıdır. Araştırmalar ebeveynlerin çocukların madde kullanımı kararı vermelerinde en büyük etken olduklarını göstermektedir" diye konuştu.
 
"UYUŞTURUCU TOPLUMSAL BİR SORUNDUR" 
Anne ve babanın çocuğunun madde kullandığını anlamasının kolay bir süreç olmadığını da anlatan Prof. Dr. Kahveci şunları söyledi:
 
“Okula karşı negatif değişiklikler, devamsızlık, düşen notlar, yapılan aktivitelerde ve sahip olunan şeylerde artan ölçüde gizlilik çocuklarda bir şeylerin doğru gitmediğini göstermektedir. Koku örtmek için gereksiz derecede kullanılan parfümler, deodorantlar; yeni arkadaşlar, arkadaş grubundaki değişiklikler ve borç para alma gibi durumlar da çocukların yaşamında bir şeylerin yanlış gittiğini anlatmaktadır. Aslında çocuklar ve ebeveynler arasında her zaman var olması gereken iletişim, karşılıklı anlayış, sorunları açıkça konuşma, birbirlerine destek olma daha da önem kazanmaktadır. Uyuşturucu kullanımı bireysel değil toplumsal bir sorundur." (DHA)
 
 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.